Neden?

Nergis Altaş
Neden?

Neden her evladı olana "anne-baba" gibi yüce sıfatlar yüklüyoruz ki!?

Her mesleğin bir olgunlaşma süreci var. 2-4-6 yıl ve daha da fazla seneleri insanlar öğretmen, doktor, mühendis vs. olabilmek adına tüketiyorlar. Ama anne-baba olmak için harcadıkları süre birkaç nefeslik bir zaman!

Ve anne adaylığını ilan ediyor, dokuz ayın sonunda aile anne-baba oluveriyor. Bir zanaata sahip olmak için çıraklık, kalfalık gibi evrelerden geçmek gerekirken, hayatın en önemli ve değerli işini üstlenmek için, yani bir birey yetiştirmek için herhangi bir evreden geçmek gerekmiyor. Bu yüzden adımızın önüne bu sıfat kolayca eklendiğinden olsa gerek, her babayiğidin harcı olmayan bu olgunun kıymetini de bilemiyoruz.

Anne çocuğun karnını doyurup üstünü değiştirerek, baba maddi ihtiyaçlarını gidererek “ben çocuk yetiştiriyorum” derken, farkında olmadan kendilerini anne-baba olarak yetiştiriyorlar. Bir birey eğitiyor olmanın gizli gururu içlerini kemirirken, aslında kendilerini eğitiyorlar. Öğrencinin sınıf tekrarında zayıf derslerini düzeltmeye çabalaması gibi anne-baba da her yeni çocukta bir önceki eksikliklerini gidermeye çalışıyor. Tabi bu arada her okulun başarısız öğrencileri olduğu gibi, maalesef bu eğitim kurumunun da tembel öğrencileri oluyor. Nasıl ki deliliğini ya da sarhoşluğunu asla kabul etmeyen insanlar varsa, başarısızlıklarını kabullenmeyen anne-baba da bir hayli fazla.

Kolay sahiplenmenin verdiği rahatlıktan dolayı, bu meslek ciddiye alınmıyor. Çocuğun maddi ihtiyaçlarını gidermekle, her türlü eğitimin sağlandığı düşünülürken, zihinlerini ve gönüllerini doyurmak göz ardı ediliyor. Bazıları kendi ebeveynlerinde gördüğü yanlışlardan yola çıkarak, kendi çocuklarına doğruyu uygularken, bazıları ise “bizde böyle gördük” gibi haksız bir tutuma bürünüyorlar. Tıpkı beyaz da olsa, pirincin içinden itinayla taşı bulup çıkaran, ya da görmezden gelen insan gibi.

Evlatlarını birey olarak değerlendirmeyip sadece çocuğu olarak görmekte ısrar eden anne-baba, hata yapmakta gecikmeyecektir. Gözümüzde yalnız çocuk statüsünde kalırsa evlat, üzerinde her türlü hak sahibi olunan, saygıyı boş verip sevgi verilen ki, bunu bile beceremeyenler oldukça fazla, söz hakkı tanınmadığı için en başta özgüven eksikliği olan bireyler meydana geliyor. Ve çocuklardan haksız beklentilere kapılıp, onların beklediklerine âmâ oluyoruz.

Öğretirken öğrenilenlerin, eğitirken eğitiliyor olmanın farkına varmalı, yetiştirirken yetişiyor olmanın erdemini idrak etmeliyiz ki, hayat üniversitesinden mezun olurken verdiğimiz tezden yüksek puan alalım!


Dinlemek için: M. Birgin - Neden? (Nergis Altaş)

Yazarın bloguabherii.blogspot.com

Bu sayfa, 15.05.2009 tarihinde yayınlanmış, 2.09.2009 tarihinde güncellenmiş ve 10091 defa görüntülenmiştir.
Oyla!
8,8 (3 oy)
Abonelik Bilgisi
Yorumlar
abheri 2009-10-04 19:49:26 Bildir!
Ey asmer
Asıl benim sürûrumu artıran siz oldunuz, yazıya vakit ayırıp değerlendirmekle...
Ve dileğiniz asla yersiz değil bu dilek hepimiz için geçerli ve anne-babalık konusunda çok hassasım ve mükemmel olmaya çabalıyorum bende. Mükemmel kelimesini övgü olarak algılamayınız, çünkü bu konuda en iyi olmak övünülecek bir meziyet değil, olunması gereken zaten...
Dualarımda olacaksınız, dualarınızda olmak temennisi ile...
asmer 2009-10-04 19:40:44 Bildir!
sevgili abheri
cvbınıza çok mutlu oldum..
sanırım sonda ki dilek biraz yersiz olmuş...
bu konuda bu kadar duyarlı olduğunuza göre zaten iyi bir annesiniz..:)
evlatlarımızın  hayırlı birer insan olması dualarımızla diye değiştirelim..:)
selam ve dua ile
abheri 2009-10-04 19:18:54 Bildir!
Selam asmer
Bizim bir adımız olduğuna göre ve ismimizin dışında anne-baba gibi kelimelere sahip olduğumuz için sıfat demeyi uygun görmüştüm ama siz ad diyorsanız öyledir :)
Ve her çocuk farklı karekterlerde, ayrı bireyler muhakkak, ben diğerinde tecrübeli oluyorsunuz derken, onların karekter yapıları,huyları vs. katmamıştım zaten...
Ben de iki evlat emanetcisi olarak, hem üniversiteye giden hem de liseye giden ve birbirlerinden 190 derece farklı iki birey yetiştirmeye çalışıyorum Rabbimin izniyle ve söylemek istediklerinize katılıyorum...
Son olarak çocuklarla birlikte eğitilmek çok güzel lâkin eğitil(e)meyenlere küçük bir sitem di belki de bu yazı !?...
Yine son olarak asıl ben teşekkür ederim değerlendirmeniz için...
asmer 2009-10-04 16:10:44 Bildir!
öz itibariyle güzel bir yazı..
ne demek istediğini çok iyi anladım..
bir şey var anne ve baba kelimeleri sıfat olarak kullanmıyoruz ki ..
onlar ad ...:))
ben ad olarak kullanıyorum yani..
ikincisi.. nekadar kursa gideseniz gidin ne kadar kitap okursanız okuyun..
bir çocuğunuz olduğunda göreceksiniz ki bütün teorik bilgiler yetersiz kalacaktır...
18 inde bir erkek 3 yaşındab bir kız çocuğu annesi olarak söylüyorum ..
ayrıca şu tez de yanlış..birini büyütünce diğerinde daha tecrübeli oluyosunuz..yoo çok çok altını değiştirmede veya yemek yedirmede tecrübeli olursunuz .. ama çocuklar( allah ömürlerini hayırlı etsin de )farklı bir birey oldukları için o kadar farklı oluyorlar ki..
birincide öğrendiklerinizin ikinciye pek bir faydası yok..
yaa
öyle işte... onlardan çok şey öğrenmek güzel..
onlarla kendini yetiştirmekte...

bu arada nergise teşekkürler yazı için iyi bir anne olması dualarımla...
abheri 2009-08-30 17:29:33 Bildir!
Asıl ben teşekkür ederim vakit ayırıp değerlendirdiğiniz için ey hatem
Haklısınız anne-babalık çocukluktan başlıyor ama insanlarımız ebeveynlerinde olmaması gereken fiilleri dışarıda tutmakta yetersiz kalıyor ve “bizde böyle gördük” kolaylığını benimsiyorlar. Tabi bu kolaylık meselesine girince, tembellik ve düşünme yetilerimizin ne kadar zayıfladığı, hal-i hazırda bulunan fikirleri benimseme zaafımız ortaya çıkar ki, konu oldukça uzar. En iyisi kısa keseyimde sıkmayayım sözlerimle :)
Çocuk sahibi (anne-baba) olmak, evlilik kurumunda kurtarıcı olarak görülüyor:
Çocuklar hiç şüphesiz mutluluk kaynağı, ama bu bozuk bir evliliği düzeltir anlamına gelemez, hani denir ya, bir çocuğunuz olsa o sizi birbirinize bağlar, buna kesinlikle katılmıyorum eğer ailede yolunda gitmeyen şeyler varsa, sevgisiz ortama sevgiden yoksun büyüyecek birey dahil olacaktır. Birçok anne kendi huzursuzluğunu çocuğuna yansıtır, baba dışarıda daha çok vakit geçirdiği için sadece ilgisiz olacaktır ama annenin böyle bir şansı olmadığı için çocuğa yaklaşımı da kusurlu olacaktır.
Anne-babanın çocuğu hakkında her zaman söz sahibi olması gerektiğini düşünmeleri, çocuğun evlat olma dışında ayrı bir kişiliğinin olduğunu kabullenememeleri iletişimde anlaşmazlıklara yol açıyor. Sevmek yeterli görülüyor ve saygı duyulmuyor çocuklara, fikirleri önemsenmiyor, anne-baba olmanın verdiği hakla sadece kendilerinin görüşlerinin doğru olduğunu savunuyorlar. Çocuğun problemlerinin hafife alınması da ayrı bir konu, arkadaşı ile tartışması, kaleminin veya oyuncağının kaybolması gibi olaylar karşısında çocuğun takındığı melankolik tutum, anne-babanın ‘bunun için mi üzülüyorsun’ şeklinde olayın önemsizleştirilmesi, çocuk tarafından ‘ciddiye alınmıyorum’ kaygısına yol açacaktır ve sonuç olarak özgüven eksikliği tavan yapmış bireyler çıkacaktır ortaya.  
Sevildiğinin farkına varmalı çocuk, düşünceleri önemsenmeli ki ailede varlığını hissedebilmeli, şımartılmasından bahsetmiyorum asla. Her dediğini yapmakla sevilmez çocuk, yaşı kaç olursa olsun karşına alıp onu dinlediğini hissetmeli, baba tv karşısında çocuğun sorusunu geçiştirirse, anne mutfakta duymamazlıktan gelirse çocuk kendisini değerli biri olarak göremez doğal olarak. Belki o an müsait olunmayabilir, bu gayet doğal ama bu durum çocuğa anlatılmalı ve daha sonra telafi edilmesi gerekir.
Not: Kısa keseyim dedim lâkin makas kaydı elimden ve biraz uzattım, mazur görünüz :)
hatem 2009-08-30 05:59:48 Bildir!
teşekkürler nergis hanım
güzel bir fikir üzerine inşa edilmiş hoş bir yazı olmuş.metnin devam ediyor olmasını arzulayarak okudum umarım anne-babaların bu sıfatı hak etmesi için gereken olgulardan bahseden bir metinle konuya devam edersiniz.
şahsi kanaatime göre anne-babalık çocukluktan başlıyor ebeveynlerin yetiştirme yöntemlerini görüp uygun olanı almalı,ebeveynde olmaması gereken fiilleride dışarda tutmalıyız.
  seslendirme konusunda ustalaşan mistik insan mustafa kardeşimede teşekkür ediyorum...
abheri 2009-06-11 21:40:03 Bildir!
Sevgili ISIK
Yorumunuz için çok teşekkür ederim, böyle güzel bir şeye vesile olabildi isem ne mutlu.
İnanın çocukların yüzünde bir tebessüme yol açmak ve bu sevince gözlerimizin değivermesinin verdiği mutluluğu hiçbir şeyde tadamayız...
ISIK 2009-06-11 16:50:10 Bildir!
Sevgili Nergis çok duyarak okudum yazını.Anne -baba sıfatlarını hakkıyla taşımak sanıldığı kadar kolay değil bahsettiğin gibi.Rahmetli annanemin sözü geldi hemen aklıma 'anne-baba olmak zor zeneat' derdi.Çocuk aklımla ne demek istediğini çocuğum olunca anladım:)İnsan olma olgusu bebeklikle başlıyor,veriyorlar anne- babaların kucaklarına. Rabbimiz tarafından daha dünyaya gelmeden anne-baba sıfatları yükleniyor insanada. Kendi anne-babasından öğrendiği gibi  yetiştiriyor onlarda geleceğin anne-babalarını.Bir anne olarak hele birde çalışan bir anne olarak çocuklarımla gereğince ilgilenememenin eksikliğini bir kere daha hatırladım bu yazınızla:( Bugün kuzucuklarıma daha çok sarılıp,çok çok öpeceğim onları:))))
abheri 2009-06-04 22:46:41 Bildir!
Selam Itri
Sarfetmiş olduğum cümleye katılmamanızdan hergiz(asla) rahatsız olmadım bunu belirtmeliyim.Anne-baba kelimeleri yerine farklı sözcük arayışına girmek tabi ki yersiz olur,anlatmak istediğim bunun bilincine varılmasıydı.
Kimimiz söyleyebilir ki bu konuda gerekeni tam olarak yaptığımızı? Ama hac yolculuğuna çıkan karınca misali,bizde bu önemli görevde en iyisi olmak adına o yolda ölemez miyiz? Hani amire,arkadaşa,dosta yada en sevdiğimize gösterdiğimiz önemi asıl çocuklara göstermeliyiz diye düşünüyorum...
Neyse bu naciz yazıya zaman ayırıp yorumladığınız için çok teşekkür ederim.
Selam ve dua ile...
Itri 2009-06-04 13:22:55 Bildir!
A. Selam.

Herseyden once fikirlerinizin coguna katiliyorum. Bir cumlesine katilmamisim cokmu? Hem anladigim kadariyla bilincaltinizda sizde benim gib dusunuyorsunuz:Anne-Baba ya (haketsin,etmesin) baka tabir yakismaz.Bazilari O tabire yakismiyor diye ikinci bir tabir mi bulacagiz?

Hem "gerekenin yapildiginin tam olcusu nedir?" Sahsen bir cogumuz Kur'an'in bize yuklemis oldugu "coban" vasfini,yapmamiz gerekenleri layikiyla yaptigimiz soylenemez.Bu konuda hemen hepimizin eksikleri var,peki napacagiz? yapamiyoruz diye anne-babaliktan vazmi gecelim?

Ben Anne-Baba ya bir kac konuda bu sifatin verilemiyecegini kabul ediyorum: Kurtaj yaptiran, evladini camiye, cope atan, sapik olan..vs.vs.

Bilmiyorum,anlatabildim mi?
abheri 2009-06-04 11:41:29 Bildir!
Selamlar
Öncelikle m1gin kardeşime teşekkürü bir borç biliyorum. Birincisi henüz haketmediğim "yazar" kelimesini bana atfettiği için, ikincisi ise cümlenin anlatmak istediği ifadeyi net bir şekilde açıkladığı için.
Itri kardeşim tabi ki bende bir "anne" olarak başka bir kelime kullanılmasına karşıyım, lâkin haketmeyen insanlara bu sıfatın yüklenmesinden oldukça müteessirim. Ve artık gerçek anlamının gözardı edildiği ya da duygu kıyafetini üzerinden atmış üryan kelimelerle karşı karşıya olduğumuz hakikâtini de görmezden gelemeyiz...
m1gin 2009-06-04 08:56:06 Bildir!
Selam Itri,

Benim anladığım kadarıyla yazar, "anne, baba" sıfatlarını kullanmayalım demiyor. Onun dediği, bu sıfatlarla anılan kimselerin, sıfatın hakkını vermesi gerektiği.

Zaten sözü edilen cümlede "her" sözcüğü bulunuyor:
'Neden her evladı olana "anne-baba" gibi yüce sıfatlar yüklüyoruz ki!?'

Cümlenin bendeki izlenimi böyle işte. :)
Itri 2009-06-04 01:48:43 Bildir!
Yazida anne-baba icin yapilan elestiri-uyarilar cok guzel ve gerekli de en bastaki ifadeye biraz takildim:
"Niye anne-baba gibi yuce sifatlar yukluyoruz?" Peki ne diyelim? Bu yuce vasfi en iyi bu ifadeler karsiliyor da onun icin,baska kelime kullanilmasina bir "baba" olarak karsiyim.
huseyin 2009-05-21 11:41:36 Bildir!
Çok önemli bir konuya değinilmiş.Her şeyin başı aile.Bir öğretmen olarak bunu açık bir şekilde müşahede ediyorum.Hatta -her çocuk ailesinin temsilcisidir, resmidir.- diyebilirim.Bana kalırsa, her çocuğun -evlilik okulu- gibi bir okılu okumsı şart koşulmalıdır.Ancak o zaman evlenmelerine müsaade dilmeli.Belki uzun yıllar sonra, aileler belli bir düzeye geldikten sonra bu okulları okuma şartı kaldırılabilir.Çünkü aileler de bir yerde YATILI BİR OKUL GİBİDİR.İyi bir ailede yetişen bir çocuk ileriki yaşamında iyi bir ebeveyn olacaktır.Bu konuda çok şey söylenebilir.ÖRNEK;İnsanlık ailesi gibi...
abheri 2009-05-15 09:32:35 Bildir!
Değerlendirme için teşekkür ederim m1gin

Elime kalem alıp yazarken düşünürüm bazen, elimimin mi, kalemimin mi yoksa onlara bu hakkı veren benim mi daha iyi yazdığını...

Sonra hemen kendimi yanıma çağırıp,elime ve kalemime bunları Yazdırana şükretmem gerektiğini ve bunu hiç aklımdan çıkarmamam gerektiğini hatırlatırım...

Bahsettiğiniz şu sertifika meselesine gelince, aynen katılıyorum ve bunu bir proje olarak değerlendirip hayata geçirmek gerek :))
m1gin 2009-05-15 08:23:31 Bildir!

Sıradışı bir yaklaşım sergilenmiş yazıda. :)

Özellikle şu cümle ilgimi çekti:
"Anne çocuğun karnını doyurup üstünü değiştirerek, baba maddi ihtiyaçlarını gidererek “ben çocuk yetiştiriyorum” derken, farkında olmadan kendilerini anne-baba olarak yetiştiriyorlar."

"kendilerini anne baba olarak yetiştiriyorlar" :)
Evet, oldukça hoş bir tespit.
Mesela, ilk çocuğu olan bir anne çocuğun bakımını yaparken dahi hayli zorlanabilip, tecrübeli büyüklerine danışırken; daha sonraki çocukları için, en azından aynı meseleler için başkalarına danışma ihtiyacı hissetmeyecektir. :)
Neden? ;)
Çünkü, annelik bilgisini ilerletmişti, ilk çocuğu vesilesiyle. :P

Aslında yazıdan şöyle de bir fikir çıkarılabilir mi ki? :)
Anne baba olmak isteyen adaylara, "annelik babalık" ya da benzeri bir kursa katılma ve sonuçta başarılı olduklarını gösterir bir sertifikaya sahip olma zorunluluğu olsa mı ki? :P

Yazıda gerçekten önemli hususlara değinilmiş. 
Kaleminize kuvvet! ;)

Etiket Ekle
Etiket: yazı, sesli yazı
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso, molafm,
Son Oturumlar: