-
set about: girişmek, başlamak; atılmak, saldırmak
Birgin set about creating a new video for Youtube.
Birgin, Youtube için yeni bir video oluşturmaya başladı/girişti.
-
think up: uydurmak, tasarlamak
You'd better think up a good excuse for being late.
Gecikme için iyi bir mazaret uydursan iyi olur.
-
peel off: soyulmak, dökülmek
His fake moustache started to peel off on one side.
Sahte/takma bıyıkları bir ucundan düşmeye/soyulmaya/dökülmeye başladı.
-
border on: bitişik olmak, sınır komşusu olmak
Can you name two countries in the world that border on three oceans?
Dünyada, üç okyanusa bitişik olan iki ülkenin adını söyleyebilir misiniz?
-
tell off: azarlamak, paylamak
The customer told off the rude clerk.
Müşteri, kaba tezgahtarı azarladı.
-
come true: gerçekleşmek
I want to live long enough to see my dream comes true.
Hayalimin gerçekleştiğini görebilecek kadar uzun yaşamak istiyorum.
-
pop in: habersiz gelmek, uğramak
I usually pop in to my father’s office.
Genellikle babamın ofisini aniden ziyaret ederim.
-
read out: sesli okumak
It's sometimes helpful to read out what you've written.
Bazen yazdıklarınızı sesli okumak faydalıdır.
-
break away: kaçmak, ayrılmak, kurtulmak
Can you break away from the traditions you were raised in?
İçinde büyüdüğün geleneklerden kaçabilir/uzaklaşabilir misin?
-
tell apart: ayırt etmek, farkını söylemek
One of you is Metin and the other is Çetin, but I can't tell you apart.
Biriniz Metin, diğeriniz Çetin, ama ben sizi ayırt edemiyorum.