Görüntülenme: 370242
Açılsın iç umutlar =)
2010/01/22 22:09
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 İç karartmaca dediniz çok güldüm ya =)

her insanın kendince zorluğu var , herkesin dağı kendine =) gibi...

Evet buraya yazdıklarımla dahi dalga geçenler var hemde bunlar yabancı değil bu dahada acı verici =)

Merak etmeyiz siz değilsiniz =)

Ama dalga denizde de olur =) fakat denizin heybetini artırır değil mi ama =)

Birde bu akışdan bakmak gerek =) Zira dalga var denizimde diyerek kendimi neden daha fazla U- Mutsuz  yapayım

Denize heybet-cilve verende dalgadır , aynı zamanda dalga denizi hırslandırır =) karaya ulaşmasına izin verir =)

Her deniz dalgalıdır , arada durulur arada hiddetlenir =) İnsan ruhuda böyledir =)

demek 2010 sonlarında =) O halde tamam nasib olurda son durakta inmezsem okurum makaleyi =)

Bakarsınız bende o vakit inmiş olurum benide yazarsınız

İç karartmayın ya =) yazdıklarımla , yaşadıklarımla ben hayata daha sıkı sarılıyorum =) gerek dünya gerek ukba hayatına =)

İkiside önemli ; Zira tarla olmadan ekin olmaz =) ekin olmadan da ziyafet olmaz =)

Hadi hayırlısı =) ....

Dün gece şöyle radyoya eser ekleyeyim dedim =)

Buarada bir nebze sıkıntı da vardı =) nebze dediğime bakmayın =) aslında gıyaben büyük =)

Beni dinlendiren ''asmer kanalı''na buradan teşekkürlerimi sunmak isterim

Benim adıma ; Sonra söylerim diye , söylenmemiş sözler =)   ( bu söz bana ait değil =)  )

asmer kanalı =) iyiki varsınız fm

Yanıt: GENÇLİK İSTASYONU
2010/01/29 1:05
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Teşekkürler efendim..:)

Ayrıca eklediğin  eser benimde sevdiğim eserlerden ...Bende teşekkür ederim Zuhalcim..

Şu anda çalan eseride sana armağan ediyorum .:umarım dinliyorsundur:)

 

 

 

İstanbul(!)
2010/02/21 1:26
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 8,2 (2 oy)

İSTANBULU DİNLİYORUM

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.

ORHAN VELİ KANIK

 

Azizim İstanbul , seni sevmek katımda ibadettir bilirim...

Dalgalı denizinle yüreğime dokunduğun aşkını yüreğime işlediği için Rahman'a hamd ve şükürler olsun - Amin-

İstanbul (!) Bir başka sevmekteyim ...

Selsebil yumuşaklığında , zencefil tahlihinde yaşa(t)maktasın kendini...

Nerde esti diye sormayın =) Azizim İstanbul için herzaman aşk acısı çekmekteyim =) Toprağına kavuştuğum gündür vuslatım =)

ya bu İstanbul Hayata bir başka maneviyat katıyor =) yada bana öyle geliyor ;)

İstanbul u dinlemek isteyenler =) şimdi kapatın ve şiirin dizelerini hayal edin =) ya da İstanbul u ;)

Bu mesaj, Z.SARI tarafından, 21.02.2010 01:28:08 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: Fikir Meclisi...
2010/02/21 1:55
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 4,2 (2 oy)

Uzun ,lakin okumaya - düşünmeye değer  ; )

Bizim Çocuklar

Bilemezler beni kimseler... Senin bildiğin kadar

Bilemez seni kimseler... Benim bildiğim kadar! Onlar öyle sıradan yaşamışlıkları yaşamak kabul etmeseler de, kapakçıkları arızalı kalplerinin derinliğinde her zaman sıradanlığa açık koylar barındırmışlar. Gemisi olmayan limanların hüzünlü çehrelerinde yalnızlığı barındıran bu iklimler, martılar emzirmiştir koynunda...

Onlar ki çocuktular daha

Hiçbiri yaşamadı masumiyet sevincini akranlarınca

Öyle bir deprem yaşadılar ki, anlayamadılar nasıl büyüdüklerini... Mahşer davulları çalarken, her yanda ortalık toz dumanla savrulurken, kara çalınmış yazgıların adına birileri ömürleri telef etmeye ruhsat verirken, kabuğa dayanmış tomurcuk umursamazlık içinde gül olup olanca güzelliğini sergileyip açıyordu. On sekiz bahar yaşamamış ömürlerde olanca saflığıyla soluyordu. Güller koklamak içinse, ömürler de yaşamak içindir. Onlar gülü koklaya-madılar. Ellerinde güller, dolambaçlı sokaklarda gözlerden ırak, sevgilinin ılık ellerini kavrayıp dolaşamadılar. Sevgilileri yoktu ki, yürekleri ellerinin sıcaklığında kıpırdasın, gül alıp güller versinler. Kırmızının aşk, sarının ayrılık olduğunu bilsinler.

Tatmadılar ki... Tadamadılar ki... Tatdırmadılar ki... Kırmızıyı kandan, sarıyı solgun çehrelerden öte!

Öyle ya perdeler çekilmişti duyguların penceresine, sıradanlık adına. Oysa en çok yağmurlu havalarda genizlerine dolan toprak kokusunu teneffüs ederek dolaşmayı severlerdi. Korkulardan âzâde yürüdükleri mekânlarda... Baharda da zemheride de nedense "parke" giyerlerdi. Yakışırdı bizim çocuklara, parke yerine takım elbise giymek, ellerinde rengârenk çiçeklerle sevgiliye koşmak... Vakit olsaydı eğer! Somun gibi kabarmış verimli topraklarım, kıskanç güneşlerin gadrine uğrayıp tebessümlerimi çalıp somurtmasaydı!...

Kader deyip yüklendiler kâinatın sırrını...

İçinde yolculuğa çıktılar, dışında kalanı tehir edip gözlerin!

