Dün şehrimize bir misafir geldi.Haberini alır almaz hemen hazırlanıp çıktım ve daha kapıda buluşuverdik.Sonra soğuğun da etkisiyle tempolu ve hızlı bir yürüyüş tutturduk.Ama zamanla soğuk etkisini yitirdi, zihnim yürüyüşü uzun tutmak için bahaneler üretmeye başladı, ayaklarım itirazsız bu bahanelere yenik düştü ve hızını yavaşlattı. Şehrin sokaklarında yürüdük, yürüdük...Hiç konuşmadan..sessizce...Sonra, eve dönmem gerektiğinde biraz üzüldüm ama kapıdan girerken baktım hala oradaydı..Akşam vaktinde ve gecenin ilerleyen saatlerinde ne zaman pencereden baksam hep oradaydı.Ve bu gün yine bakıyorum hala orada...
Dün şehrimize kar yağmaya başladı.Halada devam ediyor.Eski bir dosta kavuşmuşcasına sevindik ve bu gün şehrin sokaklarında sessiz yarenle yürüyüş yapabilmek için yeni bahaneler üretme çabasındayım.
Sevgili Hazani, dilerim kar seni de ziyarete gelir...Üşütmek için değil,iç dünyanızı çocuksu sevinçlerle ısıtmak için.
Sevgili abheri,
İlk sırayı ben kapmış bulunuyorum.Ne sırası mı? Tabi ki örgü. Sevgili Hazani dillendirmiş olmasaydı aklıma gelmeyebilirdi. Şaka bir yana örgü modellerini bizimle paylaşırsanız seviniriz.
Tv de bir bayan psikoloğun konuşmasını dinlemiştim. Şöyle demişti 'örgü insanı rahatlatır.Bende akşam haberlerini dinlerken örgü örüyorum'.
Dışarda lapa lapa yağan kar, içerde yumuşacık rengarenk ipler arasında örgü şişleri, sıcakcık bir ortamda bir bardak çay, muhabbet ehli samimi bir dost....hayali güzeldi.