Görüntülenme: 66831

Seslendirme konusunda büyük başarılar elde eden Kemal Ayyıldız beyefendinin seslendirdiği, dini konular hakkında pek çoğumuzun aklına takılan ve merak edilen türden soru ve cevaplar, ilahiyatçı yazar Bahaeddin Sağlam hocanın eserlerinden derlenmiştir. 
İstifademize medar olması temennisiyle...

  1. Kemal Ayyıldız - Allah cc bizi yarattı, peki Allah'ı kim yarattı?
  2. Kemal Ayyıldız - Allah nerededir? Allah kainatı yaratmadan evvel ne yapıyordu?
  3. Kemal Ayyıldız - Hz Adem (as)'ın Cennet'ten çıkartılmasının sebebi, hikmeti nedir?
  4. Kemal Ayyıldız - Din bu kadar haklı ise niçin kapalılık arzediyor?
  5. Kemal Ayyıldız - Kur'an-ı Kerim'de geçen kıssaların tekrarı nedendir?
  6. Kemal Ayyıldız - İslam hak din ise neden bütün insanlar müslüman değil?
  7. Kemal Ayyıldız - Müsbet ilimler ile Kur'an-ı Kerim arasında fark var mıdır?
  8. Kemal Ayyıldız - Kudreti sonsuz olan Allah cc mahlukatı neden tedrici yaratıyor?
  9. Kemal Ayyıldız - Kur'an-ı Kerim nazarında insan kimdir? Nedir?
  10. Kemal Ayyıldız - Cennet nimetleri
  11. Kemal Ayyıldız - Hz İsa (as) gelecek mi Dindarlar ne zaman bu dünyaya hakim olacaklar?
  12. Kemal Ayyıldız - Şeytan Allah'a nasıl karşı çıkabiliyor.Şeytanın secde etmemesi meselesi.
  13. Kemal Ayyıldız - Erkek ile Kadın giysisi neden farklıdır? İnsan neden giysiye ihtiyaç duyar?
  14. Kemal Ayyıldız - İslamdan habersiz insanlar cehenneme gidecekler mi?
  15. Kemal Ayyıldız - İnsanın sorumluluğu ne zaman başlar?
  16. Kemal Ayyıldız - Cennetin mahiyeti nedir?
  17. Kemal Ayyıldız - Çocuk Cennetin meyvesidir deniyor. Ne demektir?
  18. Kemal Ayyıldız - Ahirette cinsellik nasıl olacaktır?
  19. Kemal Ayyıldız - İslam da cinsellik ve flört nasıl tanımlanır?
  20. Kemal Ayyıldız - Kelimeler ve Kavramlar
  21. Kemal Ayyıldız - Kur'an ne demektir?
  22. Kemal Ayyıldız - Şeriat,Adalet,Kanun,İbadet ne demektir?
  23. Kemal Ayyıldız - Din ne demektir? Dindar insan kime denir?
  24. Kemal Ayyıldız - Allah cc ve Allahın Zati ve sıfati isimleri ne demektir?
  25. Kemal Ayyıldız - Miraç ne demektir ?
  26. Kemal Ayyıldız - Tasavvuf ve çile çıkarmak ne demektir?
  27. Kemal Ayyıldız - Zikir ne demektir ?
  28. Kemal Ayyıldız - Vahdet ül Vucud ne demektir?
  29. Kemal Ayyıldız - Aşk ne demektir ?
  30. Kemal Ayyıldız - Tekbir (Allah u Ekber), Tesbih (Subhanallah), Hamd (Elhamdulillah) ne demektir?
  31. Kemal Ayyıldız - Namaza Neden Salat Denir?
  32. Kemal Ayyıldız - Ezanın Hikmeti Nedir?
  33. Kemal Ayyıldız - İnsaniyet ne demektir?
  34. Kemal Ayyıldız - Neden farklı dinler,diller,milletler vardır?
  35. Kemal Ayyıldız - İslamiyet ne demektir?
  36. Kemal Ayyıldız - Her millet aynı kelimelerden farklı şeyler anlayabiliyor. Bu durumda ne yapmak gerekir.?
  37. Kemal Ayyıldız - Din nedir?Nasıl Anlaşılmalıdır?
  38. Kemal Ayyıldız - Kıyamet ne demektir?
  39. Kemal Ayyıldız - Kıyamet ne zaman kopacaktır?
  40. Kemal Ayyıldız - Kıyametin şekli nasıl olacaktır?
Bu mesaj, m1gin tarafından, 27.01.2012 01:53:04 itibariyle düzenlenmiştir.
Yakın İlgi
2011/12/12 17:08
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Kemal Ayyıldız ismini görünce, heyecanlandığımı itiraf etmeliyim!
Ve bir bölümü açıp 3-5 saniye dinleyip, Kemal Ayyıldız'ın sesi olduğunu onaylar onaylamaz hemen bu mesajı terkip etme iştiyakım depreşti. 

Bu anlamlı çalışmalar beni çok memnun etti. Zahmetiniz için çok teşekkürler sevgili gunduzalp

Bu bölümleri daha önce dinlediğimden ve arşivimden bulunduğundan da emin değilim hani. Hal böyleyken, sevincim katlandı. 

Konuyu önemsedim ya, o yüzden daha bir yakından ilgilenmeye başlarım şimdi. :)

Değerli gunduzalp, konu başlığı, içeriği tam anlamıyla yansıtmıyor sanki. Bir başka başlık tayin edebilir ve dahi "Kemal Ayyıldız" ismine başlıkta yer verebillirsek, daha güzel ve çekici olabilir. Öyle ya; arama motorlarıın ilgisi çekilebilirse, daha çok ziyaretçiyi buraya sevk edebilirdi elbet. 

Bununla beraber, korkarım ki dosyaların indirilmesini engellemek durumunda kalacağım. Öteden beri "Kemal Ayyıldız" konusunda sunulmakta olan çalışmalar sebebiyle, hak sahiplerinden rızaları olmadığı yönünde bir mesaj almıştım, önceki aylarda. Ancak o değerli ve anlamlı çalışmaların unutulmaya terkedilmesi pek üzücü olurdu... Üsteleyişim üzerine dosyaların indirilmeden sadece dinlenebilmesine ruhsat verdiler. Bu vesileyle kendilerine bir kez daha teşekkür etmiş olayım.

İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com

Değerli m1gin ilgi ve alakanızdan dolayı çok teşekkür ederim.Sitemize böyle bir katkıda bulunmak zahmet değil bilakis bizim için bir vazifedir.Teknik detaylar konusunda meseleyi siz daha iyi bilirsiniz nasıl uygun görüyorsanız öyle yaparsınız sevgi ve saygılarla

 Bazi sorular vardir,  kisitli bilginizle cevap verirsi

niz ya da verdiginizi zannedersiniz.Bir sure sonra farke

derseiniz ki; ayni cavap farkli bir acidan acigi bulunmus bir halde size geri gonderilmistir.Soruyu soranda ard niyetli oldugundan hicbir firsati kacirmamis, cevaptan soru ve sorular uretip durmustur.O zaman sinirlenir, kendinizce esip gurlersiniz, sorulari iteler ve otelersiniz.

Iyi bir seyler dinlemek dilegiyle yola ciktim ve siradan gibi duran basligin altinda oldukca onemli mevzularla karsilastim.

Bendenizin cevaplamaya tam anlamiyla guc yetiremedigi meseleler, acikta soru birakmayacak sekilde ne de guzel izah edilmis...

Sayin Ayyildiz in etkili anlatimindan midir, sayin Gunduzalp in hayati konulari secip onumuze sunmasindan midir yoksa bu sitenin garip manevi cekiciliginden midir? Anlayamadim ama tabiri caiz ise "seytanlarim kacisti", ustelik basagrimda sonlandi.

Hepinizden ALLAH RAZI OLSUN

Bu dinlediklerim, Merhum Esad Cosan in tarzini/ makalelerini/ yazilarini animsatiyor acaba gercekten oyle midir?

 

Değerli umman Rabbim cümlemizden razı olsun inşaallah, hassaten böyle güzel bir site hazırlayarak insanlara faydalı olan m1gin beyefendiye de ayrıca teşekkürler.Kemal Ayyıldız beyefendinin seslendirmiş olduğu soru ve cevaplar ilahiyatçı yazar Bahaeddin Sağlam hocanın eserlerinden derlenmiştir. Selam ve dua ile.

Akla Takılan Noktalar
2011/12/28 8:49
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Bu değerli çalışmaların devamının gelmesi ne kadar güzel... Eksik olmayınız sevgili gunduzalp.
Metin yazarının ismini verdiğiniz çok iyi oldu. Bu bilgiye ilk mesajda yer vermek uygun olur sanırım. Ayrıca daha bir derli toplu durması bakımından diğer bölümleri de ilk mesajda toplamayı düşünüyorum. 

Bazi sorular vardir, kisitli bilginizle cevap verirsiniz ya da verdiginizi zannedersiniz.Bir sure sonra farkederseiniz ki; ayni cavap farkli bir acidan acigi bulunmus bir halde size geri gonderilmistir

umman 'ın yukarıya alıntıladığım cümlelerini okuduktan sonra "Cennet nimetleri" başlıklı bölümü dinlerken aklıma takılan bazı kısımlar oldu.
Önce seslendirmenin ilgili bölümünü (6-9 dk.) metne dökeyim: 

Cehennemin hakikati, işlevi nedir? Günahkar insanlar yok olsa daha iyi değil mi? Sonsuza kadar yanmak ağır bir ceza değil mi?

Yokluk en büyük azaptır, en büyük cehennemdir. Hiçbir insan, gerçek insansa, vicdanıyla başbaşa kaldığı zaman yokluğu istemez, yok olmayı istemez. Yokluk mutlak şerdir, mutlak kötülüktür, mutlak azaptır. Dolayısıyla cehennem yokluğa göre bir rahmettir, bir hapishane gibidir, bir terbiye gibidir. Bizi bir daha varlığa katıyor, varlık için yetiştiriyor, varlık alanına döndürüyor bizi. Onun için insan yok olmamalı. Hiç kimse yokluğu istemez. Ve cehennem azabı süreklidir kafirler için. Çünkü kafirler bütün iyi taraflarını yitiriyorlar. Buna rağmen Allah'ın onlar için bir rahmeti vardır. Sonunda alışıyorlar. Nasıl bugün fakirler, çadırkentlerde yaşayanlar alışıyorlar, orası onlar için bir nimet oluyor. Cehennemdeki insanlar da belli bir süre sonra oraya alışıp nimet ve rahmet manasını tadacaklardır. Ki varlıkta kalmaları, varlığa döndürülmeleri başlıbaşına onlar için bir rahmettir.

Dünyada da böyledir. Hiç kimse müebbet hapsi idamla değiştirebilir mi? Var mı? Dünyada isteyen var mı? Bir insana sorsak, "sen müebbet hapis mi istersin, idam mı istersin?". Herkesin fıtratı otomatikman ebediyyet ister. Müebbet hapsi idama tercih eder. İdam en kötü bir hadisedir. Buna rağmen Allah'ın rahmeti tecelli eder. Bir daha onları varlığa döndürür. Ve rivayette var ki, sonunda cehennemin dibinde yeşil ot bitecek. Yani rahmet tecelli edecek. Allah'ın rahmeti evrenseldir ve sonsuzdur. Yani bugün azap veriyorsa, bizim için, bizim ihtiyacımız olduğu için veriyor Allah. Allah'ın azaba ihtiyacı yok. Bizi varlığa katmak için azaptan geçiriyor.

Takıldığım noktalara geçeyim... Yukarıdaki metinle uyuşturamadığım bir ayet-i kerime:

Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı ve inkârcının, “Keşke toprak olaydım!” diyeceği günde gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı uyardık. (78 / Nebe - 40)

Ve bir başka ayet:

Onlar ebedî olarak lânet içinde kalırlar. Artık ne kendilerinden azap hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır. (16 / Nahl - 85)

 

İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com

     Evvela ilgi alaka ve beğenileriniz için teşekkür ederim sayın m1gin inşallah bu ses kayıtlarının devamı gelecek. Fakirin bu site ve sizler gibi değerli insanlarla tanışmasına Kemal Ayyıldız Bey dolaylı yoldan vesile olmuş desem yalan söylememiş olurum herhalde.1997 - 98 yıllarında İstanbul Kâğıthane İmam Hatip lisesinde ortaokul öğrencisi iken Arapça hocamız, okulun son günlerinde elinde teyple sınıfa gelince şaşırmıştık her halde müzik türü bir şeyler dinletecek diye düşünürken Kemal Ayyıldız ın seslendirmiş olduğu düşünen insanlar için isimli kasetten bizlere parçalar dinletmişti. Ogün ben dâhil olmak üzere sınıftaki birçok arkadaşım anlatılanlardan etkilenmiştik. Yaz tatilinde ilk işim bu kasetleri temin etmek olmuştu. Aradan yıllar geçti o ses kasetleri ne oldu bilmiyorum ama bir gün aklıma molla google Kemal Ayyıldız ismini aratmak geldi karşıma çıkan sayfada ki ses kayıtlarını dinleyince, hayalim beni ortaokul lise yıllarına götürmüştü. Velhasıl o gün bugündür böyle güzel çalışmaları bir arada bulunduran ender sitelerden biri olan bu siteyi ziyaret etmeden yapamıyorum (Umman’ın dediği gibi bu sitede de ayrı bir tılsım ve çekicilik var ama çözemedim),bilgisayar arşivimde bulunan ve faydalı olduğunu düşündüğüm bu kayıtlatın atıl kalmasına gönlüm razı olmadığı için sizlerle paylaşmak istedim dedikten sonra gelelim asıl meselemize...

     Hazreti Ali Efendimiz (R.A.) atfedilen bir söz var tam çıkartamayacağım ama mana olarak, kişinin ilmi kültürü vb sorduğu sorudan anlaşılır mealinde, buradan yola çıkarak çok önemli ve insanlar tarafından yanlış anlaşılması muhtemel ve ehlisünnet âlimleri mabeyninde tartışılmış bir meseleye işaret etmişsiniz.

     Öncelikle bizler mümin, inanmış insanlar olarak şunu biliyoruz ve inanıyoruz ki; Cenab-ı Mevla Adil-i Mutlaktır, kime ne kadar ceza verirse o onu hak etmiştir ve kimseye zulüm etmemiş ve etmeyecektir. Azabın şiddetlenmesi, kat kat artırılmasının veya tahfif edilmesinin hikmetini bilmememiz, âdil bir hikmetinin olmadığı anlamına gelmez. Böylelikle bu meselede binlerce hikmetini sebebini bilmediğimiz meselelerin arasında yerini alabilir.

      Bu meseleden evvel cehennem nedir ve oraya kimler gidecektir önce buraya değinmekte fayda görüyorum. Cehennem, Allah yerine, tabiata, maddeye, sebeplere, vb yaratılmış şeyleri ilah kabul eden; Allah ' a kul olacakları yerde, arzu ve heveslerine, başka insanlara ve mahlûkata kul olanların işledikleri cürüm ve suçtan dolayı ilahi ADALET le ceza görecekleri yerdir
Cehennem asi, zalim, kâfir, müşrik, insanların ilahi adaletle ceza görecekleri ve Kur'an 'ın (67:7)ayetinde kaynatan ve sesi işitilen diye şiddeti tavsif edilen yerdir
     Cehennemin varlığını geçmiş bütün peygamberler ve onların izlerinden giden bütün âlimler ve evliyalar kesin bir bilgi ile haber vermişlerdir
Esasında Cenab ı Hakkın Adil ismi(adaleti) cehennemin varlığını gerektirir. Ezenlerle ezilenler, haklılarla haksızlar, zalimlerle mazlumlar, iyilerle kötüler, inananlarla inanmayanlar, Allah’a kul olanlarla kula kul olanlar hiç bir şekilde eşit olmaz olamaz.
Allah'ın adaleti iyilere mükâfat, kötülere mücazat (cezayı) gerektirir. İnkârcılar hayatı manasız bulmakla, ölümü kendilerini ve bütün sevdiklerini eşini dostunu akaribini yok eden bir darağacı görmekle daha dünyada iken sıkıntı ve ruh bunalımı yaşıyorlar. İçki, kumar, zevk, eğlence, sefahat onları içine düştükleri sıkıntı ve ruh bunalımından kurtaramıyor bilakis dahada artırıyor .Onların bu durumu yani inaçsızlıklarının cezasının cehennem olacağını gösteriyor.

     Cehenneme dair Kuran’da birçok ayet vardır çok yerde de nar ateş manasında kullanılmaktadır fakat cehennemde sadece ateş azabı yoktur soğuk zemherir azabı da vardır buharide geçen bir hadisi şerifte mana olarak cehennemin senede iki sefer teneffüs ettiği bunların neticesi olarak yazın çok sıcak ve kışın çok soğuk günlerinin meydana geldiği Peygamber Efendimiz asm tarafından rivayet edilmiştir.

      (5120)- Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cehennem, Rabbine şikâyet ederek: "Ey Rabbim! Bir parçam diğer bir parçamı yemektedir" dedi. Bunun üzerine, Allah Teâlâ hazretleri ona, iki nefes almaya izin verdi; Bir nefes kışta, bir nefes de yazda. (Yazdaki nefesi) sizin rastladığınız en şiddetli sıcaktır. (Kıştaki nefesi de) sizin rastladığınız en şiddetli (soğuk olan) zemherirdir (2)

     Kuran ı Kerimde muhtelif tabirlerle ifade edilen cehennemin yedi tabakası olarak meşhur olan isimleri şunlardır.

1. Kuran'ın çok muhtelif ayetlerinde geçen Cehennem (2:206) birinci tabaka olup hafif ceza mahalli olduğu söylenir
2. Leza: Şiddetli alevi olan Cehennem (70:15) (92:14) ayetlerde geçer
3. Hutame: Kırıp ufalayan Cehennem (104:4,5,6,7,8) ayetler
4. Sair: Alevlendirilmiş Cehennem (81:12) (35:6) (4:55) (42:7)
5. Sakar: kızartıcı ve bunaltıcı Cehennem (54:48) (74:26 ila 31 ve 42) ayetler
6. Cahim: (Ashab ı Cahim 2:119), (26:91 bürrizetil Cahim Cehennemin bariz apaçık azgınlara gösterilmesi) (37:64 Asl-il Cahim Cehennemin aslı kökü )(37:23) (40:7) (81:12)
7. Haviye: Çok derin ateş çukuru (101: 9.10.11)( Derk-i Esfel: Cehennemin en aşağı tabakası 4:145)

      Bu tabakalardan başka Cehennemde azap yerleri olarak Gayya (10:59) Darul huld: ebedi kalma yurdu(41:28) Darul bevar: helak olma yeri (14:28) ve emsali tabirlerle Cehennem azabının çeşitlerine işaret vardır.
Cehennem tabiri umumi manada uhrevi azaplara şamil olarak kullanıldığı gibi, has mana ile de birinci tabaka Cehennemi ifade eder. (3:163) ayeti de Cennet ve Cehennem'in derecelerine ve dolayısıyla da Cennet ve Cehennem'in tabakalarına ve mükâfat ve mücazatın, nimetlerin ve azabın derece derece olacağını işaret eder.
     İmdi Cehenneme girecek olan insanlar kısım kısımdır Bir kısım insanlar küfür üzere kâfir olarak ölenler oradan asla çıkmayacaktır ebedi sonsuza dek orada kalacaklardır.
Bir kısım insanlar da günahları sevaplarından fazla olan fasık(günahkâr) Mümin Müslüman kimselerdir, onlarda Cehenneme gireceklerdir Fakat orada ebediyen kalmayacaklardır. Günahlarının cezasını çektikten sonra Cennete gidecektir.

     Cehennem de bazı kâfirlerin azaplarının hafiflemesi meselesi gayet müşkül bir meseledir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi Cehennem'de hafif ve şiddetli azap ve ceza mahallerinin bulunması meseleyi teyid ettiği gibi, Dini Hakka ve ehline kasden mütecaviz, zulüm eden ve münafık gibi eşeddi kâfirlere Cehennem azabının hafiflemeyeceği belki (Arapça da kesinlik manasında) daha da ziyadeleştirileceği mealindeki ayetler dahi Cehennem de azab tahfifinin olabileceğini zıddiyet ve nisbiyet kaidesiyle delalet eder. Zira çokluk- azlık, tahfif- teşdid gibi umur-u izafiye biri birsiz olamaz ve düşünülemez. İslam'a karşı kasıdlı, mütecaviz ve münafık kâfirlerden olmayan ve dünyada insanlara bazı faydaları olmuş olan bir kısım ehli küfür hakkında CEHENNEMDE ebedi kalmakla beraber azablarının tahfifine dair rivayat vardır. Ezcümle İbn -i Mace Mukaddime 216 no lu hadis mesele ile alakalıdır. Bu mesele ilgili İsmail Hakkı Bursevi Hazretlerinin Ruhul beyan tefsirinin eski basımında 10. cild 82 sahifesi, Erkam yayınlarının bastığı tefsirin 8.cildi 529,530,531,532 sahifeler bu meseleyi izah etmektedir. Sy: 532 de 
     "Şakiler, cismani azapta sürekli kalmayacaklar. Aksine Allah 'tan başka hiç kimsenin bilmediği bazı ruhani elem ve cezalara çarptırılacaktır. Bu cezalara, ateşte bulunurlarken çarptırılıcaklarsada bu cezaların şiddetinden dolayı ateşin azabını unutacaklar, hissetmeyeceklerdir. Nitekim kendisini aşırı gam saran, büyük sıkıntılar karşısında dehşete düşen kimse karınca, böcek ve benzerlerinin ısırmasını hissetmez. Sevinçli kimsenin durumunu da buna kıyas et "(devam eden ayetler bunu izah eder)
    
     Nitekim Nahl suresi 88 ayetin tefsiri şöyle yapılmaktadır; Allah'ın hiç kimseye hiçbir şekilde zulmetmeyeceği, günahkârlara da hak ettiklerinden fazla ceza vermeyeceği muhakkaktır. Ancak kendileri inkâr ettikleri gibi başka insanların hidayete ulaşmalarım da engelleyenler, bu tutumlarıyla insanların dinî ve manevî hayatları için bir fesat, bir bozgunculuk unsuru haline gelenlerin suçlan artık bireysel olmanın ötesine taştığı için cezaları da insanların mânevî hayatlarına verdikleri zarar ve tahribatın derecesine göre artacak, katlanacaktır; bu adaletin gereğidir. Nitekim bu hususa Ankebût suresinde de (29/13) işaret buyurulmuş; Hz. Peygamber de iyilik yolunda öncülük edenlerin, o yolda gidenlerin sevabınca ödüllendirileceğini, kötülük çığın açanların da bu yüzden kötülüğe bulaşanların günahları kadar günah yükleneceğini bildirmiştir (3)
 
     Konu ile alakalı olarak Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin İşarat-ul İ-caz isimli tefsirinde sy:80, 81 Kâfirin meskeninin Cehennem olacağını, orada ebediyen kalacağını, muvakkat geçici bir dünyada işlenen küfrün ebedi cehennem olarak mücazat görüleceğini, Cenabı hakkın Adil olduğunu, kimseye, kâfir dahi olsa zulmetmeyeceğini, kâfirlerin cehennemde azap görmelerinin aynı hak ve adalet olduğunu, fakat dünyada yaptıkları amal-i hayriyelerine mükafeten, amalinin cezasını çektikten sonra uzun müddet ateş ile ülfet peyda etmekten evvelki şiddetlerinden azade olabileceğini ve böylece Cenab ı Hakkın merhametinden nasiplendiklerini belirtmektedir.
Bunun devamında Cenab - Hakkın Rahmetinden fazla rahmet etmenin, kâfir ve münafıkların cehennemde azap görmelerini ve yanmalarını kendi şefkatine sığıştıramamanın ve bunları tevil etmenin Gayet büyük bir derecede merhametsizlik ve Kuranın hükümlerini yok saymak olduğunu izah etmektedir.
     Nebe Suresi 40. Ayette belirtilen kâfirlerin toprak olmayı istemeleri yok olmayı istemek değil keşke toprak gibi olaydık da bu duruma düşmeseydik anlamındadır. Nitekim yok olaydık değil, toprak olaydık diyecekler. Toprak olmak da bir var olmaktır.
İdamı hak etmiş bir kişiye, müebbet hapis cezası vermek bir rahmettir. Bu açıdan müebbet hapis demek olan cehennem de kâfirler için bir rahmettir.
     Toprak olmayı istemeleri ikinci bir mana olarak, tevazu olmayı arzulamak anlamında da olabilir. Yani: Keşke dünyada gururlanmasaydım, azgınlıkla kafa tutmasaydım, alçakgönüllü olup Allah'a iman ve itaat etseydim. Bunlar başıma gelmeseydi denilebilir.

                                                                                                                  سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَآ اِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَآ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
 “Seni her türlü noksanlıktan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti her şeyi kuşatan bir Alim-i Hakimsin.”
                                                                                                                       (Bakara Suresi 2:32)

İstifade Edilen Kaynaklar
• Kuran-ı Kerim Meali Prof Dr Suat Yıldırım Işık Yayınları
• (2) İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/439.
• (3) Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu: III/377-378 Diyanet Yay.
• Hak dini kuran dili Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Azim Yayınları
• Ruhul Beyan İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri Erkam Yayınları
• İşaratul İcaz Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Envar Yayınevi
• Kelimeler ve Cümleler Prof Dr Alaaddin Başar Zafer Yayınları
• Osmanlıca Türkçe lügat Sebat Basım Yayın
• İslam Prensipleri Ansiklobedisi 1-2 İttihad Yayınları
• www.sorularlaislamiyet.com.

 


 

 

Bu mesaj, gunduzalp tarafından, 31.12.2011 15:13:05 itibariyle düzenlenmiştir.
Tılsımın Sırrı
2012/01/03 12:04
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Öncelikle aklıma takılan noktalara açıklamalar sunduğunuz için teşekkür ederim sevgili gunduzalp.

Sizcileyin değerli bir kimseyle tanışmamıza vesile olduğu için, Kemal Ayyıldız Abi'yi de hayırla yad ediyorum...
Hikayenizi okumak keyifliydi.. Lakin kısa sürdü. Dilerseniz devam ettirebilirsiniz.
Mesela ben sizin mesleğinizi merak ediyorum... Sanki akademisyen bir tarafınız varmış gibi geliyor bana. :)
Takdire şayan bir titizlikle, eklediğiniz bilgilerin ve hatta nüktelerin dahi kaynaklarını belirtmektesiniz. 

Bu sitedeki tılsımı ben biliyorum... Siz değerli üyelersiniz...
İçerikler, laf olsun torba dolsun diye değil, içten geldiği için eklenmektedir. Ve eklenen içerik de, ekleyiciyi etkilemiş olma özelliğine sahip bulunmaktadır... 

Uzağa gitmeye gerek yok! Aha da bu konunun içeriğinin sizin hayatınızda bir karşılığı var, mesela. ;)

Bu aziz sesli anlatıların devamının gelecek olduğunu ve böylelikle konunun daha da zengileşeceğini bilmek pek bir sevindirici...
Sevgili Kemal Ayyıldız'ın sunumuna olan sempatim sebebiyle, bu konuyu önemsediğimi bir kez daha belirtmek ve size özel bir teşekkür etmek istiyorum. 


Metinde araya sıkıştırmaya çalıştığım ama sırıttığı için kaldırdığım; ancak sonradan en sona eklenebileceğini düşündüğüm bölümu ekliyorum: 
Tılsımla ilgili bir diğer önemli özellik de, kendi cümlelerimizi kullanıyor oluşumuzdur, kanısındayım.. 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 03.01.2012 12:30:38 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Tılsımın Sırrı Hakkında
2012/01/03 15:34
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

     İltifatlarınız için teşekkür ederim sayın m1gin Cenab-ı Hak inşallah hüsnü zanlarınızı boşa çıkarmaz. Bu sitedeki çekiciliğin sırrı hakkında alemimi şöyle bir mesele açıldı ki; Ağaç ile meyve, arı ile bal , inek ile süt , tavuk ile yumurta vb... arasında bir yakınlık vardır ki kelam da buna iktiran denir.İktiran başka bir deyişle sebeb ile sonucun bir arada gelmesi şeklinde tanımlanabilir. Fakat insanlar  çoğu zaman gaflet nazarı ile sathi bir bakış ile meyveyi ağaçtan, yumurtayı tavuktan (Yumurta mucizesi düşünen insanlar için ) bal ı arıdan bilebilmektedir. Sebeplerin gayet basit olması buna nazaran müsebbep yani sonuçların gayet ali ve yüksek olması gösterir ki o sebepleri yaratan bir müsebbip yani Allah cc vardır. İşte bizlerin acizane burada paylaştığı konulara böyle bakmak lazımdır.Bizler gayet aciz olduğumuz halde bazı güzelliklere vesile olabiliyorsak ne mutlu...selam ve dua ile

Slm. Bu sitedeki tılsım konusu önemli çünkü bu tılsım benim yeni şeyler öğrenmemde ve öğrendiklerimi uygulamaya geçirmek için çaba göstermemde çok etkili.MBİRGİN kardeşim ve değerli üyeler sayesinde bir çok konuda yeni şeyler öğreniyorum özellikle bu bölüm benim çok eksik olduğum ve yeni şeyler öğrenmek istediğim bir konu ile ilgili benim bu konularda çok sorularım var ama sorularımı yada kafamda oluşan çelişkileri mbirgin kadar doğru ifade edip soramıyacağımı düşünüyorum birde malesef yazmak zor sesli olarak düşündüğümüzü sormakla yazarak sormak arasında fark oluyor çünkü birde bilgisayarda yazıyazmak el de yazamak kadar hızlı olmuyor soracaklarımıda iki cümle ile tam ifade edememekten çekiniyorum ama yinede sormak ifade edebildiğim kadarı ile sormak istiyorum

Müslüman olmayan anne babaların çocukları cocuk yaşda vefat ettiklerinde onların ahiretteki durumları hakkında bilgi merak ediyorum. Gündüzalp  bu konuda bir bilgi paylaşımı olursa memnun olurum .

    Değerli durse arkadaşım inşallah sualinize en kısa zamanda cevap vermeye çalışacağım. Başka suallerinizde varsa onları da gönül rahatlığı ile sorabilirsiniz selam ve dua ile

 

Slm. Gündüzalp başka suallerinizde varsa demişken ve yukarıda eklenenlerde sorularımı sorabilmem için çok iyi bir referansiken hemen sorayım  diye düşündüm şimdiden Allah razı olsun tüm bunlara ulaşmamızda vesile olanlardan

Ben özellikle son zamanlarda okuduğum ve gördüğüm bazı haberlerden dolayı gelecek kaygısı yanı gelecek nesil için manevi bir endişe taşıyorum bu haberlere örnek küçük bir çocuğa yapılan kötü davranış , haberi veya dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir insana yapılan insanlık dışı muameleleri okudukça özellikle son bir yıldan fazla tv izlemiyorum ama int. veya gazetelerden okuyup duyuyorum ve bu haberler psikolojık olarak beni gelecek için endişe duymama ve bu sebeple neredeyse doğan her çocuk için üzülmeye sebep oluyor yani yeni doğan nesil bana daha fazla şiddet ve ahlak dışı bir düzen de büyüyecek kaygısı oluşturuyor ve bu nedenle karamsar endişeli ve hatta doğanlar için üzülen doğmuşlar içinse kaygı ve endişesi olan biriyim ..

sorum bütün bu olumsuzlukları nasıl yorumlamalı ve nasıl davranmalı yada bu olaylara hangi yönüyle görmeliyiz islami yorumlama veya bakış açısı nasıl olmalı veya bütün bu kötü gidiş içerinde yeni nesli nasıl bu kötü durumdan korumalıyız  yani kısacası insanlık için ne yapmalı nasıl davranmalıyız  şunu söyleyebilirim ki ben psk. olarak çok zor durumdayım duyduğum olayları insan olarak kabullenemediğim için bütün bunları yapanları ve bu zülümlere uğrayanları düşünmekden kendimi alamıyorum ......yani bir çıkmazda kalıyorum

    Müslüman olmayan kimselerin vefat eden çocuklarının ahiretteki durumu nasıl olacaktır?

     Sualinizin cevabına geçmezden evvel bir meseleye değinmekte yarar vardır.
” Hakaik-i imaniyeye (İman hakikatlerine) girmeyen cüzî hâdisat-ı istikbaliye, nazar-ı nübüvvette ehemmiyetsizdir.” Kaidesine binaen bu tür meseleleri bilip bilemememiz veya bilmemiz, insanın bu dünyaya gönderilmesindeki asıl hikmete binaen ehemmiyetsiz düşmektedir. Peki, insanın bu dünyaya gönderilmesindeki hikmet ve gaye nedir? Tek cümle ile ifade edecek olursak insanın bu dünyaya gönderilmesinin asıl hikmeti Halik –ı Kâinatı (Kâinat ı yaratan zat-ı) tanımak bilmek ve ona ibadet kulluk etmektir... Konuya işareten Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Mektubat isimli eserinde şöyle denmektedir:
     “Kat'iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, iman-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âli mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billâh içindeki marifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en sâfi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir.”
     İmanı billâh, marifetullah, muhabbetullah. İnsan Yaratanına evvele iman eder (imanı billâh) sonra iman ettiği zatı tanımaya çalışır (marifetullah) daha sonra iman ettiği ve tanıdığı zatı kibriyaya muhabbet duyar.( Muhabbetullah)Ve Muhabbeti ziyadeleştikçe meselelere bakış açısı değişir hadisatın hakikatina nüfuz edebilir. Peki, İnsan Rabbini nasıl tanır Rabbimizi bizlere bildiren üç büyük külli muarrif (öğretici) vardır. Bunların birincisi, Cenab ı Hakkın Kitabı ve Kelamı olan Kuran – ı Kerim, İkincisi Peygamber efendimiz asm ve üçüncüsü de Cenab ı hakkın isimlerinin tecellisi olan kâinat kitabıdır. Cenabı Mevla göndermiş olduğu peygamberleri ile kitapları ile ve fiillerinin tecelligahı olan şu kâinatla hep kendisini kullarına tanıttırmıştır el an da tanıttırmaktadır. İnsan da Rabbini tanıdıkça, Ondan hep hayır ve güzelliklerin geldiğini, abes ve çirkin hiçbir şeyin gelmeyeceğini, kullarına sonsuz merhamet sahibi olduğunu, kişiye kaldıramayacağından fazla yük yüklemeyeceğini bilir ve vermiş olduğu tüm güzelliklere karşı şükür ile mukabelede bulunur. Evet, insanın vazifesi şükürdür, dünyevi bir ihtiyacımızı ufak bir sıkıntımızı gideren bir kimseye nasıl minnettarlık duyup teşekkür ediyorsak, insanı yokluk karanlıklarından, hiçlik vadilerinden, bu güzel âleme getiren, envai çeşit nimetleri ile bizleri perverde eden, sadece küçücük bir midemizi beslemek için bütün kâinatı bir sofra misali donatan Zat-ı Zülcelâl teşekkürü ziyadesi ile hak etmektedir. O na teşekkür etmekte, başta farz kıldığı ve insana yapmasını emrettiği ibadetleri yerine getirmekle olur ki o ibadetlerin başında da namaz gelir.

     Sorunuzun cevabına geçmezden evvel; eğer bu sorudan kasıt birinci olarak Cenab ı Hakkın bazı kimselere adaletsiz davrandığı gibi bir şey aklımıza geliyor ise Hâşâ ve Kella Cenab ı Hak böyle bir şeyden münezzehtir. Cenab ı Hak adil - i mutlaktır, mutlak ve sonsuz adalet sahibidir, yaptığı her icraatının mutlaka bir hikmeti, sebebi vardır. Bizlerin bu hikmetini, hikmetlerini, bilmememiz, bilemememiz, meseleyi tam anlamıyla kavrayamamız, Cenab ı Hakkın adaletli davranmadığı, kullarına zulmettiği manasına gelmez. İkinci olarak gayri Müslim çocukların cennete girip girmeyeceklerini kıskançlık derecesine getirerek onları hor görmek gibi bir mana akla geliyor ise bu da yanlıştır böyle bir durumda bizlere düşen onlara el atmak elden geldiğince onlara İslam ı İslamı’n güzelliklerine halen kalen fiilen anlatmak örnek olmaya çalışmaktır. Dedikten sonra sorunuzun cevabına geçebiliriz.

     Müslüman olan kimselerin Baliğ yani ergenlik çağına gelmeden ölen çocukları, İslam âlimlerinin ittifakı ile ehli Cennettirler. Bu nu teyit mahiyetinde Sahih-i Buhari de hadisi şerifler olmakla birlikte Kur-an- ı Kerim de Vakıa suresi 17.Ayette ve İnsan Suresi 19.Ayette geçen “Ebediyen yaşlanmayacak çocuklar” ifadesi meseleye işaret etmektedir.

     Ömer Nasuhi Bilmen Hazretlerinin Tefsirinde ayetlerin bu kısmı şöyle yorumlanmaktadır:
    “Bu gençlerden( yaşlanmayan çocuklardan ) maksat, Imam-ı Ali'den ve Hasan-ı Basrî'den rivayet edildiğine göre Müslümanların daha çocuk iken vefat etmiş, ne iyilikleri ve ne de kötülükleri bulunmamış olan evlâtlarıdır. Selman-ı Farisî’ye göre de bunlar, müşriklerin çocuklarıdır. Çünkü bunların güzel amelleri yoktur ki, ondan dolayı mükâfata ersinler, günahları da yoktur ki, onunla cezalandırılsınlar. Bununla beraber bir hâdis-i şerifte de "kâfirlerin çocukları, cennet ehlinin hizmetçileridir." diye buyrulmuştur. “

    Fakat gayri Müslimlerin yani Müslüman olmayan kimselerin ergenlik yaşına gelmeden ölen çocukları hakkında farklı rivayetler olmakla birlikte muhakkik ve araştırmacı âlimlerimize göre onlarda cennetliktirler.
    Kur an Kerim de İsra suresi 15 ayette 
    “Biz peygamber göndermedikçe kimseye azab etmeyiz.” buyrulmaktadır. Bilindiği üzere çocuklar ve mecnun (deli) kimseler mükellef değildirler. Yani dini hükümlerden mesul değillerdir.
    Başka bir ayeti kerimede Necm suresi 38. 
    “Hiç bir günahkâr başkasının günah yükünü yüklenmez” buyrulmaktadır. Nasıl ki bir kimse cinayet işlerse oğlu cinayetinden mesul olmadığı gibi kâfir olan kimsenin oğluda küfründen mesul olmaz en kuvvetli olan görüş budur.
    Bir hadisi şerifte Efendimiz (asm). "Her doğurulan çocuk, fıtrat üzere doğurulur. Sonra anası ile babası onu Yahudi yaparlar Yahut Nasranî yaparlar yahut Mecusi yaparlar. Hayvan yavrusunun eksiksiz tam bir hayvan yavrusu sıfatında doğurulması gibi. Sen o hayvan yavrusu içinde kulağı, du-dağı, burnu, ayağı kesik olanını hiç görür müsün?" buyurmuştur.
    Bu hadisi şerif her doğan çocuğun (gerek müslümandan olsan gerek kâfirden olsun) islam fıtratı üzere doğduğunu. Ve müşrik çocuklarının dahi dolayısıyla cennetlik olduklarını bildirmektedir. İmam – Buhârî Hazretleri bulûğa ermeden ölen müşrik çocuklarının cennetlik ve yâhud cehennem¬lik olduklarına dair zikrettiği üç hadisde hiçbir hüküm ifade etmeyip, birinci hadisde tevakkuf (Hiçbir hükümde bulunmamak ) etmiştir. Fakat bâb altında sıraladığı ikinci ve üçüncü hadislerden de bu çocuklarında müzminlerin çocukları gibi cennetlik olacaklarına işaret eden hükümler vardır.
    Buharî’nin rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber(a.s.m) “Hz. İbrahim’i –bütün insanlara ait çocukların etrafını sardığı bir halde- cennette görmüştür.” Bir rivayette; oradakilerin: “Ey Allah’ın Resulü! Müşriklerin çocukları da mı cennetteler?” şeklindeki sorularına, “Evet müşriklerin çocuklarıda.” diye buyurmuştur.
    Şarihler bunda hem üç ayrı görüşe delil ve hem de Buhari´nin tercihini görürler: Ona göre esas olan kâfir çocuklarının cennetlik olduğudur.
    Ebu Hureyre (R.a.)dan mervi olan bir hadisi şerifte Peygamber (asm)’a müş¬riklerin (ölen) çocuklarından sorulmuş O ‘da : "Allah onların neyi işleyi-ciler olduklarını en iyi bilendir" buyurmuştur. 
    Bu hadisi izah eden Şârih Nevevî, muhakkak âlimlerin sahîlı mezhebi ve tercihi, müşrik çocuk¬larının cennetlik olduklarıdır, demiştir. Tahkîk ehli "... Hiçbir günahkâr, baş¬kasının günah yükünü yüklenmez. Biz bir rasûl gönderinceye kadar (hiçbir kimseye ve kavme) azab ediciler değiliz"(el-lsrâ:i5) âyetini hüccet getirip, akil ve reşîd olmayan çocukların azab olunmayacağına hükmetmişlerdir.
   Hulâsa bu hususta âlimler arasında üç görüş vardır:
    a. Müşrik çocuklarının babalarına tâbi' olması;
    b. Bu hususta bir hükme varmayıp tevakkuf edilmesi;
    c. Müşrik çocuklarının cennetlik olmalarıdır.
    Nevevî'ye göre de sahih olan üçüncüsüdür.


Selam ve dua ile


     Kuran-ı Kerim Meali, Diyanet Yayınları
     Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, İbrahim Canan, Akçağ Yayınları
     Sahih-i Buhari Ve Tercümesi, Mehmet Sofuoğlu, Ötüken Neşriyat
     Büyük Kuran Tefsiri,Ömer Nasuhi Bilmen
     Mektubat, Kastamonu Lahikası, Bediüzzaman Said Nursi, Envar Neşriyat
     Kader Nedir,Mehmet Kırkıncı,Zafer Yayınları
    Osmanlıca Lügat,Sebat Basım Yayın
   
www.sorularlaislamiyet.com

 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 15.01.2012 16:56:34 itibariyle düzenlenmiştir.

Slm. Gündüzalp soruma verdiğiniz açıklayıcı cevap için ve eklediğiniz site adresi için Allah razı  olsun  her ikisindende faydalı bir bilgi edinimini sürdürüyorum ve inş. okudukça ve siz gibi bilgi paylaşımında bulunanlar sayesinde bilgi edinmem devam edecek tekrar Allah razı olsun ......

Durse arkadaşım bir kaç hafta önce," müslüman olmayan anne babaların çocukları cocuk yaşda vefat ettiklerinde onların ahiretteki durumları hakkında bilgi merak ediyorum. Gündüzalp  bu konuda bir bilgi paylaşımı olursa memnun olurum ." demiştiniz sorunuzun cevabını aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.Selam ve dua ile

Dünyanın ıssız bir köşesinde doğmuş ve islamı hiç duymamış kimselerin durumu ne olacaktır.?

Zaman ve mekan unsuru bir insanın müslüman olması için neticeyi belirleyen bir sebep değildir

Ehl-i Fetret ne demektir.?

Ehl-i Fetret dinin emirleri ve ibadet ile mükellef midir?

Ehl-i Fetret Allah'a iman ile mükellef midir?

Peygamber efendimiz (sav) den sonra inanmayan insanlar üç sınıftır.

 

 

 

Bu mesaj, gunduzalp tarafından, 29.03.2012 22:57:22 itibariyle düzenlenmiştir.
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso, molafm,
Son Oturumlar: