Görüntülenme: 199017
Kayıp Gül
2009/11/15 2:44
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

  

 
Son haftalarda bir "Kayıp Gül" fırtınası esiyor.Hangi kanalı açsam,hangi gazeteyi alsam o kitaptan bahsediliyor.29 dile çevrilip,40 ülkede satış rekorları kıran kitap.
Yazarı hiç sır vermiyor,"Herkes kendi yorumlamalı,güllerin konuşması" diyor sadece.
Aldım ve sadece 3 saatte okudum.Elinizden bırakamıyorsunuz.
Tavsiye ederim... 
Beklenmeyen Mesaj
2009/11/16 0:05
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 Kayıp Gül kitabının yazarı olan Serdar Özkan Bey'in sitesinde bulunan adrese cevap beklemeden bir tebrik mesajı gönderdim dün akşam.

bnm'nin üstteki denemesi gibi cevap beklemiyordum ki, mesajı göndereli 12 saat bile olmamışken teşekkür mesajı geldi.

Bu beklemedik mesaj beni beklemediğim şekilde mutlu etti.

Öyle bir kitabı yazan bir insandan da bu beklenir aslında

 

Bekleyiş...
2009/11/16 9:30
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Merhaba değerli citizen,

Mesajınıza binaen birkaç şeyi paylaşmak istedim.

Yukardaki  "mesaj oyunu"nundaki muhatabım, bir yazar vs. değil, dolayısıyla bir "insan" değil :)  Düşünmeden tepki vermeye ayarlanmış bir sistemden ibaret. İkinci kez nasıl cevap verebilirdi onu merak ettim :)  Tepkisini mesaja dönüştüren makinenin de duyguları olmadığına göre :)

Kaldı ki, söz konusu makine değil de, bir  yazarsa, cevabını önemsiyor ve merak ediyorum. Cevap da bekliyorum doğal olarak  :)  Değer verilenin, sesinize ses vermesi mutlu etmez mi hiç?

Diyeceğim şu ki, çeşit çeşitiz işte. Hepimiz farklıyız ve iyi ki öyleyiz. Böylece konuşacak, paylaşacak  "şey"lerimiz oluyor işte :)

Yazarın size cevap vermesi çok hoş olmuş.

Epeydir aklımda olan kitabı, sizin mesajınızdan sonra daha çok merak ettim. Tavsiyeniz için teşekkürler citizen.

Muhabbetle...

Okurlar ve Yazarlar
2009/11/17 1:04
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Kısa ama çok şey anlatan mesajınıza teşekkür ederim öncelikle, bnm.

Kararsızda kaldım,cevap konusunda.Elbette ki Serdar Özkan ile otomatik cevap vermeye programlanmış bir makinayı bir tuttuğum anlamında yazmamıştım o cümleyi.

Ama şuda bir gerçek ki ülkemizde yazar okuruna uzaktır.Eğer ki imza gününe gitmişse,okurun elinde kitabını görmüşse tamam,kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.Güler yüzünü takınır birkaç saat.

Hele de benim ki gibi bir durumda, uluslararası ilgi gören bir internet sitesi ve mail adresinden asla bir cevap beklemiyordum.Cevap gelmesi, size cevap gelmesi ile aynı durumdu  bana göre.

Daha da mutlu edeni otomatk bir mesaj değil,benim adıma yazılmış bir mesaj olmasıydı.

Kitaba gelince,pişman olmayacağınızı düşünüyorum.Kitap hakkında görüşlerinizi de paylaşırsanız sevinirim...

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2009/11/20 19:54
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Böyle bir sayfa olduğunu bilmiyordum görünce sevindim =)he kitap kurdumuyum =)) elbetteki Hayır (!) Okuyanada saygımız var =) Yalnız amaç okuduğu anlamak olmalı. Geçtiğimiz günlerde bir soru ile karşılaştım=)

Kaç kitap okudun? =) Nasıl yani bunu saymam mı gerekir

Bu görüşe katılmıyorum bence çok okumaktan ziyade okuduğunu anlamak ve yararlı bilgileri hayata geçirmek önemli =)

Neyleyim kitap yüklü eşeği hesabı gibi birşey sanırım =) laf meclisden dışarı yani bilindik söz diye yazdım ağır mı oldu ya =))zira okumanın faydası kadar zararı da vardır =)Şöyle açıklayayım yanlış seçilen kitap veya yanlış tavsiye maazallah akıl çelebilir değil mi ama =) neyse ya ilk günden bölüm muhalefeti olmayalım =) aslında kitap tavsiye etmek ve almak için uğramıştım =) Çenem yine parmaklara düştü =)

buarad birşey soracaktım bilgisi olan var mı ZİFİR 2 ne alemde henüz çıkmadı da belki bilgisi olan vardır yayınevi çıkacağını söyleyip kıssadan hisse baştan salma yapıyorda =)

Arkadaşlar  birçok  tefsir  ve  hadis  kitaplarına  ulaşabileceğimiz  bir  link   var.  Kitapları  yükleyebiliyorsunuz  ....

www.darulkitap.com/

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/02/14 1:41
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

TAVSİYE KİTAP DEYİNCE SİZE TAVSİYEM BOL BOL İMAM GAZZALİ Yİ OKUMANIZ.HEM ÖZEL ŞAHSA AİT FİKİR YOK HEM DE GENELE HİTAP EDİYOR.BOL BOL OKUMANIZI TAVSİYE EDRİM.

 

SAYIN MBİRGİN MESAJLAR ANINDA YAYINLANIRSA İYİOLUR.

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/02/23 14:42
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

vehbi vakkasoğlu nun son kitabı muhteşem..çocuk eğitimi ile ilgili süper müthiş bir kitap

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/02/26 23:11
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

NİÇİN YARATILDI ŞU İNSAN?
ARKA KAPAK

Niçin yaratıldı şu kainat, şu sema, şu zemin, şu mevcudat!
Ve şu insan!
Sahipsiz mi bu âlemler!
Oyun ve eğlence olsun diye mi halkedildi bu mahlûkat!
Üç günlük dünya zevk ve sefası için mi çatıldı şu semavat!

Birbirinden güzel hatıralar, ibretli vak'alar ve hakikatli hikayelerle örülmüş bu kitap; okurlarını derin düşünceye sevkediyor. Adım adım insanı kendisi ile yüzleşmeye ve nefsini sorgulamaya götürüyor.
Saffet ve samimiyetle hayatını ciddi bir süzgeçten geçirmek isteyenler bu kitabı muhakkak okumalı...

Prof Dr Şener Dilek Hocamızın Kaleminden istifadeye medar bir eser kitap dostlarına tavsiye olunur

Sur Kenti Hikayeleri / Ali Ayçil
2010/02/27 1:19 - Güncelleme: 2013/08/26 20:40
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Bu gün Sakine’yle iki defa göz göze geldim.
Dünyanın en güzel iki ülkesine sahip olduğumu da, karanlık bir han odasından başka bir yer olmadığımı da bu gün anladım.
Gözlerine mil çekilmiş bir tek gün, gözlerine sürmeler çekilmiş yılların öcünü fazlasıyla aldı benden.

Bir yol nereye gider? diye sordu kendine.
İnsan ancak adresi olmayan bir yolcuyu uğurladığında yolların bilinmezliğini keşfediyordu.
Giden bir tek yola gidiyor, kalan sayısız pek çok yolun sır dolu düğümlerini çözmeye mahkum oluyordu.
Kendisinden ayrılanın ölümün yoluna mı, ihanetin yoluna mı, yoksa tekrar kavuşmanın yoluna mı girdiğini asla bilemezdi insan.
Uğurlayan, uğurladığıyla beraber pek çok mesafeye bölünüyordu.

Ali Ayçil
TİMAŞ YAYINLARI

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/02/27 14:51 - Güncelleme: 2013/08/26 20:36
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

     Çınaraltı Kitap Sohbetleri’nin yazarı Dursun Gürlek’ten tarihe, kültüre ve medeniyete dair ibret verici bilgi ve olayların anlatıldığı sürükleyici ve etkileyici bir kitap.
     Çınaraltı Kitap Sohbetleri’nde kitap kültürüne ait, bilinmeyen pek çok ayrıntıyı gün yüzüne çıkaran Dursun Gürlek, yeni kitabında tarihin yaprakları arasında gözden kaçmış. unutulmuş veya unutturulmuş pek çok ilgi çekici anekdotu sayfalarına taşıyor. Kitabın sayfaları arasında gezinirken, okuduklarınız krşısında Türk ve İslam tarihine ait bir çok detayı öğrenme fırsatı bulacaksınız.
     Karınca Huzura Varınca/Kültür Sohbetleri; muhteşem bir kültür ve medeniyet tarihinden, hassas bir araştırmacının titiz gözlemiyle seçilerek derlendi.

 

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/03/03 21:06
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

ARKA KAPAK

Bu kitap, alışılmış üslubun dışında farklı bir metod ile kaleme alındı.
Bir çok hakikatler, HİKAYE üslubu içinde,
gerçek hayattan alınmış kesitler halinde sunuldu.
Gerçekleri net bir biçimde göstermek amacıyla,
hayat mektebinden FOTOĞRAFLAR alındı.
Bizzat yaşadığımız HATIRALAR kalem dili ile resmedildi.
Bir SERGİ açıldı..
Dizildi hakikatler, sıra sıra...
Gerçekler arz-ı endam etti o sergide...

Sizleri;
hakikat dünyasından derlediğimiz canlı fotoğrafları,
hikaye üslubuna bürünen ibretli levhaları gösteren
bu leziz sergiye davet ediyoruz.
 

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/03/04 16:17
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

KİTAPLARIN OKUNMASINDAN ZİYADE OKUYANLARIN KİTAPLAŞMASI GEREKİR.AYNI ZAMANDA BUNLARI HAYATINA YANSITARAK CANLI KİTAP OLMALI.DİĞER İNSANLARDA BU CANLI KİTAPTAN GÖREREK,YAŞAYARAK ÖĞRENMELİ.BANA KALIRSA TEK KİTAP KUR'AN VE HADİSLER DIŞINDA İMAM-I GAZZALİ'DİR.GÜNÜMÜZDE YAZANLAR SADECE BİLGİ VERİRKEN YAŞAMA GEÇECEK BİLGİLER VERMİYORLAR.İNSAN ANCAK YAŞADIĞINI ANLATABİLİR VE KIYMET VERİR.EĞER BİR SERKEŞSENİZ ANLATTIKLARINIZ VE VERDİĞİNİZ HEYECAN ONA GÖRE OLUR.EĞER İNANIYOR VE YAŞAYIRSANIZ ANLATTIKLARINIZ ONA GÖRE HEYECAN VERİR.KURU BİLGİYE BAĞIŞIKLIK KAZANMIŞ BU MİLLET ANCAK YAŞAYANLARIN BİLGİLERİYLE TEKRAR KENDİNE GELEBİLİR.

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/03/05 22:16
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,5 (1 oy)

     Muhterem arkadaşım elbetteki mü'minlerin birinci kaynağı Kur'anı-ı Kerim daha sonra Efendimiz A.S.M.'ın hadisi şerifleridir.Bunda hiç şüphe yok bunları inkar veya yok saymak insanı dalalet vadilerine sürekler.

    Saadet asrından sonra,  asırların ve insanların farklı mizaçlarına göre Kur'an-ı Kerim i ve Efendimiz A.S.M.'ın hadisi şeriflerini asırların  fehmine uygun olarak  şerh eden izah eden muhakkikler asfiyalar gelmişlerdir.Malumunuz üzere hüccetül islam İmam-ı Gazali hazretleride o asfiyalardan birisidir.

Eimmei Erbaa dört imam (İmamı azam İmamı şafii İmamı Hambeli İmamı Malik), Abdulkadir i Geylani, İmam-ı Rabbani , Mevlana Halid, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Bediüzzaman gibi zatlar (K.S.)verdikleri eserleri ve çalışmaları ile o kısıma dahil olmaktadır.

Bizlerin İmam-ı Gazali Hazretlerinin eserlerini okumamız diğer büyük zatların eserlerini  yok saymamız anlamına gelmez ve gelmemeli.

Günümüzde yazılan bir çok eserde de, aslında farklı bir şey anlatılmıyor.O büyük zatların yazdıkları eserlerden istifade ettiklerini günümüz insanın anlayabileceği şekilde sunumundan başka bir şey değil...

Ayrıca yazınızda belirttiğiniz gibi insanın okuduklarını hayata tatbik etmesi tabirii diğerle okuduğunu yaşaması yaşadığını konuşması ve bunları diğer insanlara yaşatmaya çalışması nihayi hedefimiz olmalı.Okuduklarımız değil anladıklarımız, anladıklarımız değil yaşadıklarımız, yaşadıklarımız değil yaşattıklarımız bizlerindir vesselam 

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/03/08 16:29
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 1,5 (1 oy)

SEVGİLİ KARDEŞİM.BÜYÜKLÜK TASLAMAK DEĞİL FAYDALI OLMAYA ÇALIŞIYORUM.TABİKİ BÜYÜK İNSANLAR BİTMEZ BTMEYECEK.HEPSİ KABULÜM.BURADA PRATİK OLARAK EN ÇOK FAYDALANABİLECEĞİMİZ KİŞİYİ SÖYLEDİM.BUGÜN İNSANLARIMIZ NAMAZKIL,ORUÇ TUT GİBİ ŞEYLERE KARŞI BAĞIŞIKLIK GELİŞTİRMİŞ DURUMDA.BUNU KIRIP FAYDA SAĞLAMAMIZ İÇİNDE HEREKESE HİTAP EDEBİLECEK BİR İSİM LAZIM.OKUDUĞUNDA İNSANDA DEĞİŞİKLİK MEYDANA GETİRECEK BİR İSİM.TEK GAYEM BUDUR.EĞER BİR İNSAN ÖĞRENDİĞİ KONULARI TEORİDEN PRATİĞE GEÇİRMEZSE UNUTUR GİDER.CAMİLERDE,TELEVİZYONLARDA,HERYERDE DUYDUĞU HALDE NİYE TEPKİ VERMİYOR?İNSANLARIN KAN DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYACI VAR.HERŞEYİ BİLDİĞİNİ ZANNEDEN VE BUNDAN DOLAYI HİÇBİR ŞEY YAPMAYAN İNSANLARA BİLİNMEYEN BİR KAN OLAN GAZZALİ HAZRETLERİNİ SUNMAK HERHALDE GERİ ÇEVRİLMEYECEK BİR ÖNERİDİR.ÇÜNKÜ ANTİKORLARI KIRMANIN TEK YOLU BUDUR.

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/04/15 13:26
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Yazar bu "deneme"sinde, İslami edebiyatta bir ilki gerçekleştirerek Kabe'yi konuşturuyor. Bu konuşmada, Kabe tarih boyunca başından geçenler hakkında yazarı bilgilendiriyor. Yazarın Kabe ile konuşması ne kadar fantastik ise, kitabının sonunda bir Kabe taşı ile Kabe örtüsünden bir parçanın kendisine ulaşmasınını hikayeleri de o kadar gerçektir.

Necmettin Şahinler adlı yazarımızın adı çok bilinmese de çok değerli okunası kitapları olduğunu belirtmeden edemeyeceğim...

Yanıt: Kayıp Gül
2010/04/16 18:11
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)
citizen demiş ki;

  

 

Son haftalarda bir "Kayıp Gül" fırtınası esiyor.Hangi kanalı açsam,hangi gazeteyi alsam o kitaptan bahsediliyor.29 dile çevrilip,40 ülkede satış rekorları kıran kitap.

Yazarı hiç sır vermiyor,"Herkes kendi yorumlamalı,güllerin konuşması" diyor sadece.

Aldım ve sadece 3 saatte okudum.Elinizden bırakamıyorsunuz.

Tavsiye ederim... 

www.serdarozkan.com

 ben bu kitaba baktımmm baktımm baktımm lakin ne ben hadi seni kitaplığıma götüreyim dedim ne de  hadi seninle  hiç bilmediğin bir dünyaya  gidelim dedi ben onu  sessizce eski yerine koydum nisbet olsun diye de yanında duran kitabı aldım çıktım sevgili citizen okuduktan sonra tavsiyelerini bekliyorum  rafa bıraktım sanıyordum bana bile yer yokken aklımın bir köşesinde yer bulabilmiş kendine herkese iyi okumalar....  sevgilerrr... saygılar...

Kayıp Gül
2010/04/17 0:51
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 5,5 (1 oy)

 Hoşgeldin CAMBAZ;

Kitabla ilgili ilk yorumumda yazdıklarımın yeteri kadar açık olduğunu düşünmüştüm,değilmiş demek ki

"Aldım ve sadece 3 saatte okudum.Elinizden bırakamıyorsunuz.
Tavsiye ederim... "
Ben çok beğendim CAMBAZ.
Ama malum zevler ve renkler meselesi...

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/04/17 1:04
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sevgili  citizen   tavsiyenizle  kitabı  bende  okudum. Başlarda  çok  heyecanlıydı  fakat  sonu  umduğum  kadar  güzel  bitmedi.....Yada  ben çok  şey hayal ettim...Sonunun   sıradan olduğunu  düşündüm...   Ama  yinede  tavisyeniz  için  teşekkürler..

Yeryüzünde aşk ve sevgi namına yaşanan tüm yakarışlar, tüm feryatlar, tüm yönelişler Hatice’nin aşk okyanusu yanında deryada damla kalırdı. Hz. Hatice örtülü bir hazine. Bu hazineyi keşfetmek için her şeyden önce geçmişin isi ve tozları arasından onun kutlu hayatının sırlı perdesini aralamak gerekiyor. O her şeyden önce Melek Cebrail’in emanetini sunduğu Kutlu Kişi’ye, kutlu davasında ilk kucak açan, ilk tasdik edendi. Gökle yer arasındaki sıratın ilk yolcusuydu. İlkler silsilesinin tek öncüsüydü. İlk Müslüman, ilk destekçi, ilk eş, ilk patron, ilk teşvikçi, ilk keşfedici, ilk öncü, ilk şehit; bu ve bunun gibi derinlemesine bir bakışla analiz etmemiz gereken bir “ilkler kahramanı” idi. Hem de kadının bunca horlandığı bir dönemde ve coğrafyada bunu başarmış bir güzellikler kalesiydi. O bir iyilik meleği değildi, sadece insana verilmiş erdemleri en iyi işletmiş örnek bir insandı. Sağlam kişiliği, muhteşem iradesi, bilgisi, görgüsü, becerisi, basireti, ticarî zekâsı ve sosyal saygınlığıyla tüm kadınlara örnek olacak bir rol modeldi. Onun rol model şahsında göreceğiz ki kadın gerçekten gül goncası. Resul’e en çok sevdirilen... Nesilleri yönlendiren, insanlığa yön veren... Şefkatin ve sevginin zengin renkleriyle Resul’ün gönül gamını gideren bu güzellik abidesini anlamak için, bu satırlarda birlikte bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz...

Yeni tanıdığım değerli yazarın elimdeki kitabını paylaşmak istedim. Oldukça sade ve sürükleyici bir üslûbu var.

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/05/30 8:49
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

teşekkürler abhari. "İslam kadınlarını kadın yazarlar tanıtmalı" diyordu bir yazar. Yavaş yavaş eserler gelmeye başladı.Hz. Fatıma, Hz Aişe..derken Hz Hatice. Bu kitapları önce bayanlar okumalı. Sonra da tabiki erkekler. Bayanlar "İman nedir, nasıl yaşanır, bir eş nasıl olur?" bu soruların cevabını bulabilecekleri gibi, erkeklerde benzer soruların yanında "bir eşe nasıl davranılır" bunun cevabını bulacaklardır. İnşaallah bende okurum. Sırada birkaç kitap daha var, bakalım.

Bu arada okuyanlar kitabın çarpıcı bölümlerini bizimle paylaşırlarsa sevinirim.

Ayn, Şın ve Kaf
2010/06/02 1:04
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Rica ederim Itri

Bu mübarek insanların hayatlarını okuyarak yaşamımıza yön vermek harika bir duygu, inşaAllah okuduğumuz ve öğrendiklerimizle amel edebiliriz. Söylediğiniz gibi kitapta 'nasıl bir eş olunur'un ipuçlarını yakalıyorsunuz. Beğendiğim birçok yeri olmasına rağmen ben bir iki paragrafını paylaşmakla yetineceğim.

Ayn, Şın ve Kaf üçgeninde kurulu bir kasrın -ki adı aşktı onun nadide konuğuydular. İki muhteşem yürek şevkatin muhteşem kasrında birbirini ağırladılar. Aşk ile şevkat birbirine geçmiş iki kördüğümken onların arasında kolayca çözülüvermişti. Hep perdelenen ve ötelenen şevkat, ikisi arasındaki sevgide duvağını açmıştı. Aşktan çok daha derin ve kapsamlıydı. Her birinde farklı açılımlar vardı. Bir yaman sırattı ki aşk, sahibini aziz de ederdi rezil de. İki ucu keskin bıçaktı sanki, ne yana dönse kesebilen. Ancak dengeli duruşunu koruyanları dibe vurmazdı. Hatice öylesi yaman bir sırat bir başına yürümüştü. Ondaki aşk, sıradan sevgiler üstüne kurulu ucuz bir alış veriş mezadı değildi. Basit zevkler üstüne kurulu tutkular bu tarife uymazdı. Erkek ile kadın olma gerçeğinden öte bir bütünlük arz ederdi. (sayfa 186)

O erdiği devletin kadrini bilenlerdendi. Yüce dağların tepesinde sis ve duman eksik olmazken etekleri çayır çimen olurdu. O bu yolda çekilecek çileyi göze almıştı. Başı göklere ermiş yüce bir dağ tepesinden karlar eksik olmazken, bağrında şefkatin pınarlarını akıtmayı bilmiş, her renk ve türde sevgiyle Resul’e kucak açmıştı. Böyle bir eş için yüce Resul elbette:
“Ben ondan daha hayırlısını bulmadım” diyecekti elbette… (sayfa 311)

Çiçek Defteri
2010/06/30 22:22
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

18. Yüzyıl Osmanlı Kültüründen Bir Örnek

Hayati Develi (PERA MÜZESİ YAYINLARI)

Eğer bencileyin divan edebiyatına meraklı iseniz harika bir kitap. Kitap çok orjinal olarak düzenlenmiş, kapağı kumaş ve deri olarak hazırlanmış, yani eski kitapların şirazelerine çok benziyor. İç sayfalarının bir tarafında divan şairlerinin şiirleri osmanlıca olarak, diğer sayfada ise türkçe yazılışı ve anlamı bulunuyor. Benim elime bugün geçti ve o kadar mutlu oldum ki, bu çocukça sevincimi sizinle de paylaşayım dedim :)

Son olarak kitap sadece 500 adet basılmış, ilgilenenlere duyurulur...

Yanıt: Kayıp Gül
2010/07/01 20:12
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)
citizen demiş ki;

 Hoşgeldin CAMBAZ;

Kitabla ilgili ilk yorumumda yazdıklarımın yeteri kadar açık olduğunu düşünmüştüm,değilmiş demek ki

"Aldım ve sadece 3 saatte okudum.Elinizden bırakamıyorsunuz.

Tavsiye ederim... "

Ben çok beğendim CAMBAZ.

Ama malum zevler ve renkler meselesi...
 

inşallah okyuacağım :)

Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/07/06 0:45
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

                                                İmkansız Öykülerin İmkansız Yazısı

  Kitapçının önünden geçiyordum birgün. İçeri doğru kafamı uzattım ve gözüme bir kitap ilişti. Aslında bayadırda almak istiyordum o kitabı. Mücevher bulmuş gibi sevindim ve kendimi kitapçının içinde buldum aldım ve çıktım kitabı kitapçıdan.
Önce adını düşündüm İmkansız Öyküler? Acaba Rasim Bey bu kitapta neyi vurgulamıştı neyi öne sürmek, neyi ortaya çıkarmak istemişti? Ben kitabı okumadan önce kitabın yazarını ve kitabın adını düşünürüm. Acaba yazar ne anlatmış olabilir kitabın adıyla içeriği bire bir uyuyor mu birbirini tanımlıyor mu diye.
  Artık kitabı okuma vakti gelmişti sabırsızlanıyordum bu seferde Rasim Beyden ne öğreneceğim diye bize yada bana bilmediğim neyi gösterecek diye. Başladım okumaya (çok şükür  )
Sayfalar gittikçe önce biraz yüzüm buruşuyor ve birazda gülümsüyordum anlamaya çalışıyorum acaba ne demek istedi diye? Adı üstündeydi zaten dimi İmkansız Öyküler. Önceleri çok anlamadım açıkcası ama ilerledikçe (hatta bitirim tekrar okudum) daha iyi anladım. Gerçekten de imakansız gibi görnüyordu evet itiraf etmeliyim. Gerçektende imkansız dı ama öyle şeyler vardı ki. İnsan kendisinin olmasını istediği fakat olmadığı şeyler hakkında düşünüp böyle şeyler ortaya çıkarbilir diye düşündüm sonra. Olabilirlilik neticesine vardım. Gerçi kişinin sadece kendisi için istediği değil çevresindeki insanlarıda kapsıyordu bu.
  Çok farklı benzetmeleri vardı. Çok oldu acaba acaba? diye dediğim. Mecazdı belki bazıları ama gerçek mecaz gibiydi aslında. Aslına bakarsanız herşeydi bu imkansız öyküler evet anlaması gerçekten güçtü ama bir o kadarda güzel ve insanın demek ki böylede düşünülebilirmiş ve böylede yazılarbilirmiş dedirtebilen cinstendi ama. İnsanların hayal güçlerini zorlayabilecek öyküler çoğunluğuda diyebilirz aslında.
  Gerçekten beyin fırtınası yapmıştı Rasim Bey İmkansız Öykülerde. Çoğu hikaye kitapların başını okuyunca diğer bir kısmını tahmin etmek hiçde zor değildir. Ama imkansız öyküleri başını okuyup da tahmin yapabilicek bir kişi çıkar mı bilmiyorum. Çıkarsada hrhalde ilk alkışlaya ben olurum. Çünkü hayal gücünüze bile sığdıramıyorsunuz çoğu zaman. Ben bazı öykülerde okuyup bir kaç gün geçtikken sonra aaa bak Rasim Bey bana bu öyküde bunu demek istiyor diye. Konuları anlamları tamamen farklıydı. Çoğu zaman şu kelimeyi kullandım kendi kendime İmkansız Öyküler gerçektende imkansızmış.
  En başta yazdığım bir şey vardı kitabın isminin içeriğiyle uyup uymamas,ı içindekini dışında bulamama yada dışındakini içinde bulamama. Ben Rasim beyin önünde saygıyla eğiliyorum bir kitap böyle bir içerik ve böyle bir isim. Gerçekten içi dışına, dışı içine bu kadar bazende, ismine. Ama bu sefer hepsine vuruldum. Benim gibi daha yeni yeni bir şeylerin farkında olan genç yazarlara ışık tutabilcek bir baş ucu kitabı niyetiyle kütüphane bulunması gereken bir kitap. Yeni yep yeni öykü çeşitlerinin yazılabilirliğini göstermişitir ayrıca Rasim Bey.
  Daha ne yazsam diye düşünüyorum. Ama diyorum ki artık bu kadar yazılanlardan sonra merak edenler olmuştur. Yada ya bu kişi bayağa saçmalamış dur bir de ben bakıp ben bir yorum yapayım diyen olmuştur. Bence onlarda benim gibi bir kitapçının önünden geçerken şöyle bir başalrını uzatsınlar ve görsünler ve alsınlar belki benden de çok şey görüp benden de çok şey anlayıp yazacaklar ve konuşacaklar ee artık İmkansız Öykülerin imkansızlığını görme vakti.
Rasim Bey de şu güzel cümleleri kurmuş kitabında ve ben bu cümleyi bu kitabın tamamen anlatan özet gibi düşünerek buraya yazıyorum ‘İnsan zihni bir tuhaftı. İnsan zihni imkansız olanı düşünebiliyor. Ama imkansız olanı kabul etmek istemiyordu. İmkansız olanın imkan aleminde var olabileceğini tasavvur edebiliyordu fakat aynı zamanda tasavvuru reddediyordu’ işte İmkansız Öyküler....
İmkansız öyküleri nedenleri ve niçinler olan derinliklere inebilen kişiler okumalı çünkü oturup onun üstünde düşünmeli neyin ve niçinlerin cevaplarını bulması gerekir. Hayal dünyasında sık sık gezebilen fakat gerçekçi olabilen kişilerin de bu kitaptan fazlasıyla yararlanabileceğini düşünüyorum.
Bir öyküden de ne çıkar yada ya adı üstünde İmkansız Öyküler ben ne anlayacağım ki deyipde ön yargıyla hiç okumanızı tavsiye etmem. Zaten evet adı üstünde ama imkansız gibi gözüken fakat düşünüldünde akla yatan öyküler de çok hatta hepsinede öyle diyebiliriz.
Tabi ki herkesin benim çok beğendiğim bu kitabı beğenmek gibi bir zorunluğu yok. Herkesin farklı okumaları varıdır çünkü. Farklı sevdiği ilgilendiği yazarlar yada kitaplar vardır.
  Ama şu bir gerçek gerçekten kendi çapında da olsa bir şeyler karalamaya çalışan kişiler için güzel bir kaynak olarak verebiliriz. Çünkü insanlar hep yazılmışların üstüne yazıyorlar yada yazımışları farklı versiyonları yazıyorlar. Farklı bir şeyler üretmek adının gerçektende ilginç ama bir o kadarda faydalı, yararlı, düşünd var ürebilen vs şeyler yazması gerekir. Yada ben öyle düşünüyorum. Evet günümüzde bir çok kitap var ilk çıktığında çok satan herkesin elinde olan kitaplar. Ama gün geçtikçe çoğu modasını yitirecek çünkü sadece o zamanlık o anlık için yazılmış. Zamana yayılmamış olacak. Diğerleri yani çok popüler olmayan ama kalıcı olan kitaplar onlardır asıl kitaplar asıl eserler. Çok sonra farkedilecek belki ama sonunda onlar asıl değerlerini bulacak.
Bu yüzden olacak ki Rasim Bey kitaba İmkansız Öyküler demiş. Peşinden gelenlere örenek olmuş olabilirlikleri göstermiştir. Daha fazla uzatmaya gerek yok diye düşünüyorum yazılanlar belli okunanlar belli gerisi okuyanlara, merak edip yada merak etmeyipte okuyacak olanlara kalmış vesselam.


                                                                                             Hatice Kübra KARADENİZ
 

Bu mesaj, vuslatnur tarafından, 06.07.2010 21:10:08 itibariyle düzenlenmiştir.
Bu mesaj, vuslatnur tarafından, 06.07.2010 21:10:31 itibariyle düzenlenmiştir.
Soyad Bulmaca
2010/07/06 16:11
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ey vuslatnur, uzunca sayılabilecek bir kitap değerlendirmesi yapmışsınız...
Diğer üye arkadaşlardan destek gelirse, sizin öncülüğünüzde "Kitap Tahlilleri" diye bir konu oluşturabiliriz sanki...
Bekleyip ilgilenim oranlarını görelim... 

Değerlendirmenizde yazardan "Rasim Bey" diye söz ediyorsunuz... Benim aklıma, ilk Rasim Özdenören geldi; ardından yazarın soy isminin "Bey"  olabileceği... 
Tabi bu iki seçenek dışında bir isim de olabilir...
Okuyucuyu meraklandırıp araştırmaya sevketmek için mi kullanıyorsunuz bu tekniği? 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 06.07.2010 16:15:19 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/07/06 18:43
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

sayın mbirgin abi imkansız öykülerin yazarı tabiki RASİM ÖZDENÖREN...

teşvikten çok bu benim kendi uslübum...

inşş ilgi olurda güzel kitap tahlilerinin yapılmasına öncülük ederiz...

Bu mesaj, vuslatnur tarafından, 06.07.2010 21:09:38 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/07/29 19:50
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 5,5 (1 oy)

                                                                                       GİDERKEN Bana Bir Şeyler Söyle

   ‘Biz hiçbirimiz ölümden korkmuyoruz aslında’ yazıyor kitabımızın kapağında. Aslında kitabın genel bir değerlendirmesini yapıyor bu söz. Kitabımızın genel değerlendirmesi olarak nitelendirebiliriz bu sözü. Bu sözden ne çıkarılabilir öncelikle onu açalım aslında korktuğumuz ölüm değil ayrılık ve yalnızlık. Bu yüzden de insan ölümden ölüm olduğu için değil AYRILIK ve YALNIZLIK olduğu için korkuyor yada kaçıyor.
Kitap bir diğer kitapların devamı gözükmesede devam niteliği taşıyor. Kitabımızın yazarı Mustafa Ulusoy. kitabı insanın temel acılarının üçlemesi şeklinde tasarlamış ve o bağlamda yazmış. Bu kitabta ikincisi. İnsanın hayatta korktuğu, yüzleşmek istemediği yada yapamadığı, yaşayamadığı şeyler şeklinde bir tanım yapabiliriz.
   En başta da bahsettiğim gibi insanın korktuğu ölüm değildir ondan sonra gelişen olaylar ve olgular. İnsanın yalnız kalması ve sevdiklerinden yaptıklarından yada yapamadıklarından ayrılması. Kitabımızın devam niteliği dediğim ilk kitapta başlanılan kurgunun faklı bir anlam çerçevesinde değerlendirilmesidir bu kitabımız. Kitapta ki anlatılan kişilerin renklerle eşletirilip onlara isim yerine karaketerlerine göre renk almıştır bu da kitaba ayrı bir renk katmıştır. Hangi renkler var mesela baş kahramanlarımız Dr Mavi ve beyaz, turuncu, kahverengi, lacivert, turkuaz, eflatun, kırmızı, gri. Bunlar renklere bürünmüş ve onların altına gizlenmiş kişiler. Hepsinin farklı bir derdi var ama hepsinin ortak noktası ölüm ve bunun sonucunda doğan ayrılık ve yalnızlık...
Yaşamayı zor ve meşakkatki sıkıntılı kılan şeylerin başında hayatın ayrılıklar üzerine kurulmuş olması olarak tanım yapılıyor kitabımız. Yaşamaktan bıkılan anlar dikkat edilirse hep bir noktalardan sonradır. Nokta derken neyi kastediyorum? Nokta cümle yada hayatımıza koyduğumuz bitişler. Ayrılıklar ama son olan ayrılıklar bu dünyada bir beklenti olmayan ayrılıklar.
   Ölümü zorlaştıran tekrardan bir geri dönüş olmaması insanın canını en çok yakan şey giden kişinin bir daha geri gelmeyecek olması. Ama sadece bu dünyayala kısıtlandığı için bazı düşünceler sanki sadece bu dünya varmış gibi başka bir hayat yokmuş gibi davranılıyor. Bunun ardından da hayattan bıkanlar psikolojik bunalımlar ortala çıkıyor. Sonrası ise bilenen şeyler. Kitapta farklı karektere göre farklılıklar arz eden durumlar, sıkıntılara yer veriyor.
Tabi sadece ayrılık olarak tanımlamayanlar da var. Bu dünyada olmasada başka bir dünyada buluşacağını umanlar. İşte onlar kendilerine yalan söylemeyenler. İşte onlar gerçekle yüzleşenler.Onlarında tabi canı yanıyor ölümle yüzleşmekten ama sonsuza kadar sürmeyeceğini biliyorlar.
Kitabımızın arka kapağındakidikkati çekecek bir cümle var. ÖLÜMÜ GÜLÜMSETİYOR ULUSOY, ÖLÜM MELEĞİ’Nİ HEPİMİZE ARKADAŞ KILIYOR....

   Bu cümle ölümün insan zihninde nasıl bir anlam teşkil ettiğini fakat asıl olması gerekenin ne olduğunu anlatıyor. Ölüm deyince akla gelen ilk cümleyi düzeltmeye çalışıyor bu cümleyle.
Unutulmak; birde kitabımızın kahramanlarının korkusu öldükten sonra unutulmak yaptıkları şeylerin boşa gitmesi, karşılık bulmaması. Sadece bu dünya bazlı düşünceden yakınıyor yazarımız. Bu durumu açıklarken. Ama asıl olması gerekeni düşününce yani başka bir yaşanılacak dünyanın daha olduğu varsaymanında ötesine geçince bu durumun daha iyi kavranılacağını gözler önüne seriyor.
Genel olarak toparlayacak olursak kitap ölümünden ne anlaşıldığı fakat ne anlaşılması gerektiği üzerinde duruyor. Renklerin üzerinde ölümün nasıl bir boyuta büründüğünü bunun sonucunda yaşanılan olayları nasıl çözümler getirilebilirliği ortaya koyuyor. Bunun içinde en önemli şeyin insanın kendisinin olduğunu kendisinin zihnindeki ölümü koyduğu yeri değiştiştirmesi gerektiğini söylüyor. Ve bu yüzden de renklerle konuşuyor her birinin zihnindeki ölümü alıp asıl olması gereken yere koymasını sağlıyor. Ve artık ölüm ayrılık ve yalnızlık değil gidenlere kavuşmadır...

                                                                                                                                                              Hatice Kübra KARADENİZ

Bu mesaj, vuslatnur tarafından, 29.07.2010 19:51:00 itibariyle düzenlenmiştir.
Bu mesaj, vuslatnur tarafından, 29.07.2010 19:52:28 itibariyle düzenlenmiştir.
Bu mesaj, vuslatnur tarafından, 29.07.2010 19:52:53 itibariyle düzenlenmiştir.
Hanedanın Sürgün Öyküsü
2010/09/29 3:12
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

"3 Mart 1924 günü Meclis, siyasi bir kurum olduğu gerekçesiyle Hilafeti ilga ederken bir karar daha almıştı: Osmanlı Ailesinin kadın erkek bütün fertlerinin Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde oturmaları sonsuza dek yasaklandı, aile mensupları Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Osmanlılar pasaportsuz, yurtsuz, hiçbir şeysiz kalmışlardı. Acılı bir yolculuk başlıyordu. İki hafta sonra Türkiyede, 144 kişilik Osmanlı Hanedanından hiç kimse kalmamıştı. Sürgünde yokluk, özlem ve acı dolu günler yaşadılar ama dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar ülkeleri aleyhine bir tek söz söylemediler, Cumhuriyet aleyhinde hiçbir eyleme katılmadılar. İçlerinde daima bir gün geri dönme ümidi, başlarında bir avuç vatan toprağı vardı. Osmanoğlunun Sürgünü belgeseliyle Osmanlı Hanedan Vakfı tarafından onursal üyeliğe kabul edilen Kerime Senyücel, yaşayan Son Osmanlıların, sürgüne bizzat tanık olmuş hanedan üyelerinin anlattıklarını birinci ağızdan kaleme aldı."-Arka kapak yazısı-

Yazı dizisi tadında hazırlanmış bir kitap,zaman zaman gözyaşlarıma mani olamadığım...

Elinizde olmadan sürekli olarak kendinizi Onların yerine koyuyorsunuz,Osmanlı İmp. düşünüyorsunuz.

Yaşananlar,yaşatılanlar hiç kolay değil...

2004 yılında ailenin bir üyesi (Burhaneddin Cem) Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından ziyaret edilerek vatandaşlık alması için ikna edilmeye çalışılıyor.Kendisi sessiz.Dışarıya çıkınca oğluna dönerek "Bize ne kadar saygılı ve kibar davrandılar,halbuki bizden nefret ettiklerini zannediyordum." diyor.

İnsanı derinden sarsan birçok anektod var...

Tavsiye ederim...

 

Bu mesaj, citizen tarafından, 29.09.2010 23:00:25 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: TAVSİYE KİTAP
2010/10/10 21:21
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

sosyolojiyle ilgilenen arkadaşlara Ümit Meriç'in  21.yüzyılda sosyoloji konuşmalarını tavsiye ederim...

Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: