Bireysel Mesaj Gösterim Modu

Görüntülenme: 117935
Yanıt: kaplıksız kareli defter
2009/03/02 15:29
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

BURSA GEZiSi   28/02/2009 pazar


 

Bugün Pazar saat 13:14 yani bursa gezisinden sonraki gün…

               Bursa gezisi hiç bukadar farklı olmamıştı, tatlı bir farklılık vardı (Yolda arabamız arıza yaptı da)J

TARİHİ MEKÂNLAR

Bursa’ da osman gazinin, orhan gazinin ve osmanlı büyüklerinin kairlerini ziyaret ettik. Oralara gidip de duygulanmamak insanın elinde değil. Koskoca Osmanlı Devleti’nin kururucuları olan dedelerimizi ziyaret etmek, dua etmek…

Sonra kendime baktım onlara ne kadar layığım… İnşallah görevimizi gerektiği gibi yaparak terkederiz bu

diyarı.

Gezide rehberimizin anlattıklarını ağzımız açık dinliyorduk, tarihimiz hakkında yeterli bilgi edinememişiz…

Rehberimizin anlattığı bir hikaye: rehberimiz hasan abi yine grubundakilere tarihi eserler ve atalarımız hakkında bilgi verirken yabancı olduğunu anladığı, güzel türkçe konuşan alman bayana “isterseniz siz de buyurun siz de dinleyin”  diye teklifte bulunmuş ama bayan güzel bir şekilde “ merak etmeyin ben anlattıklarınızın hepsini biliyorum” diyerek cevap vermiş. Durumumuz bu derece vahim yani L

      ULUDAĞ

Uludağ macerası zaten başlı başına fiyaskoyduJ  Neden gittik? Kaymak için mi yoo hayır bilen yok, bilmese de bi tarafının kırılmasnı göze alan yok. Çıktık dağa doğru jandarmanın görev yaptığı bir noktada zincir taktırdık (zincir takma ücreti 10 tl). Ben sonradan duydum jandarma “abi zincir takmana gerek yok” demiş ama bizimkiler garanti olsun diye taktırmışlar. Neyse zincirler takıldı biraz moladan sonra yola devam… 10 km kadar çıktık sonra şöfer durdu zincirleri çıkardı, haydaaa. Neymiş araba yavaş gidiyormuş… yav mübarek sana adam demiş zaten gerek yok diye. Cık cık cık…

Neyse çıktık otellerin olduğu yere kayak yapılan yere, dolaşıyoruz bizden başka kimse yok oralarda kayaksız montlarla dolaşan, düşenlere kahkahalarla gülen J he bu arada mürettebat 30 kişi. Az değiliz yani...

Ne yapalım, ne yapalım (tabi ben bu arada abimin başının etini yiyorum “yaw niye geldik bu soğukta, kaymıycaz bişey yapmıycaz!!”) . zirveye çıkalım. Yukarıya çıktık oturgaçlı götürgeçlerle (adı aklıma gelmiyor şimdi o bindiğimiz koltuğun J). Yukarı çıkarken süperdi kayanlar, düşenler zaten manzara müthiş, kamerayla kayanları çekenler “abi bizi çek bizii diye bağırdım. adam cins cins baktı, arkadaş la rezil ettin dedi ama noolcak ya eğlenmeye gelmişiz dimi yani J. Yukarı çıkarken karşıdan gelen iki eleman “moruk çıkarken iyi ama inerken yandınız! (yani dondunuz demek istemiş)” gülüp dudak büktük ama dediği kadar varmış, inerken ellerimi hissetmiyodum, suratım donmuş, hareket ettiremiyorum, herkese gülümseyerek bakıyorum. Kızıyorum  ama smiling :P (tabii olarak burası atmasyon) J . Aşağıya İnerken bizim arkadaşlardan birisi binmiş arkamızden geliyodu, tek binmiş, çok korkmuş e yüksek biraz, bağırıyor çağırıyor, yapışmış demirlere ayaklar boşta, emniyet demirini indirmemiş J zor bela bağıra bağıra onu anlattım,  indirdi de rahatladı J.

Sıra namazdaa.. indik mescide, bizim abi abdesti karla almak zorunda kaldı, cesaret için “nereliyim been!!” biz –“erzuruummm!!” mont çıktı. “nereliyim been? ” - “ erzuruumm!!” ceket de çıktı, “nereliyim been?” - “erzuruumm!!!” abdesti aldı sonunda J.

 

 

DÖNÜŞ

Gezinin  güzel kısmı burası

 

 

 Dönerken herkes geldi minibüse (minibus diyorum çünkü gerçekten ufak eski bir araçtı) ben uyumuşum biraz (seyehatlede hiç uyuyamam rahat edemem normalde ama bayağı yorulmuşum demekki) gözlerimi bir açtım otobüsün içi duman altı olmuş, miss gibi balata kokuyor :p bizim şöfer naptıysa balataları yakmış ve donmuş frenler sürekli sıkılı kalmış gevşemiyor, bizikiler de su döktüler ama olmadı yarım saat arabada bekledik, sonra indik beraber biraz aşağı doğru yürüdük çareler aramaya başladık telefonlar, koşuşturmalar derken (bu arada saat 22.00) önceden ayarlağımız akşam yemeğini yemeğe (yeşil konak diye güzel biryere) gittik, bizim minibüsü de servise yolladık, akşam yemeği bitene kadar tamir olacak biz de evimize dönecektik…
Yemeğimizi yerken arkadaşlar wclere hücüm etiler ne kadar ec var hepsi dolu, bayanların ki bile! (bayanların wclerini de bizim hıyarlar doldurmuş). Geldi yanıma birisi “ abi bizim halilbayanlar wcsinde, içeri de bir bayan girdi” dedi, güldüm. sonra Ben yukarı yemek bölümüne çıkarken bayanın biri “Faaatiiiihh!!! Burada bi erkek var!!!” diye bağırdı, onun bağırmasıyla ben kahkaha atmaya başladım .
         Neyse, yemek bitti, Ulu Camii’nin önünde toplandık, arabanın tamiri 1-2 yi bulur demişler, bizde o zamana kadar gezecektik. Bir  saat gezdik, geldik tekrardan buluşma noktasına (Ulu Camii’ne). Çay ısmarlayacaktık çocuklara ama  ufak çay 1,25 tl olunca aman dedik sizin olsun çayınız.. O zaman ne yapalım?,  saat 1 e kadar kalcak bir yer ayarlayalım. ayarladılar (çekirge semtinde), biletler alındı, durağa doğru yürürken (durak yakın değildi yolu da yarılamıştık) telefon çaldı, araç tamir edilmiş, dön geriye bu sefer. Çocuklar söylenmeye başladı tabii. Biletler geri toplandı, geriye almazlar demiştim ama almışlar ama 3 bileti geri almamak şartı ile. Ben vermemiştim bileti, bugünün hatırası olsun diye sakladım. Arkasına neler yazıcam neler  hatta taratıp bu yazıya ekliycem .
           Yarım saat kadar bekledikten sonra minibus geldi, bindik ve yola koyulduk bugün saat 5.16 sularında evdeydik. Bu geziyi ne kadar kötü olarak eleştirsem de diğer gezilere kıyasen daha güzeldi, hareketlilik vardı bunda…

 

 

 

Yolculuktan alınacak dersler:

1)       Geziye gideceğin araba eski ise, geziye gitme.

2)       Bilmediğin işe burnunu sokma (bizimkiler balataya su dökünce frenler kaynamış, mahfolmuş)

3)       Haline şükret, zira senin durumundan beterleri de var geziyi bırak yürüyemeyen insanlar var. Araç tamir edildikten sonra beklerken karşı kaldırımda bedensel özürlü birisini gördüm, yürümekte o kadar zorlanıyordu ki… sanki o akşam başına gelenlerden şikayet edenlere ibretlik olarak oraya çıkmış, bana bakın da isyan etmeyin, şükür edin, dua edin yoksa elinizdekileri de kaybedebilirsiniz diyordu…

4)       Harama bakmaktan sakın. ( o gün şefkat tokadı yemiştik )

5)       Yolculuğa çıkmadan yanınızda mp3 player bulunsun, pilli olsun, yanınızda en az 3 tane pil ve usb kablosu bulundurun. Benimki mp4  (video özelliğini kullanmıyorum heves edip almıştık zamanında) şarjlı makine olduğundan dolayı sadece gidişte dinleyebildim. Usb girişli dvd varmış ama geç öğrendim L

6)       Günlük, hatıra gibi yazılar yazarken fon müziği mutlaka çalsın… ;)


Bu mesaj, m1gin tarafından, 03.03.2009 12:16:38 itibariyle düzenlenmiştir.
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: