Slogan atan gençlerden değil, okuyan ve düşünen gençlerden korkarlar
“Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganları herkesin içini ferahlatıyor belki. Sokakların hareketlenmiş olmasına, duygusal yönden baktığınız zaman, sevinebilirsiniz de. “Millet tepkisiz değil” düşüncesiyle içiniz de ferahlıyor olabilir. Sokakların hareketliliğine alışık bir milletiz.
Ancak sokaklara dökülmüş olmanın tehlikeli bir yanı var. “Biz sokaklara çıktığımızda kolay kullanılabilen” bir milletiz.
1980 öncesi sokaklar çok hareketliydi. Bazen sağcı bazen solcu gençler sokaklarda slogan atıyordu. Attıkları sloganlarda hepsi “hak, özgürlük, emek, vatan, millet” gibi kavramlara vurgu yapıyorlardı.
Sokaklara dökülmüş olan insanları yönlendirenlerin onları nasıl kullandığını bugün daha iyi biliyoruz. Ülkemizi bölmek ve milletimizi birbirine düşürmek isteyen güçler sokaklarda “slogan” atan gençlerin ellerini silahları verip yıllarca kardeş kanı akıtmadılar mı?
Slogan atan sağcı gençlerle, slogan atan solcu gençlerin ellerindeki silahların aynı fabrikalarda üretildiğini bugün hepimizi biliyoruz.
Alevi Sunni tartışmalarında da aynı sokak ve slogan oyununa gelinmedi mi? Sivas olaylarında “manevi değerlerine saldıran” insanlara karşı slogan atan kitleyi “insan yakan ve insan yakarken ateşin etrafında tekbir getiren bir grup” gibi göstermeye çalışmadılar mı?
“Türkler bizi aç bıraktı” düşüncesiyle dağlara çıkan bir Kürt delikanlısı nasıl bir oyuna geliyorsa, “Kürtler kalleş ve haindir” diyen bir Türk genci de aynı oyuna gelmiş demektir.
Hakkari’den Edirne’ye, Kars’tan İzmir’e kadar bu toprak ve bayrak altında yaşayan, Türk-Kürt-Laz-Gürcü-Çerkez farkı gözetmeden kardeş olduğumuzu, tüm dünyaya haykırmaya devam ettiğimiz sürece, bu toprakları kimsenin bölüp parçalayamayacağına emin olabilirsiniz.
Amigolar gol atamaz.
Elbette bir maç esnasında sahaya koşturan takıma moral vermek için amigolar destek verirler. Ancak hiçbir amigo gol atamaz. Değil bin tane, yüzbinlerce amigo, saatlerce “goooolll!” diye bağırsa gol olmaz. Ancak iyi yetişmiş, ekip ruhuyla hareket eden, karşı takımın oyunlarına gelmeyen, düşmanın artı ve eksilerini iyi bilen 11 kişilik bir ekip “doğru zamanda, doğru hareketleri yaparak” karşı takımı yenebilir.
Çanakkale savaşıyla ilgili yorum yapan batılı bir tarihçi; “Evet, biz bu savaşta kaybettik. Ancak onların okuyan, düşünen ve iyi yetişmiş koskoca bir nesli de yok olmuş oldu. En azından böyle bir kazancımız var!” diyor.
“Şehitlik” gibi manevi bir dinamikle güç alıp hareket eden milletlerin “amigolara” değil “okuyan, düşünen ve kendini yetiştiren” gençlere ihtiyacı var.
Emin olun “slogan atan gençlerden” kimse korkmaz. Çünkü biz her şehit cenazesinde aynı sloganları yirmibeş yıldır atıyoruz. Kimse slogan atmasın, sokağa çıkıp eylem yapmasın demiyorum.
Bu ülkeyi seven, bu ülkenin geleceğini düşünen akıllı gençlerin asıl yürüyüşü, mitingler bittikten sonra, evlerine dönünce başlar. Bir genç evine gittikten sonrada uyanık olmak zorundadır.
“Şehitler ölmez, vatan bölünmez!” diye slogan atan bir genç, yürüyüş bittikten sonra, internet cafe’ye gidip, “ABD’nin Irak’ı işgal ettiği simülasyon” oyunlarında saatlerce vakit geçiriyorsa, oynanan oyunu anlamamış demektir.
“Kahrolsun ABD!” sloganı atan bir genç, mitingden sonra McDonald’s ta arkadaşlarıyla Hamburger yiyip, Coca Cola içiyorsa, akşam evine gidince de Hollywood yapımı filmlerle vakit geçiriyorsa, ABD’liler bu sloganlara sadece gülmez mi?
Sokakta yürüyen bir genç evinde uyumamalı.
Uyanık olun!
Sait ÇAMLICA