Bugün, değerli bir hocamdan bir mail aldım. Benden, "Zaman Yönetimi" konusunda fikir ve katkılar beklediğini belirtmiş.
Düşündüm ki, forumda öyle bir konu oluşturulursa; hem daha iyi bir birikim elde edilebilir; hem de oluşabilecek birikimden daha sonra başkaları da yararlanabilirdi.
Bu konudaki fikirlerinizin yanısıra; elinizde sunumlar varsa, onları da ekleyebilirsiniz.
En baştan katılımcılara teşekkür edelim...
Daha iyi bir fikir vermesi açısından bana gelen maili aşağıya ekliyorum.
Selam sevgili Mustafa:)
Bir konuda yardımını rica edeceğim.
Nisan ayının başında Dişhekimliği öğrencilerine yönelik büyük bir kongre olacak. Ben de panelistim. Anlatacağım konu "zaman yönetimi" ben bir şeyler hazırladım kafamda ancak yazıya dökmeden önce bazı genç arkadaşlarımın fikirlerini ve katkılarını almak istedim. Bunlardan biri de sensin.
Bu konuda bana katkıda bulunursan sevinirim.
Şimdilik hoşçakal
Ve, 19.03.2009 itibariyle Hocam'dan bir mail almış bulunuyorum. Kendisi bu konuyu incelemiş, beğenisini ifade etmiş ve beklentilerini eklemiş.
Ve, aşağıya sözünü ettiğim maili ekliyorum.
Sevgili Mustafa,
Çok hoş bir sürpriz oldu benim için, sağol.
Tüm katılanlara da yürekten teşekkürler.
Çok içten duygularla katkıda bulunmaya çalışmışlar, sahiciliklerinden etkilendim.
Yönlendirdiğin yazıları okudum, videoları izledim.
Özellikle Randy Pausc'un sunumundan bir iki not ekledim dağarcığımdaki bilgilere, iyi oldu.
Ancak hala merak ettiğim bazı husular var:
- Genç arkadaşlar nelere zaman harcıyor, nerelerde-ne işlerde-ve nerelerde –ne tür işlerle uğraşırlarken-vakit kaybediyorlar, harcadıkları bu vakitlerde aslında yapmak istedikleri başka şeyler var mı, ya da daha önemlisi zamanın belirli bir bölümünü boşa - gerekli, önemli ve faydalı olmayan şeylere- ayırmış olmalarından dolayı, yaşam kalitelerinden ve sosyal yaşamlarından ödün veriyorlar mı?
- Zaman bulamadıklarını düşündüklerinden dolayı yapamadıkları diğer işler için pişmanlık duyuyorlar mı?
- Eğer öyleyse asıl yapmak ya da zaman ayırmak istedikleri işler ya da aksiyonlar hangileri?
- Bu işleri yapmaları açısından bir başkasının onayı ya da yardımı olmak zorunda olduğu için mi yapamamışlar?
- Bu konuda bir katkı ya da yardıma gereksinimleri oluyor mu?
- Bu durum, onlarda ek bir gerginlik, huzuruzluk ya da stress yaratıyor mu?
- Acil olduğunu düşündükleri ve öncelik verdiği işler hangileri örneğin. Ya da önemli gördükleri ve yapmaya çalıştıkları işler hangileri?
- Böyle panelde konuşmacının dinleyenlere maksimum oranda bilgi ve fayda sunabilmesi için asıl gereksinim duydukları ve bilgilendirilmek istedikleri noktalar hangileri?
Hadi düşün bakalım:)))))
Katkı almak serbest:))
Emeğin,güzel yüreğin ve dostluğun için tekrar teşekkürler.
Sağlıcakla ve hoşçakal,
Not: Bu konu ile ilgili bana ve dinleyenlere yarar sağlayacağını düşündüğün başlıklar ya da bilgiler aklına gelirse bana gönder lütfen. Ben de bu arada senin forum linkine tekrar girer bakarım, ek bilgiler ve katkılar var mı diye.
18.03.2009 itibiriyle konuyla ilgili yapmış olduğum araştırma nihayetinde elde ettiğim dokümanları sunuyorum.
Video:
Sunum:
Hikâye
Hayatımızdaki Taşlar
Profesör sınıfa girer. Karşısındaki seçkin üniversite öğrencilerine kısa bir süre baktıktan sonra:
- "Bugün 'Zaman Yönetimi' konusunda deneyle karışık bir sınav yapacağız" der.
Kürsüye yürür, kürsünün altından kocaman bir kavanoz çıkarır. Ardından kürsünün altından bir düzine yumruk büyüklüğünde taş alır ve taşları büyük bir dikkatle kavanozun içine yerleştirmeye başlar. Kavanozun daha başka taş almayacağından emin olduktan sonra öğrencilerine:
- "Bu kavanoz doldu mu?" diye sorar.
Öğrenciler hep bir ağızdan "Doldu" diye cevap verirler. Profesör:
-"Öyle mi?" der ve kürsünün altına eğilerek bir kova mıcır çıkartır. Mıcırı kavanozun ağzından yavaş yavaş döker. Sonra kavanozu sallayarak mıcırın taşların arasına yerleşmesini sağlar. Ardından da öğrencilerine bir kez daha:
- "Bu kavanoz doldu mu?" diye sorar. Bir öğrenci:
- "Dolmadı herhalde!" diye atılır.
- "Doğru" der profesör ve yine kürsünün altına eğilerek bir kova kum alır ve yavaş yavaş tüm kum taneleri taşlarla mıcırların arasına nüfuz edene kadar döker. Gene öğrencilerine döner ve:
- "Bu kavanoz doldu mu?" diye sorar. Sınıftakiler hep bir ağızdan:
- "Hayır!" diye bağırırlar.
- "Güzel" der profesör ve kürsünün altına eğilerek bir sürahi alır ve kavanoz ağzına kadar doluncaya dek suyu boşaltır. Sonra da öğrencilerine dönerek:
- "Bu deneyin amacı neydi" diye sorar. Uyanık bir öğrenci hemen:
- "Zamanımız ne kadar dolu görünse de, daha ayırabileceğimiz zamanımız mutlaka vardır" diye atlar.
- "Hayır" der Profesör, "Bu deneyin esas anlatmak istediği, eğer büyük taşları baştan yerleştirmezseniz, küçükler girdikten sonra büyükleri hiçbir zaman kavanozun içine koyamayacağınız gerçeğidir".
Öğrenciler şaşkınlık içinde birbirlerine bakarken profesör devam eder:
- "Nedir hayatınızdaki büyük taşlar? Çocuklarınız, sevdikleriniz, arkadaşlarınız, eğitiminiz, hayalleriniz, sağlığınız, bir eser meydana getirmek, başkalarına faydalı olmak, onlara bir şey öğretmek... Büyük taşlarınız belki bunlardan biri, belki birkaçı, belki hepsi. Bu akşam yatmadan önce iyi düşünün ve sizin büyük taşlarınızın hangileri olduğuna iyi karar verin. Bilin ki büyük taşlarınızı ilk olarak kavanoza yerleştirmezseniz, bir daha hiçbir zaman koyamazsınız…"