Küre üzerinde olayın geçtiği yer Arap Çölleri...
Dünyanın ısındıkça ısınan, altı petrol yatakları olan ülkesi. Şimdiki Arabistan. Alemlerin Rabbi biliyor bunu, bilim insanı henüz keşfetmemiş oysa. Henüz motorlu taşıtlar icat olmadığı gibi, gaz lambası dahi yok. Yani, petrolün "P"sinin bilinmediği/ olmadığı gibi ihtiyaç anlamında ise; "İ" bile yok ... Zira kul bilmez ama Alemlerin Rabbi her bir işi bir proğram dahilinde yaratmış...
1400 yıl kadar önce...
İnsanlığın Durumu mu?
İşte, o iç açıcı değil. Kullarına merhametli Rab ki; O " Alemlerin Rabbi' dir, defalarca kullarından birileri ile, bir elçi ile yaşam kılavuzu göndermesine rağmen; Ya öldürmüşler elçiyi ya sürgüne göndermişler ya da dalgasını geçip "deli" deyip alay etmişler. Alemlerin Rabbi'nin gönderdiği "yaşam kılavuzu" nu da tahrif etmişler.
Hoşlanmadıkları emir ve yasakları içinden çıkarıp, kafalarına göre- o kafa ki; daha sonra kendi sonunun toprak olmasına dahi engel olamayacaktır- yorumlar katmışlar. Rabbin dediklerinden hoşa gitmeyenleri söylerken ağızlarını eğip bükmüşler.
Alemlerin Rabbi, insanları bir anne ve babadan var ederek dünyaya göndermiş de olsa, kimseye ayrıcalık tanıyıp zembille göndermeği halde, birileri çeşitli hilelerle kendi gibi insanı alıp-satabilecek hakkı kendinde bulup, böylesine aşağılık bir işi, köleliği icat etmiş, birileri de bunu sürdürmeyi kendine şiar edinmiştir. İnsan insanı alıp pazarda satabilecek kadar düzen bozulmuştur. Kadınlar ise; insandan bile sayılmadığı için; Kızı olanlar, aşağılık duygulara kapılmış ya da kızlarına böylesine bir durum yaşatmak istemediklerinden ve de çaresizlik ve de cehaletten, diri diri toprağa gömmeyi düşünmüş, düşüncesini uygulama yoluna bile gitmiştir. Bunlardan biri de sonra Müslüman olacak olan İki Ömer'den biridir. O Ömer ki; o kadar zalimdir- Onun Müslüman olduğunu duyan, zulmünü görmüş köleler- "Ben şu eşeğin Müslüman olacağına inanırım da Ömer'inkine inanmam" demiştir. Ve O zalim Ömer, islamın rengiyle o kadar değişecek ki; " -İslamın adaletini o kadar iyi uygulayacağı için- "Ömer'in Adaleti" olarak bilinecektir.
Halife olduğunda "Dicle'nin kenarında bir kuzu kaybolsa sorumlusu Ömer'dir" diyebilen bir devlet başkanı olmakta. Şimdiki şatafatlı hayat sürenlere, ülkesinde köprü altını mesken tutanların olduğu dev!-let baş-kan!-larına ithaf olunur.
Kölelik ve kadınların bu durumunun yanı sıra; Zulüm hadsiz hesapsız devam etmektedir. Kapitalizm ilkel şekliyle de olsa burada görülmektedir. Zenginlik ve fakirlik kaderdir! İnsanın ruhunu/geleceğini satın alan/karartan benk!ler/banklar/bankalar yoktur. AmmaUlakin; belli/belirsiz faiz düzeni vardır. "Ebu" ile başlayan kabileler vardır. Kan içici vampirler vardır. Bir verirler iki alırlar. Ezme ve ezilme vardır.
İçki mi? İçmeyene "adam" demezler. Adam dediğin içmelidir! Şarap evlerde yapılır. Kadınlar oynatılır, köleler şarap servisi yapar, Şerefliler! içer, eğlenir!
Düzen budur.
Resul İbrahim'in yaptığı KÂBE halâ kutsallığını korumaktadır. Bu insanların geneline yakını, Yaratıcı olarak Allah'ı bilir. Onlara göre Allah vardır ama yetkileri sınırlıdır!
Yaratmıştır sadece! Pek yağmur yağmasa da burada, yağdıran Allah'tır. Hurmaları ünlüdür buranın. Hurmayı yaratan Allah'tır. Güneşi doğup batıran Allah'tır. Buna kimsenin itirazı yoktur. Oysa aynı Allah İnsan yaşamına karışmaz/karışamaz! Yaşarken kurallar koymak için insanı özgür bırakmıştır! Zira insana akıl vermiştir. İnsan da nalıncı keseri gibi kendine doğru yontmaktadır. Kanun koyma hakkını kendinde bulan güçlüler, kanunları keyfi durumlarına göre çıkarmaktadırlar. Tıpkı şimdiki gibi... Kendilerine "Kıyak Emeklilik!", vatandaşa 65 yaşında ancak! Vatandaşa "asgari ücret", kendilerine asgari ücretin onlarca katı maaş! Ne bekliyorsunuz ki; Kul kanun çıkarırsa ancak böyle çıkarır. Nalıncı keseri bunun en iyi örneği. Oysa zembille inen yoktu hani! Oysa hepimizin insan olarak ihtiyacı aynı iken!.. Yeme, içme, barınma, duygusal ihtiyaçlar... Yok hayır!
Mekke dışında peki?
Mekke dışı da Mekke'den farksızdır.
Rabb'in sabrı taşmıştır. Kullarına cennetle müjdelemek, cehennemle korkutmak için bir resul/bir elçi gönderme zamanı gelmiştir.
Peki, nerden başlamalı?...
İçkiyi yasaklamakla mı?
Örtünmeyi emretmekle mi?
Faizi kaldırmakla mı?
Köleliği kaldırmakla mı?
Putlara tapmayı yasaklamakla mı?
Öyle ya!
Binbir sorun yaşamakta insanlık...
Öncelik ne olmalı?
Nerden başlanmalı?
Bu bir ıslah çalışması mı olmalı, yoksa işi kökten mi halletmeli?
Yeşilay, Kızılay türü dernekler, vakıflar mı kurulmalı, yoksa mesele kökten mi halledilmeli?
İnsanlara: "Nasıl yaşamak istersiniz?" diye sandık mı kurulmalı, yoksa: " Rabbiniz buyuruyor ki!..." ile mi başlamalı?
Alemlerin Rabbi bu konuda kullarına seçim hakkı tanımadı.
Resul/elçi olarak görevlendirdiği Muhammed'e de şans tanımadı.
Yol ve yordamla birlikte buyruklarını da iletti.
Tam 23 yıl kadar... Azar azar, ihtiyaca göre...
Ve başlangıç noktası can alıcı yerden...
Sahte tüm ilahları red etmekle başlamasını istedi.
"Uzlaşı yok!" dedi.
Dünya hayatının geçici olduğunu, asıl varılacak yurdun "ahiret yurdu" olduğunu hatırlatmasını istedi.
"La ilahe ( ilah yoktur)" dedirtti.
"İllellah ( Allah'tan başka)"
"La ilahe İllellah Muhammedün Resulellah"
Bu mesaj, m1gin tarafından, 14.03.2011 03:02:15 itibariyle düzenlenmiştir.