Görüntülenme: 17503
Bu mesaj, m1gin tarafından, 03.01.2012 05:55:41 itibariyle düzenlenmiştir.
Görselliğin Olumsuz Etkisi
2012/01/03 9:02
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Bir filmden bir bölüm olan yukarıdaki videodaki müzik, başarılı bir sentez (fusion) müzik örneği olmuş.

Keman ve gitar ile başlayan müzik, az sonra Ahmad Al Tuni ve ekibinin devreye girmesiyle ile bambaşka ve heyecan verici bir hal alacaktır... 
Flamenko ve sufi ritimler bütünleşmiş ve kulağa pek hoş gelmekteyken, ortada beliren dansçı bayan; ortamın atmosferinin, anlamının ve ağırlığının kaybolmasına sebep olacaktır... Ya da ben öyle hissedecektim...
Bayanın dansını, müzikle uyumsuz ve dahi başarısız buldum.

Geçmişte bazı arkadaşlar, dinlediğim ve beğendiğim birkaç Arap müziğini, "dansöz müzikleri" olarak etiketlemişlerdi. Hem şaşırmış hem de kabullenmek istememiştim... Salt düşüncesi bile ilgili müzik eserlerinden aldığım keyfin yitmesine sebep olmuştu. 

Özellikle nitelikli ve değerli müzik eserlerine klip çekilirken; şayet klip müziğe yaraşır kalitede değilse, hiç olmasın daha iyi... Aksi halde, müzik çalışması da saygınlığını kaybedebilmektedir.

Aklıma gelmişken... Konuyla dolaylı olarak bağlantılı sayılabilecek, günler önce izlediğim bir videodan bir bölüm aktarmak istiyorum. 
Nereden aklıma geldiyse... Doğru bir şekilde aktarabilmek adına ,lgili vdeoyu bulmak için 4 saatttir Youtube videoları arasında dolandım durdum. 
Pes etmeye az kala, amacıma ulaştım. 

Evet... Konuya döneyim...

"İslam'ın sanattan korktuğunu ve bu yüzden Hz. Peygamber'in minyatürlerine, resmedilmesine izin verilmediği" gibi iddialara ve
"Hz. Peygemberin neden resmi yoktur?" sorusuna Münip Engin Noyan'ın verdiği cevabı aktarıyorum.

Gerek yoktur... Hz. Peygamberin tarifi, şemaili vardir... Ve ashab tarif etmistir... Onun sadece görünüşünü değil; ruhunu, davranışını, yani üç boyutlu olarak anlatmışlar.
Ihtiyaç yok. Herkesin zihninde canlanan o güzelliği bir resme bağlamak, kısıtlamak çok acı olur, çok yanlış olur.

Büyük İslam peygamberi Hz. Isa'ya (as) edilen zulmün haddi hesabı var mı?
Sarışın, mavi gözlüsü var. Esmer, zeytin renkli gözlüsü var. Zencisi var ayol! Her çesidini yapıyorlar; uzun boylusu, şişmanı, sıskası, orta boylusu... Yazık değil mi ya!?
Halbuki Hz. İsa (as), islamın büyük peygamberi, bizim son Peygamber (sav) gibi anlatılmış olsaydı, zihinlerde daha diri kalırdı.

Onun için bu bir mazhariyettir, bir üstünlüktür, bir kalite göstergesidir resmetmemek. Bir zaafiyet değildir, benim kanaatime göre.


Yeri gelmişken ve fırsat bulmuşken...  İşitselliği pek seven ve görselliğe tercih eden biri olarak şunu eklemekten geri durmayayım: 
Engin Noyan'ın bu güzel açıklaması, radyonun (işitselliğin), TV'den (görsellikten) daha değerli olduğuna da vurgu yapıyor bence. 

Bitirirken... Bulmak için saatler harcadığım video bölümünü de ekleyeyim... Olur a, diğer kısımlarından da istifade edilebilir.

 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 03.01.2012 09:20:00 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com

 Yazınızın ilk bölümünü okuyunca hafızam bir kaç hafta önce okuduğum bir hikayeyi gün yüzüne çıkardı.Hikaye, siyasi partilerin seçim dönemlerinde etkileyici  olmak adına yaptıkları görsel çabaları anlatan bir makalenin giriş bölümünde verilmişti.İp kimin elinde ise dilediği yere başlar ya! Bende hikayeyi buraya bağlamaya karar verdim.Sonuçta gönderme yapılan yer aynı...görsellik.

Şöyle ki; Delikanlının biri askee gitmiş, Her gün geride bıraktığı sevdiğine mektup yazıyor ve cevap alıyormuş.Bir yandan da özlemi katlanarak büyümekteymiş ..Mektup yazmalar aylarca devam etmiş ama bir gün ne olduysa mektuplarına cevap gelmemeye başlamış.Merak,endişe,korku karışımı bir halde askerliğini tamamlamış ve köyüne dönmüş.Hemen sevdiğinin evinin kapısını çalarak durumu öğrenmek istemiş.Kapıyı kızın babası açmış ve şöyle demiş 'evladım, o kadar çok mektup yazdın ki! benim kızın gönlü her gün gördüğü postacıya kaydı ve onunla kaçıp gitti.

Yazının şu aşamasında itirafımıda yapayım.Müzik videosunu izlemedim.Zannedersem yorumunuzdan olumsuz etkilendim.Yalnızca dinleyebilirdim ama zihnim takıldı bir kere dinlerken gözümde canlanması ihtimalide hoş görünmedi.Yani olur ya! bir yanım görüntüye meyleder de müzik eserini hak ettiği şekliyle dinleyemeyebilirim..

Oryantal müzikle tanışmam arkadaşlar vesilesiyle olmuştu ve onlar bunu taşkın bir eğlence aracı olarak kullanıyorlardı.Müzik her insanda aynı etkiyi yapmıyor.Bendeniz bu tür müzikleri pek fazla dinleyemiyordum(eskiden), boğulma hissi yaşıyordum ve mekandan kaçmayı tercih ediyordum.Kaçamadığım zamanlarda  müziğin farklı taraflarını/etkilerini keşfetmeye çalışırdım.Mesela dinlerken zihnimin, müziğin çeğrıştırdığı şeylerin ardından hızlıca ataklar yaptığını, kısa zamanda hızlıca sonuçlar çıkardığını farketmiştim.Müzik duygusallığı arttırıyor aynı zamanda hızlı zihinsel sıçramalara neden oluyor.İşte böyle anlarda müthiş bir yazma isteği oluşuyor.

Ve Münib Engin Noyan ın açıklamalarını hem duygusal hemde zihinsel boyutta etkili buldum. Özellikle hz İsa örneğini ...

'Kişi sevdiğiyle beraberdir' müjdesi direk Hz. Peygamber (s.a.v) tarafından yapılmışken, sevgi gibi manevi boyuta ait sınırsız ve değer biçilemeyen bir şey için resim gibi maddi boyuta ait,sınırlayan bir şeyi vesile edinmek..bana hep çelişkili görünmüştü.

Engin Noyan ağabeyimizi imkanı olanların canlı dinlemesini tavsiye ederim.Ben bir kere deneyim etmiştim yıllar önce.İnsan kendini Daha farklı bir atmosferde hissediyor.

Bulmak uğruna saatlerce uğraştığınız videoyu biz bir çırpıda zahmetsizce izledik. Sağolunuz...Emekler zayi olmaz..

Haddi Aşmamak
2012/01/06 12:06
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Hayırlı cumalar dileyerek şu video hakkında yapılan yorumlara istinaden birkaç kelâm edeyim dedim.

Video dinlendiğinde kulağa çok hoş geliyor diyebilirim ama temaşa edince aynı düşüncede olamadığımı söylemeliyim, tıpkı m1gin gibi.

İşitsel yapıtlara bu kadar uzakken fazla yorum yaparak haddimi aşmak istemiyorum. Ama her ne kadar alakasız gibi dursa da m1gin kardeşimin pes etmeye ramak kala hedefine ulaşıp bağlantı kurduğu video, insanların zihinlerinde oluşan soru işaretlerine nokta olabilecek mahiyette, teşekkürlerimi arz ediyorum :)

Sevgili umman kardeşimin bağlantı kurduğu hikaye ise bana İskender Pala’nın Aşkname’sinde geçen bir hikayeyi anımsattı. Sözü fazla uzatmadan hikayeye geçeyim;

“Bir genç, mahallesinden bir kızı sevmişti. Sonra yolları ayrıldı ve genç gurbete gitmek zorunda kaldı. Aradan uzun yıllar geçti, içindeki aşktan zerre miktar eksilme olmadı. Geri dönebildiğinde sevgilisi ona sitem etmiş ve şöyle demişti.

- A gönlüme hükmeden!.. Bunca yıl geçti, yolunu gözledim. Ne bihaber, ne bir mektup?!... Meğer ne kadar vefasızmışsın?!...

Hakiki aşık başını yere eğdi, gözlerinden yaşlar boşandığı sırada cevap verdi:

- Ey Sevgili! Yüzünü görmek benim için uğruna ölünecek bir hasret iken, o şerefi postacıya mı bağışlasaydım?!...”

Haddi Aşmamaya Dair
2012/01/06 19:40
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Hayırlı cumalar sevgili abheri kardeşim,

Bendeniz in de İşitsel yapıtlara yakınlığı, dinlemek ten ve yorumlamaktan öteye geçmez.

Buradan bakınca belki bizde haddi aşıyoruzdur.Eğer öyle ise affola!

Farkettiğim bir şey var ki, gözünün isabet ettiği, işittiği,hissettiği herşeyin insanda izi kalıyor.Bundan dolayıdır ki gözü, kulağı... korumak;  gönlü,bedeni, ruhu korumak gibi oluyor.

Ve paylaştığınız hikaye yi 'can alıcı' bulduğumu belitmek isterim.Bendenizin sunduğu görselliğin olumsuz etkisine dair iyi bir örnek olmakla birlikte biraz trajı-komikti.

Slm ve muhabbetle...

 

Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: paraklit,