Başarmak istiyoruz. Sıkı çalışarak da isteğimizi açığa çıkarıyoruz. O yolda ilerlemek ama daha hızlı nasıl ilerleyebiliriz? Başarıya daha süratle yaklaşmanın çareleri var mıdır?
Konuyu açarken aşağıdaki satırları tartışarak vaktinizi zayi etmeyeceğiz:
a) Erken uyanmak
b) Günün programını çıkarmak
c) İyi bir hazırlık
d) Takip listesi oluşturmak
e) Bloklar halinde çalışarak nefes almak
f) Israrla yoğunlaşmak
g) Güne olabildiğince tekrar sığdırmak
Tartışmayacağız çünkü faydaları çok açık; üstelik birçok yerde okudunuz ya da dinlediniz. Ek olarak şunları da uygulayabileceğimizi ifade ediyoruz:
1) Dikkati Odaklamak
Dehaya yol açan dikkatinizdir. Onu özellikle dört yöne yönlendireceksiniz: Başlangıç koşullarına, ulaşacağı neticelere, iç yapı ve süreçlerine, dış faktörler ve dıştan görünüşüne. Yani evveline, ahirine, batınına ve zahirine bakacaksınız. Hangi yöntemle?
İki metot var: Detay ve bütün. Parçada boğulmamak için, önce bütünü keşfe çalışacaksınız. “Tüm fotoğrafı görmek” tabir edilen ana imaja ulaşacaksınız. Bu yaklaşımla dört yöne doğru bakış atarak, hareket alanınızdaki omurga bağlantıyı tanımaya çalışacaksınız. Detayı bütüne uygun çerçevede konumlandırabiliriz. Bu tavır daha hızlı algılamamıza yol açar.
Dikkati alışkanlığa çevirdiğinizde dahi olmayı hedeflemenize gerek bile kalmaz.
2) Zihinsel Kapasiteyi Güçlendirmek
Beynimizin iki lobdan oluştuğunu çok yerde okudunuz: Sol beyin mantıksal, sağ beyin hayali yani çoğunlukla mantık dışı düşünür. Ve eğitimlerimiz genellikle bizi mantığa bağımlı hale getirir. Oysa Robert Ornstein’in yaptığı araştırmalar “sağ ve sol lobların yetenekleri birleştirilerek zihinsel etkinliğin 10 kat, hatta 15 kat artırılabileceği” yargısına ulaşmanın yolunu bize açmıştır.
Yani, düşünüş yapınıza biraz hayal, biraz mantıksızlık, biraz görsellik, işitsellik, algısallık katarak, hem hafızanızı, hem de keşif yeteneğinizi güçlendirebilirsiniz. Demek oluyor ki, kuru bilgiyi fantastik bir filme ya da düşünceye çevireceksiniz. Üstelik doğru uyguladığınızda hem hızınız artar, hem de olgunluğunuz katlanır. Bunları uğraşılarımıza yansıtarak algılama-uygulama etkinliğimizi 10 kat artırmak mümkünse, neden uygulamayalım?
3) Çabayı Yeteneğe Dönüştürmek
Üzerinde emek harcadığınız, zamanınızı alıp götüren her iş bir yetenek olmayı hak eder. Bir isme ihtiyaç duymayabilir: Etkili iletişim, hızlı okuma, ezberleyebilme gibi bir ünvan taşımayabilir. Ama her vakit alıcı eylemimiz, bir yeteneğimiz olmaya dönüşebilir.
Yaptığınız her işe böyle yaklaşırsanız, aradaki perdeler kalkar ve yetenek elde etme çabasını sevdiğiniz için, gayretinizin bunaltıcılık yanı yok olur; etkinliğiniz en az yarı yarıya artar. Engel ordularını kuşatmanın yolu yetenek filolarını mücadeleye katmaktır.
Üstelik yeteneğe dönüşen iş daha az emek, daha az zaman ister. Ve yetenekli insanlar dehaya açılmış olurlar; çünkü yetenek ilhama kapı aralar. Bu da ne kadar hızlanabileceğimizi hissettiriyor.
Elbette ki zaman alacak. Ama en azından ilerlediğiniz yönü görüyor olacaksınız. “Boşuna uğraşıyorum” öldürücü hissinden kurtulacaksınız. Yetenekler bizatihi değerdir ve sevilir.
4) Zihinsel Bağları Tazelemek
Geçmişte hayatımıza ve hafızamıza çok şey giriş yapmıştır. Ve bellek her şeyi tutar. Zira o sonsuzluk vasfına uygun yaratılmıştır. Buradan hareketle unutmanın değil, hatırlayamamanın söz konusu olduğunu sıklıkla işitmişsinizdir.
Hatıra getirme zorluğunun nedeni geçmişle bağlarımızı koparmış olmamızdır. Bellekte yerleşiktir; ama aradaki köprüler yıpranmıştır. İlginç olan şudur ki, o yollara başvurursanız tamir ediliyorlar. Sadece geri dönmeniz gerekiyor, o kadar.
Kısaca, her gün geçmişten birkaç sayfa çevirip bakmanız gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz. Ve bunun bütün hayatınıza etkinlik katacağını. En az yüzde 30 oranında.
5) Zaman İçinde Zaman Dilemek
Ne yaparsak yapalım, zamanla başımız bağlıdır. Mutlaka geceye çarpacağız, elbette yorulacağız, nihayet vaktimiz bitecek. Ya vaktin değerini daha iyi öğrenirsek? Ya vakit içinde vakit yaratılırsa bizim için? En azından bunu dileyemez miyiz ve ne faydası olur?
Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam beyan ediyorlar ve oradan anlıyoruz ki, hakkında kayba düştüğümüz şeylerden biri doğrudan zamanla ilişkilidir. Madem kayıp çekincedir. O halde, zamanı yok etmekten çok korkmalıyız.
Vakti yitirmekten korktuğumuzda, daha hızlı çalışacağız. Daha fazla odaklanıp yetenekleri daha keskin hale getirme ihtiyacında olacağız. Bütün gayretlerimize ilhamların bulaşması için dualarımızı yoğunlaştıracağız. Ve vakti yok etme korkusuyla boşa geçen ömrü tutmaya, değerlendirmeye adanacağız.
Yaratıcının yüksek ruhlu dostları için vakit içinde vakit yaratılır. İşte bu sırrı bildiğimizde, ona da ulaşmak isteriz ve bu yoldaki ilk ve sürekli adımımız dua etmek olur. Bu da hazır zamanı bile çok etkin kullanmamızı telkin eder. Ve hayatımıza bu telkin girdiğinde, zaman bilincimiz pik yapar.
Not: Yazı, çeşitli kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmış olup dağınık hazinenin tek listede gözükmesi amaçlanmıştır. Daha pek çok taktik eklenebilir. Faydalandığınız eserlere bu açıdan yaklaşarak sizler de benzer metotlar keşfedebilirsiniz.
Hifzullah Çelik'in web sitesine ulaşmak için: www.hifzullah.com
Konuyu dinlemek için: Hifzullah Çelik - İlerlemeyi Katlamak