Merhabalar,
Yağmur yağıyor İstanbul'da.
Perdesini biraz araladığım pencereye düşen damlaları seyrediyorum.
Bir şarkı tekrar tekrar çalıyor, çayımı yudumlarken.
Yağmuru seyrediyorum.
Cama vuran her damla yavaşça aşağı süzülürken, yüreğime akıyor sanki hepsi tek tek.
Sonra, sıcacık damlalar ıslatıyor yüzümü...
Seviyorum onları...
Ve şiir okumak geliyor içimden büyük bir istekle...
................
Kendi şiiriniz veya başkasının olup da beğendiğiniz güzel şiirleri siteye gönderirseniz sevinirim.
Güzel bir paylaşım olacağını düşünüyorum.
Selametle kalınız...
|
GÖZLERİN İSTANBUL OLUYOR BİRDEN
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Yavuz Bülent Bakiler
Bu mesaj, deniz_mavidir tarafından, 07.03.2009 18:03:32 itibariyle düzenlenmiştir.
|
Baktığım yerde adın yazıyor, gözlerin takılıyor gözlerime, eriyorum...
Ummana karışıyorum, rotamı kaybediyorum engin denizlerinde...
Bazen siliyorum büyük bir hışımla adını, bazen kendi ellerimle yazıyorum...
saçmalamaa! diyorum kendime.
sonra... NEDEN DİYORUM NEDEN?...
|
Sevi şiirini ortaokuldayken Türkçe öğretmenimiz elime tutuşturmuştu oku die bende bi heyecan bir heyecan ama sunum yapacağımız gün şiir okumak için hazırlanan kişilerden bir tek kişi şiirini okudu ve tabiki ben değildim şiirini okuyan ma şimdi rahmet okuyorum o öğretmenime (gerçekten rahmet okuyorum çok şey öğretmiş ben fark etmeden:))) şimdi ben bunları neden yazdım bilinmez okuyun ...
Sevi Şiiri
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kah çocukça mavi, kah inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karsısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevgini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
Ümit Yaşar Oğuzcan
|
Teşekkürler, deniz_mavidir, silent ve CAMBAZ.
Enlem ve Boylam 6'daki şiiri de buraya koyalım istedim.
Selametle...
Akrep İle Yelkovan
Bir saatin akreple yelkovanıyız seninle;
Akrebi ben, yelkovanı sen...
Bir hevesle koşuyorsun ardımdan,
Sen yaklaştıkça uçuyorum mutluluktan o an.
Derken yakalıyorsun beni, iki iken, bir oluyoruz,
Zamanı unutuyorum varlığınla.
Ama zaman unutturmuyor kendini;
Alıp götürüyor seni benden,
Zamana paralel kaybediyorum seni...
Bir gelip, bir gidiyorsun.
Bir ömür böyle geçecek sanki...
Ne olurdu durmuş bir saatin
Tam 12 si olsaydık seninle;
Günde 2 defa doğruyu gösteren,
Ama bir arada bir ömür süren...
Keşke...
Keşke durdurabilseydik zamanı.
Durmuş bir saatin,
Akrebi ben, yelkovanı sen...
Taner Erdem
|
BİR ADIN KALMALI
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
Ahmet Hamdi Tanpınar
|
Bu güzel şiir için teşekkürler ISIK,
"Bir Adın Kalmalı" adlı şiir İbrahim Sadri'nin değil miydi?
Hani bestesini de Aykut Kuşkaya'nın yaptığı...
Ki, "Aşk 29 Harf" adlı albümünde, İbrahim Sadri tarafından tekrar yorumlanan...
Yanılıyorsam düzeltin; yanılıyorsanız yine düzeltin.
Ve işte sözü edilen çalışmalar...
Bu arada Enlem ve Boylam 6 (Şubat 2009) 'da yer alan, Taner Erdem'e ait "Akrep ile Yelkovan" adlı şiiri buraya eklediğiniz için teşekkürler bnm.
|
ben de Ahmet Hamdi Tanpınar'ın şiiri olarak biliyorum... (kaynak için bknz: google : ) google yanılıyorsa düzeltin:P )
|
İbrahim Sadri'nin bir şiiri olduğunun bir delili olarak, "Aşk 29 Harf" albümünün arka kapağındaki bilgilere bakabilirsiniz.
Ancak Ahmet Hamdi Tanpınar'a ait olduğu şeklinde bir bilgiyle karşılaştım internette. Sanırım bir karışıklık var.
Bu noktada google çok da güvenilir değil zaten. Bir bilirkişi daha sağlıklı bir cevap verebilir...
|
'Bir Adın Kalmalı' adlı şiir Ahmet Hamdi TANPINAR'a aittir .Diğer bütün şiirlerindede aynı güzelliği bulabilirsiniz.
http://www.antoloji.com/w/siir/ssl.asp?page=1&sair_id=24
İbrahim Sadri kendine has üslubuyla yorumlamıştır sadece...
|
şiirin Ahmet Hamdi Tanpınar'a ait olduğunu hala düşünmekteyim.. Hem zaten İbrahim Sadri bu şiiri yazdı diyelim, ne akdar süre oldu ki? Yani Ahmet Hamdi adına bu şiir öncelerden beri kayıtlı.Ayrıca bu şiir zamanında bir filmde de kullanılmıştır. O film müziklerini araştırdım ve şiirin altında Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ismi yazıyordu. Ayrica şiiri kendi kitaplarında yer veren yazarlar da var. Eğer ibrahim Sadri'nin olmuş olsa telif hakkı vs. kesin ortalık karışırdı:) ama elbette bilirkişi raporu olsa iyi olur. Ama ki bu bilir kişi?:) İbrahim Sadri'nin kendisene ulaşmak mümkün mü?
|
Bir Adın Kalmalı adlı şiirle ilgili son noktayı koyacak bir bilgi var elimde Bu gece Moral fm de Selahaddin Kocaaslan'ın sunduğu Hoşsada programında İbrahim Sadri konuktu. Programın başını malesef kaçırdım Daha sonra Selahaddin Bey'e bir şekilde ulaştım ve ona sitedeki konudan bahsettim ve bu konuda bizi bilgilendirebilir misiniz diye sordum.Kendisi de büyük bir incelikle cevap verdi Kendisnin cevabını aynen aktarıyorum. Cevabı sitede yazabilir miyim diye de izin aldım ayrıcaAma Selahaddin Abi'nin vermiş olduğu cevaptan utandım dadiyor ki dikkatli bir şiir okuyucusu bunu anlayabilir.
"O şiiri ibrahim sadriye ait...yani Ahmet Hamdi Tanpınar'ın tavrı tarzı üslubu çok farklı.."
".... yani dikkatli bir şiir okuyucusunun hemen anlayabileceği birşeydir bu.."
Bu mesaj, deniz_mavidir tarafından, 12.03.2009 02:10:08 itibariyle düzenlenmiştir.
|
Anlamalı insan anlayabilmeli,
Doğumu ve ölümü..
Ölümün, aslında bir doğum olduğunu,
Anlamalı ve ona göre yaşayabilmeli..
Asıl hayatın bu doğumda başladığını..
Hayat dediğinin aslında,
Bir fotoğraf karesi olduğunu,
O karenin doğumundan sonra eline verileceğini,
Anlamalı, bilmeli..
O kareye göre hayatının şekilleceğini,
Anlamalı ,anlayabilmeli nasıl poz vereceğini,
Anlatmalı ,söylemeli nasıl poz verileceğini..
Hayatını o karenin içine sığdırabilmeli,
En güzel pozu vermeli,
Kendini çekene,
Çekenin istediği şekilde..
Eline verilmiş kılavuz,
Ona göre verirsen poz,
Yaşadığın hayat,olmaz yap boz..
Anlamalı ,anlayabilmeli,
En güzel kare sendeyse,
Ödülünde büyük olacağını,
Anlamalı, anlayabilmeli..
|
Özledim
Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Bugün Pazar
Daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar
Daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Daha uyanmadı komşular
Bugün Pazar
Ve ben seni çok özledim
Dışan çıkmak istiyor canım
Tek başına haytalık etmek
Islanmak Pazar sabahında yağmurda
Boş caddelerde dolaşmak
Vitrinlerine bakmak mağazaların
Sinemaların afişlerine
Sokakların isimlerine
Telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara
Bir merhaba demek sessizce
Sahilde martılara simit atmak
Otobüslerin ilk seferlerine binmek
Gitmek istiyor canım
Hayatın gittiği yere
Islık çalıp şarkılar uydurmak kendi kendine
Fırından taze ekmek alıp
Buğusunu çekmek içine
Ve ben seni çok özledim
Tam böyle bir şey
Çiçeğe su yürümesi
Bebeğin ağlaması
Toprağın uyanması
Yağmurun yağması
Ateşin sıcağı
Bu Pazar sabahı
Tam böyle bir şey
Bir sabahçı kahvesine uğramak
Bir bardak çay
Taze dem kokusu
Hayatın atardamarlarında dolaşmak
Bölmeden şehrin uykusunu
Bir siir yazmak
Pazar bulmacasının boş karelerine
Şiirde tam da bunu anlatmak delice
Tam böyle bir şey
Hesapsız gölgesiz bedelsiz kimsesiz
Bir şiir yazmak
Bir bardak çay içmek
Sokaklarda gezmek
Yağmurda ıslanmak
Ve ben seni çok özledim
İbrahim Sadri
Bu mesaj, m1gin tarafından, 25.08.2012 09:58:05 itibariyle düzenlenmiştir.
|
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken,insan ağlayamaz
mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh,kalbi bağlayamaz
mı?
Hasret;özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz
mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz
mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz
mı?
Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz
mı?
Victor Hugo
|
Gerçekten harika bir şiir citizen sağolasın.
İnsanın görünüşü dingindir ama bazen içinde fırtınalar kopar ....
mı ? lara cevap vermek hiç te zor değil...
|
Dilenci
Sen, hergün köşe başlarında
Yırtık urbanla kirli ellerinle
Avuç açan, sefil insan.
İnan yok farkımız birbirimizden.
Sen belki tüm yaşamınca dilenecek;
Beklediğin beş kuruşu biri vermezse,
Ötekinden isteyeceksin.
Ama ben, tüm yaşamım boyunca
Tek bir kez dilendim,
Bir acımasız kalbin sevdası ile alevlendim.
Öylesine boş öylesine açık kaldıki elim,
Yemin ettim bir daha dilenmeyeceğim. |
|
Victor Hugo
Söylesem Söyleyebilsem Ah Derdimi
söylesem ah söyleyebilsem derdimi
mehtap bir gecede açabilsem sana kalbimi
göreceksin seninle dolu
desem, diyebilsem ki seviyorum seni
çılgınca aşığım sana
ama demem, diyemem
çünkü aramızda dağlar, denizler
ve benim o kahrolası gururum var
bu böyle sürüp gidecek
sen, seni sevdiğimi bilmeyecek, öğrenmeyeceksin
ben her gece yıldızlara seni sevdiğimi söyleyeceğim
sana asla...
çünkü aramızda dağlar denizler
ve benim o kahrolası gururum var |
|
Victor Hugo
|
|
|
|
Her şey sende gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakini gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını kar sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi;
Sevdiğin kadar sevileceksin
Ay ışındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü his ettiğin kadar güçlü
Kendini güzel hissettiğin kadar güzel
İşte budur hayat, işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün;
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin
Bunu da öğren;
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN CAN YÜCEL
|
mailime gelmiş çok hoşuma gitti linki paylaşmak istedim
www.siirparki.com/siirkent.html
|
prisca ne güzel düşünmüşler şairler birbirlerine komşu olmuşlar:) seninde ellerine sağlık:)
güzel paylaşım:)
|
Orjinal bir çalışma...
Ancak çok kullanışlı bulmadım:
Kaydırma çubuklarıyla hareket edilmesi ve sayfaların yeni pencede açılmaları rahatsızlık veriyor bir süre sonra.
Bunun yerine Flash olarak tasarlanmış olsaydı, daha isabetli olurdu, kanısındayım.
(HP-210:HP; 1/5)
|
Bırakıp ardında hayatın anlamlarını
Yol almalı kendi bilinmezliğine doğru,
Hep ağır gelir ama doğruyu söyler yürek..
Güneş batmadan aşmalı bu yüzden,..
Hasretin yamaçlarını...
Vakti geldiğinde gitmeli insan
Unutup tüm amaçlarını
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan,
Uzanıp sevda kıyılarına sarılmalı güneşe
Günlerce yatmalı, günlerce kalmalı,..
Yıllarca yanmalı..
Yakmalı hasretin her çeşidini.
Savurup küllerini denize
Kaçmalı...
Vakti geldiğinde gitmeli insan
Öte diyarlara uçmalı.
Gelip oturmuş yüreğinin tam da ortasına..
Durup, gitmesede , duymaz..
Duygu kimin?, sevda kimin?
Ezilmiş altında kanayan yürek kimin?..
Durdurup, bak desen bakmaz.
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan...
Ne güzelde bakıyor güneş sımsıcak,
Yüzü gülüyor aynasında tüm şehrin.
Bu neyin manasıdır ki;
Birazcık naz yapıpta dur diyemiyor yüreğin..
Havası kapkara olmalı artık,
Kalbi siyaha boyanmış bu şehrin.
Ekmeği kara , suyu kara...
Vakti geldiğinde gitmeli insan..
Bırakıp yüreğini uzaklara..
Her şey durulur belki ve vurulur sevgin..
Kaybolur hasret yok olursun sen.
Ağlamak sızlanmak fayda etmez artık
Çevirip gözlerini arkaya bakmak olmaz
Sığmıyorsa için içine olduğun her an..
Öyle bir başına kalmak olmaz...
Kalmak ağır geldiğinde gitmeli insan...
|
Değişik olmuş gerçekten..
Aşağılarda bir "Şiir Hızsızı" dikkatimi çekti :)
Bir de Muhtarlıkta Mevlana Hz. lerinin de ismi geçmiş ama evini bulamadım :)
|
BÖYLE BİR SEVMEK
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular,
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir.
Azıcık okşasam sanki çocuktular,
Bıraksam korkudan gözleri sislenir..
Ne kadınlar gördüm zaten yoktular,
Böyle bir sevmek görülmemiştir...
Hayır sanmayın ki beni unuttular,
Hala ara sıra mektupları gelir.
Gerçek değildiler birer umuttular
Eski bir şarkı belki bir şiir...
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular,
Böyle bir sevmek görülmemiştir...
Yalnızlıklarımda elimden tuttular,
Uzak fısıltıları içimi ürpertir.
Sanki gökyüzünde bir buluttular,
Nereye kayboldular şimdi kimbilir?
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular,
Böyle bir sevmek görülmemiştir.
Attila İlhan
Zamanında çok değer verdiğim biri tarafından yollanmıştı. Olacakları anlatıyormuş gibi.'Sanki gökyüzünde bir buluttular, Nereye kayboldular şimdi kimbilir?''
|
Zaman tünelinden belli
İsmi koyulmayan şu yalnızlıklar..!!
Atılan adımlardaki kararsızlıklar ,
Bilsen neyi kim neden yapıyor..?
Sen söyle ey sevgili yar...
Kim kimde ;kimde ne var ...?
Elde avuçta koca bir boşluk var ..
Bir vardık bir yoktuk derdik .
Varlık belli yokluğun nerde söyle ey yar !!!
Tutunamadın karartı halinde gölgeme,
Aydınlığı gülüşlere ;gülüşleri gülmüşlere,
Sevinci iki güzel gamzeye
Avuçlarımda biriktirdiğim bir küçük buseye..
Bağlı gönlümün,
Tutunamadın...
Şu kararmış gölgesine ,
Bağlılığı mechul sevgilim......
|
AŞK
Kabe’nin siyah örtüsüne yüz sürenin
Gözünden dökülen .
Aşk, Mecnun Leyla’ya sende kimsin dediğinde
Maralların gırtlağına tıkanan .
Aşk, hesap günü kargaşasında
Anneye yavrusunu unutturan neyse
Herkesi ve herşeyi öyle unutturan ..
Aşk, yangın yeri
Aşk, talan, aşk dağları yürüten
Bir gece ayı sol, güneşi sağ eline verselerde
Vazgeçilmez olan
Aşk, damda deva aratan
Balıklara iğnesini getirten
Ebu Bekir adında birini yoldaş eden
Aşk, Fatıma’nın farklığı
Zeynep’in cesareti , Vahşi’nin keşkesi
Aşk, Meryem
Tahta atların üzerinde anakaralar aşıran
Kağıt gemilerle okyanusları bitiren
Oyuncak kılıçlara haramileri düşüren
Aşk, ikindi, Aşk şimdi, aşk bekleyen
Aşk, Hatice
Kimsenin kimseye hayrı olmadığı yerde
Yinede ilk akla gelen
Sonsuz karanlıkların ortasında
Vurgun yemiş bir çığlıkla çerhalar yakan
Aşk, koşmak,
Aşk, Sefa ile Merve arasında olmak
Aşk ençok ağlamayı kendisine yakıştırmak
Koşmak koşmak koşmak …
Aşk, hacer, bir aba, bir hırka
Bir nefesde kırkbin defada adını söyletebilen
Aşk, Mevlana,
Bütün evliyaların gizlediği
Bütün abdalların izlediği
Bütün dervişlerin içlerinden geldiği gibi
Aşk, en çok İsa’ya yakışan
Sabr ise en çok Eyüp’a yazılan
Merhamet ise son nebiye inen
Denizler tutuşturulduğunda
Dağlar yürütüldüğünde
Yıldızlar semadan bir bir döküldüğünde
Herkesin herşeyi, herşeyin herkesi unuttuğu o günde
Aşk, unuttmamak
Aşk, gözü karalık
Aşk, yalnızlık
Aşk, öksüz şehirlerin kapısında
Bagdat’ta, Gazze’de, Kandehar’da, İstanbul’da
Isırdıkça kanayan dudaklardan dökülen sözlerle
Havanın nasıl, saatin kaç olduğunu sormak
Aşk, hiç kimsenin kimseyi bu kadar sevmemesi
Yağmurun incire, zeytinin bala söylediği
Anla işte aşk, onbir yaşındaki Muhammed’in annesi
Aşk, eylem
Dünyanın en güzel baş kaldırması
En güzeli ile hem de dünyanın
Bir hırkadan yazılmış en güzel şiiri bulup çıkarmak
Aşk, hiç kimsenin kimseyi bu kadar beklememesi
İbrahim Sadri Eren
Bu mesaj, m1gin tarafından, 22.08.2009 03:12:35 itibariyle düzenlenmiştir.
|
siiri severim hemde cok....
sizlerle evvelki gün yazdigim bi dörtlügü paylasmak istiyorum..
ben gönlünün dehlizlerinde gezinirken sevgili..
ucunu bucagini yitirmis bir bedevi misali..
suyum serabim olmaz misin?
olmaz misin bu kalbin merhemi..?
belki cesaretimi toplarsam diger siirlerimi depaylasabilirim......selametle...
|
susun...
|
|
2009/09/16 21:41 - Güncelleme: 2013/08/26 17:33
|
|
Berâti verilince özün, kasr-ı beden dar gelir ve çıkrığında düğümlenir içimde s ana giden yollarım...
Güzergâh-ı fâni de sırrın ifşasıyla alnımı vururum toprağa...
Ey Yâr kalb-i tohumlarımı serpiyorum çöllere...
Safa ve Merve arası testini doldurup sula çiğdemleri...çekirdeğimi patlat...
İbrahimî düşlerden uyandır beni...
Siyahî bir peçedir yüzümdeki...
tırnaklarımın arasında daha dün gibi gittiğin yolların tozu...
senden sonra yere kapandığım topraktan...
Yine hûn oldu gönül...yine devrildi üzerime "şehr-i yar".
..ve terkisinde bir hayatın yine dibine battım...
teri soğumadan ayrılıklarımın ,bileklerimden sızan kanı sürdüm avluna...
Boyası soldu gözlerimin,zehir yeşili dallarımdan serçeler yüz çevirdi...
nergizlerin boynu bükük...
göğün yanağından sızan bulut...hazana vurmuş dağ, taş, alem-i yan...
Nazar eylediğim ellerin şah damarımda...tez haber salına..vurula bu aşk'ın canı !...
Susun !...
Kulaklarınız sağır
Gözleriniz amâ olsun,
El yordamıyla bulun indiğiniz basamakları
Aşk karanlığınızı nura çevirmiyorsa
Aklınız kürsüden hala düşmemişse
Bir kadının gözlerindeki hüznü anlamıyorsanız
İşaret parmağınız kalbinizin kanayan yerinde değilse
Ve
göğün çanağından bir katre yağmur yağmamışsa üzerinize
geceyi çekmemişseniz uyku diye uyanık içinize
bütün isimleri unutup bir O’nu tesbih etmiyorsanız
ummanında bir kulaç dahi atamamışsanız secdesinde
açılmamışsa kuşluk vakti ellerinizyazık yazık
aşk tan nasib/sizsiniz !...
|
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
William Shakespeare
|
Çoktandır görünmüyordunuz ey hudelfa, sizi görmek ne güzel.
Eklediğiniz, William Shakespeare 'in şiirini bir yerden tanıdığımı hisseder gibi oldum. Biraz kafa yorunca, Mustafa Demirci'nin bunu bestelemiş olduğunu anımsadım.
Bu vesileyle buyurun:
Bu mesaj, m1gin tarafından, 27.09.2009 14:57:39 itibariyle düzenlenmiştir.
|
|
|