Görüntülenme: 415224
Yanıt: Şiir...
2009/09/30 20:13
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Maşallah Mustafa abi, uzun zamandır girmediğimiz bayaa bir dikkatini çekmiş

Size özel mesajların okunamadığına dair bir mesaj göndermiştim galiba siz de okuyamadınız mesajımı. Bu vesileyse burdan haberdar etmek isterim  Özel Mesaj özelliğini kullanamıyorum. Teknik bir sorun olduğu aşikar olan bu sorunu en kısa sürede çözeceğinizdan eminim. Kolaylıklar..

 

Gösterge
2009/09/30 21:06
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ey hudelfa, bu karizmatik üye resmiyle farkedilmeyecek gibi misiniz? 

Sitede bazı güncellemeler yapmıştım... Ve yapılan değişikliklerin bazı yan etkileri olmuş olmalı. 

Neyse ki sayenizde çok geç olmadan farkedebildim. Teşekkürler... 

Özel mesajınızı okuyabilmiş olmam, sorunun düzeltildiğinin işaretidir. 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 30.09.2009 21:08:28 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Yanıt: Şiir...
2009/09/30 21:43
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Merhabalar...

Bende şiiri çok severim =) Özellikle Nurullah GENÇ-İbrahim SADRİ-Kahraman TAZEOĞLU-Özdemir ASAF-Tayyip ATMACA bu değerli şahısları kendime en yakınnn hissederim...

SİYAH GÖZLERİNE BENİ DE GÖTÜR

 

Daha dokunmadan kurudu irem

çöllere bir türlü yağamıyorum

yeni bir koşunun başlangıcında

biraz deprem sonrası

biraz şehir hülyası

bir kalp yangınından geriye kalan

siyah gözlerine beni de götür

artık bu yerlere sığamıyorum.

 

Pembe uçurtmalar yolladığından beri

sarardı tiryaki menekşeleri

sonbaharın tozlu kafeslerinde

sevgi turnaları yakalıyorum

turnalar gidiyor;ben kalıyorum

avareyim,asudeyim,yorgunum

bilmiyorum neden sana vurgunum

Erzurum garında banklar üstünde

uyku tutmuyor karanlıkları

yitik düşlerimi kovalıyorum

gölgeler gidiyor;ben kalıyorum.

 

Binbir türlü kokuyorsa yaylalar

siyah gözlerine beni de götür

baharın koynundan koparıp sana

ipek bir mendile sardığım yüreğimle

şehzade gülleri gönderiyorum

umutlar kalıyor;ben gidiyorum.

 

Bütün yelkenlileri,deniz fenerlerini

kaptanları sorgulayan

yanından geçen küheylanların

korku tufanına yakalandığı

siyah gözlerine beni de götür

güneş ülkesinden gelen yiğitler

benzeri olmayan bir dünya kursun

cellat,ayrılığın boynunu vursun.

 

Usul usul intizarı çürüten

bu hercai diken,bu çılgın arzu

sürüklüyor imkansız muştuların

eşiğine gönül vadilerini

bir ağaçtan düşen yapraklar gibi

düşüyorum tanyerine

ya topla yaralı kırlangıçları

ya da bu vefasız şarkıyı bitir

özgürlüğe giden tutsaklar gibi

siyah gözlerine beni de götür.

Araz
2009/09/30 21:53
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

ARAZ

Yalnızım çünkü sen varsın"

"gel" desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz'a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum

sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki; kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun.
oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç'e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde kimi üşüyorsun
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklara yaslanıyorum
boş kentlere
oysa "gel" desen gelecektim

gün düşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
"kimseler biliyor"
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa "gel" desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik
göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa "gel" desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz'ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler

her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kente
gidiyorsun
oysa "gel" desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmakta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz'ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma

denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet
yaptınız mı

ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa "gel" desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler
inanmıyorum


en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için

kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak
hak ediyorum

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya

üstü kalsın ihanetimin
"gel" desen gelecektim

 

yine bir tren geçiyor içimden 
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı 
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor 
görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum 
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede 
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan 
süsle beni ey aşk 
geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum 
dişlerindeki nikotin tadı terkimde 
sirenler ve ateş hatları içip 
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden 
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla 
yasadışıyım 
tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti yitirdi şiirini şuur 
öldü kanımdaki mürekkep balığı 
solumdaki sise intihar etti intiharlar 
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek 
yaşamak için geç bir zaman 
ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor 
dikiş tutmaz ayrılığımda 
kirpiğinden yapılma bir darağacına 
geceyi asıyorum 
yoksun 
bu yağmurlar ıslatmıyor beni 
bir durağa yaslanıyorum sensiz 
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum 
"gel" desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor 
şimdi herkes biraz sen biraz acı 
göğsümde bir vagon 
gizli sözler batıyor 
fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda 
intihar acemisi bir şairin 
delilik provaları 
arkandan uluyan kapılardan 
söküyorum kokunu 
yokluğunu kokluyorum 
yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi 
ücranda yak bakışımı 
gözlerine bekçi sevdam 
dünden ve senden kalmayım

içine her düşen 
kendi keşfi sanıyor seni 
oysa sen 
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun 
ama güller kendine batamaz 
bilmiyor musun 
"gel" mi diyorsun

herkes kendi gördüğüne bakar 
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz 
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu 
hadi en kanadığımız yerden susalım 
"gel" desen gelirdim 
"git" dedin ve gittin

Aşka... 
Rüzgara... 
Ayrılığa... 
Zamana...

eyvallah

Ses dosyası eklemeyi henüz beceremiyorum =) Dinlemenizi tavsiye ederim...

Araz şiirinide ikiye bölmek zorunda kaldım çünkü harf karakter sayısını geçiyor =)

Mavi adamızın Mavi yüreki kaptanı değerli Kahraman Tazeoğlu nun en sevdiğim şiirlerinden biridir Araz....


 
Bu mesaj, m1gin tarafından, 30.09.2009 23:02:00 itibariyle düzenlenmiştir.
Armağan Ben ve Kuşlar
2009/09/30 22:04
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Armağan Ben ve Kuşlar

tanıdık bir deniz aramızdaki
tuz, öfke, yağmur ve ateş

fırtına yüklü gemilerin
gidip gidip geldiği

mor kanatlı kuş o, aramızdaki
omuz başımızda durmadan öten
bir kanadı aykırı mavilerde uçurum
bir kanadı uçuk düşler ülkesi

git işine Armağan
şiir yazdırma bana
girme bir bıçak gibi
en kalabalık yerlerimde kanayan
yalnızlığıma
gündür, ağır çeker yaşamak bile
kirpiğinden ateş damlar tutamam
için tuzlarda yıkar birikenleri
hayatın kıyısı bu, bilirim
bırakamam

bak yine o ıslak kuş
çığlıklara vurmuş yokuşlarını
hangi yanı sustuğunun kapımı çalan bu kış
konuştuğun, ölümün hangi serseri yanı

yapma be Armağan
en aptal yalnızlık ölüm olmalı

öyle durduğu yerde eskimemeli keder
çiçek gibi çiçekler açmalı içimizde
ipek gibi yağmurlar
aşk gibi aşklar, yaşayan ve yaşanacak olan

işimiz kolay değil be Armağan
direnmek bu, unutmamak
azalmamak kendine ve insana
paslı sürgü, demir kapı
ve ısırgan otları arasında
sığınmadan tenhalığa
çoğalmaktır ağlamak bile belki
ama
senden olana
yeniyetme ürkülerdi
cop yemek, sakat kalmak
çocuk doğuramamak
korkmazdık konudan komşudan
dul kadın olmaktan

şaşırma ve acı çekme ne olur
anneni düşün, ya da benim annemi
toprağın ve karın sessizliğini
ve hâlâ ekin demetlerini
doksan dokuzluk tespih sabrıyla çeken
kırk olmadan yetmişini gösteren
kadın çizgilerini
kırgınsın biliyorum
öfkelisin,
en çok da karanlığa karışan
çoban yıldızlarına
kopan kıyamet değil ki canım, bilirsin o şarkıyı
“Denizler durulmaz dalgalanmadan”

yaralarım inançlarımdan değil
gemisi kolayca yara alandan

bana düşlerden söz etme Armağan
bu gece uyuyamam
ne çok yıl be Armağan
ne çok kırımsa
her yenilgi bedenimize vurulan zincir
beynimizde kırılan halka
acılar
iki uçurum arası büyüyen çiçek
ve sevinç
gece yarısı birlikte pişirilen
kurufasulye tadı

zaman zaman kıyılar düşse de intihara
borçlar ve alacaklar
hâlâ eşit hayata

bir tek şuna şaşıyorum
hayatımız neden bu kadar kısa?
belki de kesişen sonsuz erimli
iki aykırı çizgi
belki çok daha derin bir düşün izi
o aşina deniz aramızdaki

tuz, fırtına, yangın ve kavga
ve o bitmeyen sevda
üstelik
bunca gece varken daha sabaha
bin direkli gemilerin gidip gidip geldiği
keşke sana al kanatlı kuşlarla
kehribar ve ipek yüklü atlastan uçuşlarla
gelebilseydim

keşke sana bilmediğin sevinçler
gül iklimi erinçler
verebilseydim

getirdiğim sadece bu kır çiçeği
ıslak kanatlarımla
iyi sakla

canım
bu gece unut yalnızlığını
beynimizin en eski yalanını

haklısın
bu saatlerde gece bizden kocaman
ama söz
sabahın ilk ışıklarından
çiçekli bir şal dokuyacağım sana

hadi
sokulup yüreğimin kuytularına
uyu şimdi usulca …
 

Şiir : Ayten Kutlu

seslendiren:Kahraman TAZEOĞLU


Bu mesaj, m1gin tarafından, 30.09.2009 23:04:46 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: Şiir...
2009/09/30 22:15
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Kalan

Bir şey kaldı gecelerden birinde
Senden.
Öncesinde bilinmemiş bir şey,
Silinmez bir ses gibi giden..
Kelimelerden büyük, kelimelerin içinde,
Bir şey kaldı senden
Yaşamalar'ın arasında kaçamaklı.

Veriliş rengi başka, alınış rengi başka..
Söylemeye vakit kalmadan
Dudakların altına bırakılmış bir şey.
Karanlıkların tam ortasında bir kırmızı nokta..
Gözlerce pırıl pırıl, ellerce saklı.

Bir şey kaldı, bir denizin kıyısında senden,
Bakışlarla yüklü, söylemelerle sessiz..
Seninle dolu, seninle sensiz bir şey..
Arandıkça bulunmamış yıllar yılı,
Bulundukça aramaklı.

Özdemir Asaf

Bir başka sevmekteyim...

Yanıt: Şiir...
2009/10/02 20:08
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

ANLAM

Sen bana
Sen desen de, demesen de olur.
Ama ben sana diyeceğim.
Düşün dur.

Özdemir ASAF

Yanıt: Şiir...
2009/10/02 20:11
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

GİDERİM

 

İçimde bir acı fırtına kopar

Bulutlarda şimşek çakar giderim

Bitmeyen arzular yolumu kapar

Çılgın bir sel gibi yıkar giderim

 

Anlarım eşitten farkını farkın

Yıllar süren ömrü biter merakın

Keder uzak olur; mutluluk yakın

Yorgun kafesimden çıkar giderim

 

O an, zaman durur, mekan silinir

Sonsuzluğa doğru nefes alınır

Ruhum bir damla su, göğe salınır

Süzüle süzüle akar giderim

 

Çile denizinin görünür dibi

Alır beni yüreğimin sahibi

Geceyi süsleyen yıldızlar gibi

Ben de, bir meş'ale yakar giderim

 

Birgün utku için, hicran yerine

Dalmak için hülya bahçelerine

Dostların ıslanmış çehrelerine

Son defa, hasretle bakar giderim
 

Nurullah GENÇ

Yanıt: Şiir...
2009/10/11 18:13
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 5,5 (1 oy)

Biz barışmayız artık

Kapı ağzı boş bavul yığınlarıyız
Sarı fotoğraflar yolculuğundayız şimdi
Ayrılıklara acemi aşıklarmışız
Ne barıştan anlarız
Ne mütareke biliriz şimdi

Daha çok sevmek isterdik belki
Daha çok tanımak
Bu yabancı iki sevgiliyi
Biz seninle susmayı başaramadık
Yalancıyız
Biz barışmayız artık

Ağlarım, ağlar açılır denizlere
Her şeyi bıraktım gidiyorum bende
Yağmurun derman değil kurak gönlüme
Biz bu şehirde karşılaşmayız bile

Kırk parça olmuş hatırın bende
Sustuğun sözler kanar içimde
Ne güven kalmış, ne sevda bizde
Biz bu şehirde bir daha
Karşılaşmayız bile

Ağlarım, ağlar açılır denizlere
Her mevsim biraz daha ayrıldık
Acemi aşıklarmışız, çabuk dağıldık
Yazık sevdiğim
Biz barışmayız artık
Acemi aşıklarmışız, ne çok kırıldık
Ne çok üzüldük, ne çok darıldık
Yazık sevdiğim
Biz barışmayız artık

Hiç bitmeyecek gibi gelmişti önce
Her şeye tüketmek için başlamışız oysa
Bu sevda için doğru isimler değilmişiz meğer
Ne çok yandık böyle, ne çok yanıldık
Yeteneksiziz sevdiğim
Biz barışmayız artık
Aynı yatağın iki uzak ucunda uyuduk
Her gece biraz daha ayrıldık

Daha çok sevmek isterdik belki birbirimizi
Daha çok tanımak
Bu iki yabancı sevgiliyi
Sevmek biraz da bağışlamakmış
Biz seninle susmayı başaramadık
Dokunuşsuz sevişler gömdük yastıklara
Hiç konuşmadan kaçak yaşadık odalarda
Aynı çatı altında iki yabancı
İki dilsiz aynı yatağın iki ucunda

Ağlarım ağlar açılır denizlere
Her şeyi bıraktım, gidiyorum bende
Hiç olmazsa son kez mutluluk dile
Bir yatağın iki uzak ucunda
Her geçen gün
Biraz daha darıldık
Dokunuşsuz sevişler gömdük yastıklara
Dönüşü yok
Biz barışmayız artık

Günler artık günlere kanmaz
Sanma bensiz güneşler doğmaz
Hep unuttun sevmeyi beni
Bende artık sabahlar olmaz
Kırk parça olmuş hatırın bende
Sustuğun sözler kanar içimde
Ne güven kalmış, ne sevda içimizde
Biz bu şehirde karşılaşmayız bile

Ağlarım, ağlar açılır denizlere
Her geçen mevsim nasıl biraz daha ayrıldık
Acemi aşıklardık çabuk dağıldık
Yazık sevdiğim biz barışmayız artık

Şiir:Özlem ESMERGÜL

Seslendiren:Uğur ARSLAN  (dinlemenizi tavsiye ederim =)

KURBANIM
2009/10/17 0:17
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

KURBANIM

Yar adıyla başlayayım sözüme
Gülsüz bağda bülbül ötmez kurbanım
Sözü önce söyleyeyim özüme
Yoksa kalpten kalbe gitmez kurbanım

Sen senin olmazsan tüm dertler biter
Varını yokunu mürşidine ver
Ustanın elinde kütük ol yeter
Teslim olan zarar etmez kurbanım

Güvenme kendine ben oldum diye
Pişenler hamım der, bir düşün niye
Tövbe lazım ettiğimiz tövbeye
Bir tövbeyle bu iş bitmez kurbanım

İltifat beklemek kırılmak nedir
O kapıdan kovsa sen bacadan gir
Ha sevmiş ha dövmüş ikisi de bir
Sevmese kaşını çatmaz kurbanım

Çalış nasibini al dünyadan yana
Ama sanma dünya yar olur sana
Ahiret parası lazım insana
Güneş hep batıdan batmaz kurbanım

Hizmet yoksa himmet olmaz bu kesin
Hem hizmet nimettir böyle bilesin
Gayret et gönle gir “benimdir” desin
Sultan kölesini atmaz kurbanım

Yap dediğini yap emrine göre
Bu iş bensiz olmaz deme boş yere
O eli tutmuşsa insan bir kere
Nefsini hesaba katmaz kurbanım

Cahiller ağzını açınca ben der
Ben deyip yol alan var mı hiç göster
Eli hep güzel gör kendini hep yer
Tezek su dibine batmaz kurbanım

Günahtı sevaptı bunlar boş hesap
Her neyi yaparsan Allah için yap
Avamın işidir bu hesap kitap
Aşıklar kar zarar gütmez kurbanım

Dua kabul, niye sıddıkın ahı
Ne dedi hızıra nakşibend şahı
Hatırla idrak et anla bu rahı
Ben sadıkım demek yetmez kurbanım

Sadakat ne derse doğru demekmiş
Onsuz doğrulara eğri demekmiş
Sadakat sıddıkın bağrı demekmiş
Ciğer yanar duman tütmez kurbanım

Er olmak isteyen serinden geçer
Bir saki elinden badeyi içer
Seç deseler yarin zehrini seçer
Ağyarın balını tatmaz kurbanım

Sözün özü derdi minnet bil cana
Yare can ver ki can yar olsun sana
Başı koy İsmail gibi meydana
Kurbanlara bıçak tutmaz kurbanım

______SERDAR TUNCER___________

Yanıt: Şiir...
2009/10/18 19:00
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Yedi Zılgıt

Yedi zılgıt tadında duydum acının ağıt yakışını.
Gözyaşlarına gözümü yumdum
Ölüm denilen şey ayrılık olsaydı susardım
Ve bir gün
Tekrar dönüşüne, gülüşüne susardım.

Yedi zılgıt tadında duydum ölümü.
Alnında hala lirası
Ve boynunda yüz görümü

Yedi zılgıt tadında sevdim ölümü.
Ekmeği bölmeyi
Azrail'e gülmeyi
Ölmeyi
Ve bir gün tekrar dirilmeyi
Ölüme bile giderken
Göğsüm dik, başım ilerde
Ardımdan yedi zılgıt duymayı sevdim.

Toprak damlarına yıldızlar yağar memleketimin.
Dilek tutasın diye yıldızlar kayar
Elazığ'ın camları Harput'a bakar
Sadece kayısı değil,
Malatya'dan delikanlı da çıkar
Munzur'la dertleşir gençleri Tunceli'nin
Kızlarıda ağıt yakar.
Uzun hava Urfa'dan
Türkücü Adıyaman'dan çıkar.

Yedi zılgıt tadında sevdim memleketi.
Yollara düşmeyi
Karlı dağlardan geçmeyi
Çeşmeden su içmeyi
Kaybolmuş bir izin peşine düşmeyi
Odun taşıyan analarla selamlaşmayı
Çocuklarla gülüşmeyi sevdim.
Beni memlekete gömün
Doğarken memlekete gömülmeyi sevdim.
.

Uğur Arslan

.



 

Yanıt: Şiir...
2009/10/18 19:01
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Beni Tanırsın Sen

Çok zamansız zamanlardan geçtim
Samanı mayalanmadan saklanmış zamanlardan.

Beni tanırsın sen!
Vaatlerin yanar döner hiçliğini,
Dağları ateşe veren arzuların kalleşliğini,
Masumiyetin can yakan dönekliğin bilmişliğim de
Aynı zamanlardan...

Çocukluğumdan da uzak şimdi
Sevdaya hasretliğim
Aşkta kaybetmeyi marifet bilmişim
Ve yüreğimin limanına sokulan her kadını
Seve seve kaybetmişim.
Ben bana gelene değilde
Nedense hep benden geçene yeltendim
Bir yanım günaha
Bir yanım acıya öykünürdü
Aklıma hep düşende
Düşünüm gül yüzüydü...

Beni tanırsın sen!
Acının tadını sigarayla sevdim
Sigarasız acılar çekemedim
İçinde yar olmayan şarkıları ezberlemedim
'Sigaramın dumanı, yoktur yarin imanı'
Bütün hüzzam sözleri sanki ben besteledim.
Ud oldum, kanun oldum
Sadece ve ancak tellerime vuruldukça inledim
Unutamadığım en güzel şarkıydı keza
Bana ağladığın efkarlı sesin...
Bak gülüm!
Sen bilirsin
Mardin'de unuttuğum gençliğim
Mardin'de yandığım cehennemim
Gözünü sevdiğim, gamlı yarim
Mardin'in yasında son nefesim

Beni tanırsın sen!
Küfür ederken de utanmadım
Ciğerlerimi patlatıp ağlarken de
Bir, seni seviyorum derken kızarırdı cemalim
Hala da içimden sevmeyi tercih ederim.

Beni bilirsin sen!
Ne param kaldı ne anam kaldı yitirmediğim
Hep söylerim, benim kaybetmişliğim doğuştan
Ne dostlarım, ne şen mahalle
Sadece biri vardı mazide
Bileceksin adını sende
Bilecek adını herkes
İnan hiç kimse değil
Bir o kaldı geçmişin içinde
24 yıl yaslı Mardin'e uğramadım
Ayrılıkların anasını belledim
Adam gibi bir ayrılık daha görmedim.

Çok zamansız zamanlardan geçtim
Samanı mayalanmadan saklanmış zamanları bildim
Yangınım aşkların anasını satmışlığımdı benim

Bak gülüm!
İnanma sakın! !
Zaman her derde derman değil
İçinden zaman geçmeyen yaralar var
Zamanın uğramadığı diyarlar.
.

Uğur Arslan

.



 

Yanıt: Şiir...
2009/10/18 19:11
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Gölgeli Adam

 

Şehrin yakamozları
Fakir bir yansımayla
Denizin dalgaları arasında
Saklambaç oynamaya başladı
Kıyıda gölgeli bir adam
Dalgaları tutmaya,
Yakamozları bulmaya çalışıyor
Ve ağlıyor
Balıkçı motorları geçiyor açıktan
O,gözyaşlarını saklıyor
Ve belli etmiyor
Yenilmişliğini son lodosa
Ve hırpalanmışlığını gece yağmurlarında

Kıyıda gölgeli bir adam
Öylece duruyor...
Bir sigara yakıyor gölgesinden gizli
Ve nemden tutuşmayan kibriti
Yüzünü aydınlatıyor
Kimsenin göremediği
Dönüp de bakılmayan
Ve balıkçı ağlarına takılmayan
Kıyıda gölgeli bir adam
Öylece duruyor
Ve gözleri seni soruyor
.

Uğur Arslan

 

Bu mesaj, Z.SARI tarafından, 18.10.2009 19:34:33 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: Şiir...
2009/10/18 21:32
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)


Olmadı

 

Söz verdim kendime, unutmak için
Bambaşka bir hayat kurdum olmadı
O sessiz vedanın, o garip göçün
Sebebini hayra yordum, olmadı

Dedim olsun, bu da dünya halları
Tanrı, ayrılıkla sınar kulları
Ellerinle diktiğin o gülleri
Kendi ellerimle kırdım, olmadı

Niye ömrüm geri dönmez eskiye?
Niye bu delilik, bu boşluk niye?
Meydan uslandırır yiğidi diye
Beladan belaya girdim, olmadı

Akşam onbirde yatmayı denedim
Sazımı kırıp atmayı denedim
Köprüde balık tutmayı denedim
Başıma ne işler sardım, olmadı

Sanki ensemde bir zehirli bıçak
Bir maziden böyle kaçılır ancak
Ne varsa hediyen, tesbih, oyuncak
Çöpe attım, yaktım, kırdım, olmadı


Ayşe’deki resmine hiç bakmadım
O kokulu mumlardan da yakmadım
Gözlerini düşlerime sokmadım
Herşeyinden uzak durdum, olmadı

Bir boşlukta günümü gün eyledim
Seni bir maziye sürgün eyledim
Üç sene kendime yalan söyledim
İşi gamsızlığa vurdum, olmadı

Gördüm, insan ölür, susuz, ekmeksiz
Ama gördüm, insan yaşar, yüreksiz
Dedim, herşey yalan, herşey gereksiz
Namluya bir kurşun sürdüm, olmadı...
ALİ KINIK............

Yanıt: Şiir...
2009/10/19 16:03
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Seni sevmek için ne kadar sebep varsa içimde,
iste seni sevmemek içinde öyle
Seni sevmek için ne kadar söz varsa dilimde,
seni yermek için sana, ermek için yok iste yok iste
Bir yalan uyduruyorum ben kendimce, kendime umutsuzluk,
sana umut, yollarima çaresizlik düsmüs eskiya
Ben sana zehir zembelek bir suskunlugum ben sana
Gözlerinden vurulmusum
Sana açilan kapilarin üzerime kapanan sesinde
ben seni degil kendimi kendimi unutmusum
Yaralarin kanayan damarlarina uykusuz gecelerimden
Kör sokaklar sürmüsüm
Ne mutlu bana ne mutlu en çok bir yildiz kayiyor biliyor musun?
Bir dilek tutuyorum iste ellerin oluyor tutunuyorum sana
Soluksuz bir sokak lambasi altinda subata müebbet gözlerimi sunuyorum
Sana subata müebbet gözlerimi anlasana anlasana

Seni sevmek için ne kadar sebep varsa içimde iste o
Kadar yalan uyduruyorum kendime o kadar yalan kime ne
Kendime yalanlarla tutunuyorsam kime ne
Kendimi sende unutuyorsam kime ne
Sende susuyor sende konusuyorsam
Sende uyuyor sende uyaniyorsam
Vuruyorsam talan olan umudun mahzenine kendimi kime ne
Kime ne kendimi kanatiyorsam senin düsünde
Yalan ya da gerçek sen sen sakin gecesiz uykularinda üsüme
Sakin üsüme ben üsüyorsam kime ne ben üsüyorsam kime ne kime ne

 

BEDİRHAN GÖKÇE - KİME NE?

Yanıt: Şiir...
2009/10/19 20:00
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 5,5 (1 oy)

Kavuşursak Biteriz Biz

Kavuşursak biteriz biz,
Biz mutlu sonlar katiliyiz.
Kavuşursak biteriz biz.
Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz.
Herkesin bildiği bir aşk,
Herkesin attığı bir imza
Herkes gibi değiliz biz.
Belki biraz serseri,
Belki biraz deliyiz,
Ama kavuşursak biteriz biz.
Pervane böceğinin mum alevine sevdası
Ateş böceğinin susuzluğuyuz biz
Yanar ama su içmeyiz
Etrafında döner, alevle dansederiz.
Bize kimseden zarar gelmez,
Biz zararı ancak kendi kendimize veririz.
Severiz, özleriz, aşktan ölsek kimseye söylemeyiz.
Biz artık biz değiliz.
Ruhlar kavuşur ve konuşur gökyüzünde bir yerde
Ama bedenen kavuşursak biteriz biz.
Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz.
Onu bilir, onu söyleriz,
Kavuşursak biteriz biz.
İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz,
Dokunursak kanar ellerimiz.
Kimselere söylemez gizli gizli severiz
Ama kavuşursak biteriz biz.
Bir kor var içimizde yanan,
Onu küllendiremeyiz.
Görüşemeyiz, konuşamayız ve sevişemeyiz.
Bir aşk var bizi biz yapan,
Kavuşursak biteriz biz.
Biz herkes gibi değiliz.
İstadeğimiz zaman gelip,
İstediğimizde gidemeyiz.
Kahve içip, gülüp, konuşup, başbaşa yemek yiyemeyiz.
Ne bir filmdeki mutlu son,
Ne de göz yumulacak bir kaçamak değiliz biz.
Sadece özlemle severiz,
Ve kavuşursak biteriz biz.
Sevda iki kişinin birbirine aşkı değil artık.
Artık her aşk her ağızda sakız.
Biz birbirimize aslında her aşıktan daha yakınız.
Belki ayrı şehirlerdeyiz,
Ama her gece aynı mehtapta buluşur,
Yağmur yağarsa, çıkar,
Aynı yağmurun altında ıslanırız.
Bu aşkı ancak biz biliriz.
Şiirleri güvercinlerin kulağına fısıldar,
Mektupları suya yazarız.
Biz belki ayrıyız,
Ama her gün aynı geceyi sabahlarız.
Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz.
Onu bilir onu söyleriz.
Kavuşursak biteriz biz.

Uğur Arslan
 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 23.02.2011 23:36:27 itibariyle düzenlenmiştir.
Ağlayabilir miyim Gönlüm?
2009/11/06 2:14
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 

Ağlayabilir miyim gönlüm? 
Müsaadenle..
Şöyle katıla katıla şimşekli bir gökyüzü gibi...
Günaha batan tüm kirliliğin ile...
Ağlayabilir miyim?

İzin ver lütfen...
Şöyle inceden yağan yağmur masumiyeti gibi...
Öylesine ama ölesiye...
Bu can çıkana kadar bedenden...

Nefsimin nefesi kesilesiye...
Pembe güller mor menekşelere düşesiye...
Sol yanımın ateşi yükselesiye kadar...
Kendi omzumda kimseciklere yük olmadan,
Ağlayabilir miyim?

Şemsiyem önümde gökyüzünün ağlama isteklerime mukabele etmesini beklerken,
Karşımda duran ihtiyar dağın ardındaki gün boyu tebessüm eden güneşi kaçırmış gibi...
Dizlerimin bağını çözen sahtelikleri anlatırken kalem kırmış gibi...
Yabancılar içerisinde bulunan tek dostu terk etmiş gibi...

İç çeke çeke...
Düşürebilir miyim küskün damlaları elime...
Sonra da hiç ağlamamış gibi, 
Hiç hissetmemiş gibi acizliğimi...
"Bir şeyim yok"larla tekrar katılabilir miyim?
Ağlamayı bile çok gören kendi kalabalığıma,
Ve...
"Bu son" diyecek kadar vefasız olabilir miyim?
Gözyaşlarıma...

 


 

Hümeyra Özdemir
Ağlama Gönül
2009/11/06 10:43
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sevgili citizen kardeşimin paylaştığı şiir bana başka bir şiiri anımsattı, ben de hemen alıntılıyayım dedim :)

Ve çok hoş bir şiirmiş teşekkürler citizen

Image Hosted by ImageShack.us

Ağlama Gönül

Gönülden gönüle kanadım deydi,
Yüreğim cırpındı acaba neydi,
Seviyor aşıktım bu başka şeydi.

Yeter yüreğimi dağlama gönül,
Değmezmiş sevmeye ağlama gönül,

Dokunduk bir kere gönül teline,
Düştük bir vefasız zalim eline,
Zarar geldi benim gonca gülüme.

Yeter yüreğimi dağlama gönül,
Değmezmiş sevmeye ağlama gönül,

Sanırdım sevenler sevene kıymaz,
Bir inat ugruna şeytana uymaz,
Aşkın gözü kördür sagırdır duymaz.

Yeter yüreğimi dağlama gönül,
Değmezmiş sevmeye ağlama gönül,

Seversen gönülü gönüle bağla,
Engin ol cağlarsan deryada çağla,
Gözün çıksın gönül utanma ağla.

Yeter yüreğimi dağlama gönül
Değmezmiş sevmeye ağlama gönül

İnsaf eyle insaf gönül dardayım,
Kerem yusuf gibi darda zordayım,
Ateşlere düştüm yandım kordayım.

Yeter yüreğimi dağlama gönül,
Değmezmiş sevmeye ağlama gönül,

Gönül kanadını kırdı kolunu,
Pare pare etti deldi solunu,
Azrailin oldu kesti yolunu.

Yeter yüreğimi dağlama gönül,
Değmezmiş sevmeye ağlama gönül,

Sevgili ararsan Rabbine kul ol,
Aşkların yücesi Mevlada o yol,
Gönül ucamazsın kırılmışsa kol.

Yeter yüreğimi dağlama gönül,
Değmezmiş sevmeye ağlama gönül,

Yeter yüreğimi dağlama gönül,
Değmezmiş sevmeye ağlama gönül,
Ak üstüne kara bağlama gönül,
Durul artık durul çağlama gönül.

17 Nisan 2009
berhudar Ramazan Çeşme

Yakıştırma
2009/11/06 13:11
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Merhaba citizen,

Bu anlamlı şiir için teşekkür ederiz. Eskiden gönderdiğiniz gibi, Victor Hugo şiirlerinden varsa heybenizde, onlardan da paylaşabilir misiniz yine?

Ve sevgili Z. SARI, sanırım şiir konusunda rekor sende , şey, pardon sizde .

Tabi burda nicelik değil önemli olan, aslen, niteliktir efendim.

Teşekkürlerimizi iletiriz...

Aaa, renkli macera yazılarınızın eksikliğini hissettim şimdi. Özletmeyin ama .

...

Aklıma takıldı; burdaki bütün şiirleri tekrar gözden geçirdim, birkaç tanesi hariç, diğer hepsi  ayrılık, özlem, üzüntü, en çok da aşk acısından hasıl olmuş hüznü dile getiriyor gibi geldi bana.

Şiir,  en çok hüzne mi yakıştırılır acaba? Ya da hüzün, şiire? 

Ne dersiniz?

Selametle kalınız...
 

Bu mesaj, memnune tarafından, 06.11.2009 13:39:57 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: Şiir...
2009/11/06 20:32
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sayın citizen ve abheri ablanın paylaşmış oldukları şiirler bana cevaben Kazancı Bedih'in seslendirmiş olduğu  'Neler Ettin' türküsünü hatırlattı =) dinleyenleriniz vardır =)google amcadan türkü sözlerine şöyle bi baktım fakat ya ben beceremedim yada bulamadım =)

.....

sayın memnune demek rekor bende,şey , pardon bizde

teşekküre mukabil bilmek gerek =)

(bugün tamda başka bir istasyon hatırası yazacaktım =) okuduğunuz bilmek güzel =)

sorunuza gelince sayın memnune =)

Gece şiirindir,şiirde gecenin =) bu ikiliyi ayırmamak gerek =)

Geceyi  'Tencere Dibi' ne benzetir Sufi'ler;zira tencere dibi KARA dr ve yemekten ziyade Tencere Dibine kaşık daldırmak lezzet verir bize...Değilmi ki bu yüzden kendimizce en ihlaslı ibadetleri,en güzel sözleri vb. Geceleri yapar-yazarız =)

Karanlık;düşündürür bir ışığın varolmasını,bu umut bize yüreğimizdeki en nazzlı kelimeleri yazdırır...yazdığımız kelimeler kifayetsiz ve kimi zamanda kafiyeli olunca kağıt üzerinde yüreğimizden düşen bir tuana emsaili olunca ,sanırım ŞİİR oluyor...

hüznü de kederi de sevinci de şahsa münhasıl oluyor =)

Kişi hangi ruh halinde ise o dizeyi ,o duyguyu döktürüyor =)

Paramız Yoksada şiiri benim Hayattan tamamen koptuğum anda beni Hayat bağlayan mutluluğumun şiiridir ;

Dalgalan Kız Kulesi önündeki dalgalar gibi yüreğim dalgalan =)

Buda reva mıdır gençliğinin baharında bir delikanlıya ?=)

Vallahi öpmek geliyor içimden en kral arkadaşlarımı.....

Adamın canı hesapsız dostlarını çekiyor

Bu sözler şiirin en can alıcı sözleri bence =)

 

Yanıt: Şiir...
2009/11/06 21:14
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

BENİ ANLAMAYIŞINA

 

Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın

Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını

Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını

Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık

Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın

 

 

Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına

Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar

Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına

Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı akar

Her vadi bir yanıyla senin yüzüne bakar

Bir yanında münzevi hıçkıran Leyla kuşu

Sen henüz tanımadın sevda denen yokuşu

Sen henüz yorulmadın yokuşta devler gibi

Yıkılmak üzre olan çaresiz evler gibi

Sen henüz vurulmadın uçarken göklerinde

Sen henüz bir oltaya takılmadan derinde

Karalar bağlamadın; beni anlayamazsın

O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın

 

 

Seni bir yıldız gibi koyacağım göklere

Her gece ışığını ruhumdan alacaksın

Aldanma gururunu okşayan çiçeklere

En güzel güllerini ruhumla alacaksın

 

 

Kopacak sanıyorsun bu ip ince yerinden

Bu ipin her çizgisi yaralı bir dev gibi

İnecek sanıyorsun bu bayrak gönderinden

Bu sevda tükenecek sönen bir alev gibi

 

 

Sen hala anlamadın sevginin en hasını

Sen hala çözemedin ırmağın dünyasını

O, coşkun bir denizin sularına yürürken

Sen hasta bir çeşmeden doldurmuşsun tasını

Gittiği her iklime sevdanı götürürken

Gözyaşı çukuruna gömmüşsün deltasını

 

 

Henüz bir tokat gibi inmedi yüzüne aşk

Kalbine çivilerle gömülmedi ayrılık

Görmedin bir arslanın can çekişen resmini

Yalnızlık kitabında okumadın ismini

Bir takvim yaprağında yanmadı bakışların

Dökülen tüylerine tutunmadın kuşların

Karanlık köşelerde acı acı gülmedin

Sen henüz kovulduğun kapılarda ölmedin

O Celali uykudan uyanmadın, uyanma

Düşlerimin rengine boyanmadın, boyanma

 

 

Bir kuş gibi çırpınan kalbimin kafesine

Bir avuç yem bıraksan ölür müsün, a gülüm

Feryadı kayaları parçalayan sesine

Ömür boyu yabancı kalır mısın, a gülüm

Sen henüz bir zindanın küflü duvarlarına

Çarpmadın gözyaşıyla boğulan gözlerini

Sen henüz diken diken saplamadın göğsüne

Dudağında kuruyup dağılan sözlerini

Sen henüz dokunmadın yalnızlığa kan gibi

Acıyı kaynatmadın içinde volkan gibi

Karalar bağlamadın beni anlayamazsın

O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın
 

Nurullah GENÇ

Yanıt: Şiir...
2009/11/06 21:20
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

KUŞ HATIRALARI

Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar
rüyalarımıza melekler uğrardı.
Kapımızdan yoğurtçu
bahçemizden ishakkuşu
kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi.

Kışın bir sobamız olurdu
sobanın yanında kedimiz
kedinin önünde yün yumağı
bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik.

Yerli malı kullanan
yurdun üç tarafı denizlerle çevrili
kuru üzüm incir fındık
tütün çay narenciye kavun-karpuz yetiştiren
kuru üzüm ve inciri satan
karşılığında
çamaşır makinesi radyo ve otomobil alan
bir toprağın fertleri...
Biraz yoksul biraz mütevekkil
biraz mahçup biraz kırılgan
biraz naif ama hep umutlu...

Özlerdik.
Memleketteki halamızı
ince doğranmış bir dilim pastırmayı
yurttan sesler korosunu
akşam komşuluklarını
radyo tiyatrolarını
sabah ezanını
kalaycıyı bozacıyı
münir nureddin şarkılarını
orhan boran yarışmalarını
kandil gecelerini duvar sarmaşıklarını
bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını
okul önü koz helvalarını
akşam oturmalarını
ve hayatı...

Top oynardık
ip atlar kedi kovalar
taşlarla birbirimizin başını yarar
mahalle savaşları çıkarır
gece olunca da tutar babalarımızın elinden
yazlık sinemalara gider
Sadri Alışık Vahi Öz
Belgin Doruk Cüneyt Arkın seyreder
Olimpos gazozları içer
güler eğlenir bağırır çağırır
dönerken yıldızları sayardık.
Biz sıkı çocuklardık.

Hepimizin birer yıldızı vardı
onlara isim takardık
onlar da bize isim takardı
pus ve dumandan önce bu şehrin
geceleri gözkırpan ve isimleri takılan yıldızları
vardı.

Benim yıldızıma Mehlika adını vermiştik
biz kimseden yana değildik.

Kimsenin de kendinden yana olmasını istediği birileri
olmazdı
Bir değirmendeydik
öğütülen
öğütülürken türküler söyleyen
buğday başaklarına benziyorduk.
Ben
çorbalardan tarhanayı
yemeklerden kurufasulyayı
sigaralardan Harmanı
belki bunun için çok sevdim.

Yollar bozuk musluklar bozuk
ziller bozuk paralar bozuk
ama adamlar sağlam idi.

Bu şehrin yıldızları vardı.
Saçlarına kurdelalar takan
çivitle yıkanmaktan aşınmış beyaz çoraplarına
leke bulaşmasın diye su birikintilerinden sakınan
gözleri önünde
yürekleri ve beslenme çantaları ellerinde
küçük çocukları vardı bu şehrin
bu şehrin yıldızları vardı.

Ben Fenerbahçeyi amcam Vefayı tutardı.
Konya tahıl ambarı Mersin muz cennetiydi.
Taksimden Fatihe troleybüs kalkar
Şişhanede mutlak raydan çıkardı.
Vallahi hayat zor ve fakat çok matraktı.

Muammer Karacan’nın adına bir tiyatro binası yoktu
bizzat kendisi vardı.

Başımız ağrırdı komşumuz vardı
gönlümüz daralırdı komşumuz vardı
Çorbamızı umutlarımızı
memleket kadar kalbimizi paylaştığımız komşularımız
vardı.

Geceleri bekçimiz
gündüzleri sütçümüz
bizim kadar zayıf da olsa
nohuta ve makarnaya alışmış da olsa
Sarman adında bir kedimiz
ceplerimizde kırık misketlerimiz
çamur bulaşığı ellerimiz
ve gülümseyen bir yüzümüz
kimseye göstermekten utanmayacağımız bir içimiz
bir araya gelerek çektirebileceğimiz
bir aile fotoğrafımız vardı.

Bir sabah bütün iyi şeylerin
Ayvansaray iskelesinden
hayal ülkesine doğru demir alan
bir şirket-i hayriyye vapuru gibi
aramızdan ayrıldığını gördük
Sonra Ayvansaray’ın sularının çekildiğini yazdı
gazeteler.
Süheyla hanımın Raci beyin
Melahat mehveş ablanın
Niko’nun Ercüment efendinin çekildiğini ise
yazmadılar nedense.
Ama yok ama yoklar.

Ne Harman sigarası kaldı geriye
ne Olimpus gazozu
ne Sadri Alışık.

Kalan bir tortuydu belki.

Belki kırık bir rüya denizi
belki suya düşürdüğümüz suretimizin
cep aynamıza nüktedan bir yansımaydı herşey.
Herşey Maltepe sigarasının
hep arandığında
her bakkalda bulunabilmesi ile
büyüsünü kaybetmişti belki de .
belki de biz bir rüya mı görmüştük?

Hadi hepsi yalandı.
Hadi hepsi hayaldi.
Hadi hepsini ben uydurmuştum.
Ama rüyalarımızın melekleri
ve soframızın daim konukları kuşlar?
Ya onlar?
Onları siz de görmediniz mi?
Sizin de sofranıza konup
rüyalarınıza uğramadılar mı?
Onlar da mı yalandı?

İBRAHİM SADRİ
 

Biraz Daha Victor Hugo
2009/11/07 1:21
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)
 

 

Neler mi istiyorum?

Neler mi istiyorum uyaninca her sabah 
Ne bahardan bir nese, ne de yazdan bir cicek 
Siyah, siyah cok siyah kadife kadar siyah 
Bir sacin buklesini bana kim getirecek 

Neler mi istiyorum gurbette aksamlardan 
Ne ruzgardan bir buse, ne de bir pembe kelebek 
Derin, derin cok derin, ufuklar kadar derin 
Bir cift gözün rengini bana kim getirecek
 

Victor Hugo




Gece

Günün tükendiği bu saatlerde 
Tüm doğa canla başla çalışıyor. 
Gece vakti bu yıldızlardan inen 
Ne acayip bir korkudur kim bilir? 

Etkisinde kalmış nice gizemin, 
Kaygılı, bir yandan tir tir titriyor, 
Karanlıkta, bilinmeyen bir gücün 
Gözlerini üstünde hissediyor. 

Ne büyük dehşet kendini tanımak! 
Kaçışı olmadan, durmadan çalışmak, 
Ebediyetin içinde devinen 
Varlığın merhametine kalmak! 

Bu nasıl kara, zor bir bulmaca 
Amaçlar ve çözümler gizleniyor, 
Birileri titrerken aşağıda, 
Yukarda birileri düş görüyor. 



Yarın Erkenden

Yarın erkenden kırlar ağardığı zaman
Gideceğim... biliyorum beni bekliyorsun bak,
Geçip gideceğim dağlardan, ormanlardan
Daha fazla kalmayacağım senden uzak.

Gözlerim düşüncelerime saplı yürüyeceğim,
Duymadan hiçbir haber, hiçbir şey görmeden,
Yalnız, kimsesiz, birbirine kenetli ellerim
Gideceğim, farkı yok gündüzümün gecemden.

Ne uzaklarda Harfleur'ü saran perdelere
Bakacağım, ne de inen altın renkli akşama
Kavuşunca bir bağ yeşil çoban püskülü ve
Bir çiçekli funda koyacağım mezarına.

Victor Hugo


Konuşan zaman

Gùneş uykuya dalarken
Ufuktan karanlıga kapı açılıyorsa
Yıldızlar geceyi kucaklarken
Ay gôkyùzùnde parlıyorsa

Gecenin çigi dùşùyorsa sabaha
ilk ışık la buharlaşıp ucuyorsa semaya
Gôkyùzùnde beyaz bulut,siyah oluyorsa
Kızgın bir ateş olup şimşekler çakıyorsa

Rùzgarla karışıp fırtına oluyorsa
Dev yelkenler onunla doluyorsa
Herbir damla toprakla buluşuyorsa
Sarı benizler, çatlak yùzler, canlanıyorsa

Yeşil ot, çepe cevre sarıyorsa
Toprak onu bagrına basıyorsa
Hercanlı bu zamanda yaşıyorsa
Anlamazmı bu evrende boşluk yok

Victor Hugo


Oceano Nox (Denizde Gece)

Ah nice denizci, ah nice kaptan,
Sevinçle uzağa sefere çıkan,
Bu kasvet dolu ufukta kayboldu.
Kurbanı oldu kötü bir kaderin,
Aysız gecede, dipsiz bir denizin,
Karanlıklarına gömülü kaldı.


Kasırga, reisleri, tayfaları,
Bir kitabın dağılan sayfaları
Gibi savurdu dalgalar üstüne.
Hiç kimse bilmez sonları ne oldu,
Bu yağmadan her dalga bir şey çaldı,
Kimi bir denizci kimi bir tekne.

Yazık bu bahtsız, kayıp insanlara
Sürükleniyorlar karanlıklarda,
Kayalara çarpa çarpa başları.
Analar babalar her gün sahilde
Tek düşleri vardı, gözler denizde
Öldüler gerçekleşmeden düşleri.
Oturup paslı çapalar üstüne,
Sizi anar neşeli gençler gece,
Karışır karanlık isimleriniz
Öykülere, şarkılara, gülüşlere
Sevgiliden çalınan öpüşlere
Yeşil yosunlar içinde uyurken siz.

“Bir adanın kralı mı oldunuz?
Daha güzel bir vatan mı buldunuz? ”
Sonra susulur, hatıranız yiter.
Beden suda yeter, adlar bellekte.
Zamanla daha da kararır gölge:
Karanlık sularda karanlık unutuş!

Silinir gözlerden şekliniz bile.
Kayığınız kimde sabanınız kimde?
Beklemekten bıkmış ak saçlı dullar,
Ocağın ve kalplerinin külünü,
Eşelerken, fırtınanın hükmünü
Sürdürdüğü geceler sizi anar.

Bir gün ölüm o gözleri örtünce,
Anmaz adınızı, anmaz hiç kimse.
O küçük yankılanan mezarlara,
Ne yeşil yaprağı düşer söğüdün,
Ne köprü başında bir dilencinin
Şarkısı duyulur, basit, tekdüze!

Nerde suyun yuttuğu denizciler?
Deniz! Sen de ne acı öyküler var!
Uğunan analardan korkan dalga!
Bunları anlatır gelgitleriyle,
Bu yüzden akşam yaklaşırken bize
Haykırır, umutsuz, çığlık çığlığa!



Şiirlerim

Irmak olup akın ey şiirlerim!
Akın, suyunuz çoğala çoğala!
Acı içinde kanayan kalplerin,
Yalpalayan susamış gönüllerin,
Pınarı olun, su verin onlara!

Işıktan gagası suyunuza dalsın
Kartal, pisliklerden uzakta dursun
Dalgaların tuhaf çağıltısında,
Kuş seslerine, şarkılarına
Meleklerin ilahisi karışsın!

(1942)


Hep Yol Almak İsterim, Hiç Duramam Yerimde,

Hep yol almak isterim, hiç duramam yerimde,
Tanığımdır dalga, o denizde titriyorsa,
Rüzgara seslenirim: gidelim! rüzgar dönse,
Dalgadadır sıra: Haydi daha uzağa!

İlerlerim, kasırga alır götürür beni...
İnsanlar, aşklarınıza dört elle sarılın,
Kapının önündeki taş sedire oturun,
Ve geçen günlerinizin arkasından bakın!

Ne mutlu evinden hiç çıkmayıp,
Her akşam aynı saatte çatının aynı
Köşesinden havalanan gece kuşunu
Tekrar tekrar izleyen kişiye ne mutlu!


Aklından Sonsuz Yazgı Çıkmayan Adam

Bir yolcu gibi sabah, tan vakti yola çıkan,
Aklından sonsuz yazgı çıkmayan mutlu adam,
Uyanıyor şafakta, ruhu hep düş içinde,
Elinde kutsal kitabı, dualar dilinde!
Duasını ederken başlıyor gün doğmaya
Güneş hem göğe doğuyor, hem onun ruhuna.
Solgun ışıkta beliriveriyor eşyalar,
Eşyalarla birlikte ruhunda başka şeyler,
Ondan başka herkes uykuda, böyle sanıyor,
Esrik bir mutluluğun huzuruna varıyor,
Oysa arkasında güler yüzlü melekler var,
Kitabın üzerine eğilmiş bakıyorlar.

(1856) 

 

Bu mesaj, citizen tarafından, 07.11.2009 01:46:09 itibariyle düzenlenmiştir.
Korkuyor
2009/11/08 2:48
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,5 (1 oy)

 

 Korkuyor

İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. 

Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. 
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. 
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. 
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. 
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. 
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için. 
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.
 

 

William Shakespeare

 

 

Bu mesaj, citizen tarafından, 08.11.2009 02:49:57 itibariyle düzenlenmiştir.
Ayrılık
2009/11/08 3:25
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 6,5 (1 oy)


Ayrılık

İki rayı gibiyiz 
bir tren yolunun 
yakın olması 
neyi değiştirir 
son istasyonun
 

Sunay Akın

Korkuyorum
2009/11/09 3:47
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 

 

   Korkuyorum

 

 

    Yağmuru seviyorum diyorsun, 
    yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun... 
    Güneşi seviyorum diyorsun, 
    güneş açınca gölgeye kaçıyorsun... 
    Rüzgarı seviyorum diyorsun, 
    rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun... 
    İşte,bunun için korkuyorum; 
    Beni de sevdiğini söylüyorsun...
 

     William Shakespeare

 

Yanıt: Şiir...
2009/11/09 13:21
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

CİTİZEN GERÇEK KORKU KORKUNUN ALLAH'TAN BAŞKASINA DUYULMAYACAĞINI BİLMEKTİR.YOKSA HERŞEY KORKU VERİR.BUNDAN DOLAYI GÜVENSİZ VE KAYGILI KİŞİLİK OLURSUN.

Korkmak akıl ehlinin Kalbi hissidir (?)
2009/11/20 21:54
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 6,5 (1 oy)

Yeni bir paylaşım sunacaktım ki korkularımız dan bahis açılmış,gerçeği derler ki duygu mevzu bahis olmaz =) öyleyse bu sözümü sufi lerin beyanı ile klişe ediniz =)

Değil mi ki korkuyu yüreğimize veren Yaradan dır...Zira his aklı sınır dışı bırakır bir nevi kalbindir bu görev ha dersenizki beynin sağ ve sol lobları var evet o zaman hak veririm akıl devresinin rutuşlarına ozamanda ayeti hatırlarız akletmiyor musunuz ?

sonra beni düşündüren başka birşey var Allah u Teala'dan korkmak o zaman bu konuyu da açmak gerek zira birçok ebeveyn çocuklarına yanlış hareketleri sonucunda ; Allah gözünü kör eder,cezalandırır der.Bu çocukları Allahu-u teala'yı gerektiği gibi sevmekten uzak tutar bu sebeple Hz.Allah'ın şefkatine göz dikip korkmaktansa sevmeyi denemeliyiz...Korkmak deyince birçok manada bakabiliriz her KORKMAK başlığına bir anlam yüklemek zor olsa gerek zira Yaradanın bir adı RAHMAN ise bir adı da KAHHAR dır...değil mi ki kafirlere beddua haktır =)

Musa Ya Rab!dedi sen firavuna ve cemiyetine dünya hayatta bir zinet ve haşmet nice mallar verdin yolundan saptırsınlar diye mi? Ya Rab!mallarını sil süpür ve kalblerini şiddetle sık ki o elim acı azabı görmedikçe iman etmeyecekler!

Bu ayet ilede beddua edebiliriz ALLAH'tan KORKMAYANLARA....

Her KORKUYA bir anlam yüklenmez diye beyanımı sunmak istedim zira maazallah yargıya önden başlarsak kul hakkı biraz zor ödenir....


daha uzunu okunmaz diye keselim efendim bilmeden sergilenmiş bilmişliğimi de şiire geleyim =)

Yitirdiğimiz sevgi - yargı değerleri için olsun =)


Yitirilmiş Ne Varsa

Çirkin çiçeklerle dolu katil bahçelerinde dolaştım,
Dalgındım,
Bıçak sırtı yaşamalarım, penceresizliğim
Ve öksüz düşlerim vardı ceplerimde,
Uğultusuzluğumu özlemiştim,
Hala bir ceylan ağlıyordu içimde,
hiç yoktan vurulan..

Senin şehirlerin uyurken,
Benim gözlerimi bıçakladılar.
Kör bir balıkçıyım şimdi,
Denizlere sarılıyorum
Hiç görmediğim vapurlara el sallıyorum
Rüyalarım da yaşlanmıyor

Kaybolan eylül gemilerimi,
Sonbahar sesiyle çağırsam gelir mi?
Ah vurulası yüreğim
Süpüremedin kapından yalnızlığı
Örselenmiş paslı yüreğim

Ellerim yumuk orman karanlıkları omuzlarımda
Ve ardından ağlayan ezgisiz türkülerdi gözlerim
Senin gözlerinin pusuna saklanıp
Senden kalan bu yıkıntılar arsında
Bizi büyüten ellerini aradım,
Öpülesi ellerini

Susuşlara prangalı dil
Kanlı düşler kuyusunda
Ölüm çığlıkları atabilir

Gözyaşı göllerinde durulanmalar vaktinden geliyorum
Sonunu hep unuttuğum
Dilsiz şarkılarım vardı inleten
Şimdi o şarkılar beni unuttu

Yıkık kentler konuşmaz bilirim
Cam kırıkları ve kırık dallar var
İncinen yüreğimin yaralarında
Ve bilir misin?
Güller hiç uyanmaz bu vadide
Gözlerin düşer aklıma
An gelir şavkın vurur yüzüme
O zaman vakit ölüm olur dudağımda
Kaçsam yakama yapışır gözlerin

Yılları ve yolları
Ödünç aldım
Yastığımdaki çukura dolan korkulu geceden
Düş düşkünü çocukluğumu çalmış namlı sevdalılar
Üstüne üstlük sensizim
Yani gölgesiz dolaşıyorum
Artık intiharlarda öldürmez beni
Yüreğimde konaklayan hüzünler
Senden gelir

Al dün gece seninle yoğurdum bu şiiri
Ekmek buğusu mübarekliğinde
Sıcacık
Nasıl olsa sana çıkmayan yol yok
Kaybolabilirim kuytularda
Dalıp dalıp giderim başka diyarlara
Bir gün dönmeyiveririm

Ama sen
Yine de biriktir gözyaşlarını
Belki bir gün
Tutuşturur seni bensizlik
Belki bir gün
Sende beni ağlarsın
Hoyratım benim

Şafaklar düşmüş alnına
Kırlangıçlar uçmuş koynuna
Bak
Hala aynı şarkıda irkiliyoruz

Bu aşkın adresi dursun sende,
Kelepçeli kuşlar
Yuva karmadan gözlerimize,
Belki geri döneriz
Ve geri veririz birbirimize
Yitirilmiş ne varsa

Kahraman Tazeoğlu
 

Bu mesaj, Z.SARI tarafından, 20.11.2009 21:57:49 itibariyle düzenlenmiştir.
Korkuyla Umut Arası
2009/11/22 2:38
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Korkuyla Umut Arası

Bilinmeyene yürümek garipti
Hayat belki de
Bilinmeyene yürümekten ibaretti
Bir sonraki
Atılıp atılamayacağı
bilinmeyen bir adımın
Götürüp götüremeyeceği
bilinmeyen bir yolun
Sonundaki bilinmeyenlerden
oluşuyordu herşey
Ve hiçbirşeyi önceden bilmek
mümkün değildi
Aslında yürütülmekti
sonunu bilmeden yürümek
cesur atılmalıydı adımlar
korkuyla umut arasında
Güneş açar
ya da yağmur yağardı.
Deprem ne zaman nereyi yıkar
belli olmazdı
En iyisi hazırlıklı olmaktı herşeye
Umudu ve korkuyu elden bırakmadan...
Kimin ne zaman, nerede, ne kadar olacağı
belli olmadan.
Önemli olan
bir yerlerde olduğumuz sürece
oranın hakkını vermek
ve geride birşeyler bırakmaktı.
Bir iş, bir eser ya da bir iyilik,
Belki de kıyamet
son iyilik yapıldıktan sonra kopacaktı.

Uğur Arslan


 

Yanıt: Şiir...
2009/12/01 1:04
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

BODRUM KATI

 

Ne bayram misafiri, ne düğün gölgesiyim

Şu koskoca alemde yalnızlığın sesiyim

 

Meçhul bir ıstırabın kurbanıyım boşlukta

Bir bodrum katındayım, esrarlı bir loşlukta

 

Pencereden bakarken gördüğüm tek şey: Hüzün

Farkedemedim hala endamını gündüzün

 

Bir yığın eski hayal duruyor tabağımda

Eski günlerin tadı sızlıyor damağımda

 

Gönlümün mahzenine çekildim; biçareyim

Sevgiyi de, aşkı da unuttum; avareyim

 

Meçhul bir ıstırabın kurbanıyım boşlukta

Bir bodrum katındayım, esrarlı bir loşlukta
 

Nurullah GENÇ

Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: