Görüntülenme: 40124
Damir Niksic - If I wasn't Muslim... (Eğer Müslüman Olmasaydım...)
2007/06/10 8:07 - Güncelleme: 2013/10/02 0:14
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 8,7 (2 oy)

Bosnalı, Müslüman bir sanatçının (Damir Niksic),  batıyı hicveden ve büyük ilgi toplayan bir çalışması.

Kaliteli bir yapım gibi görünüyor. Trajikomik olan bu çalışma, haklı olarak, sitem kokuyor sanki. Şu kısım ilgimi çekti: 
"Eğer Hıristiyansan, ne giyersen giy; ne yaparsan yap, her zaman medeni birisisin. Ancak eğer Müslümansan..." 

Her şeye rağmen, şarkı biterken, "Elhamdülillah Müslümanım!" ibaresinin eksik kaldığını düşünüyorum. 


Şarkı sözlerini ekleyerek mesajımı bitireyim:

IF I WASN'T MUSLIM

If I wasn’t Muslim
Ya ha deedle deedle, bubba bubba deedle deedle dum.
If I wasn’t born Mohammedan
Life for me would have been fun.

I could live and prosper
On my land and I could even build a bigger house
I wouldn’t have to, every now and then,
Run and hide like a mouse.

If I wasn’t Muslim
Ya ha deedle deedle, bubba bubba deedle deedle dum.
My neighbors wouldn’t set my home on fire
And surround me with barbed wire

I wouldn’t live in terror
Ya ha deedle deedle, bubba bubba deedle deedle dum.
Books wouldn’t teach you that I was an error
In European history.


Ref:

I would not have to prove that I am not stupid
A backward and primitive villain
An alien threat to your way of life
to be hunted down.

I wouldn’t be so ashamed of
The names of my relatives and mine
Of the Semitic language I speak to my God
That no one here understands


My tradition wouldn’t insult
My Christian neighbors and friends
My diet, my cap, the Ramadan fast
the crescent and the star.

Bayram, I know, will never be famous
like Christmas or Easter Sunday
so modern and cool, so western,
and - oh so “secular”.


If I wasn’t Muslim
If I had an ordinary Slavic Christian name
If I wasn’t circumcised
If I could eat my eggs with ham

I would be accepted
Ya ha deedle deedle, bubba bubba deedle deedle dum.
I’d blend in to Europe and enjoy
I wouldn’t be its whipping boy.


– oh boy –


If I were a Christian
I wouldn’t have to prove that I am human too.
‘Cause when you’re Christian you’re always civilized
no matter what you wear or do.

But when you are a Muslim
It is really hard to find some sympathy for you
No one really likes you, no one really cares
No one wants to know your point of view.


If I wasn’t Muslim
Ya ha deedle deedle, bubba bubba deedle deedle dum.
If I was a part of Christendom
Europe would be my sweet home.

I wouldn’t have to worry
Ya ha deedle deedle, bubba bubba deedle deedle dum.
What will happen in a year or two
Will I have to leave or stay and die
Drop my pants to be identified and put aside
Just ‘cause I’m a Mussulman?

İngilizce kelime ezberleme oyunu: vav.mbirgin.com

bu mudur yani müslüman olmasaymış eline geçecekler?..

batıdan çok kendini hicvediyor gibi geldi bana..

belki hicvetmek için söylenmiş sözler ama adamın söyleme şekli sinirimi bozdu

.

JOSH HASAN:
2009/03/18 16:15
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

JOSH HASAN:

“EĞER MÜSLÜMAN OLMASAYDIM...”

 

HAZIRLAYAN: AYTEN YADİGÂR

 

HER ŞEY on yaşlarında iken başlamıştı. O yıllarda ailemle birlikte yoğun Yahudi nüfus barındıran Brooklyn kasabasında yaşıyordum. Anne babam İbranice öğrenmem ve Yahudilik hakkında bilgilenmem için Muhafazakâr Sinagog’a kayıt olmamı uygun gördüler. Fakat her ikisini de pek iyi öğrendiğim söylenemez.

Bu arada gizli gizli Hristiyanlığa göz atmaktaydım. Çünkü çevremde Hz. İsa’ya inanan ve yolunu takip ettiklerini söyleyen arkadaşlarım vardı. Fakat insanların, ellerinden bir şey düşürdüklerinde veya sendeleyip düşme tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarında, bu büyük insanın adını hürmetsizce andıklarını görüyor ve niçin böyle davrandıklarını anlayamıyordum. Hz. İsa’yı daha edebli bir şekilde anmak gerekmiyor muydu? Dahası O Tanrı’nın oğlu olabilir miydi? Aynı yıl Yahudilik ve İsrail üzerine okumalarım devam ederken yeni bir dine daha rastladım: İslâm!

Müslümanlar hakkında edindiğim ilk bilgi onların Kur’an’a inanan ve Hacca giden insanlar olduğuydu. İlginçti, fakat İsrail’e olan bağlılığım ve duyduğum sempati, İslâm hakkında daha fazla bilgilenmek için yapmam gereken okumalarımı engelledi. Medyanın etkisiyle, Müslümanların Yahudileri bir dinamit gibi havaya uçuran teröristler olduğunu düşünüyordum. Yahudiler iyiydi, Araplar kötüydü. Arkadaşlarım böyle söylüyorlardı, öğretmenlerim bunu imâ ediyorlardı. Bu nedenle İslâm’la ilgili okumalarıma son verdim.

1995’e geldiğimizde ailem sinagog değişikliği yapmaya karar verdi. Muhafazakâr yapıdan “Reformcu Yahudiler” olarak adlandırılan yeni bir gruba geçiş yaptık. Son derece liberal olmuştuk.

Ancak yeni haham benim için, bir manevî liderin sahip olması gerektiğini düşündüğüm özelliklerden çok uzak bir görünüm arz ediyordu. Bir akşam cemaat hâlinde otururken, hemen yakınlarda bulunan Boston Kolej’in bahçesinde gezen kız öğrencileri bizce hoş olmayan bir nazarla süzmekten duyduğu memnuniyeti ifade ederek birkaç kişinin gülmesine sebep olmuştu.

Doğru düzgün bir dine bağlanmam gerektiğini düşünüyordum. Ama bu Ortodoks Yahudiliği olmayacaktı.

 

Hristiyanlığın güçlü olduğunu düşündüğüm manevî boyutundan etkilenmiştim. Bilgilenmek için Katoliklerin büyük ayinlerine gidip papazlarla konuştum. Hz. İsa’nın ilâh olduğuna inanma konusunda kendimi çok zorladığım anlar oldu. Fakat ‘oğul’a dua etmek fikri bana çok anlamsız geliyordu. Uğraştığım halde bir sonuç alamayacağımı biliyordum. Buna rağmen kilise derslerine devam ettim ve öğrendiğim duaları okumaya çalıştım. Vaftiz edilmediğim için Katolik sayılmıyordum. Vaftiz için dokuz aylık dersleri tamamlamam gerekiyordu. Fakat, Katolik olmadan ölürsem ne olacaktı? Bu tür sorular gündeme gelince Hristiyanlık öğretisinin ne gibi eksiklikler taşıdığını araştırmaya karar verdim. Ama bir süre sonra dersleri tamamen bıraktım.

Şubat 1999’da Hristiyan olmadığım halde bu dini terk ettim. Artık “kurtulanlardan” sayılmıyordum ama bu umurumda bile değildi. Ailem Katolik Kilisesinden ayrılmama gerçekten memnun olmuşlardı. Ancak ben hâlâ tek Tanrı inancımı muhafaza ediyordum. Kiliseden ayrılışım ve gerçek dini arayış sürecine girmem sanki bir anda oluvermişti.

 

İslâm’la ilgili araştırma yapmak istediğimi söylediğimde babam beni bir kütüphaneye götürdü ve maalesef Britannica Ansiklopedisinden Hz. Muhammed (a.s.m.) hakkında yazılanları okumamı tavsiye etti. Okuduğum makalede İslâm Peygamberi’nin pek çok Yahudiyi katlettiği iddia ediliyordu. Bunu öğrendiğimde hem çok üzüldüm, hem de büyük bir şaşkınlık yaşadım. Bir an ne düşüneceğimi ve ne yapacağımı bilemedim. İslâm’ı reddetmeyi düşündüm ancak yine tek Tanrı’ya inanmaya devam edecektim. Öyleyse ne yapmalıydım? Yahudiliğin tahrif edildiğini biliyordum. Hristiyanlığın tahrif edildiğini de biliyordum. Ve şimdi bir şeyi daha iyi biliyordum ki, Britannica Ansiklopedisi doğruyu anlatmıyordu. Bu durumda İslâm’ı doğru kaynaklardan öğrenmem gerektiğine karar verdim.

Müslümanlarla tanışabilmek için yerel bir cami aramaya başladım. İnternetten araştırma yapmak daha kolay olur düşüncesiyle Boston’da mevcut camilere bu şekilde ulaşmaya çalıştım. Nihayet ilgili web sitesi açıldığında ekranın hemen üst kısmında “Selamün Aleyküm” yazısı ile karşılaştım. Hemen adresi aldım. Boston’da bir cami bulmak ne büyük şanstı.

