GENÇLİK İSTASYONU

Sebebini bilmiyorum lakin bende Gençlik hastalığı var =) Bu kelimeyi çok seviyorum;GENÇ....Aman ha sakın yanlış anlaşılmaya GENÇ olmak sadece fiziki değil tam aksi ruh ile ilgilidir...Ruhu GENÇ olan her şahısdan bu başlığa yorum-makale-görüş ve Gençlik hakkındaki düşüncelerini yazmalarını isterim.Zira enbüyük hayallerimden biri bir gün GENÇLİK İSTASYONU adında bir dernek kurmak ve bu derneğin özel kalem müdürü olmak =) Burada Gençliğin önemini dünyaya duyurmak çok güzel olur =) Lafı uzatmadan kısa bir makale ile özetlesem daha iyi olur sanırım =)

                  SOLDURULAN GENÇLİK

Gençlik ve genç olmak. Bu kelimeler arasındaki farkı fark ettiniz mi? Gençlik; bu kelime bana 16 yaşında uğradı. 'Sen artık gençsin. Aktif, dinamik olmalısın. Kanının bedeninde en hızlı dolaştığı dönemler. Bir idealin, hedefin olmalı.' Bu sözler hoş... Tabii bir de madalyonun diğer yüzü var. 'Bir de genç olacaksın, yuh sana" gibi aşağılamalar ve 'Biz sizin yaşınızdayken...' türünden kıyaslamalar... Bu sözleri nispeten genç sayılabilecek genç ablalar, teyzelerden bile duyuyor olmak da işin ayrı bir yönü.Daha sonra düşündüm; genç ve genç olmak, ulaşılması zor, yaşanması güç ve birçok sorumluluk altına girmek mi olmalıydı? Ya da çocuk kalbinin hızlı bir şekilde yetişkin olması mıydı? Bu bana ağır gelmiş olsa gerek ki çocukluk yönlerimi bırakamadım, tabii yetişkin olmayı da umursamıyor değilim. Bana göre gençlik tam manasıyla bu olsa gerek. Ne kadar yetişkin olursan ol, kalbinde bir çocuk saklamayı unutma ki seni hep dinç tutsun, harekete geçirip anı yaşatsın.

Dünyada en genç nüfusa sahip olan ülkelerden biriyiz. Değil mi ki, dünyanın en genç profesörü bir Türk! Kimilerine göre de hızla solan bir gençliğe sahibiz. Solan gençlikten kasıt sanırım gençliğe dair imkanlarını kullanmayan yahut kötüye kullanan gençlik. Günümüzde kapkaç, hırsızlık, tiner, uyuşturucu vb. işlenen birçok suç şebekesini genç ve gençler oluşturuyor. Bunlara solan gençlik demeye dilim varmıyor, bence bunlar bizim 'soldurulan' gençliğimiz.

Dünyayı bahçe diye hayal edelim ve bu bahçede iki grup çiçeğimizin olduğunu düşünelim. Birinci grup çiçeklerimizi sular, ilaçlamalarını düzenli olarak yapar isek en güzel şekilde yetişir öyle değil mi? Peki ya diğer grup? Bu gruba düzenli ilaçlama yapmaz ve sulamaz isek solar, yok olmaya mahkum edilir. Yok olan çiçek için 'istese solmamayı başarabilirdi' diyemeyiz.

Bu suretle ebeveynlere iş düşüyor. Siz gençliği sulamak, ilaçlamak yerine farkında olmadan dizilere reyting ve ilaçlama yapıyorsunuz. Daha sonra genciniz solduğunda suç ondaymışçasına azarlıyor, arkadaş çevresinden şikâyetçi oluyorsunuz. Oysa ki o arkadaş sizin gözünüzde ne kadar kötü olursa olsun sizin yapmadığınızı, yapamadığınızı yapar, kendisine en mükemmel duyguyu yaşatır. Onu dinler, görüşlerine önem verir. Bunun ne büyük bir ihtiyaç olduğunu anlayamazsınız, anlasanız da gideremezsiniz.

Kabul ediyorum, biz genciz. Daha aktif olmalıyız, gerek ruh gerek fiziksel anlamda. Lakin saygıdeğer büyüklerimiz acaba hiç genç olmadı mı diye düşünüyorum bazen. Gençliğin ne denli güzel olduğunu, ergenlik döneminin konuşarak, paylaşarak atlatıldığını bilmez misiniz? Bir gencin ölümü, bir ülkenin çöküşü değil mi? Değil mi ki hadis-i şerifte Efendimiz (sav) bir gencin öldüğünü duyunca, 'O köyde bir insan yok muydu?' sorusunu soruyor. Biraz olsun düşünelim bu sözden sonra.

Artık çevremde, "sizin gibi genç olmak, şu gençlik yok mu" sözlerini duymak istemiyorum. Sizin görüş ve bilginiz ile bizim fiziki gençliğimizin, hızlılığımızın birleşme zamanı geldi. Öyleyse sizden sulaması, bizden yeşerip harekete geçmesi... Zuhal SARI, İstanbul

Dün Gençlik İstasyonun da iki küçük kıza rastladım (duyarlı gençliği hayal eder iken) özel bir tv.kanalın da sabah kuşağı programına ıkı kuçuk kız çıkmış ve uzerlerınde benım kendılerıne yakıştıramadığım kıyafetı giymişlerdi ve kulak tırmalayan müzik eşliğinde dans ediyorlardı.Bu benim kendı akış bakışıma uygunsuzdu.Ben 5-6 yaşlarının çok daha önemli olduğunu ve çoook yada çocuk diliyle daha da kocaman yararlı eğitim alacakları ve almaları gerekli kanaatindeyim.Zira bu küçükleri reyting kurbanı edecek kadar çok mu duyarsızlaştık ne?

Santranç ı bilir misin?

Santrancı bilir,oynamasını sever misin?

Peki ya santranç taşı olmaya ne dersin?Aslında hepimiz birer santranç taşıyız hayatta.Herbirimiz birer piyon,kimimiz at,kimimiz fil,kimimiz ise kral-vezir rollerindeyiz.Hepimizin bir kalesi var.Oyunumuzu oynar kalemize çekiliriz.Lakin kalemiz teknolojik aletler ile işgal edilmiştir.Kalenin piyon ferdi,gün boyunca kral ile vezirin askerliğini yapmış,her nekadar at ve fil kendisinin önünü kesmeye çalışmışsada taşların arasından sıyrılıp,kendisini kalesinin güvenli surlarına bırakmayı başarmış başarmasına ama kalesi daha çok boğuvermiş kendisini.Kalesine geldiğinde sıcacık bir karşılaşma kendisine çok görülmüş olsa gerek ki kapıda kimsecikler yokmuş.Başlamış piyon odaları tek tek dolaşmaya.

Birinci odanın kapısının açılmasıyla, heyecanlı bir ses;’Aman sessiz ol dizinin en heyecanlı bölümü’diyerekten,kurtarmış dizinin efsunkar atmosferini.Konuşmasına izin verilmeyen,ikinci odaya yönelir.Sevinçli bir hal ile ben geldim diyerek çocukları görmek ister.Lakin biri internette diğeri mesajlaşmakta babayı duymak ne mümkün.Hal böyle olunca bizim piyon huzursuzlaşır,sıkılır.O kale ona artık gülistan değil,zindan olur.Artık huzur bulacak başka kaleler arar.Bizim piyon kendini kalesinde değilde, o taşların arasında umutsuz bir şekilde kendini mutlu etmeye çalışır.
 

Velhasıl bu arkadaşlar.Bizler hayatta birer piyon değilmiyiz?Hayat bir santranç tahtası değil mi?Önüne gelen taşı,oyunu gereği hayattan,oyundan silmek zorunda değil mi?Öyle ise kalemizin surlarını gerek hayatta gerekse oyunda genişletip huzurlu,zevkli ab-ı hayat yapmaya ne dersiniz?Aksi takdirde piyonlarımız kalemizi koruyamaz hale geldiğinde kalemiz yıkılıverir,gider.O taşları bir daha kale yapmaya çalışmak mümkün olmaz olamaz.Herşeye rağmen yıkılan taşlardan ben kale yaparım derseniz,buyurun yapın.Lakin eskisi gibi sağlam olabilir mi?Her an yıkılma korkusu ile yaşamak onu mutlu edebilir mi?Eğer ki kalemin tadilata ihtiyacı var diyorsanız neyi bekliyorsunuz zamanla yıkılmasını mı?Kalemiz yıkılmadan hepbirlikte engüzel şekilde onaralım.Yarın çok geç olabilir.Anı yaşayalım.Yanlış hamle yapmamak duası ile...

 şimdi ;

Hayat için ŞAH ve MAT...


 

 Kampanyalı Kitap Okuma Tarifi

Hep beraber ailemiz,çevremiz ve ülkemiz yararına kampanya başlatmaya ne dersiniz?Cevabı olumlu yönde olanlar evvela malzemelerimizi ve kampanyamızın yapılışını not tutmaya başlayabilirler.
 

Malzemelerimiz;

bir adet televizyon (boyutu hiç önemli değil),
bir paket etiket ( 4cm.) ve evimizde var ise
duyarlı aile yada duyarlı birkaç arkadaş (aile tercih edilir).
Malzemelerimizi yazdıktan sonra sıra kampanyamızın yapılışına geçiyoruz.
 

Yapılışı;

öncelikle her bireye bir kitap verilir (100-180 sahife),iki hafta içinde bitirilmesi gerektiği söylenilir.İki hafta sonunda kitabı bitiren her birey televizyon ekranına bir etiket yapıştırır.Haftalar geçtikçe kitap okuma sayımız ve seviyemiz çoğalacak,yapıştırdığımız etiketler ise tv ekranını küçülterek,kapatacaktır.Sonuç itibariyle televizyondan uzaklaşıp,kitaplara yeniden sarılacağız.Tarifimiz bu arkadaşlar.Bu tarif Amerika’da kitap okumayı sevmeyen öğrencilerin çoğunlukta olduğu bir sınıfta,öğretmenleri tarafından düzenli bir şekilde uygulanılıyor ve sınıf adını en çok kitap okuyan ünvanına ulaştırıyor.Bu tarifi tavsiye ettiğimde ‘ben kitap okumayı sevmiyorum.Televizyondan aldığım bilgileri hafızamda daha iyi tutuyorum’cevabı ile karşılaşıyorum.Bir hatırlatma böyle düşünen ve bu kampanyayı önemsiz görenlere;araştırmalara göre bilgimizin %80’ni okuyarak öğreniyoruz.Bu okuma sevdası aslında herkesin içinde vardır.Sadece yolu tıkanmıştır.Öyle ki şehri otobüs ile veya yaya olarak gezdiğimizde gözümüz mağazaların ve afişlerin yazılarına takılır.Bunların bir kısmını muhakkak okuyarak geçeriz.Gözümüz sadece mağazalar ve afişlerde değil,araba plakalarında hatta markalarındadır.Okuma sevdamız o kadar ileridir ki,vapurda yanınızda gazete okuyanın ‘of’ larına bile aldırmadan tabiri caizse boynumuz kırılıncaya kadar onun gazetesine bakar,okuruz.Tüm bunlar okuma sevdası veyahut okuma merakı değil mi?Okumayı farkında olmasa da herkes sever.Bu sevgi kanalını tıkayan en büyük atık ise televizyondur.Etiketlerimizi televizyonumuza yapıştırarak sevgi kanalımızı açabiliriz.Açılan sevgi kanalları sayesinde yokuşta sürüklenen toplum yerine,yokuşta yürümesini bilen toplum haline geliriz.Bu kampanyanın tarifi de,destekleri de sizin ellerinizde.Ekrana etiket yapıştıran bir elde siz olun.Ekranınızın etiketlenmesi duası ile.

Pişirdiniz mi,fikriniz?
 

Tarih 25.08.2009 Salı =)

Heyecanlı yolculuk başladı =) 

Pasaport kontrolündeki görevli ile mini söyleşi ; Merhabalr =)

Kolay gelsin =)

-Teşekkürler

Size dua edeceğim ve tavafınızıda yapacağım ama geri dönüşte belki bunu size söyleyemem ,sebebi; bakarsınız domuz gribi olurum döndüğümde beni karantinaya alırsınız (gülüşmeler)

-Allah korusun =) dedi abimiz ve hayırlı yolculuklar diledi =)

Uçağa bindik maalesef birz tıngır-mıngır gibi bişey oldu =) Elimde olmadan çok bağırmışım =))

-Yaşasın!Sağ kanattayız demekki ölmicezzzz

önümde-arkamda ve solumda ki koltukta oturanlar bana doğru bakınca açıklama yapmak durumunda kaldım;

-şeyyy yani araştırmalara göre uçak kazalarında sağ kanat tarafında oturanlar sağ kalabiliyor =) Uçağımız düşerse sizler için üzgünüm ama biz sağ kanattayız-tabiii yine de takdir Allah'ın...

işte 3 saatlik yolculuk başladı =) maalesef yine çevremdeki herkes uyudu bende yol boyunca Kuran-ı Kerim okudum =)

Ey sıradışı Z.SARI, 

Uçakta sarfetmiş olduğunuz cümleler, ortamı gerecek cinsten... 
Doğrusu, diğer yolcuların sizi uçaktan ihraç etmemelerini anlamadım. 
Yoksa uçakta sadece sizin ekip mi vardı? 

efendim öncelikle böyle bir konu için teşekkürler( tarzıma  göre fazla  demode oldu bu yahuu)

neyse zuhal sarıyla henüz tanışmadık o yüzden biraz normal olalım:))

sevgili zuhal 

 bu konu hakkında 40 ıma dayandığım bugünlerde yazdığım bir yazıyı paylaşmak isterimbu dha önce doğum günümü kutlayan arkadaşlarıma yazılmış bir yazıydı ...başka bir forumda paylaşmıştım...

Ama daha da paylaşacağım şeyler günlük hayata dair kendini genç hissedenlerin başına neler gelir....ama şimdi kahvaltı zamanı..

haydi görüşürüz:)

Değerli m1gin abim uçakta sadece bizim ekip yoktuksanırım millet benim gibi deli birini görünce doktor serbest halde bırakın ifadesini hatırlayıp sadece

Allah korusun dedi

Sayın asmer öncelikle teşekkürünüze müteşekkirim =)  (buda benim tarzıma uymadı ama olsun)

demek 40 yaş ha (!) vay beeee....Allah hayırlı ömürler ihsan etsin hem size hem bana =)

yarın tam 20 yaş oluyorum =) vay beee! oysa bana göre hayatı yarıladığımı düşünüyor 19 yaşında ölma hayalim gerçekleşmediği için yolu yarıladım umuduna varıyordum . Demek 40 yaş =)

abheri  kardeş demişti ve çok hoşuma gitmişti Hızlı yaşa GENÇ öl =)

bence ruhumuz GENÇ ise problem yok-yaşın önemi yok.

Ruhumuz hissettiği yaştadır =)

Geçen sene doğum günüm SALI gününe denk gelmişti bu sebeple bende değer verdiğim şahıslar ile bir yazı paylaşmıştım SALI köşesinde sırası geldiği zaman paylaşacağım nasibse =)

DİPNOT:Küçükken büyümek isteriz.büyüyünce de küçülmek =) ama inanın küçüklüğümden beri hiiiç büyümek istemedim inşaallah içimdeki çocuk herzaman yaşar

                             19 yaşına doyamadan veda eden herkes için =)

• Uğur Arslan - Ondokuzumdaydım Öldüğümde
• Yücel Arzen & Devrim Gürenç - Yıllar

Değerli asmer çok ince ve naziksin,çok teşekkür ederim =) çok hoş bir kutlama güzel duaların için eyvallah-bilmukabele =)

Ey asmer, bu ne hoş bir kutlama böyle... Doğrusu ilk gördüğümde canım çekti.  

Yukarıdaki "hayat kırkında başlar" başlıklı mesajınızı okuduğumda, aklıma sanırım Muhmmed Bozdağ'ın bir radyo programı geldi. Orada anlatılanlardan, anlamca aklımda kaldığı kadarıyla; 

Amerika'da bir zamanlar 40 yaş, hayattan eli eteği çekme yaşı imiş... Ve bir adam çıkıyor ve "Hayat Kırkında Başlar" diye bir kitap yazıyor... Ondan sonra, 40 ve üstü yaşa sahip kimseler silkelenip kendilerine geliyor ve ortalığı kasıp kavuruyorlar... 

Doğrusu kapsama alanına girmesem de ifadelerinizden etkilendiğimi hissettim. 

Ey asmer, bu yeni döneminizde size ortaklık teklif edeyim mi? 
Tabi siz, bizim stonesour ve sehrazad ile olan ortaklığımızı bilmiyor olabileceğinizden; ne ortaklığı, diye merak edebilirsiniz...  
Doğrusu, biz de bilmiyoruz ne ortağı olduğumuzu ve nasıl ortak olduğumuzu. 
Ama forum arşivindeki mesajlarda duruyor olmalı. 
Neden ben sorusunu sorusunu sorabilirsiniz... "Ortaklara Çağrı" başlıklı mesajda bir miktar bilgi bulabilirsiniz belki. 

Bu arada Z.SARI'nın yaşını da öğrenmiş olduk... Doğrusu daha büyük bekliyorduk... Yani ne bileyim; abheri 'ye kardeş dediğine göre... 

normalde sitelere yabancı  kaldığım için sitemizi tenzih ederim =) öğrendimki çoğu kişi mahlas kullanıyor ve yaşlarını saklıyorlar bu nedenle bende abheri kardeş-değerli asmer vb.kullanmanın onlar için doğru olacağını zannettim zira abheri ve amer abla mı demeliyim yoksa =) bilmem ki nasıl karşılarlar =) veee o kadar değerli abi dedik yav yinede mi büyük zannettinizbikeresinde yazdıklarım için bana 30 yaş bile diyen oldu

 Ama daha da paylaşacağım şeyler günlük hayata dair kendini genç hissedenlerin başına neler gelir....ama şimdi kahvaltı zamanı..

haydi görüşürüz:) demişim devam edelim..

**********

önce sevgili zuhale...

üyesi bulunduğum diğer sitelerde annem, abla, gibi adlarım var.. bu beni mutlu da ediyor..

ama buranın değişik bir atmosferi ve heyecanı var.. ve konu eklemek  veya eklenene " paylaşım için teşekkürler"  yazmaktan öte dinamik bir yapısı var..

o yüzden herkesin bana asmer demesini tercih ederim.. böyle biline...:))

*********

aslında bahsedeceğim konuylada çok alakalı oldu..

günlük hayatta bana hangi repliklerle geri dönüyor ondan bahsedecektim..

- vayy annem radyo kurmuşşsun helal yaa  süpersin...

-abla bu yaşta ne kadar azimlisin yaw..(ne var yahuu yaşımda demiyorum sadece )

-efendim bir gün radyoda bir sorunu çözdüm. Arkadaşlardan biri "bu yaşta bu zeka" deme  gafletinde bulununca benden uzun bir savunma dinlemek zorunda kaldı (kulakları çınlasın:)))

-ya da her insanın unutabileceği bir durumda ee olur okadar yaş kemale erince gibi şakalar...:)))

-en kötüsü de hadi bu benden büyüktür diye zannettiğim kişilerin de küçük çıkması..bir çın çın da abheri ye:))

-sonraa bir hayalim vardı oğlumla sınavlara girmek...buna da bir - oooo bu yaştaaa helal vallaa..

-hep aynı repliğin  değişik versiyonları .. bu yaşta.. 

************

ve m1gin...

işçilerin bayram yaptığı o güne yetişebilseydim sana da fiyakalı bir kutlama hazırlardım. seneye inşallah

ortaklık konusuna gelince her türlü teklif itinayla değerlendirilir..ben bugün o konuya göz atmışım ama kendi ismimi hiç farketmemişim...

bakmak ve görmek hadisesi...:)))

..

mesajdan sonra düşündüm de bu proğram  sadece doğum günleri içinçalışıyor değil ya....

işte bir hoşluk da sana m1gin...

o küçük adamları sana benzettim figürler muhteşem dimi ama bi saçları yok:)

Sevgili Zuhal yeni yaşın hayırlı olsun.  Yaşın itibariyle gerçekten imrenilecek olgunluğa sahipsin. Bu sebeple aileni de kutlamadan geçemeyeceğim. Dilerim Rabbimin takdir ettiği ömrü doya doya gönlünce yaşarsın.

Bu arada Allah ziyaretini kabul bizlerede nasip etsin inşallah. 

Canımın çektiğini ifade etmiş olmam; bana da bir tane hazırlamanızı istediğim anlamına gelmiyordu, ey asmer. 
Yaptığnız hoşluk için teşekkür ederim... 

Maşallah bu yaşta neler de yapabiliyormuşsunuz!? 

Aklımda hiç öyle bir söz sarfetmek yoktu; ne var ki, sizin aldığınız tepkileri okuyunca, canım çekti; ben de deneyeyim, dedim. 

Z.SARI demiş ki;

veee o kadar değerli abi dedik yav yinede mi büyük zannettiniz 

Ey Z.SARI, sizin bana "abi" demiş olmanız; benim yaşımın sizinkinin iki katı olmasını gerektirmiyor, öyle değil mi? 

Mesela ben, benden 2 yaş büyük kimselere "abi" dediğim olmuştur... (Bu cümlede bir ek mi, bir kelimemi bilmiyorum ama bir eksiklik var, okuyunca hissediyorum; düzeltmeye çalışınca da kilitleniyorum ama. )

Hem sonra siz, bana kimileyin "kardeş" diyen abheri'ye dahi "kardeş" diyebiliyorsunuz... Bu durumda, şayet bana hitaben kullandığınız "abi" ifadesi engel olmasa; sizi abheri'den daha büyük bilmek işten bile değildi.  

abheri 'ye acır gibi oldum ya; bir günah keçisi yahut bir maskot olarak kullanılıyormuş gibime geldi. 

Bu cümlemden ötürü ağzımın payını alacağımı biliyorum... Ve doğrusu beklenti içerisindeyim. 

Payımı küçülteyim biraz...
Yani abheri bir orijin, bir referans olarak kabul ediliyor... Ve doğrusu bu durum ona da yakışıyor... 

Bu arada hayli zamandır görünürlerde olmayan ISIK da hoş gelmiş... İlkin bizim bildiğimiz ISIK mı diye hafızamı yoklamaya girişecektim ki, remzini gördüm ve durdum. 

Değerli IŞIK abla çok teşekkür ederim =) Allah sizlere ve tüm isteyenlere de nasib etsin-amin-   özlemiştik sizleri =)

veee değerli m1gin abim;aklımı feci şekilde karıştırdınız şimdi sayın asmer bu şekilde olacak dedi asmer =) peki ya diğerleri ?

Değerli m1gin abim şimdi kime abla dicem kime abi ?

zor iş yahu sayın asmer yazmasaydı ne güzel yaşım çıkmayacaktı

şimdi ne yapacağımı şaşırdım yahu =) en iyisi site sakinlerinden bir ricam olacak lütfen yaşlarınızı ve nasıl hitap etmem gerektiğini yazınız

“abheri bir orijin, bir referans olarak kabul ediliyor” sözü ile payını küçülttüğünü düşünen ve bunu başaran ey m1gin

İki gün uzak kaldık siteye, bakıyorum da mahlasımız ‘bir’ilerinin ağzında sakız olmuş :))
Adımı içinde barındırdığı kadar, kendine has bir itibarı var mahlasımın, öyle ulu orta her yerde söylenir mi hiç ? :))

Bu kadar pay yeter sanırım :))

Kulaklar çınladı ey asmer, liseyi 25 imden sonra okuyup, kızımla birlikte sınava girmeyi hayal ederek oğlunuzla olan hayalinizin ortağıyım her ne kadar gerçekleştirememiş olsamda. Ve "bu yaşta" başlıklı mesajınızdaki durumlar da bana hiç yabancı değil.

Gelelim şu abla-abi-kardeş meselesine, asmer’e abla, Z.SARI’ya kardeş denebileceği, yaşlarını öğrendikten sonra netleşince, sıra bendenize nasıl hitap edileceği konusu gündeme düşmüş durumda :))

Bu gündemi son zamanların meşhur sözü ile yani “yaş açılımı” yaparak başlatıyorum :))

Efendim abherî, Türk askerimizin Kıbrıs Harekâtını düzenlediği yılın bir bahar ayında dünyaya gelmiş. Hayat çocukluğundan itibaren ona hep ağır yükler yüklese de altından kalkmayı Allah’ın izniyle başarmış ve bu zamana kadar hep kendini yenilemeyi, geliştirmeyi ilke edinmiş. Zaman zaman yaşamın taşlı yollarında dengesini kaybetse de düzlüğe ulaşabilmiş ve her zor yolun sonunun insana mutlaka bir şeyler kattığını fark etmiş. Çocuk denecek yaşta ve hüzünlerin en çok yakıştığı bir sonbahar ayında dünya evine giren abherî, iki evlat emanetçisi... Tecrübelerinden ve okuduklarından ilham alarak, "hayatınızdaki eksileri, üzerine dikey çizgiler çizerek artıya çevirmek mümkün, kalem de sadece sizin düşünce çekmecelerinizden birinde" diyerek, olaylara bakış açısının insan üzerindeki etkisini dile getirmiş.... (biri beni sustursunnn:) )

Fazla mı açıldım ne ? :))

Ey Z.SARI artık anlaşılıyor ki bana ister abla, ister teyze vs. diyebilirsin sana kalmış :))

hayatınızdaki eksileri, üzerine dikey çizgiler çizerek artıya çevirmek mümkün, kalem de sadece sizin düşünce çekmecelerinizden birinde ...

bu teşekkür sana abheri..

muhteşem bir söz hayat felsefem benimde buna yakındır da..

bir felsefe bu kadar mı çakışır bir sözle...

Rabb, o dikey çizgileri çizecek cesaret ve azmimizi  hiç kırmasın inşallah..

"hayatınızdaki eksileri, üzerine dikey çizgiler çizerek artıya çevirmek mümkün, kalem de sadece sizin düşünce çekmecelerinizden birinde''
 

Vayyyyy...maaşşallah....biri seni susturmasın abheri abla devam et lütfen ufkumuz açılsın!...Gençlik İstasyonu siz değerli abla (abheri-asmer) ve abilerimiz sayesinde varmak istedikleri limanlara en güvenli vagonlar ile dumanını nazzlı nazzlı ,tüttüre tüttüre en kemmiyetli yollardan geçerek ulaşacaktır.
 

İstasyon hatıralarınızı okumak bana keyif veriyor.Hayatta daha sağlam durabilmem için bana yardımcı oluyor.Ya da abheri ablanın tabiri ile Hayatta yeni açılımlar yapmama yarıyor =)...HAYATA AÇILIM!!!HAYIR OLA YENİ AÇILIM =)
 

Evet ya! Kimse sizi susturmasın ey abheri. 
Hazır moda girmişken, kayıt ortamına geçin ve konuştuklarınızı kaydedin bence. 

Sonrasında sunduğunuz kayıtlarınızı dinleyenler isterlerse sizi sustursunlar... Ne gam! 
Zira, sizi sonuna kadar dinleyecek çok kimse olacaktır... Aha da biri: Ben! 
 

Bu arada, gerilimli bekleyişim sona ermiş bulunuyor... Payımın beni aşmamasına sevindim... 

Neyse ki akıllılık etmiş ve küçültme taktiğine başvurmuştum... 

Teşekkürünüzü iade ediyorum ey asmer, asıl ben teşekkür etmeliyim dimi ama değerlendirmeniz için :)
Bakıyorum da hayat felsefenizle birlikte ortak noktalarımız giderek artıyor ne güzel…

Z.SARI da lûtuf göstererek harika kelimeler sarfetmiş, aman efendim o sizin tevecühünüz…

Gelelim m1gin kardeşime :)

Acaba payınızı küçültmeniz sizden mi kaynaklandı ? Yoksa benim iyi niyetimden mi ? :)
Karşınızda böyle hoşgörülü bir ablanız olmasaydı sanırım durum daha farklı olurdu :)

Bak görüyormusunuz susturulmayınca da küçültme taktiği pek işe yaramıyor :)

Ama yine de “sizi sonuna kadar dinleyecek çok kimse olacaktır... Aha da biri: Ben!” diyerek gönlümü almayı başardınız :)

Hem DJ liğim hem de konuşmamdan memnunsunuz demek :)

 sevgili kardeşlerim yazdıklarınızda çok haklısınız ben ablanız olmaktan çok onur duyarım  benden büyük yaşı olan varmıdır bilemem  ben 46 yaşında ama gönlü genç bir kişiyim mesela bana EY SİNEM denmesinden rahatsızlık duyanlardanım abla demeniz beni mutlu eder kucak dolusu sevgiler...

abheri 'nin heyheyleri tutmuş anlaşılan. 

Yahu abheri! Siz değil misiniz ki şöyle diyen: 

"... sözü ile payını küçülttüğünü düşünen ve bunu başaran ey m1gin"

Durduk yerde n'oldu da bir sonraki mesajınızda gerilimi arttırarak şöyle dediniz: 

"Acaba payınızı küçültmeniz sizden mi kaynaklandı ? Yoksa benim iyi niyetimden mi ? :)
Karşınızda böyle hoşgörülü bir ablanız olmasaydı sanırım durum daha farklı olurdu :)"

Kabul ediyorum; benimkisi hoşgörü derecenizi ölçecek nitelikte bir cümleydi... Ve siz, o testi başarıyla geçmiştiniz... 

Ama siz, ekstradan hamle yapmaya yelteniyorsunuz... 
Payımın beni aşmamış olmasına sevinmiş olmamı ifade edişim mi, bu konuyu tekrar gündeme getirmenize neden oldu, diye de düşünmüyor değilim hani. 

Yok yok! Bir heyhey durumu söz konusu! 
Zira baksanıza, asmer 'in teşekkürünü dahi iade ediyor. 
N'olurdu yani onu kabul etseydi de, fazladan teşekkür etseydi... 

Neyse, bunca şamata yetsin! Değilse abheri 'nin ataklarından korunacak kalkanım kalmayabilir.  

Zaten elinden diskler düşmüyor... Fırlatır mı fırlatır! 

Gerilimin arttığı falan yok ey m1gin

Bende biraz şamata yapayım dedimdi :))

Lâkin bir heyhey durumu da söz konusu olabilir tabi :))

Bir de sevgili asmer'in teşekkürünü iade ettiğimi belirtirken asıl benim teşekkür etmem gerekir diye şeyetmiştim, durduk yere ortalığı niye bulandırıyorsunuz şimdi ? :))

Neyse bugün elimde diskler yok Allah'tan :))

Bugün aklıma Safa-Merve tepelerindeki oldukça komik bir hatıramız geldi =)

Amcamın kızı ile birlikte saçımızı keserek,ihramdan çıkmış Allah'ın izni umremizi yapmış bulunuyorduk e kolay değil 2 tepe arası 7 defa git-gel  yorulmuştuk hani =) otelde yakın ama Harem'de oturup Safa-Merve'de dinlenmek bir başka hele ki insanları izlemek accayyip birşey =) her telden insan =) (Allah bizi affetsin-amin-)

bilenleriniz vardır fakat bilenleriniz kadar bilmeyenlerinizde =) Merva tepesinde ellerinde makas ile bekleyen küçük çocuklar var.İlk günlerde tuhafuıma gitmişti;meğer

riyalin(1riyal) karşılığında makası size veriyorlar ve sizde makası alıp saçınızı kestiğinizde ufaklığa teslim ediyorsunuz =)

Amcamın kızı ile Safa-Merva tepesinde cam kenarında oturuyorduk.Amca kızının elinde makas tabiri caizse dilenci şeklinde oturmuştu Uyarmamıza rağmen;bak seni makasçı sanacaklar kaldır makası,dememize rağmen aldırış etmedi =)

Daha sonra yanımıza bir aile geldi ve makası istedi,makası verdik saçlarını kestiler ve aile reisi bey makası bize uzattı;buraya kadar herşey çok normal oralarda rahatlıkla herkesten bişey isteyebiliyorsunuz =)

Fakat adam cebinden riyal çıkarıp amcamın kızına uzatıncagülmekten konuşamadım.Amca kızı parayı geri verdiği halde adam miktarı beğenmediğini düşünüp cebinden 5 riyal çıkardıben;geri ver bu sefer 10 rıyal verır alır gıderiz dedim

bütün ısrarlarına rağmen parayı almadık işin kötüsü millette para için kavga ettiğimizi sanıp bize bakıyor =) Adama mafi fruz cezakallahulhayr bes(para istemiyoruz Allah razı olsun deyin yeter) diyoruz adam ısrarla parayı uzatıyoren sonunda baktık olmıcak arkamıza bakmadan kaçtık =)

Rötar Radyo istasyonda bekliyor 

İlerlemek için siz değerli Site Üyelerinin DÜŞÜNCE BAVULUNA  ihtiyacı var =)

Makinist m1gin , ortakları stonesour ve sehrazad ile yolcularını bekliyor =)

Bu yolculukta daimi varım diyenler hepbirlikte nöbetleşe gişe muavini olmaya ne dersiniz ?

Okuyup geçmeyin abisi el icabet bekleriz =)

Rötar Radyo katkılarınızı bekliyor =)

Vira Bismillah =)

SİTE BU İSİMLERİNİ ARIYOR!UZUN ZAMANDIR KİRA ÖDEMESİ YAPMAYAN KAÇAKLAR =)SİTEYE BORÇLANDINIZ =)

En muzip: CAMBAZ 

En girişken: deniz_mavidir 

En kurnaz: leery_iz

En kara kara düşündüren: prisca

En ciddi: citizen

En sessizliğe bürünen: silent

En bilim msjları paylaşan:bnm

Dipnot=sitenin en leri sayfasından alıntı ile =)

Rötar radyo projesinde buluşmak duası ile =)

burdayım diye msj yazmanız yeter =) gerisi m1gin 'den =) o bize patika çizecektir =)