Ey abheri, yardımseverliğiniz hususunda, bir alıntı yapmak istiyorum.
"Ne kadar çok yardımsıver olduğunuz gibi bir o kadar da mütevazisiniz maşallah "
Ne yapayım; siz benim rolüme geçerseniz, ben de canruba 'nın rolüne geçerim.
Değilse, açıkta mı kalayım?
Buyurun işte ey canruba, muhabbete katıldım... Daha da katılmamı ister misiniz?
Bir de abheri 'nin sunduğu simgeleri görünce, halihazırda muzip ve şirin bir hunili ifadenin var olduğunu farkettim. Aha da buyurun:
Ey Z.SARI,
"Armut piş, ağzıma düş" sözünü hiç bu açıdan düşünmemiştim...
Ben bu sözü duydum duyalı, "pişmeyi"; olgunlaşma, yenebilecek lezzetli kıvama gelme olarak idrak etmiştim...
Köyde, bizim de armut ağaçlarımız var...
Küçükken mevsimi geldiğinde ağaçtan çokça armut toplar ve yerdim... Bununla beraber, ağacın altında kendiliğinden düşen çok sayıda armut da bulunurdu...
Şimdi hep birlikte şöyle düşünelim: Benim tembellik ederek ağaca çıkarak armut toplamak yerine, ağacın altına sırtüstü uzanıp ağzımı açtığım ve dahi düşecek bir armudu beklediğimi varsayalım.
Şimdi size soruyorum: Böyle bir durumda ilk aklınıza gelecek ifade olarak, bana ne derdiniz?
Fazla düşünmeye gerek yok! Evet, "armut piş, ağzıma düş" derdiniz, değil mi?
Demek ki neymiş; armut pişince düşebiliyormuş!
Ama derseniz ki; madem ki ağacın altındasın, birazını topla da reçelini yapalım şu armutların... Neden olmasın, derim... Zira bilirim ki, kestanenin bile reçeli yapılır...
Evet ey deliliği kabullenmek üzere bulunan akıllılar; İngilizce öğrenmede hafızada canlandırma ve bağlantılandırmanın yararlarını çok defa duymuştuk... Bugün burada ise, Türkçe'yi etkin öğrenme örneklerinden bir tanesini işlemiş olduk. Dileriz yararlı olmuştur...