Bugün Cuma... Ve öğle vakti, ezanla birlikte camiye doğru yola koyuldum...
Caminin müezzinler için tahsis edilmiş alanı, ihtiyar heyeti tarafından doldurulmuştu... Acaba bugün sıra hangi birindeydi?
Ve imam hutbeye çıkarken, mikrofon kullanımına dair hiçbir tecrübesi olmadığı bariz olan bir kimse ezan okumaya başladı... Caminin hoparlörleri bile kendilerini tutamayıp titremeye başladı... Patlak patlak çıkan aşırı yüksek ve ciddi derecede rahatsızlık verici ses, az daha camiden çıkmama ve bir süre bahçede oyalanmama sebep olacaktı...
Daha başka bir yol buldum: Kaçamak bir şekilde kulaklarımı parmaklarımla tıkamaya çalıştım.
Öte taraftan mikrofon kullanılmayacak olunsa bile, ses, zaten kalabalık olmayan cemaat tarafından duyulabilecekti.
Farzdan sonra hemen camiden ayrılacaktım ki; vazgeçip müezzinin tesbihat talimatlarına bile katlandım...
Namaz bitiminde imamın yanına giderek durumu anlattım:
- Hocam, müezzinlerin kullandığı mikrofondan çıkan ses rahatsızlık verici derecede yüksek..
- Öyle mi?
- Evet. Üstelik hoparlörler patlama yapıyor...
- Mikrofonu ağızlarına yakın tutuyorlar, değil mi?
- Evet, ziyadesiyle... O mikrofonun sesini bir miktar kısmanız mümkün mü?
- Hmm... Ama o mikrofonlar hepsi birbirine bağlı. Tümü birlikte kısılmış olur.
İmamın son cevabı üzerine, kendisinin bu konularda bilgisiz olduğunu ispatlamak zor değildi... Lâkin benim amacım bu olmadığından üstelemekten vazgeçtim.
Hatırlıyorum da geçen sene, bari Kadir Gecesi teravih kılmaya gideyim, diye niyetlenmiş ve uygulamaya geçmiştim.
O gün, namaz bittikten sonra, cemaatin büyük bir kısmı, böylesi özel bir gecede dua etmek için, tesbihat bölümünü bekleme eğilimindeydi...
Lâkin ne şanssızlık ki, mikrofonu alan amca dayanılacak gibi değildi. Hoparlörlerden yayılan sesin yüksekliğinin kulaklarda oluşturduğu tahribata, adamın kendine has makamı eklenince cidden işkenceydi...
Duadan sonra, aynı kişi "Amenerresulu"yü okumaya girişince, geride kalan cemaat de resmen kaçmaya başlamıştı.
Yani tamam her camide güzel sesli profesyonel müezzinler bulunacak değildir elbet, kabul... Ancak en azından eldeki imkânlar doğru kullanılsındı. Camide bir ses yükseltme sistemi varsa, onun nasıl kullanılacağı ve hangi aralıkta tutulması gerektiği görevli kişiye anlatılsındı. Bu çok zor değildir sanırım.
İster istemez ezana katlanamayan kimselerin, kötüleme niyetli olarak oluşturdukları tasvirler geldi hatırıma... İşte böğüren, yobaz ve itici tipli hocalar... İşte minareden kargaların uçuşması filan...
Onların kötüleme amaçlı bu çalışmalarının minik de olsa karşılık bulmasına fırsat verilmemesi gerektiği kanısındayım...
Sinsi ve siyasi amaçları bulunan bir kadın grubunun bir toplantılarında çekilen bir videoyu anımsadım... Oradaki kadın konuşmacı, bir kısımda nefretle şöyle demişti: "Ezan... Yine Ezan!"
Uzattım galiba... Hayırlısı olsun bakalım...
Bari kulağımızın pasını silebilecek denli güzel, değişik makamlardan ezanlar ve ezana dair müzik çalışmalarından örneklerle bu mesajımı sonlandırayım...
Bu arada konu ile doğrudan ilişkili olması sebebiyle, Erkan Mutlu'dan duyduğum, hadis-i şerif olduğunu söylediği şu sözü de nakletmiş olayım:
"Ezanı güzel sesliler okusun."
İlgili Konular: