Görüntülenme: 130688
Şark Köşesi
2011/01/22 21:03
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 8,2 (5 oy)

Çocuk Gözüyle 12 Eylül Öncesi
1975-1977 yılları...

Babam Ankara'da bir fabrikada bekçi olarak iş bulmuş ve o sebepten bizi de Ankara'ya götürmüştü ailece...

Diyarbakır'dan Ankara'ya.

9 yaşında bir çocuğum. Birinci sınıfı komşu köye giderek okumuşum ve ikinci sınıfa geçmişim. Hala Türkçe konuşmayı beceremiyorum. Hani çat-pat! derler ya, öyle işte...

Ankara-Mamak'ta, 9 yaşında, gecekonduda, çat-pat Türkçe'yi konuşan, ya da konuşamayan bir kürt çocuğu...

Okumaya yeni yeni geçiyorum. Dikkat etmişseniz okumaya yeni geçen çocuklar önlerine gelen her yazıyı okurlar. Ben de aynen öyleyim. Önüme gelen her yazıyı okumaya çalışıyorum. Çoğu kez seslendirme benimkisi... Okuyorum ama okuduğumu yanlış anlıyorum çoğu kez.

Kürt çocuğu, işçi çocuğu, Ankara'da, gecekonduda ... Siz düşünün ne yapar? Bir öğün okul , diğer öğün, ayakkabı boyacılığı veya simit satma ile geçiyor.

Bir çocuk gözüyle Ankara'yı, olayları anlamaya çalışıyorum. Her şey bu gün gibi aklımda, gözlerimin önünde.

O gün okuyup yanlış anladıklarımı, daha sonraları ve bu gün çok daha iyi anlıyorum.

Her gün mahalleden çarşıya kadar giderken epey yol katediyorum.

Kurtarılmış! bir kaç bölgeden geçiyorum. Stratejik bölgelerden geçiyorum.

Kot pantolonlu, İspanyol paçalı, uzun saçlı, geniş yakalı gömlek giyen gençler yer yer karşıma çıkıyorlar. Bazen onları birbirlerini kovalarken görüyorum. Bazen de iki ateş arasında kalıyorum.

Tak! tak! tak! silah sesleri... sonra sesler kesiliyor. Kısa süreli sessizlikten sonra bakıyorsunuz, bir genç vurulmuş yerde yatıyor...

Kızılayda bir teypten sonuna kadar açılmış sesten "zam geliyor , zam geliyor, işçi gardaş zam geliyor" türküsü...

Ve Belediyecilerin Grevi

Belediye temizlik işçileri grevdeler.

Büyükler öyle diyor.

Çöpler toplanmıyor artık.

Her taraf çöp yığını. Kokudan geçilmiyor. Sinekten geçilmiyor.

Oysa ne güzeldi köyümün havası.

Baba bizi köye götür...


Okuduğum Duvar Yazıları


"Kahrolsun Faşizim"

"Hak yol islam"

"Faşizme geçit yok"

"Koministler Moskovaya"

"Başbuğ Türkeş"

"Tek Yol Devrim"

"Başbakan Ecevit"

Ertesi gün o yazı silinmiş

"Başbakan Demirel"

Anlayamıyorum ya... Kendi kendime "Yahu ne çabuk başbakan değişti?" diyorum.

Bir başka yazı...

"Kurtuluşa kadar savaş!"

Ankara'da "Kurtuluş" adında bir semt var. Kendime göre yazıyı şöyle yorumluyorum: "Her halde Kurtuluş Semti'ne kadar zaptetmek istiyorlar." diye düşünüyorum.

Ve işte başka bir yazı... O yazının tamamını ezberlemiştim. Daha sonraları ezberimden kaçtı çoğu. Boşuna dememişler " Hafızın sonu unutmaktır" diye...

Yazı, Mamak çarşıda bulunan yazlık Tuncay Sineması'nın afişinin yapıştırıldığı tahtadan yapılma direğe asılı levhaya yazılmış.(Merak ediyorum. Acaba hala Tuncay Sineması var mı Mamak'ta? Ankaralılar bilginiz varsa yazın.)

Kırmızı boya ile...

Aynen şöyle aklımda kalanı... Hafız ben gerisini unutmuşum.

"Yaşarım orucunu açmadan kızıl kurşunlara hedef oldu... Yaşarım sen rahat uyu... İntikamın alınacaktır...."

Yaşar ülkücü bir gençti.

Solcu gençler tarafından vurulmuştu.

Ve Ülkücülerin de içinde bulunduğu hükümet zamanı olacak ki; Ecevitçilerin derneği tarumar edildi. Atatürk fotoğrafları yerde idi....

Hükümet kimde ise polis o gençlerle kolkola idi.

Ankara'ya gittiğimiz ilk hafta... Kaçıncı gün? Hatırlamıyorum. Benim yaşımda bir kaç çocuk... Sordular bana: "Hangi parti?" diye. Tek bir kelime çıktı ağzımdan. "Demirel" dedim. Bir ton dayak yedim.

Niye Demirel? Çünkü köydeki dedem "Demirel" diyordu. Hatta "Eldemir" diyordu. Eeee dedem en iyisini bilirdi!

Ey Demirel! Sana hakkımı helal etmiyorum.

Ve Türkeş... Ve Erbakan... Ve Ecevit... Ben hakkımı helal etmediğime göre, siz düşünün artık... O sokaklarda ölen -öldürülen gençler haklarını helal ederler mi acaba? Hiç sanmıyorum.

Zamanla benzer hatıralarımı anlatmayı düşünüyorum.Tabii ki ilginizi çekiyorsa... Onu da yorumlardan anlayacağız.

 

Konsept
2011/01/22 23:16
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 9,5 (1 oy)

Hocam, yazınızdaki üslubunuzu beğendim. 

Ancak sitenin genel konseptiyle uyuşmaması bakımından, siyasi/politik meselelere mümkün olduğunca girmesek iyi olur sanki. 

İyi, neşeli, hoş anılarınızı okumak isteriz... Ki okuyunca bizler de kendimizi daha iyi hissedebilelim. 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 22.01.2011 23:17:25 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Çocuk Gözü İle...
2011/01/23 0:38
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,2 (2 oy)

 Uzun zamandır site de okuyupta bu kadar zevk aldığım tek yazı.

Yarışma (Amatör yazarlar...) yazılarından bile bu kadar tat almamıştım.

Ben bu yazıda siyaset görmedim.

Küçük bir çocuğun,anlam veremediği karmaşayı yorumlayışını gördüm.

 

Yanıt: Şark Köşesi
2011/01/23 8:14
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Bu yorumlar bana güç verir yazmak için. Çok teşekkür ederim.

Yanıt: Şark Köşesi
2011/01/24 14:59
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 6,2 (2 oy)

Yol Ayrımı
 

Yıl 1993... Köy öğretmeniyim. Çok ama çok mahrumiyet yaşayan, çok ama çok geri kalmış bir köyde çalışıyorum. Köyde tek su kaynağının kuyu olduğunu, kuyunun tek bir tane olduğunu, onun da kurumakla yüzyüze olduğunu anlatmam yeterli galiba. En fazla okuyanın 3.sınıfa kadar okuduğunu da dediğimde; cehaleti, mahrumiyeti siz tahmin edin... O sebepten merkeze yaklaşık 45 km. kadar uzak olan bu köye ailemi götürmedim. Geliş-gidiş yapıyorum. Kar-kış demeden gidip geliyorum. Her günüm başlı başına bir hikâye konusu. Sabah erkenden uyanıyor, o tarafa giden TPAO araçlarına biniyorum. Dönüş ise şansa kalmıştır. Yola çıkıyorum. Rast gelen dört ve daha fazla tekerlekli her bineğe el kaldırıyorum. Saatlerce araç beklediğim de oluyor. Yolda greyder dahil her araca bindim. En kötüsü, geç saatte geri dönen TPAO arabalarıyla tekrar dönerim.

Çok uzun oldu ama asıl anlatmak istediğim bu değil.

Bir defasında, aynen böyle, araç bekliyorum. Şansıma bir su tankeri çıktı. Su tankeri susuz köylere su götürüyor. Su tankerine binmek greydere binmenin yanında çok lükstür tahmin ettiğiniz gibi. Ramazan olunca, oruç olunca zaman, ister istemez gelip dine dayanıyor sohbet konusu.

Kaptan anlatıyor: "Yahu Hocam, bana bir akıl ver. Patronum Hanefi. Büroda, serin yerde oturuyor. Boyuna namaz kılıyor. Ben ise, gördüğün gibi yollardayım. Oruç tutuyorum ama namaz kılamıyorum. Bana orucumun da, namaz kılmadığım için, boş olduğunu söylüyor. Ne yapacağımı şaşırdım. Hakikaten boşa mı gider orucum. Bıraksam mı?"

Kendisine yolda iken, misafirken, namaz kılma ile ilgili kolaylıkları anlattım. Namazdaki "cem" olayını, namazları kısaltma ile beraber birleştirme olayını... İslamın kolaylık dini olduğunu... İslâmın Hanefi Mezhebi'nden ibaret olmadığı gibi, Hanefi Mezhebi'nin de çoğu kez doğru algılanmadığını, biraz da Caferiliği anlattım. Adamım rahatladı. "O zaman Hocam, ben namazımı da kılarım" dediğini ve çok da rahatladığını bu gün gibi taptaze hatırlıyorum.

Namazla orucun ayrılmazlığını, yol ayrımına varmadan anlatabildim. Oruçla yollarını ayırmadan, namazlı yola, asfalt yola çıktı adamım. Ben ise Silvan yol ayrımında indim. Zira benim yolum ailemin yanında, ailemle beraber uzayıp gidiyordu...


 

Yanıt: Şark Köşesi
2011/01/24 20:24
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,4 (3 oy)

Merhabalar saygıdeger hocam =)

vallahı elı opulesı ınsansınız. Egıtım ugrunda vermıs oldugunuz mucadele takdıre şayan

haşa bu bana dusmez ama vallahıde onunuzde saygıyla egılıyorum

cunku dunya ve ukba hızmetı her kula nasib olmaz olsada cok az kul bunun farkına varır

saygıdeger hocam sız bunun ıdrakine varmıs ne guzel bızlerıde bilinclendiriyorsunuz

Allah razı olsun

Gelek spasss =)

 

Bu mesaj, Z.SARI tarafından, 24.01.2011 21:05:11 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: Şark Köşesi
2011/01/24 20:43
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sevgili kardeşim. Çok teşekkür ederim.Beni mahcup ediyorsunuz. Zira her insan kendi günahını bilir. Estağfirullah kardeşim. Sadece insan olmaya çalışıyorum.Bu mesajınızın bana güç verdiğini söylersem siz de kendinizi çok bahtiyar hissedeceksiniz. Acizane ben de günahkâr bir kulum.İşlediğim günahların altından kalkamaycak kadar aciz bir insanım.

Ayrıca; Mustafa Bey kardeşim bana bu fırsatı verdiği için kendisine teşekkürlerimi arz ediyorum.

Belki de isminizi yazmışsınız da ben farketmemişim. Eğer değilse isminizi de yazsaydınız daha çok mutlu olurdum.

Saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Dil mi İletişim mi?
2011/01/24 20:43
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,5 (1 oy)

Şu ifadenizi beğendim Hocam:
"Namazla orucun ayrılmazlığını, yol ayrımına varmadan anlatabildim."  

Gümünüz dünyasının güzelliklerinde, sizler gibi değerli ve özverili eğitmenlerin katkısı yadsınamaz bir gerçektir. 

Sitemize renk ve anlam kattığıız için ben de size teşekkür ederim... Güzel anılarınızı bekliyoruz...
Bu arada Hocam, üyeler sitede kullanıcı adlarıyla temsil edilmektedir. Ayrıca gerçek isimlerin açıklanmasına gerek bulunmamaktadır.
 

Ey Z.SARI, sizin yüzünüzden site şartnamesine, aşağıdaki minvalde yeni bir madde ekleyeceğim bu gidişle:
"Sitenin ana dili Türkçedir. Sitede Türkçe iletişim kurulmalıdır." 

Yahu "gelek spasss" ne demek ya!? Google Amca bile garip garip sonuçlar çıkardı. Kızdım anlamı öğrenmeden kapattım. 

Başka dil kullanmayın, demiyorum... Ama başkalarını da düşünerek en azından söz konusu ifadenin karşılığını veriniz... Ki iletişim kurabilelim.
Değilse ben de köyüme gittiğimdeki gibi, burada da Arapça konuşursam, beni kaç kişi anlar? 
O halde, buradan şöyle bir sonuç çıkarabiliriz sanırım: Sağlıklı iletişim, dilden önceliklidir! 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 24.01.2011 20:51:51 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Dıllere Dusecegız Sızınle =)
2011/01/24 20:52
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,2 (2 oy)

Degerli m1gin abim vallahi yorumunuza cok guldum

dil mi iletişim mi sorunuza el-cevap Hz. Mevlana dan =)

Aynı dili konuşanlar değil Aynı duyguyu paylaşanlar ancak anlaşabilirler =)

Yaaaa zamanında sizden cok cektim =) oh bee sizinde çözemediğiniz bi dil varmışşş =)

işin şakası bi yana Gelek spasss ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM =) demek =))

okunuşu boyle ama yazılışı da boyledır heralde =)

neden ama aklıma şarkı sozu geldi şimdi

Dillere düşeceğiz seninle diye =)

şimdi ben Dakkan Dukka yazıcam e onada itiraz edersiniz siz şimdi

Bu mesaj, Z.SARI tarafından, 24.01.2011 20:54:14 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: Şark Köşesi
2011/01/24 21:06
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Şimdiye kadar Mustafa Bey Kardeşimin bu sitesini müzik gayeli kullanıyordum. O bakımdan diğer konularda yabancısıyım. Yorum yapan kardeşimin kim olduğunu anlamaya çalışırken, meğerse epey muhabbet olmuş burda. "Gelek Spas" ise daha çok sonradan dilimize, Kürtçe'ye, giren bir kelimedir. Geçen gün ben de  Kürtçe bir deyim kullandım sa da anlamını sormadınız. Siz sormayınca ben de anladığınızı zan etmiştim.

Sevgilerimle.

Dil Köşesi =)
2011/01/24 21:12
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 5,7 (2 oy)

hocam dogru yazmış Şeyhim =)

BenDe TRT 6 dan öğrendim  Gelek Spas kelimesini =)

Sanırım Mardin Kürtcesi =)

Akış Yönü
2011/01/24 21:24
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 9,5 (1 oy)

Şeyhiniz kim ey Z.SARI
Yahu o oyun, diğer konuya ait. Lütfen sitenin altını üstüne getirmeyiniz.... Bakın; sizi baş müridlikten azlederim sonra ha! 
 

Hocam, geçen gün özel mesajda gönderdiğiniz ifadenin karşılığını Google Amca vasıtasıyla öğrendim; "baş üstüne" gibi bir anlama geliyormuştu galiba. 

Hoş, öğrenemeseydim de sormayabilirdim... Zira özel mesaj olduğu için, siz ve benim aramdaydı... Ve dahi o anki yazışmamızın akışından, sizin aşağı yukarı ne demek istediğinizi anlamıştım zaten. 

İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Yanıt: Şark Köşesi
2011/01/24 21:33
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 5,7 (2 oy)

Demek google sizin Emiceniz.Oysa benim dayım olur

Hikmet
2011/01/26 0:38
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 8,2 (2 oy)

 Kamberlik yapmanın vakti gelmiş de geçiyor :)

Anıların bu kadar sade ve sürükleyici bir dille anlatılması harikulâde desem abartmış olmam sanırım. Maşallah huseyin kardeş, eğitimci olmanızdan kaynaklanan “eli kalem tutan” ibaresi yazma maharetiyle birleşince, ki her eli kalem tutan yazamaz, ortaya böyle keyifli bir o kadar da düşündüren yazıları meydana getirmiş.

Hele ki “yol ayrımı” başlıklı anınızın son paragrafında edebiyatın kokusunu derinden hissettim. Yürekten kutluyorum...

Bu arada bende diyorum neden bu sitenin eteğine bu kadar sıkı yapıştım ki? Meğer Şeyh ve müridiymiş hikmeti :)

Başvuru Yeri
2011/01/26 5:57
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 9,5 (1 oy)

Hmm... Demek benim "Google Amcam" sizin dayınız oluyormuş, öyle mi huseyin Hocam? 
Bu bilgiyi barındıran mesajınızı okuduğumda içimden geçen his: "Çak o zaman kuzen!" 

Farkındasınız değil mi Hocam; arkadaşlar şeyh-mürid muhabbetiyle bu konuyu iyice sulandırarak amacından saptırmaya çalışıyorlar... 
Ama siz müsterih olunuz; ben onlara bu fırsatı vermeyeceğim... 
Çok zor durumda kalırsak ve konuyu suyun basması kaçınılmaz olursa, o zaman bunu ben üstlenirim; bu zevki başkalarına yâr etmem. 

Ama şu anda henüz fol yok yumurta yok ortada... O yüzden bana düşeni yapayım da, arkadaşları bir kez daha uyarayım... 

Ey abheri; lütfen Z.SARI 'nın saptığı yanlış yolda onu izlemeyiniz... Doğru konuyu bulup başvurunuzu yapın; sizi de müridim olarak kabul edeyim... Kayıt için gerekli evraklar sadece o konuda bulunuyorlar... 

İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Yanıt: Şark Köşesi
2011/01/26 14:44
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 6,7 (2 oy)
huseyin demiş ki;

Demek google sizin Emiceniz.Oysa benim dayım olur

  vallahı bu yorumu okuyunca gulmekten kırıldım

içimden şunu yazmak geldi de =)

Google benimDE: Pısmam ım yanı amcaoglum olur

Akraba cıktık hepımız yahu

Yanıt: Şark Köşesi
2011/02/06 2:07
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Serxweş Sermest Ya Da Sarhoş
 

Mümkün oldukça pazardan pazara; yaşadığım, tanık olduğum, ilginç-gülünç olayları not edip pazarları yayınlayacağım. Bu gün (1 şubat 2011)

otobüste sarhoşa tanık oldum. Bizde: Ser= kafa, xweş =hoş anlamına gelir. Yani: "Kafahoş"

"Serxweş", "sermest" de denir. Kafa "hoş" veya "mest" oluyor, demekki

.
Bunu belirtikten sonra anlatmaya geçeyim.

Belediye otobüsündeyim. Ön sırada oturuyorum. Vatandaş biniyor. Her biri ayrı bir dünya. Kadını, erkeği, çocuğu, genci, ihtiyarı ve sarhoşu...

Evet, işte bir sarhoş, elinde 1 Lira bozuk para. Diyarkart'ı yok. İri-yarı biri. Saçları, bıyığı boyalı : "Ben aslında para vermem ama alacaksan 1 lira

yeter.( Beden kafayı taşıyamıyor. Kafa bedende sallanıyor.Gözler isteksiz etrafı süzüyor sa da kimseyi farkettiği yok!) Dedim ya vermek zorunda

değilim. Biz de bu memleketin çocığiyık! " Şoför "la havle" getiriyor, sesini çıkarmıyor. Bizimki zor ayakta duruyor. Tutunarak arkalara doğru

yürüyor. Hem gidiyor, hem konuşuyor."... Bir kez daha bu Erdoğan'a şans vermek lazım, bir daha oy verelim. Son bir kez daha..." Hemen

herkes gülümsüyor. Ne de olsa sarhoş!

Sayın Başbakanımız, içki yasağı ile alacağı oy sayısını düşürecek gibi. Baksanıza! sarhoşken vatandaş: "Bir

şans daha" diyor.

 Ayıklar

ne der

 acaba?

 NOT: Saygıdeğer dostlar/arkadaşlar/kardeşler... Yazarport.com'da ayrıyeten Hüseyin ÇETİN adıyla yazıyorum. Yazılarımın

çoğu orda. 

 

Şayet; beğeniyorsanız, beklerim. Ayrıca orda Şair Sayın Tahir KAYA ve kıymetli dostum İbrahimi Feyzullah Yalçın'ı da önemle tavsiye ediyorum. Selamlar, sevgiler. 
 

 

 

Bu mesaj, huseyin tarafından, 06.02.2011 21:31:53 itibariyle düzenlenmiştir.
Şark Köşesi =)
2011/02/09 0:14
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 6,7 (2 oy)

sayın hocam bir Pazar günümüz eksikti sitede demek geldi içimden =)

ne güzel herkesin ahatıralarını anlatacağı farklı günleri var =)

o an o otobüste olup sarhoş ile muhabbet etmeyi isterdim doğrusu

son satırlar hakkında yorum yap/a/mayacağım =)

Sonra değerli m1gin abim beni siyasetçi diye kapı dışarı etmesin siteden

öyle bişey yaparsa benDE mısır gibi patlarım hemDE SİTE TENCERESİNDE

AŞÇIMIZDA ABHERİ ABLA OLURRRRR

Bir Zamanlar Çocuktuk...
2011/02/09 0:30
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 8,4 (3 oy)

 İlk yazınızı okuduğumda pekbir heyecanlanmış ve bunu yorumumda da belli etmiştim.

Ama çok çabuk büyüdünüz Hüseyin Bey.

Doğrusu bu kadar çabuk büyümenizi beklemiyordum. 

Yanıt: Şark Köşesi
2011/02/09 0:57
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Tövbe dostlar! 46 yaşındayım! Herhalde espridir çabuk büyüdüğüm. Bu arada bir özür. Geçen, biriniz: pısmam=amcaoğlu deyince; ben de mesajda birinize pısmam, diğerine dotmam=amca kızı dedim. Karıştımış olmalıyım ki; "bu da ne?" diye ihtar aldım.Çok affedersiniz. Hani isimler de pek açık olmayınca, kimin kız, kimin erkek! ben de öyle bir gaf yapmış oldum. Lütfen özrümü kabul edin.

Siyasete gelince; Mustafa Bey sonuna kadar haklıdır. Zira siyaset dedikleri; yalan/dolan/hile/hurda adına her şeydir. Burayı o anlamda temiz tutma hakkını hoş helal kullansın. Çok iyi etmekte. Şahsen ben de basit siyasi/politik durumların içinde yer almam. Bana göre Kur'an tabiri ile; Mustazaflar ve Müstekbirler olmak üzere ikiye ayrılır insanlık. Kur'an-da Allah'ın sevdiği/yardımda bulunmak istediği/lutfetmek istediği Mustazaflara yakınlık duyarım. Müstekbirlerden olmaya/destek vermeye gelince; Allah'a sığınırım. Ve dostlar, bunları daha çok yorumlamak ve konuşmak isterseniz; Yazarpot.com'a beklerim. Nihayet dediğim gibi, orda gerçek adımla"Hüseyin ÇETİN olarak yazmaktayım.Numara girerek ve adınızı yazarak yorum yapabilirsiniz. Kendimden daha çok; Şair Tahir KAYA, İbrahimi Feyzullah YALÇIN ve Pamella Linda KARASEVDA kardeşlerimin yazı ve şiirlerini okumanızı tavsiye ederim.

Allah'ın selamı üzerinize olsun. 

Bu mesaj, huseyin tarafından, 09.02.2011 01:27:06 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanlış Anlaşılma
2011/02/09 2:22
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,2 (2 oy)

Yaşınızın gayet farkındayım Hüseyin Bey

Büyümenizden kastım,çocukluk anılarınızı okumayı beklerken birden yılları atlamanız ve yetişkinlik döneminize ait anıları yazmaya başlamanızdı.

Kendi adıma,çocukluk anılarınızı okumak isterim.

Saygılar bizden

Yanıt: Şark Köşesi
2011/02/09 3:37
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

O halde Yazarport'ta buluşalım. Son olarak dün bir yazı yazdım. Önceden anlaşalım yalnız. AĞLAMAK YOK!Selamlar.

Dostlar Adam Öldürmesinler!
2011/02/26 16:08
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,8 (4 oy)

Doğulu ve dağlı biri olarak ben de silahları çok severdim. "Severdim" diyorum.Çünkü o bir zamanlardı.Artık sevmiyorum. Öyle ki; küçük- büyük değişik çapta silahlarım bile oldu.Sadece hoşlanmaktı benimkisi.Başka bir şey değil.

Sevmemem yeni değil.Yıllar oldu bu nefret.Sevmemek bir yana... Nefret ediyorum o günden beri.

Yıl 1994 ... Yaka-paça askere alındım.Dokuz yıl direndikten sonra... Keşke mümkün olsaydı da ilk günden gitseydim askere ve o silah nefretini bir an önce kazansaydım. İşler yoluna girmeyince, çeşitli mazeretler uydurup erteliyordum askerliği.

Komutan G-3 Piyade tüfeğini anlatıyor.Pür dikkat dinliyorum! herkes gibi.Çok biliyorum ya... dinler gibi yapıyorum. Ama aslında dinlemiyorum... Ne olur, ne olmaz,

komutan bir soru sorar diye kulağımın bir tarafı onda.

Sıra geldi "yiv ve set" kısmına... "Yiv ve setler" diyor, komutan."Bunlar namludan çokan merminin döne döne çıkmasını ve mermi çekirdeğinin düzgün gitmesini

sağlar."Buraya kadar her şey normal.Hani ben silahları çok seviyorum ya.İşin bundan sonrası ruhumda bir devrim yarattı."Bunlar sayesinde çıkan kurşun vücuda

girdiği yerde küçük bir delik açar.Ama çıktığı yer öyle değildir."İki elinin baş ve işaret parmaklarını yarım ay şekline getirip birleştirdi.Kalın bir boru ağzı gibi yaparak,"

işte böyle, parçalayak çıkar."Bunları bir arkadaşımızın göğsü ve sırtında dokunarak anlatıyordu.

 

Allahım! bana bir şeyler oluyor... Bir an gözlerimin önünde bir annenin binbir zahmetle yavrusunu karnında taşıması, ailece doğum sevinci, elbebe-gülbebe yavrularını

büyütmeleri... Çocukluğu, okula gittiği ürkek- sevinç bir aradaki o ilk günü, bayramlıklarıyla uyuması, askere uğurlanması veya örgüte katılıp dağa çıkması... orda veya

burda... Öyle ve ya böyle... Aynı fabrikadan çıkan mermi ile göğsünden vurulması , sırtında koca bir delik açılarak koca bir ah! çekerek kanlar içinde yere yığılması...

annesinin, babasının, kardeşlerinin feryadı... bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden.

Kendimden utandım silaha olan sevgimden dolayı.Gözümde karardı tüm silahlar.Elimde olsa tümünü bir çırpıda kırmak istedim.Olmaz olsun silahlar!... Bir an

bağırmak istedim.Ama ne mümkün.Bir de işin gerçek payı var.Bir bağır da görelim! Hanyayı- Konyayı anlarsın o zaman... Silahların tanıtıldığı, kullanmayı öğretildiği

yerde bağırmayı...

Öğlen arası yemeğe gidiyoruz. Hala o sözler kulağımda yankılanıyor.

"Mermi girdiği yerde küçük, çıktığı yerde kocaman bir delik açar..."

O görüntü de gözlerimin önünde...

Kanlar içinde yığılmış gözleri açık bir genç...

Irkı dini, dili gözlerinden anlaşılmayan..

Ve ben... mırıldanıyorum...

O çok sevdiğim...

"Çocuklara kıymayın Efendiler...

Dostlar adam öldürmesinler..." türküsünü...

İlkin Sofya radyosunda dinlediğim o türküyü...


 
 
Bu mesaj, huseyin tarafından, 26.02.2011 18:04:55 itibariyle düzenlenmiştir.
Bu mesaj, huseyin tarafından, 26.02.2011 18:23:06 itibariyle düzenlenmiştir.
Silahlanma Yaşı
2011/02/26 16:41
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 9,5 (1 oy)

Önemli bir meseleye değinen bu anınızı aktardığınız için teşekkürler Hocam.
Ortaya koyabilecekleri sonuçları düşünerek silahlardan nefret etmeye başlamanız da ayrıca takdire şâyan bir durum.

Önceki haftalarda radyoda aktarılan gazete okumalarında dinlediğim bir haber beni epeyce rahatsız etmişti:
Tahrip gücü yüksek silahların taşınabilmesi ve ayrıca bu tür silahların taşınma yaşının 18'e indirilmesine dair bir yasa hazırlığının gündemde olduğu ifade ediliyordu.

Böyle bir şey iyi bir amaca hizmet ediyor olabilir mi hiç!? "Yazık!" dedim kendi kendime... "Bize yazık!"

Bu mesaj, m1gin tarafından, 26.02.2011 16:42:26 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Şark Köşesi..
2011/02/26 23:04
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 6,1 (3 oy)

Kardeşimin doğduğu gün babam şehit cenazesine katılmıştı...

Kardeşimin doğduğu gün babam annemin yanında değildi...

Kardeşimin doğduğu gün babam başka bir anneye destek oluyordu...

Kardeşimin doğduğu gün babam bir anneyi tutuyordu düşmesin diye, annemin elini değil...

Kardeşimin doğduğu gün babam yanında olmadığı için annem üzülüyordu...

Kardeşimin doğduğu gün 1,5 yaşında bir çocuk bir ömür babasının yanında olmayacağını bilmeyecek ve üzülemeyecek kadar küçüktü...

Kardeşimin doğduğu gün annem hastanede bağırıyordu kardeşim geliyor diye ve Kars'ın bir köyünde bir anne bağırıyordu oğlu gidiyor diye...

Resul'ün Günlüğü
2011/03/13 9:48
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 5,5 (1 oy)


Küre üzerinde olayın geçtiği yer Arap Çölleri...


Dünyanın ısındıkça ısınan, altı petrol yatakları olan ülkesi. Şimdiki Arabistan. Alemlerin Rabbi biliyor bunu, bilim insanı henüz keşfetmemiş oysa. Henüz motorlu taşıtlar icat olmadığı gibi, gaz lambası dahi yok. Yani, petrolün "P"sinin bilinmediği/ olmadığı gibi ihtiyaç anlamında ise; "İ" bile yok ... Zira kul bilmez ama Alemlerin Rabbi her bir işi bir proğram dahilinde yaratmış...

1400 yıl kadar önce...

İnsanlığın Durumu mu?

İşte, o iç açıcı değil. Kullarına merhametli Rab ki; O " Alemlerin Rabbi' dir, defalarca kullarından birileri ile, bir elçi ile yaşam kılavuzu göndermesine rağmen; Ya öldürmüşler elçiyi ya sürgüne göndermişler ya da dalgasını geçip "deli" deyip alay etmişler. Alemlerin Rabbi'nin gönderdiği "yaşam kılavuzu" nu da tahrif etmişler.

Hoşlanmadıkları emir ve yasakları içinden çıkarıp, kafalarına göre- o kafa ki; daha sonra kendi sonunun toprak olmasına dahi engel olamayacaktır- yorumlar katmışlar. Rabbin dediklerinden hoşa gitmeyenleri söylerken ağızlarını eğip bükmüşler.

Alemlerin Rabbi, insanları bir anne ve babadan var ederek dünyaya göndermiş de olsa, kimseye ayrıcalık tanıyıp zembille göndermeği halde, birileri çeşitli hilelerle kendi gibi insanı alıp-satabilecek hakkı kendinde bulup, böylesine aşağılık bir işi, köleliği icat etmiş, birileri de bunu sürdürmeyi kendine şiar edinmiştir. İnsan insanı alıp pazarda satabilecek kadar düzen bozulmuştur. Kadınlar ise; insandan bile sayılmadığı için; Kızı olanlar, aşağılık duygulara kapılmış ya da kızlarına böylesine bir durum yaşatmak istemediklerinden ve de çaresizlik ve de cehaletten, diri diri toprağa gömmeyi düşünmüş, düşüncesini uygulama yoluna bile gitmiştir. Bunlardan biri de sonra Müslüman olacak olan İki Ömer'den biridir. O Ömer ki; o kadar zalimdir- Onun Müslüman olduğunu duyan, zulmünü görmüş köleler- "Ben şu eşeğin Müslüman olacağına inanırım da Ömer'inkine inanmam" demiştir. Ve O zalim Ömer, islamın rengiyle o kadar değişecek ki; " -İslamın adaletini o kadar iyi uygulayacağı için- "Ömer'in Adaleti" olarak bilinecektir.

Halife olduğunda "Dicle'nin kenarında bir kuzu kaybolsa sorumlusu Ömer'dir" diyebilen bir devlet başkanı olmakta. Şimdiki şatafatlı hayat sürenlere, ülkesinde köprü altını mesken tutanların olduğu dev!-let baş-kan!-larına ithaf olunur.

Kölelik ve kadınların bu durumunun yanı sıra; Zulüm hadsiz hesapsız devam etmektedir. Kapitalizm ilkel şekliyle de olsa burada görülmektedir. Zenginlik ve fakirlik kaderdir! İnsanın ruhunu/geleceğini satın alan/karartan benk!ler/banklar/bankalar yoktur. AmmaUlakin; belli/belirsiz faiz düzeni vardır. "Ebu" ile başlayan kabileler vardır. Kan içici vampirler vardır. Bir verirler iki alırlar. Ezme ve ezilme vardır.

İçki mi? İçmeyene "adam" demezler. Adam dediğin içmelidir! Şarap evlerde yapılır. Kadınlar oynatılır, köleler şarap servisi yapar, Şerefliler! içer, eğlenir!

Düzen budur.

Resul İbrahim'in yaptığı KÂBE halâ kutsallığını korumaktadır. Bu insanların geneline yakını, Yaratıcı olarak Allah'ı bilir. Onlara göre Allah vardır ama yetkileri sınırlıdır!

Yaratmıştır sadece! Pek yağmur yağmasa da burada, yağdıran Allah'tır. Hurmaları ünlüdür buranın. Hurmayı yaratan Allah'tır. Güneşi doğup batıran Allah'tır. Buna kimsenin itirazı yoktur. Oysa aynı Allah İnsan yaşamına karışmaz/karışamaz! Yaşarken kurallar koymak için insanı özgür bırakmıştır! Zira insana akıl vermiştir. İnsan da nalıncı keseri gibi kendine doğru yontmaktadır. Kanun koyma hakkını kendinde bulan güçlüler, kanunları keyfi durumlarına göre çıkarmaktadırlar. Tıpkı şimdiki gibi... Kendilerine "Kıyak Emeklilik!", vatandaşa 65 yaşında ancak! Vatandaşa "asgari ücret", kendilerine asgari ücretin onlarca katı maaş! Ne bekliyorsunuz ki; Kul kanun çıkarırsa ancak böyle çıkarır. Nalıncı keseri bunun en iyi örneği. Oysa zembille inen yoktu hani! Oysa hepimizin insan olarak ihtiyacı aynı iken!.. Yeme, içme, barınma, duygusal ihtiyaçlar... Yok hayır!

Mekke dışında peki?

Mekke dışı da Mekke'den farksızdır.

Rabb'in sabrı taşmıştır. Kullarına cennetle müjdelemek, cehennemle korkutmak için bir resul/bir elçi gönderme zamanı gelmiştir.

Peki, nerden başlamalı?...

İçkiyi yasaklamakla mı?

Örtünmeyi emretmekle mi?

Faizi kaldırmakla mı?

Köleliği kaldırmakla mı?

Putlara tapmayı yasaklamakla mı?

Öyle ya!

Binbir sorun yaşamakta insanlık...

Öncelik ne olmalı?

Nerden başlanmalı?

Bu bir ıslah çalışması mı olmalı, yoksa işi kökten mi halletmeli?

Yeşilay, Kızılay türü dernekler, vakıflar mı kurulmalı, yoksa mesele kökten mi halledilmeli?

İnsanlara: "Nasıl yaşamak istersiniz?" diye sandık mı kurulmalı, yoksa: " Rabbiniz buyuruyor ki!..." ile mi başlamalı?

Alemlerin Rabbi bu konuda kullarına seçim hakkı tanımadı.

Resul/elçi olarak görevlendirdiği Muhammed'e de şans tanımadı.

Yol ve yordamla birlikte buyruklarını da iletti.

Tam 23 yıl kadar... Azar azar, ihtiyaca göre...

Ve başlangıç noktası can alıcı yerden...

Sahte tüm ilahları red etmekle başlamasını istedi.

"Uzlaşı yok!" dedi.

Dünya hayatının geçici olduğunu, asıl varılacak yurdun "ahiret yurdu" olduğunu hatırlatmasını istedi.

"La ilahe ( ilah yoktur)" dedirtti.

"İllellah ( Allah'tan başka)"

"La ilahe İllellah Muhammedün Resulellah" 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 14.03.2011 03:02:15 itibariyle düzenlenmiştir.
Puan Kırılımı
2011/03/14 2:38
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Hocam, daha once yazılarınızın özellikle beğendiğim bazı cümlelerini alıntılıyordum ya; bu sefer beğenmediğim bir ifadeyi alıntılayacağım: 

Rabb'in sabrı taşmıştır. 

Teşbih ve mecaz sanatlarını kullandığınızı bilmeme rağmen, puan kırmaktan kendimi alamadım. 

Öte taraftan, cahiliye dönemine dair aktarmış olduğunuz şu davranış dikkatimi çekti:

İçki mi? İçmeyene "adam" demezler. Adam dediğin içmelidir!

Malesef ki günümüzde de benzer bir anlayış meydanlarda cirit atmaktadır.

Bu mesaj, m1gin tarafından, 14.03.2011 02:51:21 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Yanıt: Şark Köşesi
2011/03/14 9:17
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Allah Tebarek ve Teala'nın da bir sabrının olduğu, sabrının taşabileceğini anlatmak istedim. Zira; Allah Teala, olur-olmaz zamanlarda elçiler yollamaz. Allah Tebarek ve Teala sabırlıdır, sabredenlerle beraberdir. Amma ve lakin sabrının taşabileceği zamanlar da olabilir, diye ifade etmeye çalıştım. Siz de haklı olabilirsiniz. Zira ben din bilgini değilim. Yanlış kelimeler kullanabilirim. Uyarınız için teşekkür ederim. Bunu ayrıca araştıracağım. Selamlar, saygılar.

Alo
2011/03/17 21:43
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 7,2 (2 oy)

-Alo
-Alooo...
-Merhaba, ne var ne yok?
-İyii, sende ne var, ne yok?
-Bizde de iyilik ya, ne olsun? Yuvarlanıp gidiyoruz..
-Bizde de aynı... Yuvarlanıp gidiyoruz...hah hah haha haha...
-Hah hah ha haaaa...
-Eeeee, daha daha ne var ne yok?
-Wallah hiç, bildiğin gibi...
-Çocuklar nasıl?
-İyi,
-Seninkiler?
-İyiler, ellerinden öperler.
-Anan nasıl?
-İyi.
-Baban?
-İyi.
-Eyşo nasıl?
-İyi.
....

(Boş konuşmanın sonu gelmiyor bir türlü!)

- Benim şarzım her an bitebilir, kesilirse kusura bakma.
-Yok! Yok! Akşama yine konuşuruz.
- Yahu, bi telefon yapacaklar şöyle hiç şarzı bitmeyen...
-Var! var! yapmışlar. Henüz piyasaya sürülmemiş. Bekliyorlar, eski modeller bir bitsin... O zaman sürerler...
....

-Neyse, herkese selam... Çocukların gözlerinden öptüm
-Ben de... Hee, ya soramadım!...


( Telefonun şarzı bitiyor ve aklına sonradan gelen soruyu soramıyor.)

Halimiz bu.

Bir zamanlar: "Kontörüm bitti," diyenler, şimdi:" Şarzım bitti," demekteler. Hatta, demeye fırsat bulamadan şarz bitiyor.

Nedir bu "alo?" Bu "alo"ya bu kadar para...? Doğru mu?

Yetmiş milyon nüfusu olan ülkede yetmiş milyon abone! Neredeyse fert başına bir telefon. "0 yaşındaki bebeğin de telefonu var,"anlamına geliyor.

Bize ne oluyor?


Bir yandan durum sevindirici... Yıllar önceye göre gelişmeler çok iyi. Ev telefonlarına mahkum olduğumuz yılları unutmuş değiliz. Telefon, başvurudan yıllar sonra ancak bağlanabilirdi... Ancak; Şimdiki durum farklı. Gereğinden fazla bir "alo" var. "Alo" bir yana, şu kullanılan telefonların pahalı oluşu bir yana. İşimizi basit bir telefon görebillirken... Asgari ücretin 700 Tl civarı olduğu bu ülkede, sıradan vatandaşın kullandığı telefonlar asgari ücretten fazla olabiliyor.

Mecburiyetten yıllarca kullandığım telefon hattımı ilk fırsatta abonesi olduğum şirketten taşıdım. Her yöne 10 saat 10 Tl. olarak 6 ay kullandım. Sonra 35 liraya 20 saat şeklinde tarifeden... Tarifeyi 40 Liraya çıkardılar. Bir Lira da bilmem ne parası etti 41. "Bir" deyip geçmeyin... Ayda 70 milyon x1 yani ayda 70 milyon Tl. extradan...

Bu gün maaşıma 25 Lira zam yaptım. Her yöne 150 dakika ve de 15 lira... 150 de sms.. tarifeye geçtim. Bana yeter de artar bile. Bu para bile fazla bir "alo" için...

Ayda 25 lira= yılda 300 lira. tasarruf...

10 yılda 3000 lira.

On yıl sonra "alo"dan tasarrufla" hac" olmasa da "Umre"

Hiçbir takım tutmayan ben, bu gün Fenerli oldum, mecburiyetten. GS'de olabilirdim. Beşiktaş da... Diyarbakır'ım da Fener dışında şansıM kalmamış meğer. Bu tarifemin bir özelliği de takımım!da olanlarla ücretsiz konuşma hakkı.Oğlumu da Fenerli yaparım artık. Ücretsiz konuşma pahasına.

 

Bu mesaj, huseyin tarafından, 17.03.2011 21:47:35 itibariyle düzenlenmiştir.
Telefon Muhabbeti
2011/03/17 22:06
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 9,5 (1 oy)

Keyifli bir yazı olmuş Hocam; kaleminize sağlık. 

Telefondaki muhabbetimizi bir kenara bırakın; telefonlarla olan muhabbetimiz dahi yazıda ifade ettiğiniz üzere trajikomik bir hâl almış, malesef ki!

Şu ifade dikkatimi çekti:

Ev telefonlarına mahkum olduğumuz yılları unutmuş değiliz.

Günümüzde de internet kullananların, sabit telefonlara olan mahkumiyetleri devam ediyor, yazık ki!
Her ay 10-15 lira, cabadan gidiveriyor birilerinin ceplerine... 

Acaba haksızlık mı ediyorum?
İstemediğim ve dahi kullanmadığım halde almak zorunda bırakıldığım telefon hattına ödediğim sabit ücretler, bana yol-su-elektrik olarak geri dönüyordur belki, kimbilir. 

Güya bu zorunluluğun kaldırılmasına dair bir düzenleme yapıldı. Bu sefer de daha başka masraflar ortaya çıkarıldı. 
Çarnâçar ek bir ücret ödetileceğiz demek ki; bundan kaçışımız yok! 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 17.03.2011 22:15:48 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
01
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: