Evet tüm yaşanmışlığıyla bendenize ait bir hikaye.
Evet yılan akrep kadar ürkütücü gelmiyor.Belki o gün yatağımdan akrep yerine yılan çıksa idi böyle düşünmezdim.
Asıl sebebi onlara karşı duyduğum mahcubiyett olabilir.
Bir gün arkadaşlarla ağaçlar arasında oyunlar oynuyorduk.Bir ara hepimiz bir taşın etrafında toplandık. Taşın üzerinde 3 ya da 4 tane yılan yavrusu güneşleniyorlardı.Çocukluk merakıyla elimize odun parçaları alarak onları evirip çevirerek incelemeye başladık.İşin garibi kaçmak için gayret göstermiyorlardı.Oynamaktan sıkıldığımızda onları öldürdük.Gerekçemiz şuydu; 'büyüdüklerinde bize zarar verebilirlerdi'.
Sonra başka bir zaman diliminde bahçeden eve doğru giderken yol kenarında uzunca bir yılan gördüm.İrice bir kurbağayı yakalamış yavaş hareketlerle yutmaya çalışıyordu.o an kurbağayı kurtarma ihtiyacı hissederek duruma müdahale ettim.Gayretlerim sonucu yılan kurbağayı bırakmış ve kaçmıştı.Ancak kurbağa ölmüştü.
Bu iki olay pişmanlık duyduğum ve hala unutamadığım müdahalelerime örnek.Hani 'mbirgin kimdir?' de sormuştunuz 'kötü bir rolde de oynarmısnız' diye. O zaman kem küm etmiştim.Şimdi cevaplıyorum.'Hayır oynamak istemem'.
Böyle rahat rahat anlatığıma bakmayın, bendenizinde bir tarafı oldukca ödlektir.Ancak merakı bazen bu ödlekliğini örtmektedir.
Mesela ödlekliğime bir örnek sunayım;
Çekirgeler; kuru, sert ve hareketli şeyler...Ensemde sert bir şey hisetmiş, ağaç dalı değiyor zannetmiştim.Tuttuğumda elime geldi.O anda çekirgeyi ne taraf fırlattım ve ben hangi tarafa doğru kaçmaya başladım hatırlamıyorum.
Paylaşımlarınız iiçin teşekkürler..
Ama bir dakika burası namaz hikayelerinin anlatıldığı bölüm değil miydi?
Biz buralara nasıl geldik?
Tabi ya akreplerrr....