Ferrari, yolda arızalanarak kenara çekmiş bir Murat 124 görür. Yanında durduğu Murat 124’ün sahibi aracın arıza yaptığını söyler ve Ferrari’den kendisini en yakın benzin istasyonuna kadar çekmesini ister. Talebi kabul eden Ferrari’nin şoförü, ’Altımdaki araç hızlı. Ben de sürat yapmayı severim. Hızlanırsam zarar görürsün, hızlandığımda selektör yap ki ben anlayıp yavaşlayayım’ der. Murat 124 Ferrari’ye bağlanır, gitmeye başlarlar. Bir süre sonra Ferrari’nin karşısına bir Lamborghini çıkar. Arkasındaki Murat 124’ü unutan Ferrari, Lamborghini’yle yarışmaya başlar. 150-190, 200 km derken hızlarını iyice artırırlar. Arkada dağılmak üzere olan Murat 124 ise durmadan selektör yakıp söndürür ama Ferrari’nin onu görecek hali yoktur. Yolda hız yapan araçları gören bir polis, kontrol noktasına durumu şöyle bildirir: ’Ferrari ile Lamborghini yarışıyor. Bir Murat 124 de onları sollamaya çalışarak habire selektör yapıyor.’
|
ADAM FIKRA OKURKEN ÖLMÜŞ NEDEN?
|
Aşağıdakiler mahkemelerde avukatlar tarafından sorulmuş sorulardan derlenmişmiş. :)
Bu sorular amerikan mahkemelerinde sorulmuş ve yanıtlanmış, sadece türkçeye çevrilmişmiş :)
Buyurun ;)
1. "Uykusunda ölen bir insan, ertesi günün sabahına
kadar bunun farkına varamaz, değil mi doktor?"
2. "En genç olan oğlunuz, hani su 20 yaşında olan, kaç
yaşındaydı?"
3. "Resminiz çekilirken orada mıydınız?"
4. "Yalnız mıydınız, yoksa kendi başınıza mıydınız?"
5. "Savaşta öldürülen kardeşiniz miydi yoksa siz miydiniz?"
6. "Sizi öldürdü mü?"
7. "Çarpışma esnasında araçlar arasında ne kadar mesafe vardı?"
8. "Oradan ayrılana kadar orada mı kaldınız?"
9. "Kaç kere intihar etmeyi başardınız?"
10. Soru: "8 ağustosta mı hamile kaldınız?"
Cevap:"Evet."
Soru: "peki o anda siz ne yapıyordunuz?"
11. Soru: "Üç çocuğunuz var, değil mi?"
Cevap: "Evet."
Soru: "Kaçı erkek?"
Cevap: "Erkek yok."
Soru: "Hiç kızınız var mi?"
12. Soru: "Merdivenler alt bodruma iniyor dediniz, değil mi?"
Cevap: "Evet."
Soru: "Peki bu merdivenler yukarı da çıkıyor muydu?"
13. Soru: "Bay ___, geçen yaz kusursuz bir balayına çıktınız,
değil mi?"
Cevap: "Evet, Avrupa'ya..."
Soru: "Eşiniz de sizinle geldi mi?"
14. Soru: "İlk evliliğiniz niçin sona ermişti?"
Cevap: "Ölüm sebebiyle."
Soru: "Kim ölmüştü?"
15. Soru: "Şüpheliyi tarif edebilir misiniz?"
Cevap: "Orta boyluydu, sakalı vardı."
Soru: "Erkek miydi yoksa kadın mi?"
16. Soru: "Bugüne kadar kaç ölü üzerinde otopsi yaptınız, doktor?"
Cevap: "Bugüne kadar ki bütün otopsilerimi ölüler üzerinde yaptım."
17. Soru: "Bütün cevaplarınız sözlü olmak zorunda, anlaştık mi?
Şimdi, hangi okula gidiyorsunuz?"
Cevap: "Sözlü."
18. Soru: "Otopsiye başladığınız zamanı hatırlıyor musunuz?"
Cevap: "Aksam 8:30 civarında başladık."
Soru: "Bay___ o esnada ölü müydü?"
Cevap: "Hayır, sandalyeye oturmuş neden otopsi yaptığımı merak
ediyordu."
19. Soru: "İdrar örneği verme imkanınız var mi?"
Cevap: "Kendimi bildim bileli yapabilirim."
Bu mesaj, m1gin tarafından, 08.12.2009 16:44:58 itibariyle düzenlenmiştir.
|
Büyük şirketlerden birinin patronu ,bilgisayar sistemleriyle ilgili önemli bir arızanın acilen giderilmesi için bilgisayar mühendislerinden birinin evine telefon etmesi gerekir. Adamın evine telefon eder ve karşı taraftan fısıldayan bir çocuk sesi "Alo" der.
Bu kadar önemli bir konuyu bir çocukla konuşmak istemeyen patron sorar:
"Baban evde mi?"
Çocuk fısıldayarak cevap verir "Evet"
Patron sorar "Onunla konuşabilirmiyim?"
Çocuk fısıldayarak cevap verir "Hayır"
Patron şaşırarak "Peki annen evde mi?"
Çocuk fısıldayarak "Evet"
Patron , "Peki onunla konuşabilirmiyim?"
Çocuk yine fısıldayarak "Hayır"
Patron çocuğun cevapları karşısında şaşırır ve en iyisinin bir büyükle konuşmak olacağını düşünerek sorar ,
"Orada başka kimse var mı?"
"Evet" der çocuk fısıldayarak , "Bir polis memuru var"
Mühendislerinden birinin evinde polisin ne işi olduğuna anlam veremeyen adam sorar:
"Memur beyle konuşabilir miyim?"
"Hayır" der ufaklık , "Şu anda meşgul"
İyice meraklanan patron: "Neyle meşgul?"
Çocuk fısıldayarak cevaplar:" Annemle babamla ve itfaiyeci amcalarla konuşuyor"
Meraklanan ve endişelenen patron , telefondan gittikçe artan bir gürültü duyar "Bu ses de ne? Diye sorar.
"Bir helikopter" der çocuk , hala fısıldayarak.
Panikleyen patron:"Neler oluyor orada" diye sorar
Cocuk hala fısıldayarak: "Arama kurtarma timi geldi"
Patron endişeli ve neler olduğunu bilmemenin kızgınlığı içinde:
İyide neyi arıyorlar"
Küçük çocuk hala fısıldayarak ve kıkırdayarak cevap verir:
"Beni"
|
Aracım 1977 model olup 1300 motor hacmine sahip bir yer uçağıdır (Benim gözümde). Model yılının 83 yazdığına bakmayın 83'ten aşağısını bilgisayar kabul etmedi. Onun için öyle yazmak zorunda kaldık.
ABS, KlİMA, AIRBAG, AÇILIR TAVAN, ALAŞIM JANT, NAVİGASYYON, YOL BİLGİSAYARI gibi özellikleri yoktur. Fakat, direksiyonu, sigara küllüğü, yaylı koltukları ve çakmaklığı vardır. Açılıp kapanabilen camları ve kapı kolları çalışır durumdadır.
Komple orıjınal olan aracımda aranırsa birkaç yerde lokal boya çıkabilir. Hatta iyicene didik didik edilirse komple boyalı olduğu ortaya çıkabilir. Yüzeysel boyaların yanısıra bir kaç küflü bölgeye de rastlanılmıştır.
Aracın rengi aslen eflatundur. Fabrika çıkışı ise koyu yeşil ile cırtlak mor arası bir şeydir. Bu boyalar zaten o dönemki renoların orijinal boyalarıydı. Bizim elimize geçtiğinde beyazdı. Biz de daha sonra kanunlara uygun olsun diye ruhsattaki yazan renk olan eflatuna boyattık. Fakat renk seçeneğinde aradım bulamadım. Ona yakın bir renk olan Mor seçeneğinin işaretlemek zorunda kaldık.
Çorum kaloriferini 1 yıl önce başka bir araca taktırdığımızdan dolayı şu anda kaloriferi yoktur. Fakat kışın yedek bir aküye bağlı olarak bir elektrikli battaniye iş görebilir. Veya 2.5 litrelik bir kola şişesine sıcak su doldurarak belinize koyabilirsiniz. İmkanlar olmayınca parlak fikirler artıyor haliyle.
Tüm bakımları yetkili serviste yapılmamış olup el yordamıyla eş-dost yardımıyla yapılmıştır. Aracın farları vardır. Fakat uzun ve kısa far diye bir şey olmadığı için geceleyin onunla uğraşmadan direk yola yoğunlaşabiliyorsunuz. Ayrıca farları kapalı konumdayken frene basarsanız fren lambalarının yanında farları da çalışmaktadır. Değişik bir özellik. Diğer arabalarda bulamazsınız.
Arabayı hiç kilitlemiyorum. Kimse de içine girmedi şimdiye kadar.Çünkü kilitlesem bile bir çaykaşığıyla açılıyor zaten. Bilenler bilir. Anahtar derdi yok. Kaput ve bağaj anahtarsız açılabiliyor. Bu özellik modelli arabaların çoğunda bile yok.
Ayrıca şöför mahalinin yanındaki kısımda ayak koyma yerinde yaklaşık 30 cm çapında bir delik vardır. Bu deliği örtmek için bir mukavva ve çuval kullandım. Yazın deliği açarak doğal klima olarak kullanmaktayım. Yakıtı da etkilemediği için gayet ekonomik.
Egzozu delindi. Baktım güzel ses çıkarıyor. Hiç ellemedim. Çalışınca havalı bir araba gibi ses çıkarıyor. Başkaları egzozdan ses çıkarmak için bir çok paralar harcıyor. Düdük falan taktırıyorlar. Ben bedavadan yapıyorum bunu.
Aracımdan gayet memnunum. Muhayyer bir araçtır. (O da ne demekse bir türlü çözemedim. Osmanlıca sözlüğe bile baktım ama işin içinden çıkamadım.) Model yükselteceğimden dolayı satıyorum. Yoksa daha binerdim. 1979 model bir Renault 12 alacağım. bu modeller arası renaultlarla takas yapabilirim....
|
Satlık araç başlığını görür görmez tıkladım. Umduğum; şu aralar 2. el araç alımı planlarımız dahilinde olduğu için müşterisi olabileceğim kriterlerdemi acaba hevesim; sayfa açılınca umduğumu bulamama hayal krıklığı ile sona erdi.
Ama yazıyı sonun kadar okuyunca yüz ifadem gülümsemeye dönüştü
İlan süper
|
- Diplomatın biri, fakir bir adamın yanına gider ve 'Oğlunun evlenmesini sağlayabilirim' der.
- Oğlumun hayatına asla karışmam...
- Ama, kız Lord Rothschild'in kızı...
- Haaa! O zaman başka...
-Diplomatın ikinci durağı, Lord Rothschild'in yanıdır.
- Kızınız için bir kısmet buldum Lord'um..
- Benim kızım evlenmek için henüz çok küçük...
- Ama, bu delikanlı halihazırda Dünya Bankası Başkan Yardımcısı...
- Bak o zaman başka...
-Diplomat, Lord'un yanından ayrıldıktan hemen sonra soluğu Dünya Bankası -Başkanı'nın yanında alır.
-Size başkan yardımcısı olarak tavsiye edeceğim, çok iyi bir delikanlı var.
-Şu an zaten ihtiyacımdan çok başkan yardımcım var, gerekmez...
-Ama, bu çocuk Lord Rothschild'in damadı...
- Bak o zaman oldu... Gelsin başlasın...
|
adamın karısı ölmüş.adam çok ölsüz.öl:kuvvet,bereket,güç demektir.
|
Bir ilimize bilgisayarın daha yeni yeni gelmeye başladığı zamanlara ait bir anıyı
E... Kültür Kurumu İlköğretim Okulu'ndan Mansır Bey anlatıyor...
Bir işyerine bilgisayar ve stok programı satılır. Teknik servis elemanı bilgisayarı
işyerine kurduktan sonra stok programının kullanımı ile ilgili bilgi verir ve
ayrılır. Aradan bir iki saat geçer, işyerinden telefon:
- 'Kardeşim sizin anlattıgınız kimi yapirem fegat program düzgün çalışmiir.'
Teknik servis elemanı sorar:
- 'Nasıl yapıyorsunuz?'
- 'Senin anlattıgın kimi.'
- 'Hata ne?'
- 'Yazdıgım bilgiler kaydetmeme ragmen saklanmiir.'
- 'İşlem basamaklarını tek tek anlatır mısınız?.'
- 'Tamam' diyor ve başlıyor, anlatmaya.
- 'Programı açirem. Malın adı bölümüne adını, adedi bölümüne adedini, birim
fiyatını vb. yazirem. Hepsini yazdıhtan sonra senin anlattıgın kimi kayıt
bölümüne basirem. Ekrana bir yazı geliir: Kaydetmek ister misiniz? E / H yazısı
çıkir. Ben de diyirem Hee...'
|
Adamın biri, elinde iri bir bıçakla camiye dalar ve "İçinizde gerçek müslüman kimdir?" diye bağırır. Cemaat korku içindedir: "İçinizde bir tek Müslüman yok mu?"
80 yaşlarında sakallı , nur yüzlü birisi "ben varım evladım" diye öne çıkar.
Eli bıçaklı adam, yaşlı dedenin koluna girer, onu evine götürür, avlusunda bir kaç koyun vardır.
"Baba şu adaklarımı kesiver Allah' ını seversen" der. Adamcağız güç bela birisini keser ama derisini yüzmeye başlayınca yorulur.
"Evladım artık yapamayacağım,bir başkasını bul" diye söylenir. Bizimki gene camiye koşar.Elinde koyunu keserken kullanılan ve üzerinden kan damlayan bıçak vardır. Cemaatin arasına dalar ve "Başka müslüman yok mu?" diye bağırmaya başlar. Bıçaktan damlayan kan, herkesi daha da korkutmuştur. Gözleri namazı kıldıran imama döner.İmam, bir cemaate bir adama bakar.Korku içinde mırıldanır:
"Şurada iki rekat namaz kıldırdık diye müslüman mı sanıyorsun bizi?"
|
Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar.
Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmelerler, bağırıp, çağırarak...
Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.
Ertesi gün, çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve “Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 lira vereceğim” der.
Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der, “Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı, bundan böyle size sadece 50 kuruş verebilirim.” Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları.
“Bakın” der, “Henüz maaşımı alamadım bu yüzden size günde ancak 25 kuruş verebilirim,tamam mı?”
“Olanaksız bayım” der içlerinden biri, “Günde 25 kuruş için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz.”
|
Renkli kişiliğiyle ün yapmış bir felsefe hocası, yılın son sınavını yapmak üzere sınıfa girmiş.. bütün öğrenciler çok heyecanlı, hepsi merakla soruları bekliyorlar, felsefe hocası sınıfa şöyle bir bakmış, derken sandalyesini kaptığı gibi kürsünün üzerine koymuş..
´İŞTE 100 PUANLIK TEK SORU´ demiş.. ´BANA BU SANDALYENİN VAROLMADIĞINI İSPAT EDİN´
Herkes bir girişmiş yazmaya efendim hızlı hızlı yazanlar harıl harıl düşünenler derken, aralarından biri kağıda tek bir cümle yazmış sonra kalkmış hocasına vermiş, ve sınavı bitirip çıkmış....
Sonuçlar açıklandığı zaman bir bakmışlar koca sınıfta 100 üzerinden 100 alan tek kişi var, o da sınavı 2 dakikada bitirip çıkan çocuk..!!!
Peki acaba çocuğa 100 puan getiren o tek cümle neymiş?
Cevap olarak kağıda sadece şunu yazmış:
"HANGİ SANDALYE?"
|
George Bush bir ilkokulu ziyaret eder.
Çocuklara:
-Sorusu olan var mı? der.
Küçük Bob sözü alır.
-Benim üç sorum olacak:
1- Seçimlerde daha az oy almanıza rağmen nasıl oldu da Başkan oldunuz?
2- Hiroşima'ya atılan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti değil midir?
3- Hiç bir neden yokken neden Irak'a saldırmak istiyorsunuz?
Aniden zil çalar ve çocuklar teneffüse çıkarlar. Çocuklar geri döndüğünde bu sefer sözü küçük Tom alır.
Benim 5 sorum olacak;
1- Seçimlerde daha az oy almanıza rağmen nasıl oldu da Başkan oldunuz?
2- Hiroşima'ya atılan atom bombası sizce dünyanın en büyük terör faaliyeti değil midir?
3- Hiç bir neden yokken neden Irak'a saldırmak istiyorsunuz?
4- Bu gün neden zil 30 dakika erken çaldı?
5- Bob nerede?
|
|
|