Çoğu kez yaptığım gibi bugün de, yatsıyı öteleyip, sabaha yakın bir vakitte kılmaya niyetlendim...
Bunu, yatsı namazını geç kılmanın evlâlığından öte; tek abdestle, hem yatsı hem de sabah namazını kılabilecek olmam yüzünden tercih ediyorum.
Ve saat 03 suları... Yani dakikalar önce...
Musluğu açıp abdest almaya başlamıştım... Ellerimi yıkadım... Yüzümü yıkadım... Sağ kolumu sıvazlıyordum ki, su gidiverdi!
Hadi elimdeki son damlacıklarla, sağ kolumun işlemlerini tamamladım, diyelim... Peki ya sonrası?
Bu saatte su neden gider ki? Evet, kartlı bir sayaçtı şimdiki... Ve sanırım kredisi bitmişti...
İyi de, önceden haber verseydi... Ne bileyim hissettirseydi en azından... Mesela, bir gün öncesinden suyu yarı yarıya kısabilirdi... Yani tümden kapatmaya gücü yettiğine göre; belli bir oranda kısması işten bile olmamalıydı...
İnsanın başına gelmeyince önlem almıyor...
Haliyle ben de bu eve yaklaşık bir ay önce yerleşmiştim... Ve hiç yedek su bulundurmamıştım... Bu yüzden kendime birazcık çattım...
Kredinin tamamen tükenmiş olması durumunda; kartın sayaca sokulmasıyla, belli bir miktar, sonraki yüklemeden düşülmek üzere kullandırılabiliyor, diye biliyorum... Yani en azından doğalgazda durum öyle... Suyu hiç duymadım; ancak önceki kiracıdan kalan karta yükleme yaparken; görevli personel, yüklemek istediğim miktarın yetersiz olduğunu; çünkü eksiye düşmüş olduğunu söylemişti.
En azından denenebilir miydi ki?
Hayır! Saat 03 suları... Ve ben, elimde kartla bodrum katına inmeye cesaret edemem...
Hem sonra indim diyelim... Bodrumdaki deponun kapısının kapalı olması büyük ihtimal...
Gerçi anahtarın yerini biliyorum ama, onu oradan almaya çalışırken bir miktar ses çıkmasına ve kapıcının ayaklanmasına sebep olabilirdim.
Yok yok, kendime leke bulaştırmamalıyım...
Acaba bu durumda teyemmüm caiz olur mu ki, diye iç geçirdim.
Hatta danışmak üzere, bu saatte online bir hoca ya da bir bilirkişi bulup bulamayacağımı aklımdan geçirdim...
Tabi tüm bu mesafeyi, çok kısa bir sürede katettim; zira bilirsiniz, düşünce hızı, ışık hızından dahi daha hızlıdır.
Banyodaki duş mekanizmasının hortumuna takıldı gözüm, sonra.
İçinde su kalmış mıdır ki?
Musluğun suyu yukarı gönderecek pozisyonda durması, iyiye işaretti... Onu aşağıya indirdim... Biraz biraz su gelmeye başladı...
Aceleyle sol kolumu sıvazladım... Başımı mesh ettim... Ellerimi kulaklarıma götürmüştüm ki, su bitti.
Şu hortum biraz daha uzun olsaydı, ne olurdu sanki?
Ve işte yine döndük başa...
Aa! O da ne!? Evet sifon!
İçinde su var mıdır ki?
Varmış evet... Ama o suya nasıl ulaşabilirdim ki?
Kapağı bir miktar kaldırmaya yeltendiysem de, hemen vazgeçtim... Çünkü kapağın üzerindeki başlık, suyun akışını tetikliyordu...
Mekanizmayı biraz inceledim... Ve kapağı kaldırmadan onu yana kıvırabildim...
Şimdi, suyu hazneden çıkarmak gerekecekti... Mutfaktan, kullanmadığım bir bardak aldım geldim...
Dikkatle daldırdım...
Tam suya kavuşmuşken, yanlış bir hareketle onu yitirmemeliydim, öyle değil mi?
Bardağı çıkarması biraz daha güç oldu... Tam dolu olmasa da yarıdan fazlası dolu bir bardağım vardı artık...
Sağ ayağımı yıkadım... Bardağı sifon haznesinden tekrar doldurdum... Sol ayağım...
Yaşasın! Ve, abdestliydim artık!
|
Allah kabul etsin
Bir musibet, bin nasihatten yeğdir
|
Yazıyı büyük bir merakla okudum.
Şunu farkettim, böyle durumlarda daha çok teknik alanda okuyan arkadaşlar kısa ve işe yarar çözümler bulabiliyor.
Kendimden biliyorum :) Bu alanlardaki arkadaşların kestirmece çözümleri çok işimize yaradı, yarıyor da...
Biz mi biraz daha duysusal düşünüyoruz (nasıl bir alakaysa), onlar mı daha düz düşünüyor bilemiyorum :D
"Düz derken?.." mi dediniz? :D Teknik düşünmek diyelim o zaman :)
İşe yarıyor hasılı... Sonuca bakmak gerek.
Su kaynakları... Bundan sonra hep aklımda olacak. Her ne kadar birkaç bidonda her zaman yedek suyumuz olsa da, yine de hep daha fazlasının olduğunu bilicem :D
Öğretici ve keyifli yazınız için teşekkürler m1gin...
|
Hoş cevaplara, keyifli bir yanıt vermek isterdim... Ancak bugün su yükleme sürecinde yaşadıklarım, keyfimi aldı götürdü....
Bugün, su kartına yükleme yapmak için en yakın yer olan Sincan merkeze gittim...
Koca yerde, sadece ASKİ binasında yükleme yapıldığına inanmak istememiş ve birkaç farklı kişiye sorma ihtiyacı hissetmiştim... En son, daha yakınlarda bir yer bulmuştum...
Ve oraya doğru yola koyuldum...
Sora sora yeri buldum... Sevinçliydim...
Binaya girip su kartına yükleme yapmak istediğimi söyledim...
Oradaki kişi;
- "Bugün kapandı yarın gelin", dedi.
- "Nasıl yani? Ama evde su akmıyor", dedim.
- "Saat 4'te bilgisayar kapanıyor", dedi.
Saate baktım... 16:08
- "Peki bugün nerede yükleme yapabilirim", diye sordum
- "Ulus'taki merkez saat 6'ya kadar açık", dedi..
- "Oraya ulaşana kadar zaten saat 6'ya gelir!", dedim.
Öfkelenmiştim...
Bu ne biçim bir mesaiydi böyle!? En azından standart saatlere göre çalışılamaz mıydı?
Halka ne kadar güzel hizmet sunuluyormuş öyle!
Yapacak bir şey yoktu... Oradan ayrılıp, ASKİ binasına doğru yol aldım...
Kaldı ki, gittiğim o yer benim nazarımda lekelenmişti zaten...
Daha önceki su aboneliğimi iptal ettirirken; gişede işlemleri yaptırdıktan sonra; memur, vezneden paramı almamı söylemişti...
Vezneye gitmiş ve komik bir cevap almıştım:
- "Vezne kapandı, yarın gelin"
Mesai saati bitmişti güya... Halkın işi bitmiş bitmemiş kimin umurundaydı!?
Hem sonra madem işlemler tamamlanmayacaktı; içeri girerken neden bir güvenlik görevlisinin uyarısıyla karşılaşmamıştım?
Ve işte şimdi, sözünü ettiğim yere gidiyordum... Yükleme yapamayacağımı biliyordum... Benimkisi teselli işte...
Oraya ulaştığımda saat 16:40 idi...
Bir iki kişi dışında binada kimse bulunmuyordu... Onlar da yükleme yapamayacaklarını söyleyip, Ulus'taki yeri tavsiye ettiler..
Çaresizdim... Ulus'a gitmeye karar verdim...
Otobüs durağına az kala; istediğim yere giden bir aracın geçtiğini gördüm... Haliyle yetişemedim... Beklemeye başladım... Dakikalar geçti... Saat 17:00 'ye gelmiş; lâkin istediğim bir otubüs/dolmuş gelmemişti...
Bütün aksilikler üstüste gelecek ya...
Ve, az sonra, "gelmezse gelmesin!" diye sitem edip, rotamı bir alışveriş merkezine çevirdim... Su almaktan vazgeçmiştim...
* * *
Evden çıkarken, kartı sayaca tekrar okutmam durumunda gerçekten bir miktar kredinin yüklenip yüklenmeyeceğini merak etmiş ve hatta denemiştim...
Sayacın bulunduğu depo bölüme indim... Kartı taktım... Bekledim... Lâkin kredinin yüklendiğini belirtir bir işaret yoktu. Tekrar denedim.... Sonuç aynı...
Yine de eve çıkıp musluğu kontrol ettim... Akmıyordu...
Bunun üzerine iki şeyi merak ettim:
- Diyelim kartlı bir su sayacı kullanan bir ailenin bir haftasonu suları tükendi... Ne yapabilirler?
Cevap: Sonraki ilk iş gününü beklemeliler... Ya da, Ankara'nın neresinde olurlarsa olsunlar, saat 16'ya kadar Ulus'taki yere uğramamalılar...
- Yaklaşık bir ay önce su yükletme sırasında, para miktarını arttırmam gerektiğini söyleyen görevlinin, "eksiye düşmüş" ifadesi ne anlama geliyordu?
Madem ki, ek bir hak tanınmıyor... Durduk yerde sayaç nasıl eksiye düşer?
Bunun cevabını bilmiyorum...
Bugün de susuz kalacaktım...
Olsun canım! Böyle şeylerin sözü bile edilmemeli...
Nihayetinde altı üstü bir başkentte bulunuyordum; büyük beklentiye girmenin alemi yoktu, öyle değil mi!? Bu mesaj, m1gin tarafından, 18.08.2009 16:30:30 itibariyle düzenlenmiştir.
|
"Devlet dairesi" nden oluşan 2 kelimelik ifade beni delirtmeye yetip artıyor bile! Belgeler,kuyruklar,suratsız görevliler,beklemenin sonucunda hiçbir yere varılamaması,"siste m arızalandı" cümleleri! Durduk yere sinirlendim yine şimdi..Allah'tan bizim evde sabır timsali annem ugrasıyor o işlerle de devlet memuruna saldırıdan hüküm giymiyorum =)
|
Burası Türkiye,ancak burada akrobatik hareketlerle abdest almak zorunda kalıp,hakkınız olan hizmete ulaşamazsınız.
Depremden sonra her evde olması gereken bir deprem çantasından bahsediliyordu.Aslında böyle bir çanta hazırlamalıyız.Elektrik kesintisine karşı pille çalışan bir lamba,su kesintisine karşı 3 lt hazır su o da biterse abdest için temiz tuğla.Cep telefonları için geçici şarj sağlayan pille çalışan adını bilmediğim alet.Gaz kesintisinde kullanmak için bir piknik tüp ve bir kutu kibrit.Kışın bu çantaya bir de battaniye eklerseniz iyi olur. Bu mesaj, detector tarafından, 18.08.2009 02:17:18 itibariyle düzenlenmiştir.
|
Alın benden de o kadar ey stonesour; resmi işlerden öyle gıcık kaparım ki, tokmak kapıya dayanıncaya kadar es geçerim...
detector 'un "kesinti çantası" da ilginç! Benim gündelik olarak kullandığım eşyaları, bu deprem çantası düzeyine terfi ettirsem fena olmaz sanki.. Mesela öncelikle bir piknik tüpü almalıyım...
Önceki evde, piknik tüpünü ev sahipleri vermişlerdi... Taşınırken lazım olup olmadığını sormuşlardı... Yeni evde hallederim, demiş ve teşekkür etmiştim.
Ancak taşındığımdan beri, öteleyip durdum... Elektrikli su ısıtıcı (ketıl deniyor sanırım) ile su ısıtıp çay veya hazır çorba tüketmekten bıktım.
Benim de canım bir patates kızartması, bir menemen ya da tavuklu pilav çekiyor hani...
Evet, su yükleme olayının da üstesinden geldiğim, üstteki satırlarımdan anlaşılıyordur sanırım.
Saat 13 'e yaklaşırken, su yükleme kuyruğunda bekliyordum...
Sıra bana geldi... Kartı uzattım ve miktarı söyledim... Bu arada, aklıma takılan meseleleri de sormaya çabaladım.
"Bu kartlarda eksiye düşme nasıl oluyor?" diye sordum.
Görevli;
"Kartı tekrar okuttuğunuzda, ek kredi kullanmış oluyorsunuz..." dedi.
Şaşırmıştım!
"Nasıl yani!? Doğalgazdaki gibi ek bir miktar kullanılmasına izin mi veriyor?" diye sordum.
"Evet" dedi memur.
"Ben denedim, olmadı" dedim.
"Kartınızın ek kredisi kullanılmış görünüyor" dedi.
Al işte! Buyur burdan yak!
Tamam, kartı tekrar okutmuştum ama hiç su bahşetmemişti ki, aptal sayaç!
Yine de, bu ek kredi olayından emin olmak istedim... Ve bir başka memura sordum... Böyle bir hakkın olduğunu söyledi. Durumumu anlatınca da; bu ek kredi hakkında tam bilgisi olmadığını ve vezneye sorabileceğimi söyledi.
Bir veznedara sordum... Ve yukarıdaki tablonun bir benzerini yaşadım ve diğer bir vezneye yönlendirildim.
Vatandaşlardan biri, sorumu duydu ve böyle bir kredinin varlığını doğruladı. Hatta elindeki kartın sayaca nasıl takılacağını dahi anlattı.
Anlattığı gibi denediğimi ama böyle bir haktan yararlanamadığımı söyledim...
Her neyse... En azından böyle bir hakkın var olduğunu duymak, insanı bir nebze olsun rahatlatıyor...
Bu ek krediyi sınamak isterdim doğrusu... Ama bunun için 6-7 ay beklemem gerekecek galiba...
Sonuç olarak; dilerim ki bu rezil tabloları benden başka kimse yaşamamış olsun!
Bu mesaj, m1gin tarafından, 18.08.2009 16:28:51 itibariyle düzenlenmiştir.
|
Bu ek krediyi sınamak isterdim doğrusu... Ama bunun için 6-7 ay beklemem gerekecek galiba...
Her ne kadar öyle demişsem de; ya benim suyu çok tüketiyor olmamdan ya da Ankara'da birim miktar suyun fiyatının fazlalığı sebebiyle olacak, yaklaşık 2 ay kadar dayanmış, yüklettiğim miktar.
Biraz daha düşününce, "ya" yerine, "hem" bağlacının gelmesinin daha mantıklı olduğuna kanaat getirdim. Zira, hem ben suyu çok tüketiyorum hem de Ankara'da fiyatlar yüksek.
Bu sefer gündüz saat 14 suları tükendi kredim. Elimi çabuk tutayım da, 16'dan önce ulaşıp yükleme yapayım, diye telaşlandığım sırada, ek krediyi test etmek istedim.
Kartı sayaca okutunca, 1 metreküp kadar bir kredi verdi; yaşasın!
Benim aptal diye nitelediğim su sayacı akıllanmıştı! Onca fırçayı yemesi işe mi yaramıştı yoksa?
Her neyse, bir miktar kredim olsa da, bununla ancak kısa bir süre idare edebilirdim. İyisi mi gidip kredi yükletmek...
Ve saat 16'ya yaklaşmışken; ASKİ binasında, karta kredi yükletmek niyetiyle kuyrukta beklemekteydim... En azından geç kalmadığıma sevinmiştim... Derken, karta kredi yükleme saatlerinin çizelgesine takıldı gözüm. Heyecanlandığımı hissettim.
Hemen orada duran güvenlik görevlisine sordum.
- Hocam, saat 20'ye kadar kredi yüklemesi mi yapılıyor artık!?
- Evet!
- Hadi ya! Çok iyi olmuş! Ne zamandar beri öyle?
- Yaklaşık 1 ay oluyor...
- Neden yapılmış bu düzenleme?
- Son zamanlarda şikayetler artmış.
- Haklıydılar ama...
- Tabiki haklılar... Haftasonu da saat 16'ya kadar yükleme yapılabiliyor.
- Peki Ankara'nın her tarafında mı öyle oldu?
- Yok, sadece Sincan'da.
Buradan anlıyoruz ki; başka bölgelerde bulunanlar da şikayetçi olurlarsa, o bölgelerde de düzenlemeler yapılabilirmiş...
Her neyse... Doğrusunu isterseniz, bu düzenlemenin yapılmasında, kendimin de bir payı olduğunu hissettim.
Yoksa da önemli değil ama. Önemli olan, yanlışın düzeltilmiş olmasıdır.
Sanırım bu düzenleme Sincan Belediyesi tarafından yapılmış...
Onlara ya da bu düzenlemeyi yapanlara teşekkürlerimizi iletiyor, çalışmalarında başarılar diliyor ve nice güzel adımlar atmalarını temenni ediyoruz.
Bu mesaj, m1gin tarafından, 27.10.2009 19:00:53 itibariyle düzenlenmiştir.
|
SIRADIŞI ABDEST ALMAK İSTİYORSAN SANA KABE'NİN BULUNDUĞU MEKKE VE MEDİNE'YE BİR AN EVVEL GİDİP ZEMZEM İLE ABDEST ALMANI TAVSİYE EDERİM.PARALI DEĞİL,SU KARTINA,KREDİ KARTINA GEREK YOK,SUSUZLUK YOK,ORASI SİNCAN DEĞİL SUUDİ ARABİSTAN,SENİN İÇİN BİR HAFTA İYİ GELİR.HEM SUSUZLUKTAN KURTULURSUN HEM DE MANEVİ SUSUZLUĞUN GİDER.
|
bir abdest hikayesi ..
peygamber efendimiz...çok az suyla abdest alırmışş..
|
Üstad en azından abdest almak için çaba gösteriyor... Birde Hiç abdeste yaklaşmayanlar var...
Değişik bir tecrübe olmuş..
Rabbim rahmet yağmuruyla ıslatsın hepimizi..
Muhabbetle
|
Suyumun bitmesi üzerine bugün; su kartımı alarak yukarıda sözünü ettiğim ASKİ dairesine giderek su yükletecektim.
Nasılsa artık saat 20'ye kadar açıktı ya; o yüzden akşam vakitlerinde gitmeye karar verdim. Ve saat 18:30 gibi yola çıktım...
İçten içe de kendimi kötü bir sürprize de hazırlamıyor değildim hani!
Saat 19 gibi ilgili yere ulaştım... Sadece güvenlik görevlisi vardı ve cep telefonu ile konuşuyordu. İşaretle derdimi sorar gibi yaptı.
Ben de su kartını göstererek su yükletmek istediğimi söyledim.
Bir an duraksadı... O an, işte olumsuz yanıt anı, dedim kendi kendime.
Ve binanın dış tarafını gösterdi bana.
Evet; nasılsa kötü bir sürprize hazırlanmaya çalışmıştım... Şaşırmamalıydım...
Ama şaşırmamak elde değildi. Zira beni pek güzel bir sürpriz bekliyordu: Sumatik!
Evet! Bankamatik gibi otomatik çalışan ve su kartlarına kredi yükleyen ve "ASKİMATİK" olarak isimlendirilen bu aygıt, beni hem şaşırtmış hem de heyecanlandırmıştı!
3-5 kişinin bulunduğu kuyruğa girerken; "teknolojinin gözünü seveyim!" dedim hafif yüksek bir sesle.
Üzerinde bir yerlerde yazmıyordu; lâkin, 7/24 çalışabilecek potansiyelde olduğunu sanıyorum.
Buradan, bu yeniliği ve hizmeti düşünüp devreye sokan kişi ve kurumları tebrik ediyorum. Başarıları daim olsun!
|
evde bir daha zor durumda kalmayacağınızı garantileyecek kadar su bulundurmanız temennisiyle :
çözdünüz siz bu devlet işlerini
|
Yahu kalkıp gitmek üzereydim bugün Kadir gecesi ya birde:))
Ayriyeten İstanbuldan taziyeden dönen on adam akrabamıza yemek yaptık sahura gelecekler bekleyeyim de nasıl bekleyeceğim diye düşünürken beklememe mükâfat olarak can sıkıntımı gideren bu ilginç sayfalar çıktı.:)
Allah iyiliğinizi versin. İlk yazdığım yorumda da çok haklıymışım. Siz bayağı acaip birsiniz.:)) Yalnız şu enlem boylam brogramınızdaki gavurca şarkılar olmasa daha mı iyidi ne. Bende beğendim ama adam kim bilir ne diyor anlamadan dinlemek olmaz. Belkide küfür ediyor... :))
Velhâsıl şu abdest hikâyeniz çok hoştu. Buna binân artık tedbirli olursunuz. . Demek ki doğal, orjinal bir kişilik ve komik olmak yetmiyor. Evde iki tane ped şişede su olsa gece gece böyle cambazlık etmezdiniz.:)))
Sıkı takip edemem demiştim ilk yorumda ama galiba sizi dinleyeceğim ve üstelik reklamınızda yapacağım gibi. Bakalım sitenizde gezdikçe daha ne göreceğim.
|
Aa! Gene Leyli ve gene pek keyifli bir mesaj!
Yok yok! Uzatmış olduğu elini geri çekme hususunda ayak diretse bile bırakmamalıyız!
Şayet ondan güçlü isek, onu da alıkoymuş oluruz... Ama yok o bizden güçlü çıkarsa, bizi de peşi sıra sürükler artık.
Ey Leyli,
Küfür ediyor olma olasılığı bulunduğunu düşündüğünüz "gavurca" şarkıyı, Enlem ve Boylam 'ın hangi bölümünde dinlediniz?
Enlem ve Boylam 'daki çalışmalar, Zemzem suyu ile yıkandıktan sonra servis ediliyorlar...
Tamam tamam, pek inandırıcı değil kabul ediyorum! Zira Arabistanda değiliz...
Gerçi her sezon giden arkadaşlar var... Ama onların getirdiği su, hangi bir Enlem ve Boylam 'a yetsindi ki, değil mi ama!?
İş bu raddeye geldiğine göre, müziklerin seçiminde takındığımız temel tutumdan kısaca söz etmezsek ayıp olur sanırım.
Buyurun o halde: Müzik Eşliğinde Ritmik Yürüyüş Bu mesaj, m1gin tarafından, 06.09.2010 03:11:35 itibariyle düzenlenmiştir.
|
Günlerdir evden çıkmıyor ve web projelerimi geliştirme yolunda araştırmalar ve kodlamalarla boğuşuyordum.
Önceki gün evdeki erzak ve ekmek tükendi. Dolayısıyla dün alışverişe gitmeye niyetlendiysem de, bilgisayayar başına oturunca pek kalkasım gelmedi. Birkaç kutu bisküvinin varlığı beni evden çıkmaktan vazgeçirdi.
Ve bugün, abdest almaya hazırlanırken su bitti. Karttaki yedek krediyi kullanmak için depoya indim. Kartı taktım ama "geçersiz kart" uyarısı aldım. Peki ya şimdi halim nice olacaktı? Öyle ya, karta kredi yükletsem bile onu sayaca aktaramadıktan sonra, nasıl suya kavuşacaktım?
Acaba yanlış mı takmışım, diyerek kartı evirdim çevirdim ve tekrar takıp takıp çıkardım işe yaramadı. Sonra biraz ovup denedim ve oley! Acaba soğuktan mı etkilenmişti?
Her neyse, birkaç gün yetebilecek suyum vardı artık, mutluydum...
Alışverişe gitmem gerektiğini hatırladım... Gideceğim yerin yakınlarında su kredi yükletebileceğim bir yer bunlunduğunu anımsayıp kartı beraberimde götürdüm.
Yerler karla kaplı olmasına rağmen, güneş soğuğu kırıyordu... Ben de bu sebepten, usulca yürüyor ve geliştirmekte olduğum projelerimi düşünüyordum... Derken birinin bana seslendiğini hisseder gibi oldum. Başımı çevirip baktım. Yalnız başına bir polisti.
- Buyurun, bana mı seslendiniz?
- Evet, ismini söyler misin?
- Mustafa Birgin
- Ne iş yapıyorsun Mustafa?
- Bir iş yapmıyorum. Daha doğrusu serbest olarak bilgisayar işleriyle uğraşıyorum.
- Nerede oturuyorsun?
Polis, biraz da muhabbet edercesine soruyordu... Ve, sanki kendine almak istiyormuşçasına sordu:
- İkinci el bilgisayar ya da bilgisayar parçaları var mı sende Mustafa?
- Hayır yok. Ben yazılım işleriyle uğraşıyorum. Program ve web site işleri...
Asıl derdi başka imiş zaten:
- Yani çalıntı bilgisayar bulamaz mıyız?
- Dediğim gibi ben donanımla ilgilenmiyorum.
- Kimliğine bakabilir miyim Mustafa?
- Tabi. Siz neredesiniz ve göreviniz nedir peki?
- Asayiş birimindeyim...
- Bir başınızasınız, neden?
- Aracımız hemen şurada.
Üniformalı olması sebebiyle ben de onun kimliğini sormaktan vazgeçtim.
Kimliğimi incelerken sordu:
- Kaydın var mı Mustafa?
Daha birkaç gün evvel, dayatılan sağlık sigortası işlemleri için muhtardan evrak almaya gittiğimde, kendisinde kayıtlı görünmediğim için beni kaydetmişti. İyi ama polis bu kaydı mı soruyordu? :P
- Ne kaydı?
- Sabıka kaydı. Biz seni daha önce göz altına aldık mı hiç?
- Hayır.
- Peki çantanda ne var?
Aha! Kötü yakalandım işte. :)
Bir an için arama izni olup olmadığını sorasım geldi, komik olurdu, vazgeçtim. Çaresiz kirli çamaşırlarım ortaya çıkacaktı. Kafa karışıklığımın bir yansıması konumundaki çantam da ıvır zıvırdan geçilmiyordu: Peçeteler, faturalar, alışveriş fişleri, bozuk paralar, mp3 çalar, kulaklık, telefon...
Neyse ki sadece göz attı da içini boşaltmamı istemedi.
- Mustafa neden saç ve sakalın bu halde?
- Evet, son zamanlarda daha bir inzivaya daldım, kendi web projelerimi geliştiriyorum.
- Şimdi nereye gidiyorsun?
- Karta su yükletmeye.
- Peki, güle güle.
Sorgudan kurtulmuş olmaya sevineceğim yerde, bu sefer ben atak yaptım:
- Aslında su yükletmiş olsaydım, aracınızla beni eve bırakmanızı isterdim. :)
- Oh! İyi valla! Tamam hadi yüklet gel, bekliyoruz.
Ama alışveriş yapmam gerektiğini hatırladım o an:
- Teşekkür ederim, vazgeçtim. Şuradan alışveriş yapmam gerek.
- O zaman olmaz.
- Eyvallah.
Ve yoluma koyuldum... O arada yaşadığım bu durumu gözden geçirmeye başladım.
Doğrusu, polisin izlediği bu yolu sıradan ve basit buldum. Zira suç işlemeye niyeti olan bir kimse, zaten dikkat çekmek istemeyecek ve herkes gibi görünmek isteyecektir. Ortada hiçbir sebep yokken, salt farklı göründüğü ve dikkat çektiği için insanlardan şüphelenmek ve onları araştırmak vakit kaybıdır. Atalar boşuna dememişler; pirincin içerisindeki beyaz taştan kork, diye.
İçten içe de, acaba çok mu tuhaf bir hale gelmişim, diye düşünmeden de duramadım. Yani tamam, aylardır ne saç ne de sakal traşı olmuyordum. Sadece bir ara bıyıklarım çok uzayıp ağzıma girmeye başlayınca, kızdım ve onları kestim.
Aslında iyi bir fotoğraf makinesi olaydı, son halimi fotoğraflayıp siz değerli okuyuculara da gösterir ve "polisin yerinde siz olsaydınız nasıl davranırdınız?", diye sorardım.
En azından, bu halime rağmen, polis olarak beni kendi yoluma bırakmanızın, görevi ihmal etmek sınıfına girip girmediğini yazmanızı isterdim.
Ama her şeye rağmen, sizlere bir güzellik yapacak ve yakın zamanda (3-4 ay evvel) çekildiğim birkaç fotoğraf karesini ekleyeceğim... Bunun karşılığında da sizden birazcık hayal gücünüzü kullanmanızı isteyeceğim. Göz önünde bulundurmanız gereken şudur ki; o vakitten bu yana, bıyıklarım hariç, ne saçımın, ne de sakalımın kılına dokunulmadı.
Ne olur ne olmaz, belki ürkenler olabilir diyerek, önizleme koymamaya karar verdim ve kendini hazır hissedenlerin tıklayıp resimleri görebilecekleri bir düzenek hazırladım. :P
Not: İzleyicilerin uğrayabileceği hiçbir zarardan mesuliyet kabul edilmeyecektir.
Hazırsanız buyurun!
Fotoğrafları çekme cesareti gösteren Mehmet Aslan'a teşekkürler. :)
|
abicim tarikat üyesi sanmıştır biliyorsun bu ülkede islamı yasayış yasak ( giyim , kuşam.....)
|
|
Askerliğimi hatırlatmayın bana ey Gamze123. Orada ben olmaktan çıkmıştım... Şükür ki geride kaldı. :)
Yukarıda görmüş olduğunuz fotoğraflar, şu anki vaziyetimin yanında, kuaförden henüz çıkıldıktan sonra çekilmiş mesabesindedirler yahu! Şimdiki halimi görseniz bir kat daha şaşırırdınız sanırım.
Şöyle profesyonel bir fotoğraf makinesi ve usta bir fotoğrafçı olaydı da birkaç poz verebileydim...
En son Mart ayı başında bir miktar kesmiş olduğum sakalımı, bayrama hazırlık babından düzelttirme gayesiyle, bugünlerde berbere uğrama niyetim var da...
Bu arada kaçtır görüyorum... Siz benim kullanıcı adımı neden yanlış yazıyorsunuz bakayım?
|
Değerli( m1gin) şu son satırlarınızı okuyunca şöyle bi geriye dönüşler gerçekleştirdim.Bunun cevabı hayli komik ama söylemiyim Saçınız ,sakalınızda size ayrı bir hava katıyor canım böyle bi rockçı izlenimi uyandırıyor:)) Bu mesaj, Gamze123 tarafından, 13.08.2012 14:46:27 itibariyle düzenlenmiştir.
|
|
|