Yeryüzündeki yolların gidişine... Bir kutlu hatıra bıraktılar ki

Yarınlar adına sorma... Hücrelerde, koğuşlarda, maltalarda, urganlarda

Yaşlanmış kokular bıraktılar... Yaşanmamışlık adına:

Bir adları acı, diğer adları hüzündür bizim çocukların, ikiz kardeş gibi aynı zamanda doğmuş. Adları var biyografyasız. Onları tarife kifayet etmez sözlerin, cümlelerin en efsunlu yanları bile... Türkülerde dile gelirler, uzun havalarda genizleri yakan hüzünleri yangın yeri dumanı gibi, tâ ciğerlerine işler insanın. Bir dramın melodiye dönüşen nakaratı başkalarının gönlünde davetiyeye dönüşmüşse de, bizim çocuklar yangın yeri yüreklerimizin sınırsız, davetsiz konuklarıdırlar her zaman. Delişmen gözleri, gür saçları, kartal bakışları, çökmüş avurtları, hilâl bıyıklarıyla siyah beyaz fotoğrafları,albümümüzde değil, duvarlarımızda asılıdır. Biz paşa torunu, evlerimizde konak değildir ki, paşa dedelerimizin, zabitan çavuş apoletli, renkli tab edilmiş fotoğraflarıyla süsleyelim duvarlarımızı...

Bizim çocuklar delikanlılığın raconunu da çok iyi bilen harbî çocuklardı. Delikanlılığı, mahalleli kızlarına laflar atılıp, yan gözle bakılınca tavır koyup, kavga ederek, sopa yiyerek öğrenmişlerdi.

Simit satmışlar, su satmışlar, kalfa çırak olup çalışmışlar, ezilmişler, horlanmışlar, komşu kızlarına, öğretmenlerine âşık olup bunları düşününce hicap duyup yüzleri kızarmış utanmışlardır, en masum hallerinden bile. Sinemaların müdavimi olup, Tarkan, Karamurat, Malkoçoğlu seyredip çılgınca alkışlar tutmuşlardır. Tommiks, Teksas, Zagor, Mandrake, Beyaz Dizi, Battal Gazi, Kesik Baş, Başını Vermeyen Yiğit kitapları okuyup takas yapmışlardır. Camları buğulanmış lokanta vitrinlerini seyredip ceplerini karıştırarak oyalanmışlardır. Horozlu marka aynalarda saçlarını taramış, gece düşlerinde Türkan Şoray sesi duymuşlardır.

Güzel insanlardı bizim çocuklar, feleğin sillesini herkesten fazla yediler, ama nankörlük edip ihaneti düşünmediler. Ölümüne sahiplendiler her şeyiyle miraslarını. Bedelse, ödemekten hiç çekinmediler. Hasbi muhabbetlerin deminde, bekâr odalarının rutubetli havalarında, paket paket sigara tüketip, düş devletleri kurup gönüllerince hoşnutluklar duydular. Damlara düşüp mahpus hayatı yaşadılar, sayımlar verip, kıyımlar gördüler, işkence tezgâhlarından geçtiler, kimi aklını yitirdi, kimi kendini bitirdi, kimi cezalar tüketti müebbetten, kimi idamdan döndü. Arkadaşları vuruldu, arkadaşları asıldı. İhaneti, çözülmüşlüğü, başkaldırıyı, görüş gönünü, bayram ziyaretlerini bütün çeşnil-iğiyle yaşadılar. Romanları, denemeleri, şiirleri, türküleri yazılıp söylendi bizim çocukların! Garibandılar ya, sermayeye sırtını dayayacak bir ağabeyleri olmadığından, ihtilâl yıl dönümlerinde onlardan bahsedecek ne filmlere ne de programlara konu, ya da konuk olabildiler. Kini, nefteri ajitasyonla süsleyip yok farzettiler onları...

Yaşamamış saydılar onca olana rağmen! Buyrukları, uyrukları sahibin sesini dile getirdi hep. Değişen bir yüzde son bir tasayla... Deniz'i... Mahir'i... söylüyorlar. Sehpalarda korkudan altını pisletenleri kahramanlar olarak anlatıyorlar halkıma. İnadına yürüyen, sehpada celladından helâllik dileyen bizim çocukları unutup, dün katlime ferman buyuranlar... Bizim çocuklar kalabalıklar arasında yalnızdılar, ormanda bütün ağaçlar çamken... onlar çınar!... Dağlarda bütün ağaçlar meşeyken onlar ardıç!... Her taraf karken, onlar kardelen çiçeği oldular. Gözlerin yansıtır bizi Bitmeyen yalnızlığımı Gözlerin şimdi o gözler değil ki...

Işıklı kentin kardeşliğinde bir serüvenle başlayıp yol yordam gören, bu hâli büyük bedeller ödeyerek tarihe kaydeden bizim çocuklar, bir bozgun sonrasının harp malûlü sıfatıyla tek başlarına sokaklarda kaldılar. Miraslarının üzerine kurulmuş ihtişamlı tabela da göçebe gibi baktı onlara. Bıyıkları sarkık, avurtları çökük, yanlış yerlerde fotoğı-aflanıyorlar diye... Bilirim kaç bin aşk öldürmüştür bu ihtişamlı tabelalar, intiharına kayıt düşerken... devam et diyerek. Beş dakika ara verilmiş bir sinema salonunda filmin kaldığı yerden başlayacağını sanarak, gözleri perdeye dikilmiş bir vaziyette beklerken bambaşka bir film oynamaya başladı. Gözleri fal taşı gibi açık şoka girip aboııdone yaşıyorlar bizim çocuklar... Bir sigara molası verdiklerini sanıp beklerken; paketleri bitti. Şaşkın taşkın, öfkeli, mağrur duruşları nikotin tutkusıındandır.

Koskoca bir duvar var şimdi önlerinde, durdukları yere yabancılık çekiyorlar... Öte yana atlamaya ne güçleri var ne de cesaretleri... Korkuyorlar... İnanmayın siz korkmam dediklerine, eski alışkanlıklarından olsa gerek, çünkü sıradanlık olsa da korku insanlar içindir. Mutsuzlar ama umutsuz değiller, ceplerinde aradıkları gelip geçici dertlerinin dermanı. Beyinlerinin sağ yanında depolanmış refleksini yitirmiş aktiviteleri, eski zaman yoldaşı bir elin omuzlarına dokunuşuyla canlanıp hareketlenmeye meyilli umutlar çağrıştırıyor. Yalnızlığı emzirmekten tıkanmış damarlarındaki pıhtılaşmış kan... Heyecanını yeniden tadınca sıvılaşan kanı sağlıklı pompalayacak kalbi, beyniyle uyumlu bir hâle dönüşecektir.

Gayrı duvarların öte yanındadır bizim çocuklar, köklü mimarî diploma sahibidirler artık. Sıradanlıkları yok farzetmeyen, her ânı yaşayan, küçük de olsa mutlu olmasını bilen, insan yanlarının yok farzedilmediği mekânların müdavimidirler. Hasbî çehreleri gül kokan umutlar yansıtan, tebessümler, buseler, şebnemler. Çayır çimen hışırtısında gürültüler barındıran, ufacık tefecik yalanlarla kıyametler koparmayan şakaların yatağına akan ırmağın sularında gülnihâl bestedir, onların adına binlerce tohum... Dik başlı mağrur çok taneli başaktır her söylenen ya da söylenecek söz!

Ben isteyerek felç etmedim beynimin sağ yarısını... Belki bulunur kokulardan anılara geçen içli çocuklar dilinden kuvvet alıp hayata çıkan, cevapsız kalan mektuplar gibi... Babür kanatlı martıların taşıdığı bir gözünde güneş, bir yüzünde ay, yeryüzünün şafağının dalgasında, denizlerin gemilerine, yolcusuz trenlerin yolcuğuna, bulutların yosununa, kasırganın terine, hırçın yağan yağmura, parıldayan her şeye, renklerin cümbüşüne, uzayan yollara, taşan alanlara, yitirilmiş veballere onların adlarını adres olarak koyan.

Canım çocuklar, ışık bakışlı çocuklar.

Sizi sevmeyenler ölsün!

 

Alİşan SATILMIŞ

Uğur Arslan - Olur Böyle Vakalar

Bu mesaj, Z.SARI tarafından, 21.02.2010 02:07:51 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: GENÇLİK İSTASYONU
2010/02/23 14:31
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

   istanbul a dair çok güzel eserler..hepinize sonsuz teşekkürler

Yanıt: GENÇLİK İSTASYONU
2010/02/27 14:22
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,5 (1 oy)

reca sayın yemliha =) kendi adıma teveccühünüz fm =)

bende acaba ben mi hata yaptım diyordum =) demek m1gin abim buraya taşımış makaleyi =)

ben sadece değerli asmer in sürprizini tahmin etmiş bu zaman biriminde bunu okusunlar bari demiştim =)) maksat çocuklar =))

Neyse o konu geçsin ben İstasyon a döneyim =)


geçtiğimiz pazar Şubat ayının 21 i =) can sıkıntısı has safhada =)  arayan-soran yok =)

Hani ola ki biri hisseder de arar bizi =) ya da bi msj çeker =) Baktım kimse yok =) E herkes benim gibi hayırlımı canımmmm (birazda kendimize iltifat )

Uğur Arslan ın;Bir Ayrılığın İlk Günü isimli albümünü bana almaya karar vermiş ,

fakat bir türlü cebindekine kıyamayıp vazgeçen Nazlı ya msj çekmiştim =)

Seni arasam bana o günkü gibi Anladım ve Su Gibi eserini okur musun ?

Gelen cevap; Esra nın sesi benden daha güzel =) o okusun sana =)

bende hemen Esra ya söyle, o okur mu dedim ?

gelen cevap;hayır okuyamam =)

en sonunda ; aaa bi eser okıcaksınız alt tarafı bu ne Naz

Aradan 5 dk.geçti ve telefonum çaldı =) Arayan Esra =) telde ki ise Nazlı =)

Hazır ol , şimdi sana konser veriyoruz dediler

ve güzel bir sürpriz =) Esra gitarı ile birlikte söyleyecekmiş =)

Daha sonra küçük kardeşleride eşlik etmeye başladı =) Ve sırada istekler geldi =)

Cevdet Bağca dan Bilesin eserini istemiştim fakat Nazlı nın ezberinde var diğerlerininkinde yoktu =)

tamam azda olsa Haberın Var mı eserini okyun derken =)

Hozan Beşir e kadar gittik

Ve telefondaki güzel mini konserin sonuna geldik =)

Teşekkürlerimizi arz ederiz Hatipoğlu ailesine =)

Uğur Arslan - Anladım 

Uğur Arslan - Su Gibi

 

 

Yanıt: GENÇLİK İSTASYONU
2010/03/05 13:26
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Biz Teşekkür ederiz Sevgili Zuhal...Biliyorsun ki Hatipoğlu ailesinde yerin ayrıdır.Bir dediğin anca iki olur:) daha fazla naz yapmayız:)))

Biz de seninle birlikte çok keyifli dakikalar geçirdik.Doğrusu bizim de pek keyfimiz yoktu:( Cevdet Bağcan, Hozan Beşir Derken havaya girdik, estikçe estik:)))

İnş...biz de senin sesinle bir gün keyfederiz:)

Vesselam...

 

ŞİİR İSTASYONU
2010/03/06 15:38
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,5 (1 oy)

Teşekkürünüze müteşekkirim sayın Hatipoğlu

Sesimle keyfe gelince =) şarkı konusunda maharetli değilim bildiğiniz üzere =) ezberim olsada sesim yok

Lakin sizlerinde bildiği gibi şiirde de maharetim pek çok  Şiiri güzel okurum ( gelen tekliflere şimdiden HAYIR =) )

Hatta şiir demişken aklıma güzel birokadar komik bir hatıra geldi =)

Kutlu Doğum Haftasındayız =) Sunucu bendeniz =) aynı zamanda da şiir okuyacağım

işin aslı sadece sohbet olacaktı bizde mahallenin genç yetenekleri ile Efendimiz s.a.v. doğum gününün güzel geçmesi amacı ile toplandık =)

1 hafta kadar az bir süre tam 7 gün var ve biz hemen çalışmaya başlıyoruz ,sunuculuk kolayda bir haftada ezber

Vira Bismillah dedik ve programı hazırladık =) Dursun A. Erzincanlı dan bir şiir ezberliyorum  hatta ezberledim diyelim =)

veee program günü geldi tabii biz gençlerle hiç biraraya gelip provada yapamadık =) program saatinden önce mini bir prova yaptık ; vayyyy herkes tam hazır =)

neyse program sunucusu olarak çıktım açılışı yaptım =) program çok güzel giderken şimdi sıra benim şiirimde =)

Hüzün tonlamaları çok iyi beceririm =)

Şiiri okuyordum ki birden gerisini unuttum tabiii unutunca otamatikmen gülme krizimde kapıda

Neyseki son satırlar aklımda Güzel bir bağlaçla son satırları okudum ve yavaş yavaş hüzün tonlamasınıda uyguladım ve

tam tonlamada,gözyaşımı sildim ve  mikrofonu sert bi şekilde masaya bıraktım  

milletin ağlama sesini duyuyorum yok ama o an, bende tam olmasada biraz gerçek ağlıyordum

sahneden inince o an ezgi okunuyor zaten ;bayanlar yanıma gelip ; bizi çok ağlattın ne güzel okudun şiiri deyince

güzel günlerdi ya =) program bitimi teklifler gelmişti nekadar ücret alıyosunuz ,düğünlere gelir misiniz vb  

aslında iyi para toplarmışız ya neyse

daha sonraki Kutlu Doğum programlarında şiirimi hiiç unutmadım =) ama hüzün tonlamalarıda yaptım

Birde çok rahat bir sunucu olduğumu söylerler =)  sunuculuk güzel birşey çok severim,nerede mikrofon görsem alır enazından bir hikayecik anlatırım

müsait olmayan ortamlarda ; aman bu kıza mikrofon göstermeyin derler

Şiir okumakda  , sunuculuk yapmakda çok güzel bir duygu

 

 

Bu mesaj, Z.SARI tarafından, 06.03.2010 15:39:22 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: GENÇLİK İSTASYONU
2010/03/08 16:50
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

RUYALARIYIN SONUNDA GERÇEK RÜYA ALEMİNE GİTTİĞİNDE İNŞAALLAH ALLAH'I GÖRÜP RÜ'YETULLAH MAKAMINA DA KAVUŞURSUN.PEYGAMBER EBEDİ REHBERİN,ALLAH DAİM YAR VE YARDIMCIN OLSUN.HATALAR YAŞANMAMAK İÇİN DEĞİL GÖRÜP İBRET ALMAK İÇİNDİR.ALLAH HATALARINDAN DÖNEBİLEN İNSANLARDAN EYLESİN.HEPİMİZ İNSANIZ HATA YAPARIZ.HATADAN DÖNÜP NASUH TÖVBESİ YAPMAYI ALLAH NASİP EYLESİN.ÖNEMLİ OLAN HİÇ HATA YAPMAMAK İÇİN ÇALIŞMAKTIR.(BÜYÜK GÜNAHLARA HİÇ DÜŞMEDEN)KÜÇÜK GÜNAHLAR YANLIŞLIK SONUCU,BÜYÜK GÜNAHLAR HATA SONUCU OLUR.ALLAH KÜÇÜK GÜNAHLARDAN DÖNMEYİ BÜYÜK GÜNAHLARI İSE HİÇ YAPMAMAYI NASİP ETSİN.EĞER ŞEYTAN,NEFS,ARKADAŞ,AİLE DİYE TAKILIP KALIRSAK HİÇ BİR GÜNAHTAN KAÇAMAYIZ VE GÜNAH DERYASINA DÜŞERİZ.ALLAH BİZİ HAKKI HAK BİLİP BATILI BATIL BİLEN KULLARDAN EYLESİN.

Fikir İSTASYONU
2010/03/09 18:06
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Taklitlerden Sakının

Şimdi ,”Harekete geçme zamanı”...

Malum, hareket berekettir!

Bereketli hareketin, niyeti de malumdur...

Ameller de niyetlere göredir.

Niyeti, sakat olanın ameli de sakıttır.

Sakıt hükme , ”anlam “ kasıttan çok öte manalar yükler.

Çünkü kastı aşan bir durum söz konusudur...

Tilkinin, doğasından dolayı kurnazlığı “yadırgı“ yorumuna açık bir hal değildir.

Yaşamını idame acısından kurnaz olmak zorundadır...

Nihayetinde bu tür bir davranışla alakalanması da öyle çok uçuk, kaçık, hesaba, kitaba gelmeyecek bir iştigaliyetle sonuçlanmaz.

Garibin, onca gayret, çaba ve emekten sonra ancak yiyebileceği bulduğu bir tavuktur...

Anlayacağınız, bu tür sıfatından dolayı ödediği kefaret vallada billada çektiği çileye değer bir sonuç değildir.

Hele, hele, siyasetin kurnaz tilkilerinin yapıp, ettikleri hesabın sonucuyla kıyaslayınca, alemin en masumu, sayılmamasına hiçbir sebep yoktur.

Şeytanın, benim doğamda ki “kötülük” insanın doğrusuna değil gerçeğini ayartmakla alakalıdır” ifadesi burada daha içerikli bir anlama dönüşür...

Doğru ve gerçek farklı anlam kurgularıdır...

Doğrunun hakikati, her zaman, ”olmazsa olmazlıkla” ilişkilidir.

Ama gerçeğin doğrusu her zaman hakikatle ilişkilenmez.

Gerçeğin, doğrusu kırılgan olabilir...

Örneğin, yakın uzak ilişkisinde, ”Hısımlık” bir doğrudur ama salt kendi başına değeri olmazsa olmaz kılan bir hakikat hükmüyle sonsuz öncelikle adlandırılamaz.

Aldığınız kızı boşadığınız da, bu gerçeğin doğrusu da hükümsüz kalır...

Şeytan ondan derki, "Ben hakikate halel getiremem.

Siz bakmayın taklitlerimin bana yönelik oluşturduğu kastı aşan yüklemlere...

Onlar, benim taklitliğimle görev üstlendiklerinden maskelidirler...

Oysa benim maskem hiç olmamıştır...

Yoldan çıkmışlığım da asla doğrumun hakikatine yönelik değildir.

Ben gerçeğimin doğrusunda ki kırılmanın adıyım...

Onun için uyumayanları ayartamam...

Uyanmak ne hüzün değil mi?”

Mevzuyu, böyle bir ironiyle renklendirdikten sonra, şimdi hareket adına rol üstlenen taklitçileri resmigeçide tabi kılabiliriz...

Bu ayartıcılar, “Hareketi” uyuyan güzeller düşüyle tanımladıklarından düşleri de, malumu ilanla alakalandırıp, niyeti sakıt hükme konu kılma hevesindedirler...

Mahalli seçimlerde, hareketin başarısının hakikatiyle bunların doğrularının gerçeği asla ve asla örtüşmemektedir...

Neden mi?

Nedeni, tavır ve davranışlarının malumu ilanıdır...

Tüm taklitçiler gibi şimdiden ayartmayla alakalanmışlardır...

Onun için büyük hesapların değil küçük amaçların peşine takılmışlardır.

Hepsinin, bir cümle 'Etraf ve Efrat olarak düşleri akçeli hesapların Pazarlıkçılığında' rol kapmaktır.

Başkentin Belediye Başkanlığına talip olmak gibi bir niyet taşımamaktadırlar...

İl genel meclis üyeliği yada büyük şehir belediyesi meclis üyeliğine göz dikmiş bulunmaktadırlar...

Başkentin tescilli tahsilâtçıları bu niyetin malumu ilanını çoktan gerekli mercilere göz kırpma hali kılmıştırlar.

İşareti, alan Başkent dukası da bunları halay kırıklığına uğratmayacak, ucuz işleri şimdiden bunlara taksim edecek şekilde kayıt altına almış bulunuyor...

İşin garip ve vahim olan tarafı 'Bozkurtların alanında kurnaz Tilkilerin' hüküm sürüyor almasıdır.

Anlayacağınız, Bozkurtlar adına artık Tilkiler tercih yapıp teklif sunumu yapmaktadırlar...

Taklit işte böyle bir şey!

Biz Hoca Nasrettin’in darbı meseleni aktaralım da konumuza nasıl anlam katacak hep beraber görelim...

“Hoca bir gün Camide ellerini açıp dua ediyormuş...

Tabi Hocanın istekleri öyle basit, sıradan, ucuz şeyler değil.

O sıra Hocanın yanında da bir gariban ellerini açıp, seslice “Allah’ım bana bir akçe buldursan da karnımı doyursam diye niyazda bulunur...”

Bu niyazı duyan hoca sinirlenip hiddetle yerinden kalkar ve adama seslenir;

“Al şu bir akçeyi de sen aradan bir çık,

Böyle ufak tefek şeyler için Allah'ı meşgul etme” der...

Etkili ve yetkili beyler önlem almazsa önümüzde ki mahalli seçimlerde, birileri de aynen hareket deki kurnaz tilkilerin, ucuz niyetini okuyup, ”alın şunu da aradan bir çıkın diyecektir.

Sahi, Şeytan taklitlerinden şikâyetçi de biz niye değiliz?

Üstünlük değil inkâr ayartmacıların taklit maskesidir...

Malum, Şeytan Tanrının varlığını, birliğini inkâr etmez.

Sadece üstünlük iddiasında bulunur...

Şeytanın avukatlığını yapmamız taklitlerden sakınma adınadır.

Alişan SATILMIŞ

 

 

DipNot ;Aslında Fikir Meclisi köşesinde sunacaktım m1gin abim kesin buraya taşır dedim =) Hiç kendisini yormadan Fikir İstasyonun da paylaşayım dedim =)

Amma buraya da birbaşka yakıştı =)

Yanıt: GENÇLİK İSTASYONU
2010/03/14 1:50
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 6,5 (1 oy)

     Orda Kimse Var mı ?

 

‘Bir adam gördü kırbaç cezasına çarptırılan.

Anlattı ne gördüyse bir bir:

‘Bir gün Bağdat’ta bir adam gördüm.

Kırbaçlandığı halde çıkmıyordu sesi.

Sonra zindana götürdüler onu.

Peşine takıldım ve niçin dövüldüğünü sordum.

Bir kadına aşık olduğundan bu hale düştüğünü söyledi.

‘Bu kadar açı çektiğin halde neden ses çıkarmadın?’ diye sordum.

‘Sevgilim bana bakıyordu,’ dedi.

Dakikalara, saatlere, günlere, aylara ve yıllara bölerek yaşadığımızı sandığımız bu hayat aslında beş mevsimden ibarettir.

Evet, ömrün sadece beş mevsimi vardır:

Aşk, hasret, yalnızlık, vuslat ve hüzün.

Aşk, zamanın gönül rengine boyandığı mevsimdir.

Uçarı heveslerin, bıçkın arzuların beden mülkünü istila ettiği bu mevsimden hatıralar defterine nakşedilmiş birkaç soluk resim kalır.

Ara sıra hayal aleminin pembe perdelerini aralayarak gönül penceresinden gülümseyen bu isimsiz suretlerin davetleri düşer aynalara.

Damarda kanın ısınmaya başladığı anlar olur.

Akıl gecikmiş davetlerin zelzelesinin enkazında kaybolur.

Ve aşk her yıl mevsim ayırmadan birkaç kez misafir olur gönül ülkesine.

Aşk, aklın bedenden firar eylediği mevsimdir.

Hasret, ıssız yolların dikenlerini sevdanın ve sohbetin ezgileriyle ayıklama uğraşıdır.

Dönmeyeceklerini bile bile gidenleri beklemektir.

Beklemek ağız tadıdır hasret mevsiminde.

Dem olur ki gönül; güneşi arayan ufuk, bülbülü sesleyen gül, ateşi arayan pervane, aklıyla kavgalı bir divane yahut sılaya selam göndermek için turna katarlarını bekleyen bir garip olur.

Hasret ki, yolların yorgun yüreklere yüklediği gam, gönül yurdunu vakitsiz kuşatan akşamdır.

Hasret ki, yolların yolculara geçit vermediği mevsimdir.

Yalnızlık, tutsaklık zincirinin gönül kuşunun ayaklarına dolandığı andır.

Öyle yaman bir zamandır ki bu, gönül bahçesinin bütün renklerini siyaha dönüştürür.

Huzur ürkek bir güvercin gibi uçup gider ötelere.

Geceler alabildiğince uzar, gündüzler bir alacakaranlıktan ibaret kalır.

Ağlasın hallerine talih ki şafağın zincirlerine vurulmuş birer gölgedir sevgiden yoksul yürekler.

Yalnızlık, yılgınlığın insafsız bir akınla gönül ülkesini tarumar eylediği mevsimdir.

Vuslat, aldanıştır.

İkiliğin olduğu yerde aşk, aşkın olmadığı yerde vuslat yoktur.

Çöl Mecnun'dan, dağ Ferhat'tan, Kerem ateşten, Aslı külden, gül bülbülden ve gam gönülden ne zaman ayrıldı ki...

Yusuf Züleyha'dan kaçabilir mi, tek kanatla uçabilir mi turnalar, aklın anahtarı açabilir mi sevdanın kapısını...

Ve siz, denize ulaşmayan kaç ırmak gördünüz ki?

Vuslat ki, ruhların bedenleri imkânsızın peşinde yorduğu mevsimdir.

Hüzün, bütün duyguların birbirine karıştığı ve akılla gönlün kıyasıya yarıştığı bir kavşaktır ki ona varan bütün yollar ıssız, bütün yolcular yaralı, bütün haberler kötü ve bütün selamlar buruktur.

Ve onun ikliminden geçen bütün kuşların kanatları kırıktır.

Her şeyden geriye buruk bir tat kalmıştır ancak.

Ve hüzün, yılların ötesinden buruk davetler gönderen hatıraların mevsimidir.

Çocuk üstü başı kir, çamur, içinde eli yüzü, yaralı evine geldi.

Onu gören Annesi ‘Ne oldu?’ diye sordu.

‘Düştüm’ dedi.

‘Acıdı mı?’

‘Çok’ dedi Çocuk.

‘Ağladın mı?’ dedi annesi.

‘Yok ağlamadım.’

‘Neden?’

‘Kimse yoktu da ondan’ dedi çocuk.

 



Alişan SATILMIŞ

( değerli bnm Fikir köşesi sunmuştu da oradaki masa sonucunu beklemem gerek diye buradan paylaşayım =) sonra taşınır maazallah )

Yanıt: GENÇLİK İSTASYONU
2010/03/14 19:37
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)


Allah'ım, Senin benden başka azap edeceğin kulun çok

ama benim Senden başka af dileyeceğim kimse yok

Senai DEMİRCİ

Bu mesaj, Z.SARI tarafından, 14.03.2010 20:09:43 itibariyle düzenlenmiştir.
GENÇLİK ve YAŞ İSTASYONU =)
2010/04/10 0:26
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 8,5 (1 oy)

Hazır Gençlik İstasyonu'ndayken =) ruhu GENÇ ve maaşallahı bol olan ablaların güzeli ; abheri abladan ,

hazır yaş da kemale ermişken GENÇ kalmanın sırlarını alalım =)

bir dk. abla sen beni yanlış anladın

burada öyle bedava paylaşmak yokkkk, site sakinleri olarak bilet hazır partine gelicez

eeee maaşallah ustasın yemek konusunda bi zahmet akşam için başla parti hazırlığına

devamını mutfakta oku istersen =) anca yetişir değil mi ama

şimdi soranlar olucak ne bu parti ne hayaller kuruyo bu kız =)

E siz bilmiyor musunuz ? bugün abheri abla Hayata bir merdiven daha dayadı yani yaş kemale erdi

şimdi abheri ablaya yaş soruları gelir =) abla benim suçum yok

İnsan hissettiği yaştadır, bazı ablaların da ilgisine hani

Allah hayırlı ömürler nasib etsin ablaların güzeli - Amin -

 

Bu mesaj, Z.SARI tarafından, 10.04.2010 00:30:54 itibariyle düzenlenmiştir.
Sözün kısası
2010/04/10 2:02
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Hayatımda aldığım en güzel hediyelerden birisi oldu bu mesaj, teşekkürler Z.SARI

Demek genç göründüğüm oradan da belli oluyor öyle mi? Tevekkeli değil otobüs şoförlerinin öğrenci ücreti kesmeleri, insanların kızımın annesi olduğuma inanamamaları :)

Neyse şımarmanın anlamı yok değil mi? :)

Tamam tamam ben bu gece uyumam parti için gerekli olan şeyleri hazırlarım, siz de yola çıkarsınız, daha sonra pasta eşliğinde şu genç kalmanın sırları hakkında muhabbet ederiz :)

Sözü uzatmayayım da mutfağa geçeyim ben

Tekrar çok ama çok teşekkür ederim, güzel resimler eşliğindeki bu harika mesaj için Z.SARI kardeşim...

 

 

mutlu yıllar...
2010/04/10 3:30
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sevdiklerinle birlikte hayırlı ömür dileklerimle herşey gönlünce olsun. Doğum günün kutlu olsun...

(Ya bu Zuhal bir harika. Rabbim gönlüne göre versin inşallah. )

 

ARDINDA BIRAKTIĞIN

BUĞULU GÖZLERLE ANDIĞIN

HOŞ ANILAR KALDI GERİ

EN GÜZEL GÜNLERİN ŞİMDİ 

ROTAN ARTIK İLERİ

İYİKİ DOĞDUN ABHERİ.....

 

mutlu yıllar
2010/04/10 22:35
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sevgili  abheri  doğum gününüz  kutlu olsun...Sevdiklerinizle  huzurlu  sağlıklı   mutlu  yıllar  dilerim...Aslında  size  şu  linkteki kartı  göndermek istedim  fakat  siteye  yüklemeyi  başaramadım.. Ben linki  yollayım  siz  tıklayınca  görürsünüz..

  http://www.123greetings.com/createcard?113966

mutlu yıllar
2010/04/10 23:59
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 

sevgili abheri...

yıllar;  bundan sonra da sana, hayata dair anlamlı ne varsa çok şey katacak..

ama ben eminim sende o yıllara kendinden  çook değerler katacaksın...

 tıpkı hepimizin hayatına kattığın değer gibi..

sevgiyle ...

not : mesajı 1 dk yla 10 nisana sığdırmayı başardım:))

 

 

 

 

Bu mesaj, asmer tarafından, 11.04.2010 01:04:07 itibariyle düzenlenmiştir.
Bu mesaj, asmer tarafından, 11.04.2010 01:05:12 itibariyle düzenlenmiştir.
İyi ki varsınız...
2010/04/12 0:36
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Değerli arkadaşlar, bu ne güzel bir kutlama, nasıl teşekkür etsem bilemiyorum...MaşaAllah ISIK bu ne güzel bir şiir, serra ve asmer size de kartlar için çok ama çok teşekkür ederim, siz dostlarla hayat daha güzel, iyi ki varsınız...

Daha önce hiç böyle hediyeler almamıştım, harika resimler hazırlamışsınız sevgili dostlar ne kadar müteşekkir olduğumu anlatamam...

Bir de dün öğle sularında telefonuma bir mesaj geldi; bir kargo şirketinin paketim olduğunu ve adresime ulaştırılacağı bilgisi.. Allah Allah dedim kargoyla ne işim olur :)

Düşünürken aklıma ilk gelen isim sevgili Z.SARI oldu tabi, borcunu da yeni hatırlatmışım, tamam dedim bu odur

Akşamüstü paket elime geçtiğinde tahminim beni yanıltmadı, sevgili kardeşimin hediyeleri ile sevincim katlandı ve benim için unutulmaz bir doğum günü oldu, çok ama çok teşekkür ederim bu ince düşüncesi için...

Ne diyeyim dostlarım, kelimeler kifayetsiz, sağolun, Rabbim her daim sağlık ve huzur versin...

Yok yok! Bu Z.SARI, bana, özel günlerde otomatik olarak gönderilecek tebrik mesajları özelliği oluşturtacak bu gidişle. 
Yok hani, üyelerin doğum gününü de sormuyoruz böyle bir uygulamadan yırtalım, diye... Ama Z.SARI ne yapıyor, ne ediyor değerli üyelerin bu bilgilerini elde ediyor. 

Tamam itiraf ediyorum... Bu seferki gecikişimin amacı, daha önce ISIK 'ta olduğu gibi, abheri 'nin daha az teşekkür etmesini ve böylece daha az mahcup olmasına destek olmak değil! 

abheri 'nin yanıtından sonra benim göndereceğim bir tebrik, onun ayrı bir ilgisine mazhar olabilecekti. 
Ve işte vakit şimdi... 

Sahi kaç oldunuz ey abheri!? 

Hayır hayır! Özel ilgi isteyen şımarık çocuklar gibi davranmamalıyım! 
Kişisel menfaatimi gözetmeyecek ve kendime acımayacağım!  
Haliyle ahberi 'yi de tebrik edemeyeceğim! 

(Bunca densizliğime kızmasa ve küsmese bari. :P
Az biraz suçumu hafifletici gerekçeler sunsam fena olmayacak sanki. :P)

İnsanlar, doğum günlerini neden kutlarlar anlamam ki! Yok yani, bir sene daha yaşlanmış oluyorlar... Hani geriye doğru yaş azalıyor olsaydı; işte bakın bu kutlanırdı! 
Bununla beraber, çocukların belli bir yaşa kadar büyümek istedikleri de bir gerçek... O halde, belli bir yaş sınırına kadar doğum gününün kutlanması; bu sınırın sonrasında da hatırlanmaması, en iyisi galiba. 

(Bu kadar toparlayabildim, ne yapayım! :P
Varya, bir tebrik etseydim de bunca zahmete hiç girmeseydim, herkes mutlu olmaya devam edecekti. :)
Ama yok! İnsan benim gibi kıl biri olmaya görsün! :))

Z.SARI ne göndermiş ey abheri!? 

("Sana ne!" diye bir yanıt alacağımı hisseder gibiyim. :D)

Ama her şeye rağmen, iyiki doğmuş abheri... Değilse, bu site kambersiz kaldırdı. 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 12.04.2010 07:20:11 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Güzel Ömür
2010/04/12 22:48
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sevgili abheri,

Rabbim size, sevdiklerinizle beraber, mutlu, huzurlu, hayırlı, uzun bir ömür versin...

Mutfağınız dolsun taşsın, iştahınız hep açık olsun,  misafiriniz hiç eksik olmasın... :)

Yaptıklarınızın tamamını siz tüketiyor olamazsınız değil mi?  :D

Hem nedir, misafir berekettir... :)

Doğumgünü yemeğe, misafire böyle de bağlanabiliyomuş demek... :D 

N'apalım, abheri deyince güzel yiycekler geliyor akla!.. :)

 

Yanıt: GENÇLİK İSTASYONU
2010/04/13 23:04
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Değerli abheri abla iyiki varsın =)

değerli bnm e kesinlikle katılıyorum abheri deyince benimde aklıma  ilk MUTFAK geliyor =)

Bence o tarifleri yaynlaması hiçte adil değil =) Bizde canız ama =)

Alt etmek
2010/04/14 11:07
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ey m1gin

Daha önce de kaç yaşında olduğum merak konusu olmuştu ve ben de açıklamıştım, şimdi yinelememi beklemeyin benden :)

Suçunuzu hafifletmek amacıyla ileri sürdüğünüz gerekçelere katılmamak mümkün değil, lâkin gözden kaçırdığınız bir şey var; Hani derler ya "insan yaşlandıkça çocuklaşır". İşte bu yüzden söyledikleriniz doğru bile olsa çocuklaşma hakikâtini değiştirmez. Yani ki belli bir yaştan sonra kutlamanın bir mahsuru görünmüyor gibime geliyor :)

(gerekçeleri ne güzel alt ettim be )

Sorduğunuz soruya hissettiğiniz cevabı vermeyeceğim tabi ki, fakat sevgili Z.SARI kardeşimin hediyelerinin de ne olduğunu dile getirmeyi düşünmüyorum :)

Ama dur şu borç meselesindeki zifir adlı kitabın hediyelerden biri olduğunu söyleyeyim de merakınız sizi az da olsa rahat bıraksın :)

Sevgili bnm öncelikle teşekkür ediyor ve duanıza yürekten bir amin diyorum.

Yapmayın bnm ve ZSARI kardeşlerim sadece mutfak ve güzel yiyecekleri mi çağrıştırıyorum :) O zaman gelin de birlikte yiyelim ki hakkımda 'bu kadar şeyi kendi yiyor, kaç kilodur kimbilir bu abherî' kanısı oluşmasın :))

Yanıt: GENÇLİK İSTASYONU
2010/04/14 12:29
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

A.SELAM.

(Bu yeniden merhaba yı nereye yazacağımı bilmediğim için bu kutlamalar arasına katıyorum. Sayın m1gin uygun gördüğü yere kaydırabilir. Ama bu arada kimin ne özel günleri varsa hepsini kutluyorum.)  

Evet sevgili arkadaşlar, izin bitti ve ben geri döndüm. İnşaallah bundan sonra siteden kovuluncaya kadar yazmaya devam edeceğim.

Onun için yeniden kocaman bir MERHEBA

Balıklama
2010/04/14 18:59
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Hoş geldiniz ey Itri

Nerelerdeydiniz bunca zamandır, ömürlük izinde miydiniz yoksa? 

Nasıl yani!? Siteden kovulmayı gerektirecek şeyler yazmaya mı niyetlisiniz? 
O halde sizi erkenden uzaklaştıralım... Testi kırıldıktan sonra ne anlamı var, değil mi ama? 

İşinizi biliyorsunuz, vesselam... Hem istenilmesi halinde mesajınızın başka yerlere kaydırılabileceğini söylemişsiniz, hem de bulunduğunuz yere olabildiğince sağlam basmaya gayret etmişsiniz. 
Ayağınız kaymasın diye, özel gün sahibini ve ayırt etmeksizin tüm özel günlerini kutlamışsınız ya; pes doğrusu! 

Tatil dönüşü, esnekliğinizi ölçmek istedim. Sonucu merak ediyorum...

 

Ey abheri,
Açıklamanızla, kendinizi düşündüğümden daha yaşlı hissettirdiniz: 

" Yani ki belli bir yaştan sonra kutlamanın bir mahsuru görünmüyor gibime geliyor :)"
Siz buna "alt etmek" diyorsanız; performansınızın gerilemiş olduğu meselesinin gündeme gelmesi kaçınılmaz olur. 

Demek Z.SARI 'nın gönderdiği paketin içeriğini açıklamayacaksınız... Öyle olsun bakalım! 
Biz, her şeyi olduğu gibi ifşa etmekle kalmamış; aynı zamanda paketin açılışını canlı yayında gerçekleştirmiştik... 
Boşuna dememişler; iyilik yap, denize at; balık bilmezse, Hâlık bilir, diye. 

İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Yanıt: GENÇLİK İSTASYONU
2010/04/14 22:21
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Elbette değerli abheri abla başka maharetlerde varda Mutfak mahareti daha bi önde gibi

Ve Sayın Itri hoşgeldiniz  

tam yerine gelmişsiniz bizde kendini GENÇ hissedenlerin sayfası diye adlandırmıştık ,

sizin MERHABA nız da Ruhunuzun yönlendirmesi ile buraya esmiş

Hoşgeldiniz tekrar =)

Giz
2010/04/15 13:13
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Demek düşündüğünüzden daha yaşlı izlenimi verdim, öyle mi ey m1gin :)

Sorun yok öyle yaş takıntıları olanlardan değilim, istediğiniz gibi düşünüp hissedebilirsiniz ama performansımın gerilemesi konusunda yanıldığınızı belirtmeliyim :)

Paketi bize ifşa etmenizi atasözü ile ilişkilendirerek, benden de aynı iyilik(!) beklentinize karşılık veremeyeceğim. Bırakın da biraz 'giz' kalsın

Neyse sözü uzatmayayım zaten sadece Itri kardeşime teşekkür edip, hoşgeldin diyecektim ben :)

merhaba zsarı bunu izlemelisin....
2010/04/18 23:47
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

   okuduğum mesajlarınızdan  aklımda  kalan  istanbulu  çok   sevdğiniz... bu  videoyu  görünce  aklıma  siz  geldiniz. ..keyifli  izlemeler..
Istanbul Tribal (Dört Mevsim Ä°stanbul Filmi) Turkey
Yükleyen forumpasha. - Ä°lginç videoları keÅ�fedin.

Teşekkürlerimi azr ederim saygıdeğer serra

Çok mutlu oldum =) Evet İstanbul'u çooook seviyorum,

Allah toprağında yaşamayı ve ölmeyi  nasib etsin - amin-

Hakikaten çok mutlu oldum çok ince bir düşünce size ( ve bana =)  )  İstanbul ruhunu yaşatsın herdaim Mevla -amin-

4 Mevsim İstanbul!!!

Bendende siz saygıdeğer serra ' ya Canım İstanbul Şiiri =)

Ben en çok O'nun sesinden, O'nun ruhundan seviyorum memleketi ve İstanbul'u

 

Recep Tayyip Erdoğan - Canım İstanbul (!)

 

Bizim Objektiften =) Canım İstanbul =)

Canım İstanbul

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

İstanbul benim canim;
Vatanim da vatanim...
İstanbul,
İstanbul...

Tarihin gözleri var, surlarda delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta saha kalkmış Fatih'ten kalma kir at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakısta o mana: Öleceğiz ne çare?
Hayattan canlı olum, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karaca Ahmet...

O manayı bul da bul!
İlle İstanbul’da bul!
İstanbul,
İstanbul...

Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her aksam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tambur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir katibi mi...

Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...

Yedi tepe üstünde zaman bir gergef isler!
Yedi renk, yedi sesten şayisiz belirişler...
Eyüp oksuz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, ucan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni söyle dursun, ağlayanı bahtiyar...

Gecesi sümbül kokan
Türkçe’si bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...

Necip Fazıl Kısakürek

Bu mesaj, Z.SARI tarafından, 19.04.2010 19:08:39 itibariyle düzenlenmiştir.
Teşekkürler değerli zsarı
2010/04/20 22:35
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ben  bu  şiiri  daha  önce dinlememiştim...Çok  güzelmiş ...Tekrar  teşekkür  ederim....

Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: