Görüntülenme: 122669

AMA HEP İĞNELEYİCİ HEP İĞLEYİCİ OLMUYOR Kİ???

EYY M BİRGİN ABİ

Ama siz hep benim söylediklerimi faklı aldılıyorsunuz ben biraz hareketlilik olsun diyerekten öle bişi demiştim

insanları zorlayalım diye değil tabiki? öyle bir şeye hem gerek yok hemde kimsenin hakkı yok

neyse hayırlısı olsun bakalım siz nasıl uygun görüyorsanı o olsun

ama sanki benim biraz heyecanım kırılıyor

Motamot Cevap
2011/03/11 16:32
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 5,7 (2 oy)

Kimi hep iğneliyor ve neyi farklı algılıyorum, ey vuslatnur?

Benden beklediğiniz motamot bir cevap mıdır?

Konu açılmışken veya aklıma gelmişken başka hususlara değinmemeli miyim?

Neden üzerinize alınıyorsunuz ki her şeyi?

Üzgünüm ama şunu söylemeliyim ki; benim mesajlarımın arka planını doğru anladığınızdan emin değilim.
Bu benim beceriksizliğimdir elbet; bu kadar anlatabiliyorum işte.

Esen kalınız...

Bu mesaj, m1gin tarafından, 11.03.2011 16:47:15 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com

 

bana bu saatten sonra susmak kalıyor sayın mbirgin

sizde esen kalın...

Bir Hikâye
2011/05/11 2:57
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 5,2 (2 oy)

Öyle bir şey değil ki bu bir an da silip atasın. Rehberden sihirli numarayı silmek, harflerin en güzel sıralanışını kazıdığın kâğıtları buruşturup çöpe atmak gibi basit değil. Bu daha farklı sanki içinde isteyerek büyüttüğün kanserli dokuyu uyuşturmadan kör bıçakla kesip atmak gibi bir duygu. Kısa sürede çok acı çektirir, hayata küstürür, en küçük şeyleri bile anlamsızlaştırır. Sorgular olursun her şeyi. Sonucu yaşarken bir an da sebeblerini aramaya koyulursun ama nafile. Hiç çıkış yolunun kalmadığını hissedersin. Göğüs kafesi yetmiyormuş gibi bir kafes daha eklenir göğsüne. Ağlayamazsın o an, utanırsın, feryat edemezsin. Kimsenin seni anlamadığını düşünürsün, tek âşık olan senmişsin gibi. En büyük aşk benimkisiydi dersin sanki bu dünyada Leyla ile Mecnun'dan habersizmişçesine.

Aniden müthiş aklının farkına varırsın, bir çıkış yolu bulma umuduyla son bir kez de ona başvurursun. Ve fırtınalı bir o kadarda dengesiz çekişme başlar gönlün ve mantığın arasında. Aslında mantık oldukça güçlüdür gönle nazaran ancak insan, doğuştan gönlüne sadıktır. Mantığın bir bir sıralamaya başlar numaralarını. Önce egonu şişirir, seni dünyanın merkezine yerleştirir. Beyninde ki sevgi bölgesine sayısız morfin iğneleri vurur. Sonra aşkın büyüsüne ve masumiyetine aldırmaksızın anılara saldırır, onları çirkinleştirir. En sonunda hafızandaki görüntüsünü bulanıklaştırıp unutturur. Gönlünse aklının bu hücumuna müdafaa etmekten kendi numaralarını sergileyememiştir bile. Bir anda sevinirsin çünkü aklın sayesinde âşık olduğun kişi artık nefret ettiğin kişi olmuştur ve onu düşünüp kahrolmuyorsundur artık. Evet, aklın başarmıştır seni bu dertten söküp almıştır. İçten içe gözyaşı döken gönlünü göremez olursun çünkü aklın bir an bile buna izin vermez.

Aklın elde ettiği galibiyetten kısacık bir süre sonra işler artık farklı bir boyut kazanır. Çünkü bütün yaptıklarında sadece mantığına danışman bir anda seni onun değil, onu senin sahibi haline sokmuştur. Bunu görmek müdahale edememek zaten kanatları kırılmış, bastırılmış ve iyice törpülenmiş olan biçare gönlüne büyük azap yaşatmakta ve sen bunu aklının gerdiği kalın perde sayesinde göremez hale gelmişsindir. Aklın da artık seni iyiden iyiye kumandası altına aldığının farkına varmıştır ve tek hâkim olmak için gönlüne son bir kez kökünden kazımak için saldırır ve sende aklının bu isteğine bağnazca karşılık verirsin. Aklın gönlünü öyle bir zindana atar ki ne ışık girer ne de ses çıkar. Artık bütün karşı cinsten nefret eder hale gelirsin. Onlara küfreden, aşağılayan biri olmuşsundur. Zaman sonra gereksinimlerin baş gösterir. Aklınla bir olup karşı cinsi yatağa atmak için türlü planlar yaparsın. Kalplere sevgi aşılayıp karşı cinsi kendine âşık edersin. Sonrada işin bitince ardına bakmaksızın gider, kalplerde dolması mümkün olmayan boşluklar açar ve de bununla gurur duyarsın.

Artık günlerin böyle devam eder aşk oyunları, şamata, eğlence derken kendini iyice aklına esir edersin. Ta ki o eski sevgiliyle karşılaşana kadar. Kafanın içinde şimşekler çakar, nabzın yükselir, kanının damarlarından taşıp vücudunda yol bilmeksizin dolandığını hissedersin. Mantığına ilk başvurduğunda ruhunu sevgilide bıraktığını unutmuştun ancak onu görünce yüce Ruh’un tekrar vücuduna girmiş ve etkilerini göstermiştir. Mantığın şoktadır uzun zamandır elinde tuttuğu seni kaybetmek istememekte bu yüzdende ona selam vermen yerine rezil etmen için baskı yapmakta ve bunun için türlü oyunlar anlatmaktadır sana. Ama sen kıpırdayamazsın bile, donup kalırsın bir kelime bile çıkaramazsın ağzından. Çünkü ruhun geri gelmiştir ve mantığının isteklerini yapmaman için seni sıkıca tutmaktadır. Bunun tek fırsat olduğunu bilen gönlün öylesine yüklenir ki tıkıldığı zindanın duvarlarına kalbinde, inanılmaz bir sızı hissedersin o an. İşte buna aşk denir.

Ömer SÜER

Edep ve Hayâ
2011/07/19 9:05
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 8,1 (3 oy)

Kelime anlamı olarak saygı, iyi ahlak, güzel davranış, haya anlamına gelen edep; dini bağlamda ise ruhun kazandığı ikinci kimlik anlamına gelir. Kişinin dindeki kuralları sindirmesi ve haya ile birlikte yaptığı işlerde Allah’ın varlığını ve birliğini hatırlayarak her daim doğru olan davranış ve düşünceye meyil etmesidir.

Tasavvufi anlamda edep ise ihsan mertebesine ermektir. Bu mertebeye ulaşmış kişi yaptığı her işte Allah’ın (c.c) kendisini gördüğü gerçeğini bilir ve o edebe göre hareket eder. Allah’ı (cc) görüyormuşçasına da ölçülü ve nizamlıdır.

İşte edebin en gerçek hali:

Ebû Muhammed Harirî kuddise sirruh buyurur:

- Yirmi senedir ayağımı uzatıp oturmadım. Dedim ki Rabbime karşı edepli olmak, benim için daha evlâdır.

Edep... Ateş ile aşkın hürmetinde O’na rızanın, ruhun bedene üflenmesi misali teslimiyeti. Sevginin, kayıtsız şartsız inanışın, hayanın göstergesi. Kişinin nefsinin emirlerine “la” diyebilmesi…

Edep ile ikiz kardeş gibi görülen haya da utanma, ar, namus anlamlarına gelir. Kişinin çirkin olan işlerden uzak durmasıdır.Bir nevi edebin tamamlayıcısı hükmündedir.

Haya durgun, berrak bir deniz gibi zerre kaygısı olmadan dibini gösterir.Hayası olanın imanı su gibidir…. Katıksız, saf…

Haya imandandır. İmanı olan Cennettedir. Fuhuş kötülüktür. Kötüler Cehennemdedir. (Hadis-i şerif-Et-Tergib vet-Terhib, Buhari)

 

Haya ile iman, beraberdirler. Biri gidince, diğeri onu takib eder. (Hadis-i şerif-Nisab-ül-Ahbar)

Bu hadisi şeriften de açıkça anlaşılıyor ki kişi Allah’tan hakkıyla haya etmedikçe imanı da tehlikeye giriyor.

Peki ya bizler?...

Alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan, ve “ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” diyen; ahlak ve şahsiyeti ile insanların en mükemmeli olan bir Peygamberin ümmetiyiz. İnsanlığın hayadan ve edepten yoksun olduğu, vahşetin kız çocuklarını diri diri toprağa gömmekten zerre kadar yüreğinin sızlamadığı, insanların ateşlerde diri diri yakıldığı karanlık devirlerde dahi “Muhammedü’l Emin” olarak anılan Hz. Muhammed’in tamamlamak üzere gönderildiği ahlâkı emanet ettiği ümmetiz biz. Onun, “ beni görmedikleri halde bana inanan kardeşlerimi görmeyi çok isterdim” dediği kardeşleriyiz biz…

Emanetinin bekçileriyiz...

Lâkin…

Kavram kargaşası altında din gökdelenlerinin her gün yıkılıp yıkılıp tekrar kurulduğu, fitne ve fesatın kol kola gezdiği; yollarda, otobüslerde, iş yerlerinde, evlerde, televizyonlarda boy boy sergilendiği ahir zamanda çığ misali düşüyoruz edep mertebesinden…

Ahlakın derin anlamının yitirildiği, gerçek ahlakı yaşayan uhrevi hayatların anlatıldığı tenha kitap sayfalarının raflarda tozlandığı bir çağda örümcek misali kendi imanlarımızın ağını örer olmuşuz. Edep ve haya kavramları geleneksel ve toplumsal kurallar hâline dönüşmüşken aslında bizler kendi kendimizi ölmeden öldürmüşüz…

Ne acı… Kopan feryatlar gün be gün buharlaşan Edep ve Haya’nın ardından değil…

Ne acı…Gözlerden akan yaşlar O’na AŞK’tan değil; dünyalık heva ve heveslerden…

Ne acı emanete hıyanetin kol gezdiği sokakların vatanıyız biz…

 

Mü'minlerin annesi Hz. Aişe'ye Ashab-ı kiram'dan birisi Hz. Peygamber'in ahlakını sorduğu zaman, Hz. Aişe; "O'nun ahlakı Kur'an idi" demişti (Müslim, Müsafirîn 136).

Kim uyandıracak bizleri? Kim uyandıracak bu ümmeti? Bu hezimet yığınları, bu din yoksunluğu, bu edep perdesinin yırtılışı hangi ölçüsüzlüğümüze biçtiğimiz kılıf?..

Peki ya gençlik bu köprünün hangi ayağında tutulup kalmış?...

Avrupalı olmayı kendine marka yapmış, beyni hür olmak adı altında yıkanan gençlerin Edep ve Erkam’ı bilmeden nesilden nesile geçmesi ve bu sapkın yolun yolcusu niteliğinde nesiller yetiştirmesidir yürek burkan, taş gibi ayağımıza takılıp duran gerçek. 21.yy’ın modernliğinde edep ve haya’yı özgürlük safsatası adı altında eriten, yok eden gençliğin hâli kemale ermiş, edebin hoşnutluğunu görmüş yürekleri acıtıyor.

Oysa ki Nabi dize dize hüzünlere boğulmuştu Peygamber şehrine girerken. Yol arkadaşının uyuya kalıp ayağını peygamber şehrine doğru uzatması içini titretmişti. Edep edep titriyordu… Dilinden sözler gayr-ı ihtiyarı dökülüyordu; çağlıyordu peygamber şehri edep diye…

 

Sakın terk-i edepten kû-yı mahbûb-i Hüdâdır bu Nazargâh-ı ilâhîdir makâm-ı Mustafa’dır bu.” (Nâbi)

Edep Nabi’nin ağlayan dizelerindeki sevdanın çınladığı minarede…

Edep… Can ile Canan arasındaki sıratın ateşe el; aşka gönül verdiği ince köprü.

Edep genç yaşında, evliliğinin baharında bir gram dahi şüphe etmeden evini İslam’a açan Erkam’ın evinde idi… İslam’ın tebliği ilk zamanlarda burada yapılıyor, Hz.Ömer burada kelime-i şehadet getiriyordu. Darü’l Erkam dinini ve peygamberini yalnız bırakmıyordu. Bizlerin bugün yapamadığını onlar yapıyordu. İslamı öğreniyor; öğrendikçe seviyor; sevdikçe sahipleniyordu…

Onlar Resulullah’ı da Edeb’ i de biliyorlardı ve dil ile ikrâr kalpleri ile de tasdik ediyorlardı.

Daldığımız gaflet uykusundan edebe riayet bilincinde uyanmak duası ile.

 

Seher Borcekli

[ Yarışma için gönderdim yazıyı, umarım doğru yere gelmiştir, daha çok yeniyim sitede biraz karışık geldi :) ]

sanıırım yazıyı bir tek M1GİN bey okudu :):) olsun o da yeter, kanaatkâr olmak da fayda vardır :)

 Öncelikle hoşgeldiniz sevgili sheher kardeşim.

Günümüzün en çok aç kaldığı, yoksullaştığı bir konuya değinmişsiniz tebrik ederim. Söylenecek söz bırakmamışsınız, duyarlılığınız için teşekkür ederim kendi adıma. Hayâ elbet bayan/erkek ayırdımı yapılmadan olması gereken bir haslet lâkin yazınızı okuyunca Bedirhan Gökçenin şiirindeki dizeler aklıma geldi;

"Eskiden utanınca yüzü kızarırdı tüm ergenlik kızların
Şimdi yüzü kızarınca utanır oldularsa suçu kimde bunların"....

Utanma Zamanı
2011/07/21 8:46
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 8,5 (1 oy)

Alıntıladığınız dizeler beni sarstı ey abheri; özellikle "Şimdi yüzü kızarınca utanır oldularsa suçu kimde bunların" dizesi... 
Vaktiyle utangaçlığı yenmek için kaç adet kitap okuduğumu ve ne türlü uygulamalar yaptığımı hatırlayınca kendimden utandım yahu! 

Bir de hazır utanmışken iyice ıslanayım diye düşünerek, bir kısmını eklediğiniz şiirin tamamını ve dahi Bedirhan Gökçe'nin sesli yorumunu buldum. 

Bu arada sheher 'e de bir çift sözüm var. :P
Sitemizin büyük bir sessiz takipçi kitlesi bulunuyor... Hani utanmasam sitenin istatistiklerini de gözler önüne sererdim de, gerek sizin değerli yazınızın ruhuna, gerek abheri'nin mesajına saygısızlıktan hayâ ederim... Değilse bunca söz kime söylenmiş, olurdu sanki. :)
Hâl böyleyken, siz de doğrudan bir geri bildirim almamaya, ancak gizli bir beğeninin varlığını hissetmeye alışırsınız sanırım. 

Ve şimdi Bedirhan Gökçe'ye kulak verme zamanı...

Beyaz Menekşe (Bedirhan Gökçe)

Eskiden utanınca yüzü kızarırdı tüm ergenlik kızların
Şimdi yüzü kızarınca utanır oldularsa suçu kimde bunların

Eminim anneleri yaprak kuruturlardı defterlerinde
Adları Ayşe adları Fatma nesrin gülsüm en çokta masum
İçinden ok geçen karalama kalpler çizerlerdi
Utanır yine çizerlerdi
Hepsi biraz kareli defter biraz kurşun kalem birazda teneffüs saati gülerlerdi
Sevmek o zaman yaralı bir kalpti
Sevmek o zaman utanmak demekti
Aşk henüz ayağa düşmemişti
Sevmek belkide biraz utanmaktı

Eskiden utanınca yüzü kızarırdı tüm ergenlik kızların
Şimdi yüzü kızarınca utanır oldularsa suçu kimde bunların

Eminim eskiden anneleri okuldan çıkınca ilk adres eve giderlerdi
Gölgelerine bile değmekten çekinir
Sevdiği bile olsa bir oğlanın gözleri akı verse bakışlarından
Kirlendiğini düşünüp gözyaşlarıyla silerdi
Sevdiğinin hayalini gözlerinden
Sevmek o zaman tertemiz bir hayaldi
Sevmek o zaman yabanıl bir umudun değmediği
Sevmek şıpsevdi bir iştah değil
Sevmek uzaklarda çok uzak bir evin penceresinde
Sabırlı bir beklemeyle sulanan bembeyaz bir menekşeydi

Kuzum değişmeyen neydi eskiyen ne
Zaman mıydı değişen yoksa değişmek kirlenmek için bir bahanemiydi
Biz mi büyüdük ar yıkanmaz mı utançla
Geçmi kaldık yoksa geçmi kaldık
Avuçlarımızdan kayıp giden sabahla… 

 

İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com

Çok çok teşekkür ederim sayın ahberi.. bazı değerleri yitirmenin feryadı niteliğindedir dizeler..inşallah zaman bizleri utandırır ve daha farklı şeyler yazmaya sevkeder.. alıntı yaptığınız dizeler insanı biraz daha düşünmeye sevk ediyor.. konuya ilginiz için teşekkür...

ve sayın m1gin ...:):)

sözlerinizden biraz sitem sezdim bilmem yanılıyor muyum..;) varsa bir kusurumuz affola:):) sözüm siteye ya da az takipçsii olup olmadığına değildi..ki siteniz kendisini fazlasıyla kanıtlıyor hiç merak etmeyin..:):)  yazarın derdi başka..:) insan bir şeyler yazınca inasnların okuduğunda ne hissettiklerini ve düşündüklerini merak ediyor..tüm meselem buydu :):)

Silgi
2011/07/22 17:35
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Aman efendim, benim sömzlerimde nasıl bir sitem buldunuz? Asıl sitemli olanlar sizinkiler değil miydi, ey sheher

Benimkisi hazır fırsatını bulmuşken, şöyle gizliden gizliye siteyi bir öveyim, çabasıydı. 
Öyle ya, büyük bir takipçi kitlemiz var lâkin sesleri çıkmayınca iş başa düşüyor işte. :P

Şaka bir yana, bu durumdan hoşnutsuz filan değiliz. Çoğu sitede gördüğümüz üzere her taraf kuru mesajlarla kaynayacağına, varsın az bir katılım olsun, lâkin nitelikli bir katılım olsun.

Lâf aramızda, arada bir yavan kaldığını hissettiğim mesajları zaman sonra sildiğim de oluyor. :P
Hatta şöyle bir otomatize sistem geliştirmeyi dahi düşündüğüm oldu:
Mesela bazı mesajlara im konulabilsin ve diyelim 30 gün sonra otomatik olarak sistemden silinebilsindi. :)
Ancak gelen katılımlara bakıldığında, www.mbirgin.com için böyle bir özelliğe ihtiyaç olmadığını görüyorum, ne güzel ki.

Gelelim yazar olarak sizin beklentinize... :)
Elbette ki bir ürün/eser ortaya çıkarıldığında, emek sahibi bunun değerlendirilmesini/yorumlanmasını ister...

Gelgelelim "Amatör Yazarlar Yarışıyor 3" uygulamasına eklediğimiz bir maddeye göre, yarışma sonucu açıklanana dek, yazılar hakkında yorum yapılmaması yönünde oldu. 

Sonuçlar açıklandığında belki birkaç yorum alabilirsiniz... Yine de bilemiyorum ama... :)

İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Yanıt: Silgi'ya Yanıt
2011/07/22 21:56
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

desenize sessiz yığınların fırtınları kopuyor bu sitede sayın m1gin hem dediğiniz gibi siz sessizlerin sesi olmuşsunuz, daha ne olsun

mesaj silme konusuna gelince ..:) bırakın bazılaı da yavan kalsın efendim :):) gerçi sitede öyle bir sıkıntı yok gibi, herhalde sanırsam

..kurallara saygımız sonsuz, yazar sessizliğe de razıdır,,

Sükût
2011/07/22 21:58
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Yarisma sonucu aciklanincaya kadar konular hakkinda yorum yazilmamasi gerekiyormus.

Hmm; tam da son paylasimlara baktiktan sonra forumdan yine sessiz sakin ayrilmayayim diye düsünürken, payima sükût düstü :-)

 

Zırnık
2011/07/23 0:32
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Belirlenen kurallara saygınızdan ötürü teşekkürler ey sheher. Hadi ben de bunun karşılığında size bir jest yapayım ve dememi istediğiniz bir ifadeyi söyleyeyim:
"Sessiz yığınların fırtınaları kopuyor bu sitede sayın sheher!" 
 

Nasıl yani ey hazani? Şimdi topu bana mı atıyorsunuz yani? Koskoca sitede bulunan onca konudan birini seçemediniz de, bula bula kısıtlaması bulunan bir konuyu mu buldunuz? :)
Hani yorum yapılması kısıtlanmış olsa da, aday yazıların oylanması teşvik edilmektedir... Bunu olsun yapabilirdiniz. ;)

Merak etmeyin, bu sükutunuz uzun sürmeyecek...  abheri 'nin mutfağında yapmam gereken kimi işlerim var... İlgilendiğim çok sayıda çalışma sebebiyle şimdilerde kafam karışık gibi... İyice acıktığımda kendimi mutfağa atmanın plânlarını yapıyorum... Hoş, oraya aç girersem bir daha sağlam çıkar mıyım, onu da bilmiyorum... :P
Zira sapasağlam girdiğimde bile, abheri'nin bıçak takımı ile talim yapan siz asistanının bakışları dahi beni ürkütüyor. :)
Kaldı ki, yaptığınız yemeklerden zırnık tattırmadığınız ve dahi tattırmayacağınız ortadadır... :P

Neyse, ben yemeğimi yemiş, karnı tok ve dinç bir halde gelirim yine. :)

Bu mesaj, m1gin tarafından, 23.07.2011 01:52:56 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Gözüm Başım Üstüne
2011/07/23 5:01
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ey m1gin

Yahu insan ne gerekli bir haslet olduğunu dikkate almayıp utangaçlığını yenmek için girişimde bulunur mu? Madem ki bulundu sonra da bu girişimi için utanır mı? Madem ki utandı bunu artırmak adına şiirin üstüne bu kadar gidilir mi? (farkındayım ziyadesiyle saçma sorular, bırakın da gece gece sulandırayım biraz ortamı, hem bu işi hep m1gin yapacak değil ya)

Neyse yiğidin hakkını yememe bölümüne gelelim; :)

Şiiri sesli olarak eklediğiniz için gerçekten müteşekkirim ey m1gin 

Böylesi duyarlı ve okunulası yazılarınızın devamını bekliyorum sevgili sheher

 Ahh ah sevgili hazani kardeşim insanın en konuşası anlarında sükût başa düşüyor kimileyin lâkin merakta kalmayınız sessizliğin sağır edici sesini duyan kulaklar var :)

Şimdi yiğidi katletme vakti :)

İyi de mutfağımda ne işiniz var ey m1gin? Hele ki bıçaklarıma nasıl dil uzatırsınız :)

Ben ki iştiyakımı gidermek adına bu  aletin tüm sülalesini mutfağımda barındırıyorum, laf söyletmem yani :)

Ama damağınızı güzel lezzetlerden mahrum etmemek adına ziyaretse niyetiniz, gözüm başım üstüne 

Gözünüz Aydin
2011/07/23 18:50
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ey m1gin, topu size degil kendime atmistim aslinda :-)

Zamansizliktan (belki de bazen ihmalkarliktan) paylasimlari okuyup yorum yapmazken, simdi yorum yazmak istedigimde, kurallarla karsi karsiya kaldim. Hicbir sey yazmadan yine cikmak yerine, forumda benim gibi daha cok sessiz sakin takipcilerin var olabilecegini ima etmek icin birkac kelam etmis bulundum...

Sükûtum uzun sürmeyecek mi? Oyy; simdi korkmaya basladim, sussam en iyisi olacakti desenize :-) Sevgili abheri ablanin mutfaginda ne isiniz var? :-)) Bicak takimi ile talim yapmayi mi ögreneceksiniz yoksa?.. :-))) Yemekleri tatmak icinse ziyaretiniz, abheri abla "gözüm basim üstüne" demis bile. Hadi gözünüz aydin m1gin :-)

Dertli Şaşkın
2012/08/04 5:01
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

sen gönülden yaralanmışsın. seni tedavi edecek bir doktora ihtiyacın var. durma koş! hemen aydınlıkların bir bir dile geldiği şu mâna hastanesine. hem sakın sen o hastaneyi sıvı ilaçların, katı hapların kutularıyle dolu biryer zannetme. oraya ancak kalbinden yaralı olanlar başvurur. hem sen  o kalbi üç dört odacıklı bir et parçası da zannetme. o öyle bir şeydir ki; bir kez kapısından içeri girdin mi kocaman bir deryanın ortasında bulacaksın kendini. ve o zaman anlarsın ki şu ıstıraplar, ahlar, haykırışlar basit bir gölge uğruna imiş.

Oysa ehil bir dert öyle mi? dert öyle olmalıdır ki; insanı ağlatırken aynı zamanda dünyanın en mesut insanlarından kılmalıdır. işte böylesine bir dert ancak kalp alemlerinin büyük sultanlarının bahçelerinde filiznebilir. Ülfet ve üns Sultanının tatlı nameleriyle hemhal olmak varken, şu kısacık ömürde asla seni maksuduna erdirmeyecek bahanelerle yanmak, bu kadar içli içli yakınmak sence akıl işimidir.

koş hadi durma! bir gönül sultanı bul. ve gönül aleminin kutlu tepelerinde aşıklarla beraber ol. beraber ol ki bütün dünyanın kasvetleri sana doğru akın akın saldırsalar bile, asla seni bırakmayacak ve yıldırmayacak Hakiki Dostu tanıyasın.

Bu mesaj, m1gin tarafından, 04.08.2012 09:58:53 itibariyle düzenlenmiştir.

 

Bu mesaj, Mizar tarafından, 04.08.2012 17:20:15 itibariyle düzenlenmiştir.
01
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: akbulut.f, paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie,
Son Oturumlar: