Görüntülenme: 13637
KAHVENIN TADINA VARMAK...
2009/08/18 1:50
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 6,8 (3 oy)

 Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler. Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikâyetleşmeye döner. Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.


Herkes bir bardak seçince, profesör şöyle söyler :
'Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı. Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında. Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız. Sunu bir düşünün: Hayat kahvedir. İs, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayati tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yasadığımız hayatın kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de. Bazen sadece bardağa odaklanarak, kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz. Kahvenizin tadına varın! 
En mutlu insanlar, her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin ,en iyi şekilde tadını çıkartırlar . 
 
Kahveyi dostlarla paylasmak, kahvenin tadini daha da mükemmellestirir.'

Ağzınızdan "kahve tadı" hiç eksik olmasın...

bir kahve hikayesi daha
2009/08/19 0:25
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 4,5 (1 oy)

Duanıza kahve eşliğinde amin diyorum ey citizen, bu küçük hikaye için teşekkür ederim, bir kahve hikayesi de ben paylaşayım dedim.

Bir baba ile kızı dertleşiyormuş. Kız babasına, çok sıkıntı çektiğinden, sorunlarla baş edemediğinden bahsetmiş. Babası kızını dinlemiş, dinlemiş ve “Gel, sana bir şey göstereceğim!” diye kızını mutfağa götürmüş. Ünlü bir aşçı olan baba, ocağa üç tane eşit büyüklükte kap koymuş, üçüne de eşit su koymuş ve üçünün de altını aynı miktarda yakmış. Ve birinci kaba bir havuç, diğerine bir adet yumurta, diğerine ise bir avuç çekilmemiş kahve çekirdeği koymuş. Ve her üçünü de tam 20 dakika pişirmiş. Daha sonra ateşi kesmiş. Sonra masaya 2 tane tabak bir tane de boş bardak koymuş. İlk önce haşlanmış havucu alıp bir tabağa koymuş. Sonra pişmiş yumurtayı diğer tabağa koymuş. Sonra da suya iyice sinmiş ve tam kıvamında kahve görüntüsü olan kahveyi de alıp bir bardağa boşalttıktan sonra kızına dönerek, – Kızım ne görüyorsun? Kızı “Havuç, yumurta ve kahve.” Kızını masaya iyice yaklaştıran baba bunlara daha yakından bakmasını istemiş. Kızının şaşkınlığını gören baba, anlatmasına devam etmiş: – Havuç haşlandığı için yumuşak bir hal aldı. Yumurta, artık pişmekten içi katılaşmış sert bir hale geldi. Kahve ise, (bir yudum alarak) harika olmuş. Tadı da çok hoş. Kız, iyice şaşırarak, “Baba, bunu bana niçin gösteriyorsun?” diye sormuş. “Bak” demiş babası, “Hepsi aynı şekil kapta, aynı sıcaklıkta, aynı dakika pişti. Fakat hepsi bu etkiye farklı tepki verdiler. Havuç ilk başta sertti, güçlü idi; ama kaynatılınca yumuşadı, güçsüzleşti, çözüldü. Yumurta çok kırılgandı, hafifçe dokunsan çatlayabilirdi; ama kaynatılınca içi sertleşti, hatta katılaştı. Bir avuç çekilmemiş kahve ise yine sertti, hepsi birbirine benziyordu. Fakat ısıtılınca ne oldu; bu kahve çekirdekleri, ısındılar, gevşediler ve içinde oldukları suya yayıldılar. Koku yaydılar, tad yaydılar ve suyu “eşsiz tad”da bir kahveye çevirdiler.”

Ve kızına, “Kızım sen hangisisin?” diye sormuş adam. “Zorluklarla karşılaştığın zaman nasıl tepki gösteriyorsun? Havuç gibi sıkıntılara, problemlere rastgelince çözülüyor musun, benliğini koruyamıyor musun? Yoksa yumurta gibi katılaşıyor, başta kendin olmak üzere kimseye faydan dokunmuyor mu? Yoksa sen kahve misin? Kendini bitirmek uğruna, kendini ateşe atma pahasına diğer insanlara mutluluk veren, huzur veren, ağızlarına lezzet veren bir sevgi kaynağı mısın? Karar ver yavrucuğum ve bence sen bir kahve ol hayatta. Kahve bulunduğu çevreyi değiştirir, mutluluk soluklarını etrafına yayar. Başkalarının yaşaması uğruna kendini feda et ve bundan sonsuz mutluluk duy...

Peki dostlar biz hangisiyiz acaba?

bir fincan kahve
2009/09/16 18:37
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ne zaman hayatında bazı şeyler taşınamaz hale gelirse, ne zaman 24 saat kısa gelmeye başlarsa, o zaman mayonez kavanozu ve 2 Fincan Kahveyi hatırlayınız!
Bir gün bir Felsefe profesörü, elinde birkaç kutu olduğu halde derse gelir. Ders başladığında, hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe bir mayonez kavanozunu alır ve ağzına kadar tenis topları ile doldurur ve öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar;
Öğrenciler ittifakla kavanozun dolduğunu ifade ederler, Bu sefer profesör önündeki kutulardan bir tanesinden aldığı çakıl taşlarını, çalkalayarak kavanoza döker, böylece çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurur ve öğrencilere tekrar kavanozun dolup dolmadığını sorar, onlar da 'evet' doldu derler, profesör bu defa masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker.
Tabii Ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur.
Ve tekrar öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını sorar,Öğrenciler de koro halinde 'evet' derler.

Bu sefer profesör masanın altında hazır bekleyen 2 fincan kahveyi alır ve kavanoza boşaltır, Kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Öğrenciler gülerler!
Profesör öğrencilerin gülüşünü destekleyerek 'eveet' Diyerek;
Ben 'Bu kavanozun sizin hayatınızı simgelediğini ifade etmeye çalıştım ' Der.
Şöyle ki; Bu tenis topları hayatınızdaki önemli şeylerdir; aileniz, çocuklarınız, sıhhatiniz, arkadaşlarınız ve sizin için önemli olan şeylerdir.


Diğer şeyleri kaybetseniz de, bu önemli şeyler kalır ve hayatınızı doldurur.
O çakıl taşları ise daha az önemli olan diğer şeylerdir; işiniz,
eviniz, arabanız vs.

Kum ise diğer ufak tefek şeylerdir.

'Şayet Kavanoza önce kum doldurursanız...' diye, anlatmaya devam eder, 'çakıl taşlarına Ve özellikle de tenis toplarına (yeterli) yer kalmaz.

Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz, önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. .


Dikkatinizi mutluluğunuz için önem arz Eden şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın. Sağlığınıza dikkat edin. Eşinizle yemeğe çıkın. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin . Gerisi hep kumdur.


Bu Ara Bir öğrenci sorar; 'Peki, O iki fincan kahve nedir?'
Profesör gülerek: 'Bu soruyu bekliyordum, Hayatınız ne Kadar dolu olursa olsun, her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan Kahve içecek kadar yer vardır !!!

 

alıntıdırr.... buda benden olsn ;)

 

Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: Gakk, busbus, siyamiaytar, 1234123123123, Siyami,
Son Oturumlar: