İlerlemeyi Katlamak

Hifzullah Çelik
İlerlemeyi Katlamak

Başarmak istiyoruz. Sıkı çalışarak da isteğimizi açığa çıkarıyoruz. O yolda ilerlemek ama daha hızlı nasıl ilerleyebiliriz? Başarıya daha süratle yaklaşmanın çareleri var mıdır?

Konuyu açarken aşağıdaki satırları tartışarak vaktinizi zayi etmeyeceğiz:

a) Erken uyanmak
b) Günün programını çıkarmak
c) İyi bir hazırlık
d) Takip listesi oluşturmak
e) Bloklar halinde çalışarak nefes almak
f) Israrla yoğunlaşmak
g) Güne olabildiğince tekrar sığdırmak

Tartışmayacağız çünkü faydaları çok açık; üstelik birçok yerde okudunuz ya da dinlediniz. Ek olarak şunları da uygulayabileceğimizi ifade ediyoruz:

1) Dikkati Odaklamak

Dehaya yol açan dikkatinizdir. Onu özellikle dört yöne yönlendireceksiniz: Başlangıç koşullarına, ulaşacağı neticelere, iç yapı ve süreçlerine, dış faktörler ve dıştan görünüşüne. Yani evveline, ahirine, batınına ve zahirine bakacaksınız. Hangi yöntemle?

İki metot var: Detay ve bütün. Parçada boğulmamak için, önce bütünü keşfe çalışacaksınız. “Tüm fotoğrafı görmek” tabir edilen ana imaja ulaşacaksınız. Bu yaklaşımla dört yöne doğru bakış atarak, hareket alanınızdaki omurga bağlantıyı tanımaya çalışacaksınız. Detayı bütüne uygun çerçevede konumlandırabiliriz. Bu tavır daha hızlı algılamamıza yol açar.

Dikkati alışkanlığa çevirdiğinizde dahi olmayı hedeflemenize gerek bile kalmaz.

2) Zihinsel Kapasiteyi Güçlendirmek

Beynimizin iki lobdan oluştuğunu çok yerde okudunuz: Sol beyin mantıksal, sağ beyin hayali yani çoğunlukla mantık dışı düşünür. Ve eğitimlerimiz genellikle bizi mantığa bağımlı hale getirir. Oysa Robert Ornstein’in yaptığı araştırmalar “sağ ve sol lobların yetenekleri birleştirilerek zihinsel etkinliğin 10 kat, hatta 15 kat artırılabileceği” yargısına ulaşmanın yolunu bize açmıştır.

Yani, düşünüş yapınıza biraz hayal, biraz mantıksızlık, biraz görsellik, işitsellik, algısallık katarak, hem hafızanızı, hem de keşif yeteneğinizi güçlendirebilirsiniz. Demek oluyor ki, kuru bilgiyi fantastik bir filme ya da düşünceye çevireceksiniz. Üstelik doğru uyguladığınızda hem hızınız artar, hem de olgunluğunuz katlanır. Bunları uğraşılarımıza yansıtarak algılama-uygulama etkinliğimizi 10 kat artırmak mümkünse, neden uygulamayalım?

3) Çabayı Yeteneğe Dönüştürmek

Üzerinde emek harcadığınız, zamanınızı alıp götüren her iş bir yetenek olmayı hak eder. Bir isme ihtiyaç duymayabilir: Etkili iletişim, hızlı okuma, ezberleyebilme gibi bir ünvan taşımayabilir. Ama her vakit alıcı eylemimiz, bir yeteneğimiz olmaya dönüşebilir.

Yaptığınız her işe böyle yaklaşırsanız, aradaki perdeler kalkar ve yetenek elde etme çabasını sevdiğiniz için, gayretinizin bunaltıcılık yanı yok olur; etkinliğiniz en az yarı yarıya artar. Engel ordularını kuşatmanın yolu yetenek filolarını mücadeleye katmaktır.

Üstelik yeteneğe dönüşen iş daha az emek, daha az zaman ister. Ve yetenekli insanlar dehaya açılmış olurlar; çünkü yetenek ilhama kapı aralar. Bu da ne kadar hızlanabileceğimizi hissettiriyor.

Elbette ki zaman alacak. Ama en azından ilerlediğiniz yönü görüyor olacaksınız. “Boşuna uğraşıyorum” öldürücü hissinden kurtulacaksınız. Yetenekler bizatihi değerdir ve sevilir.

4) Zihinsel Bağları Tazelemek

Geçmişte hayatımıza ve hafızamıza çok şey giriş yapmıştır. Ve bellek her şeyi tutar. Zira o sonsuzluk vasfına uygun yaratılmıştır. Buradan hareketle unutmanın değil, hatırlayamamanın söz konusu olduğunu sıklıkla işitmişsinizdir.

Hatıra getirme zorluğunun nedeni geçmişle bağlarımızı koparmış olmamızdır. Bellekte yerleşiktir; ama aradaki köprüler yıpranmıştır. İlginç olan şudur ki, o yollara başvurursanız tamir ediliyorlar. Sadece geri dönmeniz gerekiyor, o kadar.

Kısaca, her gün geçmişten birkaç sayfa çevirip bakmanız gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Ve bunun bütün hayatınıza etkinlik katacağını. En az yüzde 30 oranında.

5) Zaman İçinde Zaman Dilemek

Ne yaparsak yapalım, zamanla başımız bağlıdır. Mutlaka geceye çarpacağız, elbette yorulacağız, nihayet vaktimiz bitecek. Ya vaktin değerini daha iyi öğrenirsek? Ya vakit içinde vakit yaratılırsa bizim için? En azından bunu dileyemez miyiz ve ne faydası olur?

Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam beyan ediyorlar ve oradan anlıyoruz ki, hakkında kayba düştüğümüz şeylerden biri doğrudan zamanla ilişkilidir. Madem kayıp çekincedir. O halde, zamanı yok etmekten çok korkmalıyız.

Vakti yitirmekten korktuğumuzda, daha hızlı çalışacağız. Daha fazla odaklanıp yetenekleri daha keskin hale getirme ihtiyacında olacağız. Bütün gayretlerimize ilhamların bulaşması için dualarımızı yoğunlaştıracağız. Ve vakti yok etme korkusuyla boşa geçen ömrü tutmaya, değerlendirmeye adanacağız.

Yaratıcının yüksek ruhlu dostları için vakit içinde vakit yaratılır. İşte bu sırrı bildiğimizde, ona da ulaşmak isteriz ve bu yoldaki ilk ve sürekli adımımız dua etmek olur. Bu da hazır zamanı bile çok etkin kullanmamızı telkin eder. Ve hayatımıza bu telkin girdiğinde, zaman bilincimiz pik yapar.

Not: Yazı, çeşitli kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmış olup dağınık hazinenin tek listede gözükmesi amaçlanmıştır. Daha pek çok taktik eklenebilir. Faydalandığınız eserlere bu açıdan yaklaşarak sizler de benzer metotlar keşfedebilirsiniz.

Hifzullah Çelik'in web sitesine ulaşmak için: www.hifzullah.com


Konuyu dinlemek için: Hifzullah Çelik - İlerlemeyi Katlamak

Bu sayfa, 12.03.2009 tarihinde yayınlanmış, 16.03.2009 tarihinde güncellenmiş ve 9638 defa görüntülenmiştir.
Oyla!
Abonelik Bilgisi
Yorumlar
hifcelik 2009-03-22 01:08:29 Bildir!
Stonesour, yazının ilklere vesile olucu görülmesi çok huzur verici bir yorum. Yani bunlar bir farkındalık oluşturduysa, teşekkürler ve sonsuz şükürler olsun!..

Mesajınızın içinde çok hoş örnekler var. Meşhur örnekler tabii... Bir şey meşhur olunca, her yerde onu kullanmaktan inanılmaz haz alıyoruz, çünkü hazır bir malzememiz oluyor. Bu da güzel... Ama asıl güzel olan, malzemenin özündekini keşfetmek.

Örneklerinizin özünde minik bir kıvılcım, küçük bir hareket, azıcık gayret, biraz farkındalık ve farklılık, yarım bir adım gibi anlamlar var... Yani hele biz biraz yürüyelim, üzerimize yağacak ilhamları o zaman görelim!

Deha olunur mu, doğulur mu? Bu soru o kadar çok soruldu ki, artık herkes inanıyor ki bu soru sorulmalı!

Buna biraz muhalifim Sevgili Stonesour. Bence bu sorunun bağrında tereddüt var; Ruhsal Zeka sahibinin yazdığı gibi, şüphe ve tereddüt yıkıcı ve yok edicidir, o yüzden bu soru sorulmamalıdır bile. Yani, bu tereddütle vakit kaybedeceğimize, amacımız uğrunda bir çıra yakmakla uğraşsak, alevlerin yükselmesine birdenbire sebep olurduk!

Mustafa Hocam'ın çok güzel bir yaklaşımı var. Hayat tecrübelerinden birisin şöyle izah eder ki, "yarın yarın diyenler, yarının da bir yarını olduğunu bilmezler mi?" ya da "mükemmeli yakalayacağım diye hiç bir şey yapamadan erteliyoruz" anlamındaki yaklaşımı. Bugün belki 20 defa kendimle bu cümleyi konuşuyordum. "Mükemmel iyinin düşmanıdır!" ya da onun özündeki manayı...

Evet, bizler bu noktaya takıldık ve vakit kaybettik. Her vesvese gibi, buna da önem verdik ve bizim bir gerçeğimiz oluverdi.

Soru yine de sorulsun diyelim. Cevabım şu olurdu: Deha bir stildir, çıtadır, ufuktur, mükellefiyettir, muhtaçlıktır, mecburiyettir, istektir, adanmışlıktır. Deha sadece IQ değildir!

Çıtanızı belirleyin. Onun altına inmediğiniz müddetçe ilhamlar sizi öylesine saracaktır ki, asla yalnız başınıza düşünüyor olacaksınız! Zaten büyük parlak fikirler birer ilhamdır. Ve bütün dehalar aslında birer kâşiftir. Ve bütün keşifler aslında bir nur pırıltısının takibinden ibarettir... Öyleyse Bozdağ'ın dediği gibi derim: Aradığınız müddetçe bulduğunuzu göreceksiniz. Dehanın statik bir şey olduğunu kim söyledi ki? Deha arayışın ve yenileşmenin ta kendisi!

O halde, vakit kaybetmek niye? Bizim vazifemiz deha olmak değil, niyetimiz yönünde adım atmak. Dahi eder, etmez, o O'nun bildiği ve takdir buyurursa vereceği bir iş...
CAMBAZ 2009-03-21 20:15:58 Bildir!
bende dişlerimi sol elimle fırçalıcamm sol elimle yazı yazmaya çalışcam stonsour :D
stonesour 2009-03-21 19:45:10 Bildir!
Başarıya giden kestirme yol!Dikkati odaklamak!Çabadan yetenege transfer!Yaratıcının yüksek ruhlu dostlugu!Zaman bilincine pik yaptırmak! Bunların hayatımda yeri olmadıgı gibi,yokluklarını da farketme çabasına hiç girmedigimi farkettim."Deha çalışılarak oluşturulabilir mi?"Hepimizde aynı beyin varken-bazıları farklı olabiliyor tabi-"deha"seviyesine ulaşabilen kesimin bir fark arzettigi kesin.Her neyse bunlardan anlamam ama,beynimiz Allah'ın bize verdigi en büyük nimet bence,ve öyle acaip bir şey ki,ne kadar çalıştırırsak aynı şekilde karşılık veriyor.Geçenlerde duymuştum,gün içinde tanımadıgın biriyle konuşmak,eger sag el kullanıyorsan bir gün dişlerini sol elle fırçalamak,işe güce otobüsle gidiyorsan bir gün bir miktar yürümek gibi şeyler yapılırsa IQ seviyesinde bir miktar artış bile görülebiliyormuş.Diş fırçalamayı denedim(sol elle yani),IQ ma etkisini bilmem ama eğlenceli oluyor=)Sol lobumla irtibat halindeyim yani :p
Her neyse velhasılkelam,zaman kullanımı kadar zor birşey yok bence şu fani dünyada!Saygılar..
hifcelik 2009-03-20 10:19:48 Bildir!
Aslında oyalayabilecek şeyleri ödül kabul etmek ve oyalayan şeyleri asıllar bitmeden yasaklı tutmak iyi bir yol...

Temelde çalışmalarımızın ruhunu ayakta tutan "değer bilinci" ya da "öncelikleri belirleme" tabir edilen yüksek tutulacak gayelerin gayretlerini layık oldukları yerden indirmemektir.

Bu ruh gayelerimizdir; her hedefin bir kıymeti olduğuna göre, her çalışma meyvesine göre sıraya konulmalı.

Bariz örneklerden birisi: Geceye doğru yorgun baygın vaziyette evinize ulaştınız. Önünüzde yapmanız gereken muhtemel işler şunlar: Vakit vazifesinin edası, okunacak sayfalar, düzenlenecek bir liste, bir sonraki programın hazır edilmesi, vb.

Liste uzayıp gidiyor ama en büyük meyveyi hangisi veriyor? Sonra hangisi? Sonra?

En büyük meyveyi vakit vazifesi veriyor. Sonra okunacak kitap, sonra liste, sonra program. Program 1 günlük kâr iken, vazifeden uzun, geniş parlak bir sonuç geliyor.

İşte burada oyalanma hissi devreye girer ve en büyük meyveyi kaçırmamıza neden olur. Bize hayıflanmak ve çökmüş bir içtenlikle yola devam etmeye çırpınmak kalır. Bu hayat kendini tekrar ettikçe insan başarısızlığa, kapasite darlığına ve geri dönüşü zor bir yola zorlanır.

Olması gereken durumda ne elde ediyoruz?

1 - Amaçlarımız en önemliden itibaren elimize geçiyor. Harika!
2 - Büyük bir iç huzuru. Aradığımız şey!
3 - Yüksek amaçlarınızdan gelen işlerinizdeki pay hızlı halledildiğinden öğrenme-gelişme seyri pik yapar. Dehaya yol açılıyor!
4 - Aynı işteki süreklilik ve ihlas ayrı bir derinlik katar ve erişilmez başarıların önünü açar. İhlâs en büyük bir vesile! En keskin bir tarz!

Sevgili CAMBAZ ve Sevgili M1GİN, yazıya yorum kattığınız için çok teşekkür ederim! Yeni yorum ve katkılarınızı bekliyoruz!
m1gin 2009-03-19 23:57:07 Bildir!
Evet, gerçekten de sesli anlatıda bahsedildiği üzere; internette belkide birkaç dakikada halledebileceğimiz işlemler, araya giren şeyler yüzünden, bazen saatlerce sürebiliyor; bazen de halledilmeyip, ertelenebiliyor. :(

Bunun önüne geçmenin yollarından bir tanesi; belki bizi oyalayabileceğini düşündüğümüz şeyleri, işlerimizden sonraya ertlemek...

Mesela ben, bu yazıya yorum yazmayı kaç gündür düşünüyordum. Lakin her oturum açışımda, direkt buraya gelmek yerine, başka şeylerle ilgileniyor; böylece dikkatim dağılıyordu ve bu işlemi erteliyordum. :P

Aslında bu defa da öyle oldu. Ne varki, ilgimi çeken bir şey olmadığı için, asıl amacıma yöneldim. Yani yine yazamayabilirdim. :)

Bu kötü bir özellikmiş gerçekten... :S

Şöyle bir yaklaşım sergilenebilir belki. Asıl amacımızı gerçekleştirdikten sonra, bizi oyalayabilecek şeyleri ödül olarak kabul edebiliriz. Ama yapmamız gerekeni yapmadıkça da diğer şeylerle ilgilenme yasağı koyabiliriz kendimize. :)

Biraz garip bir yaklaşım oldu... Daha iyi fikirlere de açığız. ;)

Bu şeyleri sorgulattığınız için teşekkürler...
CAMBAZ 2009-03-19 17:53:54 Bildir!
teşekkürler :)
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: Hayati, masalozt, masalozturk, aculha, ozelbera,
Son Oturumlar: