Bireysel Mesaj Gösterim Modu

Görüntülenme: 104570
Sopalı Anı
2010/02/19 2:02
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Terazinin kefeleri boş... Bir tarafa fiske vurulsa, denge noktası etrafında salınım başlıyor...

Alıntılanan Ahmet Altan 'ın yazısının uzunluğunu farkedince, okuma şevkimi temsil eden terazi kefesi havaya yükseliverdi... 
Ama bir dakika... Bu, nicelikten çok niteliği önemseyen  bnm değil miydi?
Evet bu o idi! 
O halde, terazinin dengelenmemesi ve hatta şevk kefesinin ağır basmaması için bir neden kalmamıştı! 

Ve yazı bitiverdi bir çırpıda... 

Çok önemli noktalara vurgu yapan bu yazıyı; dede-torun muhabbeti dışında epey bir beğendim... 

Yazı ve dahi seslendirme öneriniz için teşekkürler; eksik olmayın ey bnm
Lâkin seslendirme konusunda öncelik asmer 'de olduğu için, atlamak istemiyorum! 

Şaka şaka!
İyi yapmışsınız... Değilse kendimi seslendirmem gerektiği noktasında baskı altında hissedebilirdim...
Şimdi, asmer hissetsin benim yerime...
Şaka şaka!
Ama sanki öyle duyumlar aldım... 
Kendinizi hemen suçlu hissetmeyin yahu! Duyumlar, baskı konusunda değil; asmer tarafından seslendirilebileceği hususunda...

Ben, şimdilerde internetten para kazanma hülyalarında olduğum için, yazıya hakkını; kendimi de yazıya veremeyebileceğimi düşünüyorum! 

 

Bizim cengaver 'in de maşallahı varmış hani!  

Tevekkeli; bu adam hemen dibimizde duran üst geçidi kullanmak yerine, araçlara rağmen hareketli oto yolunu kullanarak karşıdan karşıya geçmiyormuş! 

Adam kovalanmaya ve kaçmaya alışmış bir kere! 

Hmm... Acaba sopayla kendinden büyük abi ve ablalarına vurmuşmudur ki? Film bu noktada kopmuş! 

Hadi sopayla ilgili bir anı da benden... Kısa olacak, merak etmeyin.

 

Köyde yaz kursundayız... Önceki senelerden Kur'an okumayı az biraz öğrenmiştim... Komşu bir köyden olan imam ile de aramız iyi idi... 
Yaramazlık yapanları korkutmak ve derslerine daha iyi çalışmalarını sağlatmak amacıyla, bir sopası olsun istiyordu. 
Ve ben, hemen atılıp ona güzel bir sopa ayarlayabileceğimi söylemiştim. 

Ve, o gün kurs sonrası evden bıçağı kaparak, yakınlardaki tarlamıza gitmiş ve bir ağaçtan esnek bir sopa kesivermiştim... Derken, o anda imamın sürmekte olduğu traktörü farkettim. O da beni farkedip durdu ve römorka binmemi söyledi... İyi de bu traktör köyden uzaklaşıyordu... Pek istemesem de denileni yaptım. Römorkta, yakındaki bir köydeki tarladan tütün toplamaya giden ekip bulunuyordu... 
Ve akşama kadar tarlada onlara yardım etmek durumunda kalmıştım... 
Hatta o günü, imam, akşam namazına camiye yetişememişti, diye hatırlıyorum. 

Öte taraftan ben; bizimkilerin kızmalarına rağmen, onlarla tarlaya gitmekten kaçıp duran bir kimseydim... 

Velhasıl, o gün nasıl olmuşsa bizim peder bey durumu önceden öğrenmiş ve elinde ardına gizlemiş olduğu sopa ile beni bekliyormuş... 

Ben gerilimi hissetmiş ve soğukkanlı davranarak yavaş yavaş eve yanaşmıştım ki, bizim peder hücuma geçti! 
Aynı zamanda haykırdı: "Ulan, bizimle tarlaya gelmezsin de, başkalarının işlerine gidersin ha!" 

Yapılacak bir şey yoktu; yemiş olduğum birkaç darbenin acısını o an için duymamam gerekiyordu... Ve yorgun da olsam, enerjimi ayaklarımda toplayıp "vınn"ladım...  Ben önden kaçıyor; elinde sopa ile peder bey peşimsıra koşturuyordu. Akşamın karanlığında, rotamız tarlalar olacak şekilde yakalambaç oynuyorduk... 
Ben, bir yandan pederden kaçıyor; ama diğer yandan da, bu karanlıkta köyden daha fazla uzaklaşmaktan korkuyordum. 

Ve artık kovalanmadığımı farkettiğimde, bir süre durup dinlendim...Emin olmak istiyordum. 
İşte şimdi acıyan yanlarımın sızlanmalarını az biraz dinleyebilirdim... 

O anda, o gün başıma gelenleri, gözümün önünden geçirdim...
Başkalarına "hayır" diyemediğim için, kendime kızdım. İstemediğim halde, ne diye kendileriyle tarlaya gidemeyeceğimi imama söyleyememiştim! 

Ama meselenin başlangıç noktası, imama sopa ayarlama girişimimdi, öyle değil mi?
O halde, bunca şeyi hakketmiştim; sızlanmaya hakkım yoktu! 
Bunun üzerine acıyan yanlarım, daha başka bir şey demeden, sızlanmaktan vazgeçtiler... 

Gece olmuştu... Artık eve dönüş zamanı... Değilse yabani hayvanlar benimle hasbihale başlamak isteyebilirlerdi... 

Evet... Ve işte geldik bir anımızın daha sonuna... 
Ha sahi bitirmeden... Daha sonraları, o sopanın temas ettiği öğrenciler de, arada bir bana sitem edip duracaklardı.  

Bu mesaj, m1gin tarafından, 19.02.2010 08:47:14 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: vav.mbirgin.com
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: Gakk, busbus, siyamiaytar, 1234123123123, Siyami,
Son Oturumlar: