Ben annesinden, babasından, kardeşlerinden, halasından, teyzesinden, amcasından, dayısından, dayısının dayısının arkadaşının arkadaşından ayrı
yaşayan biriyim.
Tek başımayım. Buralarda hiç mi hiç kimsem yok. Etrafımı betonlarla kapatmışlar. Gövdem gelişmiyor artık. Daraldıkça daralıyorum. Nefes almakta
zorlanıyorum. Çok
mu şanslıyım, yoksa şansız mıyım anlayamadım. Yaşamak her şeye rağmen güzel ama yine de arada bir yaşamak istememek gibi negatif duygulara
da kapılmıyor
değilim. Neydi günahım da bütün bunlar başıma geldi, doğrusu pek bir şey anlamadım. Günün birinde birileri kendi aralarında konuşup
kararlaştırdılar ve tüm
akrabalarımı yok ettiler. Tek bana karışmadılar. Bir tek bana. Anlam veremedim. Neden benim de, başkası değil dokunulmayan? Benden korktular, desem; hayır
olamaz. Herkesin içinde bir benden mi korkacaklar. Hem niye korksunlar ki?
Tek muhabbettim serçelerle. Bir onlarla anlaşıyorum. Birbirimizin dilini anlamasak da
çok iyi anlaştığımı söylesem şaşmayın. Her gün, günde birkaç kez yanıma gelirler. Cıvıl cıvıllar. Gerçi onların da sıkıntıları var. Her ne kadar çocuklar
onları eskisi gibi
sapanla vurmasalar da mutsuzlukları her hallerinden belli. Kışın kömür tozundan dolayı simsiyahtırlar. Öyle ki onları tanımakta zorlanıyorum. Bazen
muhabbet
etmekteyiz öylesine. Bir hatun sofra bezini silkelemeyiversin! Birden, hep birlikte pırrrr! diye uçarlar. İçimi o an hüzün kaplar. Çünkü ben burada
kalakalmışım. Ha!
pardon, kim olduğumu size söylemedim değil mi? Ben şehrin işlek caddesinde, kaldırımın tam ortasındaki dut ağacıyım. Beni tanırsınız canım... Hani bazen
aceleden olsa gerek bana çarparsınız! Unuttunuz mu? Olamaz! Siz insanlar ne kadar da unutkansınız!
Neyse canım, yarın dışarı çıktığınızda şöyle etrafa bir göz gezdirin mutlaka beni görürsünüz.
Belki alakası yok ama bir gün kadının biri bana bir çaput bağladı. Ne oldu ise o gün oldu. O gün bu gündür. Her Perşembe etrafımı sarar kadınlar ve
çocuklar. Beni
çaputa boğarlar. İlk zamanlarda zannederdim gelin oluyorum. Ama neredeeeee! Ben kim gelin olmak kim? Gelin olamayanlar gelir benden medet
umarlar. Ellerini
açarlar ben garibin yanında söylenir söylenir dururlar. Benim ise derdim bambaşka... Ben kardeşlerimi, arkadaşlarımı, akrabalarımı, dostlarımı
isterken onlar ne
istiyorlar! Dilimde tüy bitti, dalımda yaprak... Sarardım, döküldüm ama kimseye bir şey anlatamadım.
Bilmem siz M1gin Ve Dostları beni anladı mı acaba? Gerçi sizleri az-çok biliyorum ama... Bu gün de benden konuşun ha! Gerçi benim de üye
olduğum bir parti var
ama... Söylesem mi bilmem ki? Sonra aramız açılmasın sizinle... Ya benim parti öylesine işte... Rengimden, rengimin, yapraklarımın renginin
yeşilliğinden
kaynaklanıyor. Başka bir şey değil!
Haydi sağlıcakla. Tanıştığımıza çok memnun oldum... By...
Bu mesaj, huseyin tarafından, 25.06.2011 09:02:48 itibariyle düzenlenmiştir.