Bir filmden bir bölüm olan yukarıdaki videodaki müzik, başarılı bir sentez (fusion) müzik örneği olmuş.
Keman ve gitar ile başlayan müzik, az sonra Ahmad Al Tuni ve ekibinin devreye girmesiyle ile bambaşka ve heyecan verici bir hal alacaktır...
Flamenko ve sufi ritimler bütünleşmiş ve kulağa pek hoş gelmekteyken, ortada beliren dansçı bayan; ortamın atmosferinin, anlamının ve ağırlığının kaybolmasına sebep olacaktır... Ya da ben öyle hissedecektim...
Bayanın dansını, müzikle uyumsuz ve dahi başarısız buldum.
Geçmişte bazı arkadaşlar, dinlediğim ve beğendiğim birkaç Arap müziğini, "dansöz müzikleri" olarak etiketlemişlerdi. Hem şaşırmış hem de kabullenmek istememiştim... Salt düşüncesi bile ilgili müzik eserlerinden aldığım keyfin yitmesine sebep olmuştu.
Özellikle nitelikli ve değerli müzik eserlerine klip çekilirken; şayet klip müziğe yaraşır kalitede değilse, hiç olmasın daha iyi... Aksi halde, müzik çalışması da saygınlığını kaybedebilmektedir.
Aklıma gelmişken... Konuyla dolaylı olarak bağlantılı sayılabilecek, günler önce izlediğim bir videodan bir bölüm aktarmak istiyorum.
Nereden aklıma geldiyse... Doğru bir şekilde aktarabilmek adına ,lgili vdeoyu bulmak için 4 saatttir Youtube videoları arasında dolandım durdum.
Pes etmeye az kala, amacıma ulaştım.
Evet... Konuya döneyim...
"İslam'ın sanattan korktuğunu ve bu yüzden Hz. Peygamber'in minyatürlerine, resmedilmesine izin verilmediği" gibi iddialara ve
"Hz. Peygemberin neden resmi yoktur?" sorusuna Münip Engin Noyan'ın verdiği cevabı aktarıyorum.
Gerek yoktur... Hz. Peygamberin tarifi, şemaili vardir... Ve ashab tarif etmistir... Onun sadece görünüşünü değil; ruhunu, davranışını, yani üç boyutlu olarak anlatmışlar.
Ihtiyaç yok. Herkesin zihninde canlanan o güzelliği bir resme bağlamak, kısıtlamak çok acı olur, çok yanlış olur.
Büyük İslam peygamberi Hz. Isa'ya (as) edilen zulmün haddi hesabı var mı?
Sarışın, mavi gözlüsü var. Esmer, zeytin renkli gözlüsü var. Zencisi var ayol! Her çesidini yapıyorlar; uzun boylusu, şişmanı, sıskası, orta boylusu... Yazık değil mi ya!?
Halbuki Hz. İsa (as), islamın büyük peygamberi, bizim son Peygamber (sav) gibi anlatılmış olsaydı, zihinlerde daha diri kalırdı.
Onun için bu bir mazhariyettir, bir üstünlüktür, bir kalite göstergesidir resmetmemek. Bir zaafiyet değildir, benim kanaatime göre.
Yeri gelmişken ve fırsat bulmuşken... İşitselliği pek seven ve görselliğe tercih eden biri olarak şunu eklemekten geri durmayayım:
Engin Noyan'ın bu güzel açıklaması, radyonun (işitselliğin), TV'den (görsellikten) daha değerli olduğuna da vurgu yapıyor bence.
Bitirirken... Bulmak için saatler harcadığım video bölümünü de ekleyeyim... Olur a, diğer kısımlarından da istifade edilebilir.
Bu mesaj, m1gin tarafından, 03.01.2012 09:20:00 itibariyle düzenlenmiştir.