Hikaye için teşekkürler aysenur,
Ben bu hikayenin, Kâbe'ye giden karınca versiyonunu biliyordum.
Hoş geldiniz muhurgozlum, cümlelerinizden hem hikayeyi hem de siteyi beğenmiş olduğunuzu çıkarsadım. İlginiz için teşekkürler... Velev ki, sadece hikayeyi beğenmiş olsanız dahi.
Ey abheri,
Doğrusu sırlı cümleleriniz pek gizemliymiş canım... Ya da en azından ben çözümleyemedim.
Hayli sevimli duruyor, bana öykünen şu ufaklık!
Doğrusu, bu ufaklığın göründüğü kareye benzer bir anım vardı benim de.
Tamamını anlatmayacağım...
Sanırım lise sondayken bir gün, o zamanlar takıldığım bir radyodan, stüdyo tipi, bozuk olan kocaman bir kulaklığı alıp evde tamir ettikten sonra, okul çantama koymuşum... Ve o gün, dersin birinde öğretmene; sanırım ÖSS bahanesiyle ders işletilmek istenmemişti öğrenciler tarafından...
Ben de fırsattan istifade, zaten en arkalardaydım o zamanlar... Köşeye iyice sokulmuş ve kocaman kulaklıkları çantadan çıkarıp kulaklarıma takmış ve radyo dinlemeye girişmiştim ki, kapısı açık sınıfın önünden geçmekte olan müdür başyardımcısının şaşkın bakışlarını farkettim... Toparlanılacak gibi değildi ki!
Halihazırda sınıfta bulunan öğretmenimize acımıştım o an.
Neyse, kuzu kuzu, kulaklığı, okul çıkışı yanına uğramamı tembihleyen müdür başyardımcısına vermiştim!
Yanına gittiğimde de kulaklığı vermemiş, radyoda çalışan birinin gelip almasını söylemiş ve ek olarak bir de kulaklığın kocamanlığı üzerine espri yapmıştı. Ama espriyi hatırlayamadım şu an.
Söz konusu kulaklık, radyoda bozuk malzemeler arasında duruyor olduğu ve dahi kullanılmadığı için sorun yoktu; alınmasa da olurdu.
Ama n'olduysa sonraki gün müdür başyardımcısı beni çağırıp kulaklığı verdi!
Gördüğünüz gibi, kendimi kaptırıp da anımın tümünü anlatmadım...
Bu mesaj, m1gin tarafından, 07.09.2009 01:49:14 itibariyle düzenlenmiştir.