Elleri Öpülesi İnsanlar
İnsanın bu dünyaya gönderilmesindeki hikmetlerden biride ilim ile tekemmül etmek olduğu diğer mahlûkata bakıldığı zaman gün ışığı gibi kendini göstermektedir. Çünkü insanlar diğer hayvanlardan farklı olarak, hayatını nasıl yaşayacağını bilmeden ve her şeyden habersiz olarak dünyaya gelmektedir. Buna karşılık, insanların ihtiyaç dairesi eli nereye uzanıyorsa o nispette çoktur, geniştir. İşte insanlar, ihtiyaç hissettikleri şeyleri elde etmek için eğitim olgusuna eğilmektedirler.
Fizikten kimyaya, Astronomiden jeolojiye, tıptan edebiyata, mühendislikten ilahiyata, matematikten psikolojiye hayatımızın her alanında insanın temel ihtiyaçlarından zaruri olmayan ihtiyaçlarına kadar her alanda ilmi çalışmaların yapılması ve buluşların ortaya çıkması ve insanlığın istifadesine sunulması gösterir ki insanlık eğitime ve öğrenmeye muhtaçtır.
Zaten dinimizin ilk emride “Oku” değil midir?
Evet, ilk emri okudur dinimizin…
Yaratanın İsmi ile okumak…
İnsan hem Cenab ı Hakkın Kelam sıfatından gelen Kur’an ı Kerimi okumalı, hemde Tekvin sıfatından gelen Kainat kitabını
Kelam sıfatından gelen Kur an ı okumak için Arapça bilmek lazım gelirken, kainat kitabını okuyup anlamak ve tefekkür etmek için pozitif ilimleri (fizik, kimya, matematik, astronomi, tıp vb) bilmek büyük önem arz eder.
Bir İslam âliminin ifadesiyle bütün fenler ve ilimlerin nihai noktası Cenab ı Hakkın bir ismine dayanmaktadır. Çünkü bu dünya Cenabı Hakkın isimlerinin tecelli noktasıdır. Örnek vermek gerekirse, Tıp ilmi “Şafi” ismine, mühendislik bilimleri “Mukaddir” ismine, Matematik ilmi “Muhsi” ismine, Felsefe ise “Hakim” ismine v.s tüm ilimlerin insanı ulaştıracağı nihai nokta, Esma-i ilahiyedir. Bunlar gibi tüm ilimler insanın Allah’a cc götüren bir merdiven bir yol olmalıdır. Böyle olursa insan hangi fenni okursa okusun Marifetullah ve Muhabbetullah’a giden bir yol tutmuş olur. Bu niyetle ilim tahsil eden kimseler yaratılış gayesini kavramış ideal bir insan olurlar. Bunları yok sayarak bilimsellikten maneviyata geçemeyenlerse iyi bir bilim adamı olmaktan öteye geçemezler. Sanırım Yunus Emre’nin şu şiiri meselemizi özetlemekte..
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır
Okumaktan murat ne
Kişi Hakk’ı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir
İlim öğrenmek ile alakalı Yüce Kitabımızda birçok Ayeti Kerime vardır.
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer suresi, 9)
"Sakın ha cahillerden olma"(En'âm suresi, 35)
"Kulları içerisinde Allah'tan (c.c) ancak âlimler korkar" (Fâtır suresi, 28)
Mesele ile alakalı Efendimizin asm’ın birkaç Hadisi Şerifi ise şöyledir:
“Hikmet ve ilim müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa alır.”
“İlim Çin’de dahi olsa arayınız ve bulunuz”
“İlim öğrenmek kadın, erkek her Müslüman’a farzdır”
"Âlimin mürekkebi, şehidin kanından eftaldir",
"Âlimler yeryüzünün kandilleri, peygamberlerin halifeleridir. Onlar benim ve diğer peygamberlerin vârisleridir"
“Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sarılsın. Her ikisini isteyen yine ilme sarılsın.”
Evet, Peygamber Efendimizin asm bu Hadisi Şerifleri ışığında ilim ile İslamiyet et ile tırnak gibidir desek herhalde yanlış söylememiş oluruz.
Allah Rahmet eylesin İskilpki Atıf Hocanın idam edilmesine sebeb olan Frenk Mukallitliği ve Şapka isimli eserinde “İlim öğrenmek kadın, erkek her Müslüman’a farzdır” Hadisi Şerifininin izahından aklımda kaldığı kadarı ile şöyle denmekteydi. Bu Hadisi Şerif dini ilimlere (evvela iman ilmi sırasına göre fıkıh, tefsir, hadis vb ilimler ) işaret ettiği gibi müspet fenlere de işaret etmektedir. Nasıl ki fıkıhta Farzı Ayn ve Farzı Kifaye diye bir kaide vardır. Farzı ayn olan yükümlülükleri her müslümanın yerine getirmesi gerekir. Namaz, oruç ,zekat ibadetleri gibi. Bir de Farzı kifaye olan yükümlülükler vardır ki birkaç kişinin yapması ile diğer kimselerin üzerinden o yükümlük kalkar. Örneğin cenaze namazı gibi. Bir beldede birkaç kişinin cenaze namazını kılması ile diğer kimseler o sorumluktan kurtulur. Fakat bir beldede hiç kimse cenaze namazı kılmazsa herkes bu yüzden sorumlu olur. Bir beldede ezan okunmasıda bu kısımdandır. Aynen öylede, bir memlekette fen ilimlerini, örneğin bir tıb ilmini, bir askerlik ilmini, bir mühendislik ilmini vs öğrenen kimse olmazsa herkes sorumlu olur. Çünkü bu ve benzeri ilimler dolaylı yoldan insanlığa hizmet ederek faydası dokunmaktadır. Mesela sınırlarımızı bekleyen askerlerimiz olmasa, (hafazanallah) hür olmayan bir ülke olsak ne gönül rahatlığı ile ibadet yapabilirdik ne de başka bir iş. Memleketimizde hiç doktor, hastane, eczane olmasa insanlar bırakın ibadet etmeyi temel ihtiyaçlarını bile karşılamayacak kadar aciz duruma düşerdi. Bu imkânlardan mahrum Afrika ülkelerini gözümüz önüne getirecek olursak mesele daha iyi anlaşılır sanırım. Bu ve benzeri misaller çoğaltılabilir. İşte bu ve benzeri ilimleri tahsil eden kimseler bir nevi bizlerin üzerinden bu mesuliyetin kalmasına hizmet etmektedirler.
İşte müspet ilmleri öğrenmemizde emeği geçen, bu konularda bizleri yönlendiren, bu yolda can hıraş çalışan elleri öpülesi kimseler öğretmenlerimizdir. Hazreti Ali Efendimiz de “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyerek öğretmenlerimize nasıl bir tutum ve davranış içinde olmamız gerektiğini bizlere öğütlemiştir.
Bu vesile ve güzel yazısı ile üzerimizde emeği olan öğretmenlerimizi hatırlamamıza vesile olan arkadaşımız
pem-bkarinca ‘ada teşekkür ederim.
m1gin ‘in konu ile alakalı yazısını okuyunca bende birkaç hatıramı anlatacaktım ama farklı bir şeyler geldi alemime inşallah başka bir yazıda onlarıda sizlerle paylaşırım inşallah.
Bu mesaj, gunduzalp tarafından, 08.08.2012 14:43:54 itibariyle düzenlenmiştir.