Şubat ayı sonlarında Prospect Caddesi’ndeki camiye gittim. Hayatımda ilk kez dindar Müslümanlarla tanışacaktım ve beni nasıl karşılayacaklarına dair hiç bir fikrim yoktu. Acaba onların karşısında Yahudi kimliğimi saklamalı mıyım diye bile düşündüm. Sonra derin bir nefes alarak içeri girdim. Gördüğüm ilk kişiye “Af edersiniz, buraya İslâm hakkında bilgi edinmek için geldim”diyerek orada bulunma nedenimi açıkladım. Tanımadığım bu insanın sözlerime nasıl bir tepki vereceğini merakla bekledim. Ya bir eğitim sürecine davet edilirim ya da geri gönderilirim diye düşünüyordum. Gerçekten de talebime red cevabı alıp geri dönmek zorunda kalır mıydım? Bu düşüncelerle ayakkabılarımı elime alıp gitme hazırlığı yaparken, konuştuğum kişi “İngilizce bilmiyorum” diyerek ana odaya geçti. Ben de onu takip ederek içeri girdim. Beni öylesine gezip dolaşmam için yalnız bırakıp bırakmadığını tam olarak anlamamıştım. İçeride secde hâlinde ibadet eden insanları gördüm. Bir ara ne yapacağımı bilemedim.

Daha sonra beni yalnız bırakan adamın büyük bir kalabalıkla içeri girdiğini fark ettim. Bulunduğum yerde oturdum kaldım. Bir tarafta ben, diğer tarafta elli kadar inançlı insan yer alıyordu. Hepsi birden aynı anda benimle heyecanla konuşmaya başladılar. Oldukça karışık ve bunaltıcı bir andı. Fakat kendimi çok iyi hissediyordum. Müslümanların İslâm’a ne kadar önem verdikleri böylece anlaşılıyordu. Elime tutuşturdukları Resimli İslâm Rehberi adlı broşüre bir göz attığımda öncelikle Kelime-i şehadet ile karşılaştım:

“Eşhedü en la ilâhe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve rasulühü!”

 

Öylesine heyecanlanmıştım ki, sanki o an bu sözü söylemeye hazır biri gibiydim. Katolik olabilmem için dokuz aylık bir eğitim sürecini tamamlamam gerekiyordu. Yahudi olmak içinse muhtemelen daha uzun bir zamana ihtiyacım vardı. Oysa İslâm’ı benimsemek birkaç dakikalık bir meseleydi. Dostça davranan ama temkini elden bırakmayan bir kardeş:

“Emin misin? Bunu hemen yapmak zorunda değilsin” diyerek uyarıda bulundu.

Şaşırmıştım. Söyleyeceğim söz üzerinde düşünmek zorunda kalacak kadar büyük bir anlam mı taşıyordu? Hemen şu anda Müslüman olduğumu ifade etmekle çok mu acele davranmış olacaktım? Yapılan uyarıyı dikkate alarak böylesine önemli bir karar öncesi kendime biraz zaman tanımanın daha uygun olacağı sonucuna vardım. O gün Müslüman olmasam da harika bir cumartesi geçirmiştim.

 

Bundan sonraki bir yıllık dönemde çeşitli vesilelerle dünyanın farklı yerlerinden pek çok Müslümanla tanışma ve görüşme fırsatım oldu. Tüm farklılıklarına rağmen bunca kişinin birleştikleri tek bir ortak amaç söz konusuydu: Tek bir Allah’a en güzel şekilde kulluk etmek.

İslâm’ı kabul etmeden önce bilinçlenmek için daha ciddi ve kapsamlı çalışmalar yapmaya karar verdim. Okuduklarımı daha iyi anlamak ve İslâm terminolojisine âşina olmak düşüncesiyle Arapça öğrenmeye niyet ettim. Bu arada başıma beklenmedik bir trafik kazası geldi. Ama kazayı hiç yara almadan atlattım.

2000 yılının mayıs ayında uzun süredir görmediğim bir Müslüman arkadaşımla trende karşılaştım. Kendisiyle kısa bir sohbetimiz oldu. Bana henüz Müslüman olup olmadığımı sordu. Hayır cevabını verdiğimde ise şaşırtıcı bir şey söyledi:

“Ölümün nerede nasıl geleceği belli değil. Müslüman olduğunu açıklamadan önce beklenmedik bir şekilde yolda yürürken bir trafik kazası geçirsen gayri müslim olarak hayatını sonlandırmış olacaksın. Bu da ebedî hayatının mahvolması demek olacak.” Bu sözleriyle sanki bir süre önce yaşadığım kazadan ders almayan beni uyarıyor gibiydi. İslâm’ı din olarak seçtiğimi açıklamak için daha fazla beklemenin anlamı yoktu. Aynı gün öğleden sonra mescide gidip namaz kılan cemaati izledim. İnsanların saflar hâlinde secdeye varma halleri ne kadar etkileyici bir sahneydi. Bu hal gerçekten de önemli bir kulluk göstergesiydi. Ben de bundan daha fazla uzak kalamazdım. Namaz biter bitmez kardeşlerime o gün Müslüman olmak istediğimi söyledim ve onların şahitliğinde kelime-i şehadet getirerek hak dine dönüş yaptım. Artık hayatımda yeni bir dönem başlıyordu

 

                                                                                                                                                             ALINTIDIR:D

teşekkürler m2gin (elim kaydı 2 ye sonradan kalsın dedim :))
hemen aldım videoyu

 

MTV ' den Kabe ' ye
2009/06/18 3:01
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 MTV spikerliğinden Kabe'ye uzanan bir öykü

 

MTV'nin bir çok programında ekran yüzü olan Kristiane Backer'in hayatı bir partide değişti. Dünyaca tanınmış ünlü yıldızlar Seal, Gavin Rossdale ve Elizabeth Hurley'in de bulunduğu bir partide Pakistanlı ünlü kriketçi İmran Khan'la tanışan Kristiane Backer'ın hayatı o gece değişti.

Pakistan'da tüm yoksulluğa rağmen insanların paylaşma isteğinden etkilenen ünlü TV spikeri, bu sayede İslam'ı daha da yakından tanıma fırsatı buldu. Pakistanlı İmran Khan'la evlendikten sonra MTV'deki işinden ayrılan Kristiane Backer bu günlerde ayrı bir heyecan yaşıyor. Backer "MTV'den Mekke'ye" adlı kitabını piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Kuran-ı Kerim okuduğunda çok rahatladığını dile getiren Backer, "Kuran'ı okuduğumda sanki Allah'la doğrudan konuşuyormuşum hissini yaşıyorum" dedi. Şu anda 43 yaşında olan Kristiane Backer, İslam'ın Batı'da yanlış anlaşıldığını da vurguluyor.

 

Müslüman olduktan sonra Türkiye'yi de ziyaret eden Kristiane Backer'in internet sayfasında Türkiye'de ziyaret ettiği camilerin fotoğrafları da yer alıyor.

ZAMAN

www.kristianebacker.com

Bu mesaj, citizen tarafından, 18.06.2009 03:04:13 itibariyle düzenlenmiştir.
Affınıza Mağruren
2009/08/27 14:00
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Videoyu göremiyorum, ancak şarkının sözlerini okudum, ne hissedeceğimi şaşırdığım bir sırada bir de baktım gözlerim dolmuş..

Sayın stonesour ve a.esra, "affınıza mağruren" başlığı size ithafen.. Mesajlarınızın üzerinden aylar geçmiş, ama belki görürsünüz mesajımı, bir şey demeden edemeyeceğim.. Bence arkadaşın Bosnada yaşıyor olmasını göz önünde bulundurmak lazım biraz..

What will happen in a year or two
Will I have to leave or stay and die

kısmında ifade ettiği gibi.. Onun yaşadıklarını yaşasaydık nasıl bir dille hicvederdik bilemiyoruz.. Salt olarak yaşadıklarını ve birilerinin onun hakkındaki görüşlerini ifade etmiş..

Ve sayın m1gin; videoyu görebilseydim, arkadaşın ses tonuyla Müslüman olduğuna şükrediyor olduğunu duymak isterdim

Alternatiflere Dikkat
2009/08/27 15:58
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ey kubur, ilk video youtube üzerinden sunuluyor... Yasaklı olduğundan erişemiyor olmalısınız. Öncelikle bu engeli aşmalısınız.  

Ancak, ek olarak, çalışmanın orjinal versiyonu, sanatçının kendi sitesi üzerinden alınıyor durumda. Onu izleyebiliyor olmalısınız. Dikkatinize... 
Çalışma başlığına tıkladığınızda, oynatıcı belirecek  ve video yüklenmeye başlanacaktır.

İngilizce kelime ezberleme oyunu: vav.mbirgin.com
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: Mete123456, Hayati, masalozt, masalozturk, aculha,
Son Oturumlar: