Bireysel Mesaj Gösterim Modu

Görüntülenme: 371254
Yanıt: SALI
2009/12/08 17:54
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Annenizin ellerinden öperim =)

Hakkatten güzel bir duygu olmalı, bende geçtiğimiz Öğretmenler Günün de hocamı ziyaret edecektim fakat nasib olmadı ama bu hiiç gitmeyeceğim anlamına gelmez yakın zamanda gideceğim İnşaallah =) Bu zamanı paylaşırım sizlerle =)

ve ISIK abla annenize gelen çiçeğin üzerindeki not =)

''Hiç ders çalışmadım öğretmenim.Öğrettikleriniz hayatım boyunca yetii...''

Gerçekten çok anlamlı ve birokadar gerçek ...

Kendimden biliyorum =) Sadece mal-mülk hırsızları yoktur ; En adi-alçak hırsızlık gerçek hayallerin çalınmasıdır...Benim hayalimi çaldılar ama kalbimi çal(a)madılar =)

En büyük hayalim Hukuk okumakatı =) böylelikle iyi bir Köşe Yazarı olup aynı zamanda Kişisel Gelişim Uzmanı olacaktım =)) bunları yapabilirdim =)

Lakin benim için hiçbir zaman problem olmayan başkalrı için büyük sorundu =)

bu nedenle okuyamadım ama bu değilki iyi bir avukat olmadım =)

Dünyada beraat ettim , ahrette kendi ellerimle zebanilere mübbeten teslim edeceğim yanlışlara açık,haklıya kapalı selektörleri  =) sanırım buda benim başarım olcak =)


Neden bu itiş kakış?


Bir otobüse biniyorum. Dur biraz! Bu telaşım neden? Otobüse binmeden önce durakta bir infilak beklemem gerekmiyor mu? (Yani en azından dünya senaryosuna uyma açısından). Bekleyen sadece ben değilim, herkes bekliyor. Hani derler ya her kesimden, işte kadavralaşmış bir bekleyiş içinde her kesim.



Her ruh bir durağa asıyor özgürlükçü afişlerini. Ben mi? Benim afişe ihtiyacım yok ki; ben duraklara afiş asmak yerine düşünce özgürlüğümü başıma takıyor, ruhumu bahtiyar ediyorum. Ve yine ben, caddelerde; laf olsun torba dolsun düşünce edası ile her uzatılan kamera karşısında bildiğimi zannettiğim entelektüel bilinçsizliğimi özgürlük süsü ile mikrofona süzmüyorum. Ben sloganımı da avuç içlerimi açarak arşa yolluyorum. Pardon! Arş ile avuç kelimelerini aynı cümle içerisinde kullandım. Umarım bu sizin yanlış algıladığınız laikliğe ters düşmüyordur. Doğru ya, şöyle anlayacağınız entelektüel bir zemin içeren modern sözler ile açıklama yapmalıyım.Ve aynı zamanda cümlelerimi bu titizlik ile yazmalı, dile getirmeliyim.

Avuç içlerimin açık olması beden diline göre; yalan söylemediğimin ifadesidir. Arş ise gökyüzünün saflığını, temizliğini simgelemektedir. Biraz daha filozof olmaya çalışır isem; gökyüzü mavidir ve mavi umudun rengidir. Beklentilerin karşılığıdır, ümittir, muraddır. Sanırım bilmediğim halde bahsettiğim filozofluktan bu kadarı yeter size ha ne dersiniz?

Şu işe bak! Duraklar, afişler derken eylem düşüncelerine dalıp kaçırdım otobüsü. Hah! İşte gideceğim üniversiteye beni götürecek olan otobüs de geldi. Ama oda ne? Hey ahbap! Beni almadın. Ne! Ne saçmalıyorsun? Bu otobüse başı örtülüler binemiyor mu? Bir sonraki aracı mı beklemeliyim? Tamam ahbap! Sen git düşündüğün düşüncesizlik yollarına… Ha unutmadan başımın örtüsünü de seni yaratanın emri olduğu için taktığımı sakın unutma! Bu sözlerimi otobüsün dikiz aynasına as ve bu sözlerim yol azığının adı olsun. Gönderdim yasakçı otobüs şoförünü.

Bana mı seslendiniz bayan? Şimdi kış, yazın ne yapacaksınız? Güzel bir söz duymuştum; ‘Şeytan kumsalda günahlanır iken, biz ise secdede gölgeleniyoruz.’ Umarım bayan cevabım sizi yeterince tatmin etmiştir ve biraz olsun düşündürmüştür. Başörtüsü akıl özgürlüğü değildir. Akıl akıl olsaydı şayet gönül olurdu. Ve önemli olan akıl da; akliselimdir unutmayın. Bana can veren, gönül ruhuma iman enjektörünü püskürttü ve emretti. Yani başörtüsü bir emirdir. Nasıl ki bir asker 18 ay boyunca komutan yasakları çerçevesinde hareket ediyor ve emirleri yerine getiriyorsa biz de, bizi yaratanın emirleri çerçevesinde dünya resmini oluşturuyoruz, bunu bir düşünün sayın bayan? Şu dünya kaç yıllıktır ki? 25 mi? 18 mi? Ya da 3 gün.

Biz de birer askeriz yani kuluz. Yani dünya bizim er meydanımız. Bir an önce tezkere alıp ahirete intikal değil midir niyetimiz? O halde ben yaşadığımız şu dünyayı yaratan Kahhar’a niçin itaatsizlik edeyim. Maazallah tezkerem yanmaz mı? Hah!İşte geldi bizim başörtülü otobüs hadi size eyvallah.

Buyrun (!) biletim ama onun başı örtülü değil. Sadece üzerinde yazılar var o kadar. Amca bu otobüs sıkma başlar ile doldu sonra bizi irticacı sanmasınlar? Sen söyle şoför amca nedir bu ayrımcılık? Ben bilmem yavrum ağzımdan çıkacak her sözde laiklik tehlikede. O zaman ben söyleyeyim amca durakta bir infilak bekledim, şükür olmadı, hoş olsa da alışmıştık hani. Sonra otobüsler geldi ve bizi kabul etmedi. Sordum, sordum da cevap veren olmadı be amca. Ahbaplar! diyorum bu itiş kakış nereye? Kimse cevap vermiyor be amca. Herkes provokasyon oyuncağını eline almış sokakta döndürüyor. Doğrusu bunları konuşur iken provokasyon topacı elimde mi diye bakıyorum. Bende yok sanırım. Ucuzluk pazarında satıyorlarmış üstelik senaryosunu da hediye veriyorlarmış. Kampanyaya bak, adamlar işi büyütmüşler amca. Yakında dünyaya da açılırlar.

Benim üniversiteye geldik amca. Ben bu durakta ineyim. Umarım bugün ders işleriz. Bazen gençler oyuncaklarını alıp bahçede döndürüyorlar da bizim de üniversiteye girmemiz zorlaşıyor. Ama onları babalarına şikâyet edeceğiz. Umarım kızaracak yüzleri vardır. Hoşçakal şoför amca. Sohbet, Türk kahvesi tadındaydı. Bilirsin kahve acı; ama ben kahveyi orta şekerli severim. Eyvallah…

Dipnot: O güzel söz  sayın Esra ELÖNÜ 'ye aittir ...

Zuhal SARI

 

 



 

Bu mesaj, Z.SARI tarafından, 08.12.2009 17:57:59 itibariyle düzenlenmiştir.
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: