Kar Altında Hüzün Denemesi

Boşunadır ilkokul sınıflarımızın duvarlarını süsleyen mevsim şeritleri. Boşunadır her tahtaya kaldırıldığımızda dört mevsimi peş peşe ezberden sıralamamız, sırf bu yüzden aferinler almamız.

Ömrümüz boyunca dönüp dolaşıp heceleyerek okuduğumuz ve asla ezberleyemediğimiz dört kelimeden ibaret kısa bir cümledir aslında çocukluğumuzdan beri bize öğretilmeye çalışılan dört mevsim. Bu kısa cümlenin içinde yaşarız tekrar tekrar yalnızlıkları, hastalıkları, ayrılıkları, kavuşmaları. Kimimiz baharlar yeşertir içinde yıllar yılı, kimimiz bir ömür sonbahar rüzgârlarında selvi yaprağı? Kimimizin tebessümünde yaz aydınlığı, kimimizin daima karlıdır gönül dağları. Hasılı, okusak da hecelesek de mevsimler içimizde bıraktıklarıyla bulur manasını.

* * *

"Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş"

Denizler, dağlar, çiçekler, kuşlar gibi mevsimlerin de bir dili vardır hayat telaşından uzaklaşıp, sustuğumuzda ruhumuza fısıldayan. Baharın dili çiçektir, sonbaharınki yaprak. Yaz, aydınlık şarkılar söyler kendisini dinleyene. Ve kış, kar diliyle söyleşir ona gönül kapılarını açanlarla.

Eğer yılın altı ayının kıştan sayıldığı bir coğrafyada yaşıyorsanız en iyi kışın dilini bilir, onunla söyleşir, onu dinler, ondan kendinizde bir şeyler bulursunuz. Kendinizi onda bulursunuz. Ruhunuzdaki aydınlık onun beyazlığından, ağır usul yürüyüşünüz onun ağır gelişinden ve gidişinden sinmiştir benliğinize.

Kardır kışın dili ve kar, çiçeklerin en çabuk solanıdır.

* * *

"İncecikten bir kar yağar"

Kar da bir çiçektir yalnızca kendi mevsiminde açan. Bu yüzden kendisini görmeden önce kokusunu duyarsınız size yaklaştığında. Rüzgârdan onun selamını alır, topraktan kaç gün misafir olacağını öğrenmeye çalışırsınız.

Hava kurşunî renkte bulutlarla kapanır, vakit geceyse de etraf aydınlıktır. Her şey yavaşlar ilk kar tanesinin yeryüzüne inmesinin ardından. Ağır usul, nazlı nazlı ve dönerek inişinden anlarsınız ki kar da memnundur halinden.

Hangi şehirde, kasabada ya da köyde yaşıyor olursanız olun, o aynı vezinde söylenmiş mısralar gibi düşer pencerenizin önüne.

Şayet her insanın gökyüzünde bir yıldızının olduğu doğruysa, mutlaka her insanın rüzgârlarla başka diyarlara savrulan, kendinden çok uzaklarda bilmediği iklimlerde eriyen ve tekrar göğe yükselen bir de kar tanesi vardır gökyüzünde. Kim bilir, geciktiğinde yolunu hasretle bekleyişimiz ve geldiğinde içimizi kaplayan çocuksu sevinç belki biraz da bu yüzdendir.

Her kar tanesinin farklı bir fısıltısı vardır işitenini büyüleyen, lâl eden. Ruhumuza ulaştığında o ses, pencere önündeysek öylece kalakalırız orda. Ya da dışarıdaysak bir türlü bulamayız evimizin yolunu. Savrulan kar taneleri gibi savrulur dururuz yollarda. Yüzümüze elimize düşen kelebekten daha kısa ömürlü kar taneleriyle içimizden konuşur, bambaşka bir âlemin eşiğinde buluruz kendimizi.

Yalnızca kar değildir gökten inen. Bizi üşüten, iliklerinizde hissettiğiniz yalnızlık ve faniliktir biraz da. Vakit gündüzse çabucak akşama yakalanırsınız; şayet vakit akşamsa saatin yelkovanı yavaşlar ve uzayıp gider geceler başka gecelere, zamanlara doğru. Titrer, etrafımıza bakar ve bir dost sesi bize dünyada olduğumuzu hatırlatsın isteriz.

* * *

"Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta"

Hiç değilse yalnızca bir kışı şehirden uzakta geçirmediyseniz, kaç yıl yaşarsanız yaşayın, kaç memleket dolaşırsanız dolaşın, yeryüzünde telafisi mümkün değildir bu noksanlığın. Farkında olmasanız da içinizde hep yarım bir kış kitabının sayfaları uçuşur rüzgârlarda ömrünüz boyunca.

Kışsa ve dışarıda kar yağıyorsa, elinizde bir bardak sıcak çayla pencere önünde dışarıyı seyretmekten başka yapacağınız her iş hürmetsizliktir yağan kara. Zira en çok siz seyreyleyin diye uzaklardan gelir, göklerden yakınınıza iner. Her kar tanesi yere değmeden önce kalbinize değer, kalbinizi titretir, üşütür orada bir yerleri ve o üşüme alıp sizi başka zamanlara, mekânlara götürür.

* * *

"Sesin nerde kaldı kar içindesin"

Yolları karla bağlanmış, beyaz dağları bulutlarla kavuşmuş bir köyün en ücra evine, çocukluğunuza uğrarsınız biraz. İsli gaz lambalarıyla ışıtılmaya çalışılan karanlık bir odanın kıyısında, tuhaf kokusuna zamanla alıştığınız ot döşeğin içinde büzülmüşsünüzdür. Dışarısı içerden daha aydınlıktır. Duvarda ansızın değişen gölgeler dahi içinizi ürpertirken, uzaklardan gelen kurt ulumaları damarlarınızdaki kanı yavaşlatır.

Dışarıda kar yağarken ya da akarsuların dahi buzlar altından kendine yol aradığı bir akşam ayazında, közü geçmeye yüz tutmuş bir tandıra yarı ıslak yün çoraplarınızdan kurtardığınız ayaklarınızı sallayıp, başınızda dolanan bir uyku mahmurluğuna direnmeye çalışan kavruk yüzlü bir çocuk olursunuz kendi "Kibritçi Kız" masalınızın içinde.

Kevenle tutuşturulmuş bir odun sobasının üzerindeki esmer çaydanlığın derdini sobanın ateşi geçinceye dek dinleyen, elleri başının arkasında uykuya dalmaya çalışan bir delikanlının yüzü belirir, kar hızlandıkça bakışlarınızın saplandığı boşlukta. Gözlerinizi kapatırsınız; aynı soba üzerinde kuruttuğu tütünü ezilmiş tabakasına sararmış titreyen parmaklarıyla basan, az konuşan, az gülen bir dedenin dönüp de yüzüne bakmadığı mahcup torunusunuzdur.

Yerle gök arasında, kışın rengine bürünmüş, her rüzgârda birbirine tutunarak başka ilahiler söyleyen selvilerin, kavakların ortasında, bacasından incecik dumanların süzülerek tüttüğü küçücük bir kerpiç evdir hatıralarınızın toplandığı tek mekân.

Kapı önünde bekleyen köpeğin keyfi, sofralar serildiğinde sini altında bekleyen kedinin biçare bakışı ve her dışarı çıkışınızda sizden yiyecek bekleyen serçeler sonsuz bir şükür duasına taşır sizi. Bir okyanusun orta yerinde, yakınlarda bir ada düşleyerek mutlu olan gemisi parçalanmış bir yolcusunuzdur oysa. Üşüseniz de bilirsiniz baharla birlikte atmaya başlayacak kaç küçücük yüreğin yorganıdır toprağın üstündeki bu beyaz örtü.

Yamaçlarda, yol kıyılarında kalır tilkilerin kurtların bıraktıkları ayak izleri bahara kadar.
Kış teslimiyettir ve aczimize sığınarak hatırlayışımızdır âdemliğimizi.

"Dünyanın en uzun hüznü yağıyor / Yorgun ve yenilmiş insanlığımız üstüne"

* * *

En güzeli kıştır mevsimlerin. Zira kar yalnız onun misafiridir.

Hiç değilse yalnızca bir kışı şehirden uzakta geçirmediyseniz, kaç yıl yaşarsanız yaşayın,
kaç memleket dolaşırsanız dolaşın, gridir bütün mevsimlerin içinizdeki rengi.

Hüseyin Kaya / Semerkand Dergisi

Baştaki karede usul usul yağan kar, insana keyif veriyor...

Son zamanlarda düşünüyorum da, ben de en çok kış mevsimini sevenlerdenmişim... 
Zira kışın, geceler çok daha uzun... 
Ve yine kışın; yaz aylarında buzdolabımın bulunmaması dolayısıyla çektiğim sıkıntılar, benden uzaklaşmış oluyorlar. En basitinden milföy hamurunu günlerce balkonda tutabiliyorum. :P
Yahut şişedeki kolayı dilediğim zaman içebiliyorum... Kola tiryakisi olan ben, yaz günü ne zorluklar çekiyorum oysa... Marketten geldikten hemen sonra, kola ısınmadan biraz daha fazla içeyim diye nasıl kasıyormuşum kendimi...
Sanırım ben kışın kolaya, yazın da çaya ağırlık veriyormuşum... :P

Kıştan sonra ikinci sevdiğim mevsim ilkbahar sayılabilir. En az sevdiğim ise sonbahar... Kışın yağan ve yolları tıkayan karlar dahi beni korkutamayıp kombiyi yakmamı sağlayamazken; neden bilmem, sonbaharda pek bir üşürüm... :P

Yazının iİlgimi çeken ve dahi beğenimi kazanan bir bölümünü alıntılayayım:

Hüseyin Kaya tarafından kaleme alınan ve değerli hazani vesilesiyle bizlerle buluşan, bu hoş denemeyi okumaya başladıktan az biraz sonra bir eksikliği farkettim... Arkada, tema ile örtüşebilecek bir müzik çalsa ve hatta belki olayı canlandırsa fena mı olurdu? 
Olmazdı tabi! Bunun üzerine düşünceye daldım...
Az biraz zaman geçmişti ki, bana tepeden bakan, kızıl bir rahip dikildi karşıma:
"Benim 'The Four Seasons (Dört Mevsim)' adlı ünlü konçertoma rağmen hala arayışta mısın?" dedi, hafif sert bir tonda.
Anladım ki bu kişi Antonio Vivaldi idi... Hemen toparlandım ve elindeki diski alarak kendisine teşekkür ettim.
Bakalım diskte neler varmış... 
 

1. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in E Major Op 8:1 RV 269 - Spring - I Allegro (İlkbahar)
2. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in E Major Op 8:1 RV 269 - Spring - II Largo (İlkbahar)
3. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in E Major Op 8:1 RV 269 - Spring - III Allegro (İlkbahar)
4. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in G Minor Op 8:2 RV 315 - Summer - I Allegro non molto - Allegro (Yaz)
5. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in G Minor Op 8:2 RV 315 - Summer - II Adagio - Presto (Yaz)
6. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in G Minor Op 8:2 RV 315 - Summer - III Presto (Yaz)
7. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in F Major Op 8:3 RV 293 - Autumn - I Allegro - Allegro Assai (Sonbahar)
8. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in F Major Op 8:3 RV 293 - Autumn - II Adagio molto (Sonbahar)
9. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in F Major Op 8:3 RV 293 - Autumn - III Allegro (Sonbahar)
10. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in F Minor Op 8:4 RV 297 - Winter - I Allegro non molto (Kış)
11. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in F Minor Op 8:4 RV 297 - Winter - II Largo (Kış)
12. Lara St John - The Four Seasons (Vivaldi) - Concerto in F Minor Op 8:4 RV 297 - Winter - III Allegro - Lento - Allegro (Kış)

 Kaç sene oldu bilmiyorum doya doya kar seyredeli..:)

Yazı benide çocukluğuma götürdü... O zamanlar kar daha da mı beyazdı ne..:) Yazarın karlı bir memlekette büyümesi yazıya ne kadar içtenlik katmış. Sanırım beni etkileyen en çok bu oldu. Çünkü itiraf edeyim kış mevsimini sevmem... Ben en çok baharı; bahardan yaza geçerken o coşkulu mevsimi seviyorum...Herşeyin uyanışa geçtiği o mucizevi mevsimi... Gündüzlerin uzun olduğu o mevsimi..:)

Lapa lapa denir ya o türden kar ne güzeldir...  Ve o hertaraf bembeyazken etrafa hakim olan o garip sessizlik..:) Geçen gün Emir demişti karın sesi emme özelliği varmış ve o sessizlik ondanmış..:)  

Son olarak; "Hüseyin Kaya tarafından kaleme alınan ve değerli umman vesilesiyle bizlerle buluşan," diyemeyeceğim ben.. Sevgili hazani'ye teşekkür edeceğim bu hoş ,  ama insanın içine işleyen bu yazıyı bizlere ulaştırdığı için..

Bu arada  kızıl rahibi de sinirlendirmeyelim..:) Özelikle İlkbahar faslı cidden çok güzel...:)Bu vesileyle eklemeyi yapan umman'a pardon birgin'e de teşekkürler efendim..:) 

Sahi ya! Nasıl olmuş da bunca dikkatsiz davranmışım, anlamadım yahu!
Şey... Dün, umman uğramış ve sitede oyalanmış hatta birkaç mesaj göndermişti. Bu konuyu da o oluşturdu sandım işte... :P
Tahmin yürütmem için önemli bir neden daha var... Şahit ounduğu üzere lapa lapa kar var... Göz gözü görmüyordu işte. :P
Hem sonra hazani 'nin mesajlarında Türkçe karakterler bulunmuyordu genelde... Gerçi kendi ürettiği cümleler için geçerli bir durum bu. 
Neyse, toparlayayım derken daha çok batırmayayım kendimi... Kar altında can veririm maazallah. :P
Durumu farkettirdiği için, asmer 'e teşekkür ediyor ve hemen düzeltme yapıyorum... Dilerim hazani henüz farketmemiş olsun. 

Yorumlariniz ve müzik eklentileriniz tesekkürler m1gin. Dikkatsizliginize diyecek yok :-) Sevgili umman'in paylasimlarindan dolayi, forumun diger üyeleri bir yorum/konu paylassa demek umman'dan bileceksiniz... Ehh yazalim bunu bir kenara... Bir kenarda unuturuz belki, en iyisi kara bir tahtaya yazalim :-)))

Kar altinda degil de, hazir lapa lapa yagan kar resmini bulmusken kar topu fena olmazdi. Bu durumda kar topu altinda mi can verirdiniz
 

Yorumun icin tesekkür ederim asmer ablacigim. Dikkatli olusunu da takdir etmemezlik olmaz simdi... Karin sesi emme özelligi ve sessizligin bu yüzden olusu ilginc bir tespitmis :-)

Evet, bence de yazi insanin icine isliyor... Birkac gün önce lapa lapa yagan kari pencereden seyretmeyi özledigimi farkettim (hala dogru düzgün kar yagmadigindan olsa gerek.. yagdigi zaman da anlik bir seydi). Karla birlikte gelen sessizlik, sakinlik ve her seyin kendini kisa/kara teslim edisi... Sessiz bir melodiyi dinlemek gibi bir sey sanki. Bu düsüncelerden sonra tevafuken bu yaziyi okumak daha da güzeldi benim icin...

"Son Mesajlar" listesinden "Kar Topu" başlığını görüp, "Son Oturumlar" kısmından da hazani 'nin varlığını farkedince; ilk işim, kendimi daha güvende hissedebileceğim bir köşeye atlamak oldu.  

Bir süre sessiz sedasız bekledim durdum orada... Ancak içten içe de kendimi yatıştırmaya çalışıyordum...
Belki yanılıyorumdur ve kar topunun hedefindeki kişi ben değilimdir, ne diye o kadar abartıyordum ki?

Ve sonunda kendimi kandırmayı başararak,kar topu meselesinin iç yüzünü anlamak için meydana çıktım...
Vah başıma gelenler! Gerçekten de hedefte ben vardım. :P

Anlamadığım bir şey var. Neden bunca ödlek davranıyorum ben!? hazani 'nin kar topu varsa, aha da etraf karla kaynıyor... Ellerim armut mu topluyor sanki!? Pekala kar da toplayabilir. :P

Nasılsa o da bir başına sayılır... Zira asmer bu tip durumlarda bir tarafta bulunmaktan kaçınan biri... Sadece seyretmeyi sevenlerden... :)
Allah'tan ki ezeli rakibim abheri meydanlarda değil... Değilse, hazani ile bir olup, beni karlara gömmeleri işten bile olmazdı. :P

Ancak hazani, bir başına benimle baş edemeyeceğini hissettiğinde, aklına ilk gelecek isim abheri olacak ve ona haber salacaktır, biliyorum...
O yüzden ben de, en azından umman gelinceye dek bir şekilde onu oyalayayım... Sanki kara batıp batıp çıkıyormuşum gibi rol yapayım. :P

Aha da kar topu suratıma çarptı! Ne şiddetli bir darbe bu ya!? Yerdeyim... :P
Yorulmuştum zaten, biraz uzanayım hele...
İyi ama kar alabildiğine yağıyor... hazani hiç bir şey yapmasa, bu yağış bile kısa sürede beni gömebilir, maazallah. 
İşin aksi tarafı, meydanın en güzel ve sağlam köşesi hazani 'nin elinde... İstesem de saldırılarım fayda etmeyecektir... İster istemez sadece gelebilecek saldırıları savurmakla yetineceğim. 

Destek için bağırmayı deneyeyim:
- NEREDESİNİZ; YETİŞİN EY umman!?

Yok ya! Faydasız! Ben bile zor duyuyorum. Sesim mi kısıldı yoksa?
Yok yok! Sanırım kar, sesi emiyor! :P

Ey m1gin, umman yardiminiza gelmemis. Güvendiginiz daglara kar yagmis da, haberiniz yok :-)

Yazdiklarinizi okumak oldukca keyifliydi; tebessüm ettirdiniz... EyvAllah. "Meydan savasi" adeta gözlerimin önünde canlandi ve sonu nereye varacak diye düsünmedim degil hani. Hayal gücünüze diyecek yok; masAllah... Ama ben bu "meydan savasi" benzetmesini sevmedim. Savas baslamadan önce bitirmek en iyisi :-)

Şehid Şamil Basayev'e ait bir sözle noktalayayim yorumu: "Savaşa karşıyım! Ama haksızlığa karşı savaşmak karakterimdir!"

Yazı için öncelikle hazani kardeşime teşekkürü bir borç biliyorum, cümlelerde öyle hoş bir ahenk var ki, insanı gerçekten geçmişine sürüklüyor. Bizleri bu güzellikle buluşturduğun için teşekkürler. Daha sonra da sayın yazarı kutluyorum.

Aslında bir teşekkürü de m1gin hakkediyor etmesine de( fondaki müzikler için), durduk yere yine yeni bir meydan savaşının başlamasına ön ayak olduğu için tereddütteyim açıkçası :))

Ben kışın en çok karlısını sevsem de soğuktan hiç hazzetmem, o yüzden olsa gerek, kar tanelerinin yeryüzüne inişini pencere önünde seyretmekle yetiniyorum. Hazani kardeşime özelde yazmıştım, her tarafın karlarla kaplanması, dünyanın tüm kirlerden arınmış hissi uyandırıyor bende. Hiç kartopu savaşı yapacak vaktim de yok üstelik. Sağlık nedeniyle birkaç sene önce bıraktığım örgü işine girişmiş bulunmaktayım. Oğluma kızıma derken talipliler ve talepler de sıraya dizildiler.

Üstelik bakımını üstlendiğim iki tane kartopum var benim, elime alınca da sıcacıklar hemde :) Fotoğraflarını çekip koymak isterdim ama şu an imkanım yok buna. Fotoğraflarını çekmekten bahsedince, bir aralar sevgili asmer’in bloğuna koyduğu resimler geldi aklıma; ‘sebzeli tavuk’ başlığı altında şirin mi şirin civcivleri domates biber eşliğinde resmetmişti :)

Halâ kartoplarımın ne olduğunu anlamadınız değil mi? :) İzmirden gelen yeğenlerim için aldığım tavşancıklardan bahsediyorum, öyle tatlılar ki :))

İyi ki kar sesi emiyormuş da, m1gin kardeşimin canhıraş haykırışları sevgili umman’ın kulağına gitmedi, değilse bu soğukta durduk yere dışarıya çıkacak, üşüyen ellerime ördüğüm eldivenlerden birini geçirip kartopları ile haşır neşir olacaktım :)

…Ve elbette m1gin’in kurguladığı sahne kaçınılmaz olacaktı :)

Kar muhabbeti tutturmuş bu güzel insanlara slm olsun!

Ben yok iken neler neler olmuş böyle?

İlk adımda teşekkürle başlayayım, paylaşımı için sevgili Hazani ye..

Bendeniz tabiri caiz ise tam bir kar aşığıyım.Ama iki yıldır daha doğrusu geçen iki kış ayında karla buluşabilmiş değilim.Bu yıl ümitvar idim.Ancak kar, İstanbul a yağmayı benim oradan ayrıldığım bir zaman içinde planlamış gözüküyor.Şu anda memleketimde yani Ordu dayım ve buraya kar (bazen) çoşkulu yağar.Bu gün alışverişten dönerken minik inişler oldu ama o kadar kısa ve küçük çaplı idi ki çoğu insan farketmedi bile. Anlayacağınız bu güzel yazı, baştaki harika görüntü ve müzik benim için teselli mahiyetinde...

Metin..insanı karla geçirilmiş anlara sürüklüyor. Karı seyretmek güzeldir.Ama onu yemek, çıplak ayakla üzerinde yürümek (biraz üşütüyor ama sonrasında koşarak sıcak mekana girmek, insanda cennete girmiş hissi uyandırıyor), küçülmüş büyüklerle ve büyümüş küçüklerle kar topu oynamak, kar topunu atarken özellikle boyun bölgesine isabet ettirip karşıdakinin ürpertiyle silkinmesini gülerek seyrederken aynı duruma düşürülmenin ürpertisini hissetmek....Kısacası kar üstüne/karla ilgi yazılacak çok şey var.

Sevgili mbirgin,

(Geçmişte) piknik tüpünü yakmak için leğimi kullanmışken, şimdilerde balkonunuzu dolap niyetine kullanıyorsunuz. Bütün alternatifleri kullanıyor gibisiniz.

Demek konuyu benim eklediğimi zannettiniz? Bendenizde geçen gün  araştırmak için arama motoruna bir konu ismi yazmış ya da yazdığımı zannetmiştim sonunda farkettim ki, mbirgin.com yazmışım.Zihin, dalgınlığını sahibinin yüzüne böyle vuruyor işte?

Ya da bu durum 'yeter artık! pasif pasif sitede dolanacağına yeni konular aç! demenin başka bir yolu muydu?  

Sevgili Hazani nin şu tesbiti de dikkatimi çekti ve 'acaba? deyiverdim. '...forumun diğer üyeleri bir konu/yorum paylaşsa demek umman dan bileceksiniz...'

İçimden bir ses ısrarla siteye girmek istiyordu.Demek sevgili mbirgin in yardım çağrılarını işitmiş. Hay Allah! Bende neden bu israrı iteleyip durmuşum ki?

 henüz tanışma şerefine eremediğim sevgili Hazani yi durup dinlemeden kartopu bombardımanına tutmamı istemeyeceksiniz değil mi?

Sevgili Asmer,

Dikkatınız daima canlı kalsın ...inş. 

Ve sevgili abheri,

Belkide kar Sevgili mbirgin in sesini hapsetti ve bugün çok kısa ve minikde olsa atıştıran karla beraber buralara iletti.Yoksa şu saatte burada bulunup uzuun bir mesaj yazmamın başka bir açıklaması olabilir mi?

Bu arada Tavşancıkları bende severim,birde şu kokuları olmasa...

Hos geldin abheri ablacigim ve sevgili umman.

Ablam, örgü isinden burda bahsettin ya, simdi forumdakiler de siraya girmesin "bana da ör, bana da" diye :-) Örgü islerinde sana kolay gelsin.

2 kartopu tavsan mi? :-) Bakimi zor degil mi? Cok yiyorlar diye duymustum ve umman'in da belirttigi gibi ahh su kokulari da olmasa... Bizim de 1 senedir baliklarimiz var. Bazen akvaryumun karsisina gecip seyretmek cok zevkli oluyor. Adeta insana huzur veriyor, seyrederken dalip gitmek, tefekkür etmek,...

Rica ederim umman; paylasimi begenmenize sevindim. Soguga karsi cok hassas olmama ragmen, ben de severim kari. Ama bu sene hala kar yagmadi sayilir (yagdi ama anlik bir sey oldugu icin, yagdi diyemiyorum acikcasi). Seneler öncesine göre, git gide fazla kar yüzü görmüyoruz. Bu gidisle kara hasret kalacagiz gibi... Hayirlisi. "Ahh Kar! Nerelerdesin?" basligini görünce tebessüm ettim :-) Demek bir ben degilim bu soruyu yönelten dedim icimden...

Ve yorumlariniz icin can-i gönülden tesekkür ederim hepinize. Paylasimdan ziyade, yorumlar da o kadar harikaydi ki, bazi satirlara gülümsedim, bazen düsündüm, hayal ettim,...

Selam ve dualarimla...

Dün şehrimize bir misafir geldi.Haberini alır almaz hemen hazırlanıp çıktım ve daha kapıda buluşuverdik.Sonra soğuğun da etkisiyle tempolu ve hızlı bir yürüyüş tutturduk.Ama zamanla soğuk etkisini yitirdi, zihnim yürüyüşü uzun tutmak için bahaneler üretmeye başladı, ayaklarım itirazsız bu bahanelere yenik düştü ve hızını yavaşlattı. Şehrin sokaklarında yürüdük, yürüdük...Hiç konuşmadan..sessizce...Sonra, eve dönmem gerektiğinde biraz üzüldüm ama kapıdan girerken baktım hala oradaydı..Akşam vaktinde ve gecenin ilerleyen saatlerinde ne zaman pencereden baksam hep oradaydı.Ve bu gün yine bakıyorum hala orada...

Dün şehrimize kar yağmaya başladı.Halada devam ediyor.Eski bir dosta kavuşmuşcasına sevindik ve bu gün şehrin sokaklarında sessiz yarenle yürüyüş yapabilmek için yeni bahaneler üretme çabasındayım.

Sevgili Hazani, dilerim kar seni de ziyarete gelir...Üşütmek için değil,iç dünyanızı çocuksu sevinçlerle ısıtmak için.

Sevgili abheri,

İlk sırayı ben kapmış bulunuyorum.Ne sırası mı? Tabi ki örgü. Sevgili Hazani dillendirmiş olmasaydı aklıma gelmeyebilirdi. Şaka bir yana örgü modellerini bizimle paylaşırsanız seviniriz.

Tv de bir bayan psikoloğun konuşmasını dinlemiştim. Şöyle demişti 'örgü insanı rahatlatır.Bende akşam haberlerini dinlerken örgü örüyorum'.

Dışarda lapa lapa yağan kar, içerde yumuşacık rengarenk ipler arasında örgü şişleri, sıcakcık bir ortamda  bir bardak çay, muhabbet ehli samimi bir dost....hayali güzeldi.

Ey abheri, tavşancıklarınızı, fotoğraftan bile olsa görmek isteriz... Bu, kokusuz bir çözümdür, aynı zamanda. :)
Nasıl ya? Tavşanlar kokuyorlar mıydı ki? Küçükken, benim de küçük bir tavşanım vardı. Ama kokusu olduğunu hatırlamıyorum.

Ey hazani, madem ki abheri örgü konusunda mahir ve dahi mesleği bu; o halde başkalarının "bana da ör" diye sıraya girmelerinden daha doğal ne olabilir ki? ;)
Bu, abheri açısından da işlerin açılması anlamına geliyordur, sanırım... Şayet öyleyse, söylemeye ihtiyaç yok; bana da komisyon ayırmayı kendiliğinden düşünür zaten. 

Ve sevgili umman... Vaktinde imdadıma yetişememiş olsanız da, hoş gelmişsiniz...
Bakıyorum da, "lehim" dememeye devam ediyorsunuz. ;)

Ha bu arada, çok da misafirperver bir kimse olmadığınızı da anlamış bulunuyoruz... Nasıl mı?
Siz tutun; kilometrelerce uzaktan şehrinize, hatta kapınıza gelen misafirinizi evinize buyur etmeyin, olacak iş mi? :P
Hatta bununla da kalmamış, onu bir güzel tepelemişsiniz. 
Tüm bunlara ek olarak, gece boyu onu dışarıda bırakmış ve hatta üşüyen halini izleyerek mutlu olmuşsunuz...  Bilmem ki size ne demeli? 
Tanıdığımız umman 'ın bunca acımasız biri olduğunu başkaları söyleseydi; iftira atıyorlar, diye düşünüp inanmamak kolaydı. Ama şimdi?
Sanırım sizi daha çok tanımalıyız.

Sahne 1;

Özlemle beklenen misafir eve davet edilir.Ama misafir soğuğa alışıktır, kanı soğuktur.Sıcak onun için bambaşka,hiçbilmediği bir şey demektir.Sıcak misafir için 'ölüm' demektir.

Sahne 2;

Umman kısa buluşmalar için bahaneler ürettiği misafiriyle kalmaya karar verir.Ama umman sıcağa alışıktır, kanı sıcaktır. Soğuk, umman için hiçbilmediği bir şey değildir ancak uzun süre dayanabileceği bir şeyde değildir.Soğuk umman için 'uyur gibi ölüme gitmek' demektir.

Sahne 3

Umman ve şehre gelen msafir bir anlaşmaya varırlar.Her birinin kendi yaşam alanlarında kalmasına dair bir anlaşma. Çünkü; her ikiside bilir ki, gerçek birliktelikler/dostluklar için mekan,zaman ve mesafelerin bir önemi yoktur.

Şu haliyle üçüncü sahneyi seçen bendeniz acımasız mı oluyorum yani?

Gelin! şu duruma başka isimler verelim.Mesela; 'anlaşarak ayrılma', 'rüyalarda buluşalım' ya da 'bir yeşilçam klasiği' gibi.

Onu tepeleme meselesine gelince, haklısınız, üzerinde yürürken çıkardığı homurtudan pek memnun olmadığı anlaşılıyordu.

Vaktinde imdadınıza yetişememiz bu görevin sevgili denizz e mahsus olduğu rahatlığına sahip olmamızdan kaynaklanıyor olabilir. Ama bendeniz ne zaman sizin safınıza geçmiştim ki? Hatırlayamadım!

Lehim meselesine gelince, 'yumuşak g kulağa daha yumuşak geliyor' desem inandırıcı olmayacaktır herhalde.Doğrusu doğru şeklini bilmediğimdendi.Sizden öğrenmiştik ama alışkanlıklarımızı değiştirmekte (bazen) zorlanıyoruz.Tamam bundan sonra leğim diyeceğiz.

Örgü meselesinde bendenizin ilk sırada olduğunu hatırlatırım.Tabi sevgili avbheri de kabul ederse.

Çocukluk başka bir şey, sevgili mbirgin. Sevdiği/bağlandığı şeyin nahoş tarafını görmüyür/duymuyor/hissetmiyor insan o çağlarda. Tavşanınızın koktuğunu hatırlamamanız çok normal.

Mesela bendenizin de bir zamanlar; tonton tavukları,paytak ördekelri .ve uzun mesafe uçuş denemeleri yapan keklikleri vardı.Bitlenmek pahasına onlarla yakın ve uzun zaman geçirirdim.Ve bendenizin hafızası da koku kaydı yapmamış.

.

Aa! umman neler de yazmış öyle? 

Kilometrelerce uzaktan gelen misafirini dahi tepelemişken, bunları söylemesi çok da şaşırtıcı olmamalı aslında... Ama ne bileyim, en azından, kendisi sebebiyle bu hallere düştüğümü hatırlayıp vefakar davranır sandımdı.  :P

Alacağım karşılık da belli gerçi:
Kendiniz dikkatli davransaydınız da hata yaparak isimleri karıştırmasaydınız! 

Düşününce, aslında çok da haksız sayılmaz sanki... Kendi düşen ağlamazmış... :P
Yok yok! denizz 'den de destek istemeyeceğim. Akılsız başımın cezasını çekmeliyim... Ki bu bana iyi bir ders olsun. 

selamunaleykym

sevgili hazani böyle bi yazı paylaştığın için sana bi teşekkr borçluyuz.gerçekden güzel ve karda güzel..

savununnnn ben geldim karla beraber bendenizz de geldim:) heyyyttt:)

yoğunlukdan dolayı giremedim nete bi türlü ama dün gece rüyamda gördüm sanki ne hikmetse:):) birilerinin yardıma ihtiyacı var gibi süper denizz yetti gari:):)

tabi ben olmadanda herşeyin üstesinden gelir kendileride işte bende kendime pay çıkardım kendmce:).kii kimse olmadan rabbim hep yanınızda zaten neysene:):)

üşenmeden hepsini okdumm:)

sevgili asmer hazani abheri merabalar:)

mbirgin sanırım başta yazının umman tarafından paylaşıldığını düşünerek yazmış ve olayı asmer hatırlatmış hazanide biraz alınmış umman da destek vermemiş:):):) gibi

hazani olabilir yani mbirgin gün boyu özel msjlar olsun yoğunlukları olsun yazdığı yazılardan olsun düzenlemeleri olsun vss..gibi işlerden dolayı eminim kaffası ara ara da olsa karışıyor ve çok yoğun bir hal alıyor eminimki msjı yazdığı süre içinde de kesin başka yazılar önceden okumuş ve bi an dalgınlığına gelmiştri olabilir canım yani aaaaaa ne var bunda:):)

yani mbirgin haklı olur böyle vakalar bendenizz de yakalar:)

sevgili abheri. ne o örgüye mi başladın aa ne güzel ama ama ama bende yaaa keşke bu kadar yoğunluk içinde bende örgü örebilseydim yaa evet ummanında dediği gibi bende duymuştum örgünün rahatlattığını ve örgü yapmakda stresi alırmış:)

hıııhh hemende umman abheriden örgüde istemiş aman da amann:):) ahberi ben de mi istesem şaka şaka:) ben kıyamam ya zaten yoruluyosun bide bize örgümü yetiştireceksin:):) kartoplarınada bak aman aman yerim ya tavşancıkları yahni yapalım onları üzerine nede yağ dökelim ohh yiyelim lezzetle:) (şimdi denizz ne acımasız dicekler) şakaydı canım bu çok severim ya küçükken benimde vardı hemnde 4,5 tanedi bahçemizde beslemiştik taki hain bir kedi onları götürene dek :( ahh ne ağlamıştım ama yine hatırladım şimdi..ama şimdi dünyalar tatlısı bi kuşum var onunla zaman geçiriyorum arada neyse canım bu muhabbet bitmez..

hadi birazda kar topu oynayalım ne dersiniz ne özlemişim ama bi an çoçukluğuma döndüm elimde koca bi kartopu all bu abheriye cıtt yavaş vurimde acımasın:):) al buda ummana şaapp:) aaa her tarafı kar oldu buda hazani asmer e uyyyyy:):)) veee budaaaaa sevgili mbirgine  pıııttt çok yavaş vurdum acımasın:):):)

veeee buda epsilona paaaaatttttt:):):).) en hızlıda epsilona değdi ya ama ama ama ne yapim elim öyle geldi yani güüümmm:):)

selametle kalın ben yyine gelir gelmez çok konuştumm:):)  ben buralardayımmm haa onaa göre yaniiiiii:):):):)

                  Arkadaşlar kar demiş kış demiş güzel paylaşımları ile içimizi ısıtmışken meşhur Evliyamızın seyahatnamesinde  soğuğu ile meşhur ilimiz Erzurum hakkında kaleme aldığı kısımlar ....Selamlar sevgiler                        

  DAMDAN DAMA ATLARKEN DONAN KEDİ
     Seyyahı âlem Evliya Çelebi’nin Erzurum’da damdan dama atlarken donan kedi hikâyesi meşhurdur. Ancak bu hikâyedeki kediyi sanki Evliya Çelebi bizzat görmüş gibi anlatılır ve Evliya Çelebi’nin ne kadar abarttığı eleştirilir. Ancak gerçek sanıldığı gibi değildir.
     Bu kedinin hikâyesini Evliya Çelebi’den dinleyelim.
     Erzurum gerçi kış şiddetinin ocağı ise de ağ gibi örtülmüş bostanları çok olup kavunu, karpuzu, lahana ve patlıcanı, çirişide fazladır… Toprağı verimlidir. Geniş vilayet mamurdur. Buğdayı ve başka erzakı meşhur, yiyecekleri güzel, tarlaları bol, bereketli, nimeti çok nice bin kaynak ve ırmağı akmakta olan mamur bir Anadolu şehridir…
Gerçi kışın şiddetinden bağ ve bahçesi yoktur amma Sarayı bahçesi, Hacı Murad Bağı ve Gülistanı, Kefen İğnesioğlu güllüğü, Bedros Bağı Güllüğü ve daha sair nice gül bağları vardır. Bu zikrolunan bağların uzun ömürlü gülleri meşhurdur:
     Yer yer kış elması, ahlât armudu vardır amma başka yemişi yok. Gezinti yerlerinde kavak ve söğüt ağaçları çoktur.
     Kış sert olduğundan iki ayda eker biçer toplayıp döverler çabucak ambara koyarlar. Bizim yılda Temmuz ayında iken bir gök gürlemesi, şimşek tipi bora kar ve yağmur olup atlarımız boşanarak civar köylere kadar kaçtılar. Beş ongün öyle başıboş gezdiler
     Halkın ağzında şöyle bir fıkra vardır: Bir dervişe “nereden geliyorsun” demişler. “Kar rahmetinden geliyorum” demiş.”O ne diyardır” demişler.”Soğuktan ere zulüm (Erzurum isminin buradan geldiği yönünde rivayet vardır) olan ERZURUM’dur “ demiş. “ Orada yaz olduğuna rast geldin mi” demişler.”Vallahi, 11 ay,29 gün sakin oldum. Halk hep yaz gelecek dediler. Ben göremedim” demiş.
     Bir diğer fıkrada şudur. Kedinin biri bir damdan diğer dama sıçrarken muallâkta donup kalmış. Sekiz ay sonra Nevruz-ı Harzemşahi (bahar mevsimi) geldikte don çözülünce miyavlayarak yere düşmüş.
     Ama hakikatte bir adamın eli yaş iken bir demir parçasına yapışsa derhal donar. Elini demirden koparmak ihtimali olmaz.Ancak bir miktar derisi yüzülerekten demirden el kurtarılabilir.Zak ve Kıpçak’ta karakış geçirdim.Böyle sert kış görmedim….

    Evliya Çelebi Seyahatnamesinden Seçmeler - Nihal Atsız - Ötüken Neşriyat
    Yedi Kıta Aylık Tarih ve Kültür Dergisi Şubat 2012

Biraz geç de olsa sevgili umman atışmalarımızı duyup gelmiş, bende aynı gecikmişlikle geldim sonunda :)

Örgü işimin dillendirilmesi başta umman olmak üzere, talepleri artırmış görünüyor, lakin m1gin’in bu konuda beni mahir görmesi ve yaptığım işi meslek olarak addetmesiyle şimdi ben bu işi ticarete mi dökmeliyim ki, hazır bunca siparişi de almışken? :) Yok yok sevdiklerime hediye mesabesinde örmeyi tercih ederim.. Hem umman’ında söylediği gibi örgü gerçekten rahatlatıyor hele ki değer verdiklerine yapılıyorsa.. Hem niye durduk yere böyle bir işe kalkışıp m1gin’ne komisyon ödeyeyim ki :)

Tavşanlarımın koktuğunu da nerden çıkardınız, ki gülü seven kokusuna katlanır :)) Bu arada sitenin değerli üyelerinin balık, tavuk, ördek ve kekliklerden bahsetmesiyle ne kadar hayvansever kişiler olduğunu görmek beni sevindirdi açıkçası, tabi şimdi kalkıp hayvanları sevmeyen insanları sevemez klasiğini dile getirmeyeceğim :)

Fakat denizz konusunda aynı sevinci paylaşamamanın burukluğunu da yaşamıyor değilim, şaka da olsa yahni yapıp, birde üstüne yağ tavlayıp yemeyi nasıl düşünürsünüz benim sevimli tavşanlarımı :))

Ama sevgili hazani kardeşime tekrar teşekkür etmeliyim, bizimle paylaşmasaydı bu güzel yazıyı sitenin böylesine değerli üyelerini bir arada göremeyecektik.

Bir teşekkür de seyahatnameden bir seçme sunduğu için değerli gunduzalp’e..

 Selamlar 

Ve aleyküm Selam

Sevgili asmer,

 Uygun gördüğünüz 'kar ve ben' ismi bendenizin kısa senaryaosuna çok yakışmış duruyor.Sağolunuz!

Civcivler çok sevimli duruyorlar.Şu pembe olan dikkatimi çekti.Çok aç olmalı.Baksanıza sanki biberleri ve domatesi sahiplenmiş ve mor renkli civcive kaptırmamaya çalışıyor.

Sahi ne olmuştu bu hayvancıklara?

'Kar yolları kapatsada kalp yolları hep açık' sözü çok güzel bir kapanış olmuş.

Sevgili abheri,

Örgü meselesinde isteklerin sonu gelmeyebilir.Bana sorarsanız bu konuda bize hiç yüz vermeyin.

Zaten şunun şurasında yaza ne kaldı ki?

Sevgili Gündüzalp,

Şu donan kedi hikayesi oldukca esprili geldi. Acaba diyorum bizde bu yöntemi genç kalmak için kullanabilirmiyiz. Zaten sıcak dönemler çok az yaşanıyormuş.Yani kısa süreli bir çözülmeden sonra tekrar, sonraki kış tekrar donmalar şeklinde...

Erzurum un sert iklimini bilirdik ama insanın elinin yaş demire yapışıp,deride bir miktar yüzülme olmadan geri alınamaması...düşüncesi bile acı verici.

Sevgili deniz,

Sizii yeniden görmek ne güzel! Mbirgin in yardım çağrısını işitip geleceğinizi biliyordum. İşte vefalı bir dost.!

Şaap diye fırlattığınız kar toplarına karşılık vermek isterdim.Ama kar buralardan bir gelin gibi eteğini toplayarak uzaklaşmaya başladı.

Ve Sevgili mbirgin,

Son mesajınızda, nasıl desem? bir tür alınganlık, bir tür duygusal tepki mi seziyorum ne?

Evet tabi mesajın sonunda kullanmış olsuğunuz ifade bunu doğruluyor.

Kilometrelerce uzaktan gelen misafirim ayaklarımın altına serilmeyi kendisi tercih etti.Üstelik ufak homutular dışında önemli tepki vermişde sayılmaz. Yani sizin gibi mızıkçılk etmedi. Üstelik bendeniz sizi suçlamamış böyle şeylerin herkesin başına gelebileceğini ifade için kendimden örnek vermiştim.

'Yaşasın özgürlüksüzlük' demenize sebep olan durumun canınızı ve canımızı sıkmış olduğu gerçeğini -sevgili asmer inde hatırlatmasıyla- göz önünde bulundurarak mesajıma son veriyorum.

Hani bir yorumda 'size slm veren borçlu çıkıyor' yazmıştım, sizde 'ne yapalım ekmeğimizi bundan çıkarıyoruz' diye karşılık vermiştiniz. Diyorum ki acaba size daha çok slm versek yada slm verecek yeni üyeler bulsak sorunun çözümüne katkımız olmuş olur mu? (Lütfen yanlış ankaşılmasın! bu paragraf konusunun kendimizi affetttirmeye çalışmakla bir alakası yoktur)

Siteye ugramayali o kadar güzel yorumlar yazilmis ki, nereden ve nasil yorum yazmaya baslayacagimi bilemedim :-)

Öncelikle son yazilan yorumlar icin de tesekkür ederim ve okuyan gözlerinize saglik. Cok hos sohbetler olmus...

Sevgili umman, sizin adiniza sevindim ve sehrinize gelen misafirden dolayi da kiskanmadim degil. Bizler bir haftadir - gelecek hafta da devam edecegi söyleniyor -  karsiz ama buz gibi bir havanin misafirligine alismaya calisiyoruz hala. Soguga karsi hassas olan ben, konuyu görünce/düsününce bile üsüyorum ve nerdeyse 'bu konuyu ben acmis olamam' diye düsünecegim :-))) Ama yorumlar insanin icini o kadar isitiyor ki, adeta soguktan eve girildiginde uzatilan bir bardak cay misali...

Ey m1gin, demek güvendiginiz daglara kar yagdi :-) Ama her zamanki gibi denizz yine vefasini göstermis, umman sizi hayal kirikligina ugratsa da vefa konusunda :-)

Hos geldiniz denizz; karistirilan isimden dolayi alinmis oldugumu düsünseniz de, bilakis sadece tebessüm etmistim ve sevgili asmer abla hatirlatmamis olsa, ben hatirlatmazdim da :-) Kedinin götürdügü tavsanlariniza üzüldüm. Aman kusa da dikkat eden, mazAllah kedi götürmesin yine :-) Muhabbet kusu mu? Hayali kar toplariniza tebessüm ettim/güldüm; özellikle umman'a ve epsilon'a karsi bilerek mi öyle sert attiniz kar topunu? :-)))

Rica ederim abheri ablacigim. Benim gibi lapa lapa yagan kar taneciklerini özlemle bekleyenler vardir düsüncesiyle, hayali de olsa böyle bir konuyla teselli bulmak icin paylasmis bulundum. Ve itiraf etmeliyim ki, henüz kar yagmamis olsa da, yazilan yorumlari okumak karla bulusmak kadar keyifliydi. Bu güzel, degerli sohbetler icin tesekkür ederim.

Erzurum'un sogugunu ve karini duymustum ama Evliya Celebe'nin "Damdan dama atlarken donan kedi"ye dair yazdiklarini ilk burda okudum. Paylasim icin tesekkürler gunduzalp. Ögrenmis olduk sayenizde ve güzel bir nükteydi.

Asmer ablam, yazinin sahibi Hüseyin Kaya bilseydi bu dost kaynasmasini, her halde baska bir konu mu kaleme alirdi dersin? :-) Dostluk gibi mesela... Yine okunmaya deger bir yazi olurdu galiba... Estagfirullah; sizler farkli konularla yine toplaniyordunuz ve ben kiyidan köseden takip etsem de yazilanlari - istisnalar haricinde - bu defa ben vesile olmusum farkinda olmadan :-) Kendi adima sevindim; böyle güzel bir sohbete sebep oldugum icin, yazilan yorumlarla tebessüm edip, tefekküre daldigi/m/iz icin,... Resimdeki civcivler harika görünüyor; rengarenk. Ama akibetlerini düsününce üzüldüm... Kar yollari kapatsa da, kalp yollarimiz hep acik olur insAllah.

Sevgili umman; sonki yorum basliginiza tebessüm ettim. Tesekkürler yazmis oldugunuz yorum icin.

Acaba 'haftaya sitede hava durumu nasil olacak?' demeden edemedim sonki konu basligindan dolayi :-) Hava durumu nasil olursa olsun, sizin havaniz hep güzel olsun diyerek noktalayayim bugünlük.

Selam ve dua ile...

Slm ve dua ile bitirilmiş yorumunuza 'bilmukabele' diyerek başlayayım Sevgili Hazani,

Bu haftanın site içi hava tahminlerini istemişsiniz..Hıımm bir deneyelim bakalım nasıl tahminler ortaya çıkarabileceğiz?

Uydu taramalarından alınan sonuçlara göre;

Sevgili Hazani nin paylaştığı konuyla alakalı yorumlarla oluşan karla karışık muhabbet havasının hafta ortalarına kadar süreceği, haftasonu etkisini yitirebileceği,

 Örgü modellerini ve tavşancıklarla ilgili havadisleri site sakinleriyle paylaştığı takdirde Sevgili Abheri cephesinden hanımlara doğru meltem rüzgarlarının siteye giriş yapacağı, örgü modelleriyle pek ilgilenmeyecek olan beylerin bu esintiden faydalanamayacakları,

Konunun dışına hiç taşmadan paylaşımlar yapan sevgili Gündüzalp in bu hafta yapacağı yeni konu eklemeleri ile siteye bereketli ilmi, tarihi yağmurların yağmasına vesile olacağı,

Dikkatli ve incelikli değerlendirmeleriyle öne çıkan sevgili Asmer in 'karlı birgünde pırıl pırıl parlayan güneş etkisi' ne uzun süre daha devam edeceği,

Sitenin zirve noktası Sevgili Mbirgin cephesinde soğuk havanın ve yoğun kar yağışının devam ettiği, (büyük ihtimalle) hazırlanıp bir kenara yığılan kar toplarının fırsatı bulunur bulunmaz sahiplerine gönderileceği uygun bir anın kollandığı,

Ve Sevgili Denizz in, (bir görünüp bir kaybolan haliyle yola devam ederse)  ebemkuşağı olarak görülmeye devam edeceği tahmin edilmektedir.

Farkedildiği gibi sitenin olağanüstü iklimi dört mevsimin birarada yaşanmasına olanak sağlamaktadır.

ve aleyna aleykumselamlar..:)

selamınızı alıp öyle gireyim sohbete inşallah:):)

sevgili asmer evet olan biteni bir çırpıta anlattımda anlattım civcivlerinizde çok tatlımış yahu yerim ben onları:):)

değerli umman pembe olanı sevmiş.ama ama ben mor olanını sevdim çok şeker ya acaba başlarına ne geldi?.umarım onlarıda kedi yememiştir:)

sevgili gündüzalp yazınız için teşekkrler damdan dama düşerken dondu kedi hee:):) güzeldi sağolun paylaşımlarınız için..

hoşgördük sevgili hazani canım kırılmadığınızı biliyorum mbirgine eminim sevgili asmer hatırlatmasaydı söylemezdiniz de bunuda biliyorum şimdi eee madem biliyorsnda niye söylendin diceksin:) valla söyledim işte:):) bende yazılanları okuduğumda tebessüm etmiştim:)

evet hepinize bir kartopu gelmişti sizede yavaş vurmuştum değerli hazani:) şeyy değerli epsilon ve değerli umman a sertmi attım aaaaa ben miii:):)

ama ama ama elime öyle denk gelmiş yahu onları sevdiğimdendir:):):) acımamıştır umarım haaa bu arada umman karşılık da verememiş:) kar yokmuşki versin demi:) ben kazandım yaşasınn:):)

yorum başlıklarınız beni tebessüm ettirdi:) bi hava durumu başını almış gidiyor.sevgili ummanın sitenin ilerleyen günlerdeki havasının durumunu çok iyi açıklamış sayın değerli pek muhterem umman:):)

haa dört mevsimin bir arada yaşanması buda özel konuma giriyor:) demekki çok özel bir yerdeyiz özel bir konumdayız:):) evet umman ben arada görünür arada kayboluyom demi neden acaba:)::) yoğunluk olsa gerek:):)

haa unutuyodum nerdeyse benim kuşum muhabbet kuşu hazani çok tatlı onu çok seviyorum:) cicikuş diyo arada ama ben onu almaya gitmesem kendi gelmiyo ötüyo bağırıyo çağırıyo illa ayağına gitcez yani:):).yok onu kedi götürmez artıkın çünkü o zaman evimiz bahçeliydi bahcede bakardık tavşanlara şimdi binadayız kedi yok:):) amann olmasın zaten götürmesin benim kuşumu yavrumu:):).

havalarda çok soğuk yahu demi:):) kendinize iyi bakın umman amann ha amann sakın üşütmeyesin haa:) değerli üyeler asmer hazani hepiniz sakın hasta olmayın bir ortalık hastalığıdır almış başını gidiyor millet hep hasta yahu elhamdullh ben olmadım:):) nazar değmesin kendinizi sıcak tutun:):)

mbirginde sanırım çok yoğun ne diyelim rabbim kolaylıklar versin.Allah herşeyi gönlünüzce etsin efenim.

kendinize iyi bakın Her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsanız:):):)

Sevgili umman ve denizz; iyi olmaniza sevindim. Rabbim iyilik, saglik, huzur,.. versin her daim...

Umman o adar güzel site ici hava tahminleri yapmissiniz ki, hayranlikla okudugumu itiraf etmeliyim. Adeta söyleyecek söz birakmamissiniz :-) En azindan ben sözün bittigi yerdeyim sanki... Dört mevsimi birarada yasiyor/yasatabiliyorsak ne mutlu bizlere. Denizz'in de tespit ettigi gibi, özel bir konumdayiz demek ki...

Tahminleriniz icin mütesekkirim sevgili umman. Yagmurdan sonraki gökkusagi gibi tebessüm ettirdi yorumunuz :-)

Ya onca yorumu ben nasıl yorumlayayım şimdi ya :) (çift ya’lı bir cümle oldu, olmadı mı ki) :))

Öncelikle aleyküm selam diyeyim selam eden dostlara…

Sevgili asmer, şirin mi şirin civcivleri burada da gösterdiğin için çok teşekkür ederim ama akıbetlerini öğrenmek istediğimi sanmıyorum, yüreğim dayanmaz, zira çocuklar ve hayvancıklar konusunda fazla hassasım. Ve çok haklısın ev ortamında hayvan beslemek oldukça külfetli.. “Kar yolları kapatsa da kalp yolları hep açık” sözüne bayıldım :)

Örgü konusunda yüz vermek mi? Yok ya yapar mıyım öyle şey sevgili umman, vakt-i zamanında mutfak konusunda talepler olmuştu da oralı olmamıştım bilen bilir :) (filhakika latife eyliyorum) Örgü modelleri konusunda siteye resim eklemek isterim, lâkin fotoğraf makinem arızalı ve resimleri genellikle cep telefonundan çekiyordum fakat onu da elden çıkarmak zorunda kalınca kalakaldım dımdızlak :) Hava tahmin raporunuz süper olmuş, tebrik ederim doğrusu, bunun üstüne ne söylesem eğreti duracak :)

m1gin'in "yaşasın özgürlüksüzlük" sloganına katıldığımı belirtmekle birlikte susmayı tercih ediyorum, hani açtırma kutuyu söyletme kötüyü meselesi...

Velhâsıl sevgili dostlar iyi ki varsınız. 

Anlayışlı insanın hali bir başka oluyor canım. Desteğiniz için teşekkürler denizz. 

Değerli gunduzalp 'in mesajından öğrendiğimize göre; damdan dama atlarken havada donan kedi efsanesi, aslında Evliya Çelebi'ye ait değil miş de, halk arasında dolanan bir fıkra imiş... Bu durumda ne demeli? Evliya Çelebi'nın adı çıkmış dokuza, inmez sekize! :)

Ama laf aramızda, umman 'ın da dikkatini çeken; yaş el ile demire temas edilmesi halinde deriden bir miktar feragat etmedikçe elin kurtarılamadığı yönündeki sözleri bana biraz abartılı geldi. :P
Erzurum'da bulunan katılımcı bir üyemiz yok mudur acaba? 

Bu abheri 'ye ne demeli bilmiyorum! Bana komisyon olarak bir tavuğu yar etmemek için, kendisi kazlardan vazgeçiyor ya!
Evliya Çelebi'nin bir cümlesini tahrif ederek durumu ifadeye çalışayım: "Zak ve Kıpçak’ta çok kimse gördüm, böyle gözü karalısını görmedim." 

"Sebzeli Tavuk" başlıklı kareniz klasikler arasına girmiş ey asmer. Eskidikçe güzelleşiyor mu ne? :)

Ey umman, mızıkçılık olarak ifade ettiğiniz tutumumu, uzaklardan gelen misafirinizin homurdanmasına benzetebilirsiniz.
Doğrusu akıllı bir kimse imiş... Kapınıza kadar gelmekle hata yaptığını anlayıp, istenmediğim yerde durmam, dercesine erkenden dönmüş. :)

 Düşünceniz için teşekkürler değerli umman. Lakin söz konusu durumun kişisel olarak algılanmasını istemem. "Zorunlu Sağlık Sigortası ve Perde Arkası" konusunda da ifade ettiğim gibi, o garip uygulamayı protesto edişimin sebebi; bir dayatma olması ve vatandaşların kandırılarak haraca ve eziyete mahkum edilmeleridir...
Neyse, bu konudaki keyifli muhabbetin tadını kaçırmayayım. Bu mesele için diğer konu yetsin.

Sevgili mbirgin,

Anlayışsız insanında hali bir başka oluyor tabi. Bendeniz in yaptığı gibi.

Acımasızlık,anlayışsızlık...Daha neler okuyacağız bakalım?

Aslında 'Mızıkçılık' yanlış bir ifade olmuş.

(Ahmet Özhan dinliyordum da şöyle diyor;

'Dervişlik baştadır yaşta değildir,

Kızdırmak kordadır sacda değildir,

Eğer bir müminin kalbin yıkarsan, 

Hakka eylediğin secde değildir'.

Bu dörlüğü dinleyince biraz korkuya kapıldım. Gülümsetelim derken kırmıyoruzdur,kızdırmıyoruzdur inşaallah.

Kar, homurdanmasına rağmen iyi,özlenen, şımarıklıklarımıza her daim tahammül gösteren bir dost.... Buradaki dostlar ve tabiki sizin gibi.)

Sevgili abheri,

Bendeniz ev ortamında külfetsiz,kokusuz bir şekilde beslenecek hayvancıklar keşfettim.Çok sessizler, yiyecek içecek meselesini kendileri hallediyorlar. Ufak kırıntılar dışında etrafı kirlettikleri de söylenemez.

Neden mi bahsediyorum? Karıncalardan.  böylesine soğuk havada bir köy dolusu karınca sığınmak için bizim mekanı tercih etmişler.Ama harika canlılar çok iyi anlaşıyoruz (şekere doluşmaları dışında sorunsuzlar). Hatta aynı tabaktan kek bile yemişliğimiz var.

Sevgili Hazani,

Bizler için diledikleriniz sizler için de geçerli olsun!

Hava raporumu beğenmenize sevindim. Ama biliniz ki siz o soruyu sormasaydınız benim hatırıma böyle bir şey yazmak gelmezdi. Yani ilhamı sizden almış oldum.

Evet sözün bittiği yerde siz varsınız ve dört mevsimin yaşanmasına vesile olanda sizsiniz.

Sevgili Deniz,

Evet buralarda kar artık zor bulunuyor. Onun için sizinle bir dahaki kar yağışında tekrar görüşelim.

Muhabbet kuşunuzun adı nedir?

Sağlığımı önemsediğiniz için sağolunuz!

Allah her daim bizlere hastalıktan önce sağlığın kıymetini bildirsin ve hastalıktan önce tedbiri görebilecek uyanıklık versin.

Ve homurdanma sırası umman 'a geçmiş bulunuyor. 

Bu kadar alıngan ve hassas olmayınız ey umman; hareket alanımı kısıtlıyorsunuz yahu! :)

Benim, denizz için, "anlayışlı insanın hali bir başka oluyor canım" demiş olmam; nasıl oluyor da size "anlayışsız" demiş olmamı gerektiriyor tam anlayamadım doğrusu. 

Hem sonra denizz için o ifadeyi kullanışımın sebebi, sizin tahmin ettiğiniz gibi olmayabilir, değil mi?
Hadi bunu da ifşa edeyim madem. denizz 'in özellikle şu ifadelerinden ötürü onu "anlayışlı" olarak anmak istemiştim:

Dilerim bu sefer hazani alınganlık gösterip de gönül koymaz. 

Bir de umman, Ahmet Özhan ve Yunus Emre'den faydalanarak, her ne kadar kendine hisse çıkarıyorsa da, bir taraftan bize de pay alma şansı sunmaktadır... Fırsatı kaçırmamakta fayda var yani. :)

Verdiği örnekten de anlaşılabileceği üzere, kendisi bir karıncayı dahi incitmeyen birisi... Ve dahi, böyle bir kimsenin başkalarına zarar vermek istemeyeceği ortadadır. 
Ancak bu sefer, onunla muhatap olan bizler kıllanmaya başlıyoruz; "acaba herhangi bir davranışımızla onu incitmiş olur muyuz ki?" diye. :P
Bilmem ki; iki düşünüp bir konuşmanın dışında izleyebileceğimiz başka bir metod var mıdır ki? 

Sevgili mbirgin,

Yorumlarda bir çok şeyden bahsediliyor ya zannedersem yanlış anlama olmuş.Ayrıntılı açıklamanız için teşekkürler.

'Alınganlık ve hassaslık' (aslında öyle değil ama) dinlediğim eserlerden kaynaklanıyor olabilir. Duygu ve düşünceler dinlenilen şeye göre şekil alıyor. Su gibi...

O halde bundan sonra yorumlarınıza cevap yazarken Mehter Marşlarını dinleyeyim. Hücum marşının bendenizi olması gereken kıvama getirebileceğini düşünüyorum. 

Evet Karıncaları severim ve incitmek istemem ama ben bir karıca değilim ki ufakcık şeylerden incineyim...

İşte size İki düşünüp bir konuşmanın ötesinde  bir metod önerisi; bendenize olması gerektiği gibi davranın. Yani eleştiri, uyarı ve  kartopu sladırıları..v.b. yapabilirsiniz. (Bu diğer site sakinleri içinde geçerlidir)

'Kristal vazo' muamelesi görmeyi asla dilemem.

 Merhaba m1gin ve site sakinleri,siteye emeği geçmiş herkese selam olsun..Her şerde bir hayır var derler ya ,işte öyle bir şer vesile oldu bu siteyle karşılaşmama daha doğrusu keşfetmeme diyeyim çünkü keşif kelimesi daha uygun bana kalırsa.ve iyi ki de oldu.Çünkü gerçekten çok etkilendim..Emeğinize sağlık,Allah razı olsun.

  Çalışmış olduğum yerde internete sınırlama getirilince radyo bile dinleyemez olmuşken,müziksiz yapamayan ben başladım online radyo aramaya ve işte buldum radyomu derken Kemal AYYILDIZ ismi takıldı gözüme.(Yaklaşık 2 ay önce ) Benim 1999'da tanıdığım,''Düşünen İnsanlar İçin'' kasetlerini defalarca dinlediğim  ,severek takip ettiğim kıymetli insan.Ve başladım siteyi karıştırmaya..Sıradışı bir abdest yazısı da hayli ilgimi çekti,sonuna kadar okudum...Sabır büyük bir erdem sahidenHer gün sitenin farklı bir yönünü keşfediyorum...

Sağlıcakla ve muhabbetle kalın...Görüşmek dileğiyle...

Herkese selamlarrr

Site da Ankara gibi yoğun kar altında ama burası bıraktığım gibi sıcacık halâ 

Muhabbetiniz daim olsun ama kartopu atarken çok acımasız olmayın ya  Tüm mesajları tek tek okumadığım için tek tek cevap yazamıyorum ve bittabi muhabbete dahil olamıyorum ama okuduklarımın tamamı gülümsetti  Allaha emanet olun