Görüntülenme: 130675
Yanıt: Şark Köşesi
2011/03/18 16:34
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Yok, hayır! Aksine, çok haklısınız. Bu bir zulümdür. Pazardan patates alırken, beraberinde soğan aldırmayı mecbur etmeleri gibi bir şey... İhtiyacın yokken buna.

 

Saygılarımla.

Yanıt: Şark Köşesi
2011/04/15 20:04
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 6,7 (2 oy)

çok keyif aldım yazılarınız okurken

yazmaya devam edin lütfen

 

 

 

Yanıt: Şark Köşesi
2011/04/15 22:38
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Saygılar selamlar CAMBAZ kardeş. Güç verdiniz bana yorumunuzla. Teşekkür ederim.

Yanıt: Şark Köşesi
2011/05/09 23:11
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,7 (2 oy)

uzun zamandır böyle güzel yazılar ve yorumlarını okumamıştım çok keyf aldım hepsini okudum mbirgin in yorumlarını z.sarının hepsini okudum hepsi çok güzeldi hüseyin hocamada teşekkr ediyorum böyle yazılar paylaştığı için allah razı olsun.. paylaşımların devamı gelir inşallah bizlerde okuruz başarılarınızın devam etmesi dileğiyle..

Yanıt: Şark Köşesi
2011/05/10 5:56
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sayın denizz, saygılar sevgiler. Yorumununuz ve beğeniniz için çok teşekkür ederim. İnşaallah fırsat buldukça yazarım. Saygılarımla...

Yanıt: Şark Köşesi
2011/06/19 22:52
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 Kritik Karar


-Sılamu elekım toktor beğ, deyip hemen anlatmaya başladı. En son sekizinci çocuğunu doğuran ufak tefek hatunu da üç adım gerisinde duruyordu. Beyaz tülbendi ile yüzünü gözünü kapatmış, kısa boyuna rağmen iki büklüm duruyordu. Mahcuptu. Sanki bu dünyada en büyük günahı o işlemişti. Sessiz sessiz duruyordu. Ağzı da dili de yok hükmünde... Olsun, ağzı da dili de olmasa kooooca bir kocası vardı. Onun yerine konuşur, onun yerine dövüşürdü. Onun yerine her bir şey yapardı. O zahmet etmesin di hakkı olan oyu bile kullanırdı.


- Toktor beğ, ben artık çocığ istemiyem. Karıyi getirdim. Çocığ istemiyem. O çağa rağmen 60'lı yıllara rağmen bu bilinçte olan dağlı bir adam... Bakmayın haline, çağına göre en ilericisidir O, bu coğrafyanın...

-Tamam da madem böyle bir düşünceniz var, sizi devlet hastanesine göndermem lazım.

Bizimkiler düşerler yola. Hatunu her zamanki gibi yanında bir eşya gibi sessiz sessiz... Devlet hastanesine geldiklerinde de aynı şekilde...

-Efendim, eşinizin hamile olup olmadığına bakmak lazım. Hemşire hanım, ebeye gösterin...

-Efendim, hamile...

- Bak beyefendi, eşiniz hamile. İsterseniz alalım ya da doğumdan sonra tekrar gelirsiniz.

Düşünmek gerekiyordu. Acaba yanlış mı olurdu? Dokuzuncuya da müsaade etseler miydi? Sevabı günahı neydi bunun?
Sonunda karar verdiler.

KARAR: Millet adına! Bu da doğsun ve son olsun...

Aradan yıllar geçti. Doğsun! Denilen doğdu. Büüüüüyük adam oldu. Koca bir ilin asayişi ondan sorulur şimdi.

Bir eşya gibi duran, ağzı dili olmayan gariban annenin kemikleri toprağa karışmış.

Avukatı, sözcüsü, vekili, kocası inadına inadına direniyor. Tek başına! tek başına, zamana inat...

Yüze dayamış merdiveni ile... 
Yanıt: Şark Köşesi
2011/06/21 19:28
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,2 (2 oy)

yüreğine sağlık hüseyin hocam ne güzel iyiki doğacak olan doğmuş doğmuşda büyük adam olmuş..

 

Yanıt: Şark Köşesi
2011/06/22 2:35
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 Çok teşekkür ederim kardeşim. Tatilde bolca yazmayı düşünüyorum. Beğenmeniz beni mutlu etti. Saygılarıla.

 

İşte size yeni bir hikâye...

 

 

Linç

Attıkça atıyorlardı dayak. Öldüresiye dayak yiyen adamın sesini duyan yoktu. Bu bir linçti. Olur muydu hiç öyle şey?! Şehirde araba sürmenin de bir kuralı yok muydu? Ağzı, burnu kanlar içinde, yarasına yara eklenen bu genç adam sanki az önceki kişi değildi. Ona göre, bu dayağı taksiciye atmak gerekirdi. Hani olayı olduğu gibi görse, bir şey demem... Olayın nasıl olduğunu bile tam anlamadan, bilmeden taksiciden öc almak istercesine bağıra bağıra:

- Bu taksiciler var ya! bunlar... Kural nedir, bilmezler. Bunları linç etmek lazım! diye, kalabalığı galeyana getirirken; Taksinin altında kalma tehlikesi atlatan çocuğun yakınları hışımla olay yerine geldiğinde, orta yerde heyecanlı olan onu taksici sanıp evire çevire dövüyorlar
dı. Öyle ki; bu yanlış anlama doğru anlaşılıncaya kadar yediğini yemiş, anasından emdiği burnundan gelmişti. Sonunda, üzerine çullananları kaldırabildi oradaki kalabalık. Ama ne fayda, ağzı burnu kanlar içinde yığılıp kalmış, eski, yamalı, bir çuval gibi öylece duruyordu.



- Yahu! çocuğunuzun durumu iyi. Hiç
bir şeyi yok. Ahan! orada duruyor. Hem kabahat tamamen çocuğun. Taksinin önüne atlayan o. Bu dayak atığınız adam da taksici değil ...


Olay geç de olsa anlaşılmıştı ama ne çare?!... Çocuğun ailesi yanlış yerde de olsa öfkesini kusmuştu. Yine de bu olaydan bir ders çıkarmak zor değildi. Nasıl bir işti ki; olay bu hale gelmişti. Oysa daha on dakika önce bunun böyle olacağını kim bilebilirdi? Ne taksicinin, ne bu adamın, ne de bir başkasının aklının ucundan böyle bir şey geçmemişti. Nasıl olmuş sa olmuş her şey birkaç dakikada gelişmişti. Taksinin önüne atlayan bir çocuk, bağırıp çağıran bir adam ve aniden toplanan kalabalık...

Ve bir linç girişimi!

Taksici ise yan tarafta öylece durmuş, ibretlik olayı izliyordu.

Az sonra kalabalık dağıldı. Çocuklar kaldıkları yerden top oynamaya devam ettiler. 
Taksici taksisine atladı. Her zaman olduğu gibi rızkını yollarda aramaya... Dayak

yiyenin ise hala anlamadığı bir şey vardı...

Neden?!... Ama neden?!..

 

 
 
Bu mesaj, huseyin tarafından, 22.06.2011 02:47:12 itibariyle düzenlenmiştir.
Garip
2011/06/24 20:30
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 5,5 (1 oy)

                    Ben annesinden, babasından, kardeşlerinden, halasından, teyzesinden, amcasından, dayısından, dayısının dayısının arkadaşının arkadaşından ayrı
 
yaşayan biriyim.
 
Tek başımayım. Buralarda hiç mi hiç kimsem yok. Etrafımı betonlarla kapatmışlar. Gövdem gelişmiyor artık. Daraldıkça daralıyorum. Nefes almakta
 
zorlanıyorum. Çok
 
mu şanslıyım, yoksa şansız mıyım anlayamadım. Yaşamak her şeye rağmen güzel ama yine de arada bir yaşamak istememek gibi negatif duygulara
 
da kapılmıyor
 
değilim. Neydi günahım da bütün bunlar başıma geldi, doğrusu pek bir şey anlamadım. Günün birinde birileri kendi aralarında konuşup
 
kararlaştırdılar ve tüm
 
akrabalarımı yok ettiler. Tek bana karışmadılar. Bir tek bana. Anlam veremedim. Neden benim de, başkası değil dokunulmayan? Benden korktular, desem; hayır
 
olamaz. Herkesin içinde bir benden mi korkacaklar. Hem niye korksunlar ki?
 
 
                    Tek muhabbettim serçelerle. Bir onlarla anlaşıyorum. Birbirimizin dilini anlamasak da
 
çok iyi anlaştığımı söylesem şaşmayın. Her gün, günde birkaç kez yanıma gelirler. Cıvıl cıvıllar. Gerçi onların da sıkıntıları var. Her ne kadar çocuklar
 
onları eskisi gibi
 
sapanla vurmasalar da mutsuzlukları her hallerinden belli. Kışın kömür tozundan dolayı simsiyahtırlar. Öyle ki onları tanımakta zorlanıyorum. Bazen
 
muhabbet
 
etmekteyiz öylesine. Bir hatun sofra bezini silkelemeyiversin! Birden, hep birlikte pırrrr! diye uçarlar. İçimi o an hüzün kaplar. Çünkü ben burada
 
kalakalmışım. Ha!
 
pardon, kim olduğumu size söylemedim değil mi? Ben şehrin işlek caddesinde, kaldırımın tam ortasındaki dut ağacıyım. Beni tanırsınız canım... Hani bazen
 
aceleden olsa gerek bana çarparsınız! Unuttunuz mu? Olamaz! Siz insanlar ne kadar da unutkansınız! 
 
Neyse canım, yarın dışarı çıktığınızda şöyle etrafa bir göz gezdirin mutlaka beni görürsünüz.


                  Belki alakası yok ama bir gün kadının biri bana bir çaput bağladı. Ne oldu ise o gün oldu. O gün bu gündür. Her Perşembe etrafımı sarar kadınlar ve
 
çocuklar. Beni
 
çaputa boğarlar. İlk zamanlarda zannederdim gelin oluyorum. Ama neredeeeee! Ben kim gelin olmak kim? Gelin olamayanlar gelir benden medet
 
umarlar. Ellerini
 
açarlar ben garibin yanında söylenir söylenir dururlar. Benim ise derdim bambaşka... Ben kardeşlerimi, arkadaşlarımı, akrabalarımı, dostlarımı
 
isterken onlar ne
 
istiyorlar! Dilimde tüy bitti, dalımda yaprak... Sarardım, döküldüm ama kimseye bir şey anlatamadım. 
 
 


             Bilmem siz M1gin Ve Dostları  beni anladı mı acaba? Gerçi sizleri az-çok biliyorum  ama... Bu gün de  benden konuşun ha! Gerçi benim de üye

olduğum bir parti var  

ama... Söylesem mi bilmem ki? Sonra aramız açılmasın sizinle... Ya benim parti öylesine işte... Rengimden, rengimin, yapraklarımın renginin

yeşilliğinden

kaynaklanıyor. Başka bir şey değil!

 

               Haydi sağlıcakla. Tanıştığımıza çok memnun oldum... By... 


Bu mesaj, huseyin tarafından, 25.06.2011 09:02:48 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: Şark Köşesi
2011/06/24 21:00
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,2 (2 oy)

selam hüseyin hocam

yazılarınızı keyifle okuyorum yazmaya devam linçdeki zavallı boş yere dayak yiyen adam ne yazık işte milletimizin bilip bilmeden anlamadan olaya girmesiyle sonuçlnan bu tür olaylar ne yazıkki çok oluyor...

garipdeki yazınızda güzel sizi anladım hangi partidensiniz sanırım tahmin edebiliyorum rengimizin yeşilliğiyle demişsiniz..

sizde biliyorsunuzki kimseyle aranız falan açılmaz Mbirginlede açılmaz mbirgin mükemmel bi insan maşallh:) onu çok çok seviyorum..hocam bu ülkede düşünce özgürlüğü vardır sizler daha iyi bilirsiniz....

selamete kendinize iyi bakın Allaha emanet olun

Yanıt: Şark Köşesi
2011/06/24 21:27
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sevgili kardeşim, şaka bir yana, yeşiller benim partim değil ağaç partisi. Olması gerekenin partisi. Demek benim partim sandınız... Ben sadece Allah'a kul olmaya çalışıyorum. Allah rızasını kazanmaya çalışıyorum. Allah için sever yine Allah için buğzederim...

Saygı ve sevgilerimle...

Selamların en güzeli ile...

Hoşça kalın, dostça kalın...

Yanıt: Şark Köşesi
2011/06/24 23:06
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

yok abicim yeşiller sizin partiniz diye anlamadım yanlış anlamışsınız kusura bakmayın yanlış anlaşılma olmuş sanırım:):)

siz bizim için çok değerli birisiniz elbetteki yazılarnızı severek isteyerek okuyorum sizleri seviyoruz.

elhamdulullh abim hepimiz allaha kul olmaya çalışıyoz en güzeliyle en iyisiyle inşallah hakkınızı helal edin

en emine emanetsiniz sevgili hocam..

Yanıt: Şark Köşesi
2011/06/25 1:47
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Yok! yok be kardeşim. Ne kusuru? Ne özrü? Keyfinize bakın lütfen :)

Teşhis
2011/06/25 5:34
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Dut ağacının hikâyesi ilginçmiş... Başta başka türlü düşünüyorsunuz, ortalarda birden tepetaklak oluyorsunuz, sonlarda da "ben bir ceviz ağacıyım" şarkısını hatırlıyorsunuz. 

Şu serçelerle olan muhabbet hoşmuş... Elinize sağlık huseyin Hocam.

Hocam, özellikle denemelerinizi barındıran mesajlarınızda varsayılan başlık yerine, onlar için belirlediğiniz başlığı yazabilirsiniz, dilerseniz... Böylesi daha kullanışlı olabilir. 

Ey denizz, hakkımdaki hüsn-ü zannınız için teşekkür ederim; beni mahcup ediyorsunuz... Dilerim bir gün bu güzel teveccühlerinizi hak edebilirim. 

İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Yanıt: Şark Köşesi
2011/06/25 8:50
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Yardımlarınız ve övgüleriniz için ço teşekkür ederim Mustafa Bey. Ben başlığı metin içine yazmışım. Sisteminize tam vakıf olamadığımdandır bu hatam...  denizz kardeşime de saygılar, sevgiler...

Hoşça kalın, dostça kalın.

Bu mesaj, huseyin tarafından, 25.06.2011 08:53:14 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: Şark Köşesi
2011/06/26 1:18
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 6,7 (2 oy)

hüseyin hocam yanlış anlamadığınıza sevindim sağolunuz başarılarınızın devamı gelir inşallah güzel yazılarınızı bekliyoruz kendinize iyi bakın

mbirgin abicim size gelince ne kadar mütavazi biri olduğunuzu biliyorum:)

siz zaten öylesiniz ki ben öyle diyorum gerçekleri söylüyorum siz çok değerlisiniz burdaki herkesde öyle hepsi mükemmel insanlar

saygılar kucak dolusu sevgiler:):)

Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim
2011/08/24 13:18
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,5 (1 oy)

Var mısınız?.. Ben ciddiyim... Ciddi ciddi bu dünyayı değiştirmeye niyetlendim.

Aslında yıllardır bu niyetimi korumaktayım ancak; nerden başlanmalı, ne yapmalı? Asıl problem orada...

Suriye'den mi başlamalı, Libya'dan mı, Amerika'dan mı? Öyle ya! Dünya'nın en büyük gücünü elinde bulunduran Amerika'dan başlamak mantıklı gibi... Değil mi?

Amerika değişince arkasından dünya da değişmeye hızla başlar...Yoksa Irak'tan mı başlamalı? Bize ırak olan yerden başlamak kulağa hoş geliyor. Irak olunca ilk hedef

yakındaki kimseler de rahatsız olmaz. Bol bol eleştiririz. Yerden yere vururuz. Uzun uzun yazarız, yorumlar yaparız. Karikatürlerle destekleriz. Açık oturumlarda perişan

eder gecenin belini kırarız. Velhasıl ibadetini tamamlamış zahid gibi rahatlarız.

 

Peki gerçekten de değişir mi dünya bu şekilde?

 

Korkarım ki hayır! Sadece kendimizi kandırır egomuzu tatmin ederiz. Klavyemizi bozar, gözlerimizi bozar, uykumuzu bozarız... Ama dünyayı değiştiremeyiz.

 

Dünyayı değiştirmek isteyenlerin en akıllıları tarihte ilk kendilerini değiştirmekle başladılar işe. Evet önce kendimizi değiştirmemiz gerekecek galiba. Dış dünyayı

değiştirmeye başlamadan önce iç dünyamızı değiştirmemiz lazım.

Yakından uzağa değişim...

 

Nasıl bir dünya düşünüyorsak eğer-nasıl bir devrim veya ıslahat-önce kendimizden başlamalıyız.

Hatta kalbimizden...

 

Kalpten başlayan devrim hareketlerimize, alışkanlıklarımıza sirayet eder. Kişiliğimiz değişir. Biz değişiriz. Birilerine bir şey anlatmaya gerek yok. Değişimimizi zaten

görecekler. Para ederse bizdeki değişim, elbet alıcısı da bulunur, meraklanmayalım. Endişemiz olmasın o konuda... Para ederse eğer dış dünya da değişir...

Devrimi, değişimi uzaklarda denemek boşa kürek çekmektir.

 

Önce kendimiz!

 

Evet önce kendimiz!

 

 

 

Yanıt: Şark Köşesi
2011/08/24 15:12
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,7 (2 oy)

meraba hüseyin hocam

daha yazının ilk paragrafını okudukdan sonra şöyle dedim iyide dünyayı biz değiştiremeyizki ancak her bir birey her fert kendini değiştirirse dünya ancak öyle değişir.

yani herkes önce kendisini değiştirmeli:):)  baktımki sonrasında sizde aynı düşünceyi yazmışsınız sonra kendi kendime bir tebessüm:) güzel yazı sağolun

evet önce kendimizi değiştirmeliyiz ve ben bu girişime başlayalı çok oldu:) umarım devamı daha güzel olur selametle kalın sayın hocam

Yanıt: Şark Köşesi
2011/11/04 9:10
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 Kusura bakmayın denizz kardeşim. Yanıtladığımı zan etmişim. :) Yorumunuz için teşekkür ederim. Sağlıcakla kalınız...

Yanıt: Şark Köşesi
2011/11/04 12:31
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Hayırlı cumalar herkese efenim:) estafurullh hüseyin hocam ne kusuru:)

siz yazmaya devam edin inşallah.keyf alarak okuyorum çünkü:) başarılar hüseyin hocam kolay gelsin

01
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: