Şehre taşındığımızda yerleştiğimiz ilk ev dededen kalma eskice bir gecekondu idi.Alt katta bulunan bodrum; kışlık yakacakları koyacak şekilde düzenlenmişti. Ancak yağmur yağdığında su birikmesi olduğu için istenilen şekilde kullanılamamıştı. Rutubetli bir yer olarak çeşitli haşerelerin, özellikle de rutubet böceklerinin ve akreplerin yuvası haline gelmişti.
Evin itina ile yapılmamış iç tabanı rutubetli havanın, böceklerinin ve hatta akreplerin girmesine olanak sağlıyordu. Bendeniz bu duruma bir türlü alışamamıştım özellikle akrepleri gördüğüm her seferinde aynı drecede korku çığlık atardım.
Namaza alışmaya başlamam, bu evde oturduğumuz döneme denk gelir.Tasavvuf ehli bir ailenin çocuğu olarak namazın öneminin farkına erken yaşlarda varmıştım.Hatta kılmaya başlamıştım.Ancak 'sistemli bir şekilde kılma disiplinini' bir türlü oturtamamıştım.
'Namaz kılmamanın cezasının/zararının daha dünyada iken başlayacağı' öğretisini duymuş ve ürpermeye başlamıştım.
Acaba 'çok yorgunum' gerekçesiyle kılmadığım yatsı namazlarının ve aynı gerkçeyle kalkamadığım sabah namazlarının dünyadaki cezası ne olabilirdi?
Bir Sabah uyandığımda yatağımda siyah bir şey dikkatimi çekti. Uyku haliyle net olarak göremediğim şeye eğilip yakından baktığımda, onun bir akrep olduğunu farkettim. Korkuyla yataktan fırladım. aklıma gelen ilk düşünce şu oldu 'işte kılmadığım namazlarımın dünyadaki cezası'.
Sonraki günlerede ne zaman namazımı bilerek terk etsem muhakkak bir akreple karşılaşırdım. Her seferinde 'tamam bir daha namazımı terk etmeyeceğim' diye söz veriyordum. Bir kaç gün bu korku üzerine namaza devam ediyor sonra yine aksamalar başlıyordu ve ben yine bir akreple karşılaşıyordum. Sonunda durum 'akreple karşılaşmamak için namaz kılma' ya dönüştü.
Yıllar sonra biz o evden taşındık. O eve dair her şeyden kurtulduk Akreplerden de... Ama eski gecekondumuzdan yeni evimize benimle beraber taşınan bir şey vardı; namaz alışkanlığı. Eski evimizde akreplerle karşılaşmamak/korkutulmamak için kıldığım namaza farkında olmadan alışmıştım.
İnsan bir şeye alışırsa, zamanla o şeyin güzel,ince,zevk veren taraflarını da keşfediyor. Sevgi oluşuyor.
Bendeniz ve aile fertlerim, o eski gecekonduda oturduğumuz zamanlarda asla akreplerden zarar görmedik. Böyle olduğu halde, neden bu denli korkuya kapıldığımı sonradan çok düşünmüşümdür.Mesela bir yılan neden bir akrep kadar korkunç görünmezdi?
İşte böylesi düşüncelerin sonunda bir sonuca vardım; 'Allah her kulu üzerinde farklı bir terbiye metodu kullanır.Allah ın terbiyesi kişiye özeldir. Akreple korkutulmak da bendenizin terbiye metodu olmuştu. Korku; namaza alışmamıza, alışkanlığımız; namazı sevmemize; namazı sevmek de Allah a yaklaşmamıza vesile olmuştu.
Herkesin bir namaz hikayesi vardır. Dilerim her hikaye 'mutlu son' ile biter.