Bu memlekette hiç bitmez gelin kaynana muhabbetleri. Muhabbet sayılmaz elbette. Dedikodular, tartışmalar, kırgınlıklar, kavgalar…
“Bu tartışmalardan en çok kim acı çekiyor?” sorusunun cevabını vermek zor elbette. Herkes kendi sıkıntısını daha iyi bilir. Geçimsizlik, herkes için sıkıntılı bir süreçtir.
Yıllar önce, bu konuyla ilgili sıkıntısı olan bir arkadaşımdan duyduklarım halen kulağımda çınlar. Çok sevdiğim bir arkadaşımla buluşmuştuk… Uzun uzadıya hasret giderdik. Sıkıntılı olduğu her halinden belliydi. Zoraki tebessüm etmesi, sık sık boşluğa bakıp, dalgın dalgın düşünmesi dikkatimden kaçmamıştı.
Bir ara, ellerinde çıkmış olan büyük nasır gibi yaralar dikkatimi çekti. Elinde ki yaralardan dolayı doktora gitmiş. Doktor daha eline bakar bakmaz, “Oğlum sen neyi kafaya taktın bu kadar? Hayatta hiçbir şey, hiçbir dert kendini bu kadar üzmeye değmez!” demiş.
“Neyi bu kadar kafaya taktın?” sorusunu sorduğumda aldığım cevabı asla unutmadım. “Şimdi buradan eve gitsem… Evde Annemin de eşimin de ölmüş olduğunu görsem, zerre kadar üzülmem!” diye söze başlayınca, ben sadece sustum. Bu cümleden sonra anlattığı şeyleri burada hiç paylaşmaya niyetim yok.
Çocuğa sabreder gibi yaşlıya da sabretmeli.
İsra suresinde geçen (23 – 24) ayetler:
23) Rabbin, O’ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: “Öf” bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.
24) Onlara acıyarak alçakgönüllülük kanadını ger ve de ki: “Rabbim, onlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de onları esirge.”
“Kuran’da anne baba hakkı” denilince, herkesin bildiği bu ayette “öf bile demeyin!” diye uyarıyor Allah. “Öf be! Yeter artık!” deme noktasına geldiğinizde bile, sabredin diyor Allah!
İnsan yaşlandıkça çocuklaşırmış. Nasıl ki çocukların gereksiz inatları, saçma istekleri, anlamsız kırılma ve küsmeleri olabiliyorsa, yaşlanan insanda da benzer tavırlar oluşmaya başlayabiliyor.
“Siz çocukken onlar sizin çocukluklarınıza katlandılar, sizde onların çocuklaşma döneminde sabırlı olun” mesajı veriliyor. Allah’a itaat etme emriyle peş peşe verilmiş olması da önemli bir mesajdır.
Ektiğini biçer insan!
Zaman, çok hızlı akan bir ırmak gibi, önümüzden akıp gidiyor. Dünün çocukları gelin, bugünün gelinlerinin kaynana oluyor zaman ırmağı akıp giderken. Herkes ne ekerse onu biçiyor hayat yolculuğunda. Kimi bu dünyada biçiyor ektiklerini, kimisi öteki dünyada biçecek…
Bir arkadaşımın annesi aklı dengesini kaybetmişti. Eşi annesine o kadar iyi bakmış ki, “Ben bile anneme eşim kadar sabırlı değildim!” diye anlatmıştı. Ancak benim daha çok dikkatimi çeken cümlesi şuydu. “Eşimin anneme nasıl sabrettiğini, yaşlı ve huysuz annemi nasıl idare ettiğini, haftalık banyosunu yaptırma konusunda bile kız kardeşlerimden daha titiz davrandığını hiç unutuyorum. Annem aklıma geldikçe, hem anneme hem eşime dua ediyorum. Annemin duasını benden çok eşim almıştır. Eşimin bu tavrı benim kayınvalideme saygımı da kat kat artırdı.”
Kendi annesine saygılı davranılmasını isteyen eş, eşinin annesine saygı göstermeli…
Yaşlı insanla, ister anne baba olsun ister kayınvalide, kurulan ilişki biçimi, çocukların da anne babalarıyla kuracakları ilişkiyi biçimlendirir. Annesinden veya babasından sürekli kayınvalide sıkıntılarını dinleyen, aile içi tartışmalara şahit olan bir çocuk, büyüdüğü zaman aynı davranış biçimini taklit edecektir.
Bazı anneler, erkek çocukları daha küçükken, “Şimdi kucağımdan inmiyorsun ama, yarın büyüyüp el kızının koynuna girince beni unutursun!” derler. Bu cümle karşısında, daha beş – altı yaşlarında olan çocuk, “O nasıl söz anne! Hele sana bir saygısızlık yapsın da göreyim!” diyerek tepkisini gösterir. Daha o yaşlarda bilinçaltına anneyi koruma psikolojisi yerleştirilir.
Sürekli gelininden şikayetçi olan anasından, gençlik yıllarında da sürekli kaynana şikayetleri dinlemiş olan bir arkadaş, annesine; “Ah benim çileli anam! Sen ne çileli kadınsın. Kaynanaların kötü olduğu dönemde gelin, gelinlerin kötü olduğu dönemde kaynana olmuşsun!” demiş.
Gelinlerde imtihan oluyor, kaynanalarda…
Herkes kendi hesabını verecek.
Sadece sabredenler kazanacak…
Sait ÇAMLICA