Görüntülenme: 350138

Hmm... Demek benmişim! Anlamıştım zaten. 

Efendim hatırladığınız için teşekkürler... Kimbilir ne kadar lezzetlidir, oranın tavuklu pilavı? 

Dünkü mesajımda demiştim ki;
"Canım çekti ya! Markete gidip bu minvalde bir şeyler alsam fena olmayacak. "

Markete gittim...Tavuk göğsü alacaktım. Ancak nedense ikişer ikişer sarmalanmışlardı. Bana bir tanesi bile fazlaydı oysa.
Tezgahtara sordum: "Tekli yok mu ya da tekli verebiliyor musunuz?" 
Bunun üzerine tezgahtar: "Buzdolabınız yok mu?" diye sordu.
Bundan kendisine ne idi ki!? Yine de, "yok!" dedim. 
Duraksadı... "Olsaydı, atın buzluğa, iki ay sonra bile yenir, diyecektim" dedi. 

Neyse, aynı marketin yolumun üzerindeki bir başka şubesine gittim. Haliyle orada da çifter olarak paketlenmişti tavuk göğüsleri. Ama tezgahtar, biraz üstelesem paketi açıp birini verecek gibiydi ki; ben vazgeçerek, tavuk bonfile aldım. 

Tezgahtar: "Evet, bu hem az, hem kemiksiz!" dedi. 

Neyse, eve geldim ve önce tavuk etini haşladım sonra da pilav yaptım. Tuzluktan tuz az az dökülüyordu. Epey bir salınımdan sonra, kutunun bol ayarının olduğunu anımsadım. Ve o ayara getirerek yavaşça bir miktar tuz kattım. 

Ama az sonra, biraz daha tuza gereksinim olduğunu düşünecek; ancak tuzluğun bol modda olduğunu unutacak ve eski adet üzere salınımlarla tuz dökmeye çalışacak ve "vah!" diyecektim! 
Gel de ayıkla pirincin taşını! 

Neyse, yemesine yedim de, yemeğin ne tadı vardı, ne tuzu!
Hayır! Tamam tadı yoktu ama, tuzunun olmadığını kimse söylemezdi! 

Bir de açgözlülük ederek, bir tencere dolusu pilav yapmıştım! Bakalım kaç gün dayanacak? 

 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 03.06.2009 04:00:26 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Yanıt: Umre Notları - 1
2009/06/03 13:31
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sayın citizen, demişsiniz ki acaba karşılaştık mı? =)

Kesin karşılaşmışızdır =) Zira dünya,hele ki MEKKE-Medine çok küçük.Bu söze daha çok itibar etmemin sebebi;Mekke de çok değerli bir abim ile tanıştım o kadar değerli bir şahıstı ki anne ve babasının tekerlikli sandalyesini kendi taşımak ister ve yardım talebimi geri çevirirdi.Yol boyunca sohbet ederdik fakat hiiç mi hiiç aklıma gelmezdı bir sabah bizden önce Medine ye gitmeleri...Ertesi sabah bizde Medine yolunu tuttuk ve hemen sabah namazı çıkışın da gözüm hep abimi aradı.Allah tan taktığı çantanın üzerinde gelmiş olduğu turun adını unutmamıştım ve sabah namazı çıkmında etrafta bağırıyordum ARANIZDA ........... TUR İLE GELEEENNNN VAR MIIIIIII??? =)) tabii doğal olarak etraftakiler kim bu deli bakışlarını üzerime yoğuruyordu =)) Bu böylece üç sabah sürdü ve tam da ümidimi kesmiştim ki bi baktım abim karşımda =)

sayın citizen kaldığınız otelin adı halen hatırınızda mı? ya da Mekke de kaçıncı kapıdan giriş yapardınız?

Veee m1gin sayın abim ben de pilav hariç Arabistan tavuğuna bayılırım lezzetine doyum olmuyor hani.Pilavları buhara pilavı olduğu ve çoğu da renkli olduğu için bi türlü sevemedim lakin kokusu güzel =))

 

Tuzluk Seçimi
2009/06/03 18:51
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sayın mbirgin;

 Afiyet olsun diyeceğim ama pek olmamış anlaşılan

 Artık bu tavuklu pilavı anavatanında yemenin vakti gelmedi mi sizce?

Sizin Umre ve Hac anılarınızı burada okusak fena mı olur?(süper olur!)

Allah en kısa zamanda nasip etsin diyelim.

O tuzlukla benim de kötü bir hatıram vardır.Misafirlerimiz için hazırladığım 10 litre kadar

ayrana tuz dökerken kapak açıldı ve ben daha ne olduğunu anlamadan bir avuçtan fazla tuz ayranın içine döküldü 

Yaşadığım panik ve çözüm arayışları yarım saat kadar sürdü diyebilirim.O ayranı yeni yapılan ayrana azar azar ekleyerek bitirebildik.

Artık tuzu kaşık ile alıyorum yani yoğurdu üfleyerek yiyorum.


Sevgili Z.SARI;

Orada benim de Mekke de tanışıp Medine de buluştuğum insanlar oldu.Ama ben nasip deyip Allah'a bıraktım.

İstediğim herkesle de buluştum.

Ben Osmanlı'nın raylara keçe sarma hikayelerinden çok etkilenip,Mescid-i Nebi'de ve avlusunda olabildiğinde sessiz hareket eden bir insanım.Ravza-i Mutahhara'da  ise baş ve göz hareketi ile anlaştım.

 

Tevafuk denir ya,otelimi sormuşsun.Yazılarımı önceden yazdım ben.Bugünkü yazım vicdan azabımın ürünü.Zemzem'de kaldık ve 1 no'lu kapıdan girdik.

Medine'de ise Green Palace isimli otelde kaldık.29 no'lu kapıdan girdik.

 

Umre Notları - 7
2009/06/03 19:03
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 KUŞATILMIŞ KÂBE

  

   1500 yıl önce düşmanlar tarafından kuşatılıp kurtulan Kâbe, günümüzde yüksek binalar tarafından çevrelenmiş durumda.

   Kâbe’nin sol tarafında görülen bina; Saray olarak biliniyor. Aslında kralın misafirhanesi. Taşınacağı söyleniyor ama burada benim bahsedeceğim konu biraz daha farklı. Binanın yapıldığı dağ Ebu Kubeys Dağı. Peygamber efendimiz dağın üzerinde iken ayın ikiye ayrılma olayı yaşanmıştı. Arabistana gidince öğreneceğiniz ilk şeylerden biri “ Tarihe saygı duyulmaz! ”

   Birkaç yıl önce Türkiye’de olay olan Ajyad Kalesini herkes hatırlar. Osmanlı yadigârı kale yıkıldı yerine birkaç tane süper lüks gökdelen yapılmaya devam ediyor. Peki, ne oldu. Birkaç ay tepki verdik. Şimdi Makam ve Zamzam Tower yüzlerce Türk müşterisini ağırlıyor. Büyük bir zevkle kalıp bir de hava atıyoruz.”Zemzem’de kaldık” diye. Hiçbirimizin aklına ata yadigârı gelmiyor. Az önce ki tarihe saygı duyulmaz cümlesinden iğne çuvaldız bağlantısı kurmaya çalışıyorum.

  

   Mekke şantiye şehir durumunda. Dağlık bir yapıya sahip olduğu için, şimdiye kadar oteller o dağların üzerine ya da eteğine yapılmış. Geçen yıl başlayan yıkım ile önce oteller yıkıldı, daha sonra dağlar ve tepeler düzleştirilmeye başlanmış. Proje resimlerine göre yapılacak otellerin hepsi de Zamzam Tower gibi dev, Kâbe’yi gölgeleyecek binalar. Amaç daha çok müşteri alacak otel yaparak haccın rahat geçmesini sağlamakmış. Projeler arasında Harem-i Şerif’in genişletilmesi de var.

    Geçen yıldan beri merkezde fazla otel kalmadığı için insanlar uzak otellere servislerle taşınıyor ve herkes hayatından memnun. Yani merkeze biraz uzak otel yapılsa sorun olmuyor. Benzinin litresinin 10 kuruş olduğunu düşünürsek, servis ücreti de hiçbir şirketi o kadar zorlamaz. Uzun lafın kısası istenilse Kâbe ve çevresi rahat bırakılıp daha gerilere oteller yapılabilir. Biz burada ne kadar kendimizi parçalayıp, çözümler üretsekte boş. Nasılsa kimse duymayacak. Kâbe, çelik yığınları ile sarmalanıp, kuşatılmaya devam edecek.

   Benim bu sıkıntımı ancak, ihtişamlı olduğu kadar mahzun olan Kâbe’yi gören bir insan anlayabilir. Kâbe’de Peygamber Efendimizin çektiği sıkıntıları, İslam için verilen mücadeleyi, İslam’ın dönüm noktası Hicreti. Hepsini dün yaşanmış gibi hissediyorsunuz. Biz Hicret diyoruz ancak Peygamberimiz doğduğu topraklardan, Kâbe’den ayrıldı. Kâbe Resul’ünden…  Sonuçta ortada bir de ayrılık hüznü var ve bu hüznü Kâbe’de, Mekke sokaklarında, Mekke halkında hala hissediyorsunuz. Bunu biraz da Medine’yi görüp karşılaştırınca daha iyi anlıyorsunuz. Medine ferah, kendinden emin. Peygamberimize ev sahipliği yaptığının farkında, kendinden gurur duyuyor. Bir şehir hakkında nasıl olupta bunları yazabildiğime şaşırıyor olabilirsiniz. Aslında iki şehirde sizinle konuşuyor. Havası, toprağı, ağacı, kuşu… Bunu ancak giden anlar.

   Bunu sadece benim düşünmediğimi orayı görüp dönenlerle, oradayken de cemaatle konuşarak daha iyi anladım. Bu ortak kanı idi.

   Kimse Mekke ve Medine’yi herhangi bir şehir gibi değerlendirmemeli. Sınırlarından girdiğiniz an soluduğunuz oksijen bile farklı gibi geliyor. İnsanın kişiliği değişiyor. Döneli haftalar oldu, ben hala normale dönemedim. Bunu kimse olumsuz anlamda algılamasın. Hepsini olumlu olarak yazıyorum. Dünyaya daha olumlu bakmaya başlıyorsunuz. Dünyanın bir noktasında güzel şeyler olduğunu biliyor, oraya tekrar kavuşma ümidi beslemeye başladığınız için daha az şeyi kendinize dert etmeye başlıyorsunuz. Dünyaya bakışınız, değer yargılarınız değişiyor.

   Sonra yavaş yavaş eski hayat düzeninize döndükçe bu duygular unutulmasada bastırılmaya başlıyor. Namazınızı yine son dakika acele ile kılıyor, günlük okuduğunuz Kur-an’ınız haftalık olmaya başlıyor.

   Duam odur ki;Allah’ım her yıl nasip etsin,daha etkisinden kurtulmadan tekrar gidelim.

 

Yanıt: Umre Notları - 7
2009/06/03 19:44
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Medine nin Osmanlı dan Çıkışı


"İsyan başladığı sırada Medine’nin muhafızı Fahrettin Paşa idi. Aslen Rusçuklu olan Fahrettin Paşa 1877-78 Osmanlı-Rus harbinde ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etmişti.
Fahrettin Paşa her sabah kefene bürünerek ve başına beyaz sarık sararak Allah Resulünün kabrini kendi elleriyle siler, süpürürdü. I. Dünya Savaşı’nın bütün imkansızlıklarına rağmen Medine’yi müdafaa ediyordu. İstanbul’dan gelen “Medine’yi boşaltın” emrine direniyor, kendini mücavir olarak görüyordu. Hem Filistin’i müdafaa, hem Medine’yi muhafaza o günün şartları müsait olmadığından Mondros Mütarekesi ile Medine’nin boşaltılmasına karar verilmişti. Haşimî Hükümeti adına emir Ali bin Hüseyin ve İngiltere adına Müttefik Devletleri Mutemedi sıfatını kullanan Capilan Corland mütarekenin 16. maddesiyle Medine’nin boşaltılmasını karar altına almışlardı. Şerif Hüseyin veda ziyareti için Harem-i Şerif’de bulunan Fahrettin Paşa’nın mücavirliğini kabul etmiyor ve bir an evvel Harem’den çıkıp Medine’yi terk etmesini istiyordu. Osmanlı subayları da Şerif Hüseyin’in işbirliği yaptığı silahlı bedevileri şehre saldırtmasından korkuyorlardı. Fahrettin Paşa’yı ikna ederek Harem-i Şerif’den çıkmaya razı ettiler. Sıra Türk askerlerinin Medine’yi terk etmelerine gelmişti. Yerli halk, Ravza-i Mutahhara’ya veda ziyaretinde bulunan Osmanlı askerleri ile birlikte ağlıyor, Harem-i Şerif’e hizmet eden harem ağaları (ağavatlar) Mehmetçiklerin boynuna sarılıyorlardı. Bu noktada yerli halk ile Osmanlı’yı arkadan vuran grubu birbirinden ayırmak lazımdır. Osmanlı Devleti’ne ihanet eden ve İngilizlerle işbirliği yapanlar Şerif Hüseyin gibi makam hırsıyla dolu bazı kimseler ve İngiliz ajanı Lawrence’in kışkırttığı urbanlar yani çöl bedevileridir. Yerli halk ise Osmanlı idaresinden son derece memnundu. Osmanlı askerleri buralardan ayrılırken halkın arkalarından ağlaması bu hakikatin en güzel ifadesidir.

Esasen Osmanlı Devleti böyle hazin bir yenilgi ve ihaneti hak etmemişti. Zira başta Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere olmak üzere bütün Hicaz Bölgesi Osmanlılar zamanında iktisadî ve sosyal yönden son derece gelişti, mimarî açıdan güzelleşti. Osmanlı asker ve yetkilileri Medine halkına son derece itibarlı davranırlardı. Medineliler vergi ödemez, askere alınmazlardı. Osmanlı buralara hâkim olduktan sonra kimsenin elindeki mülke dokunmadı. Allah Resulü’ne saygısızlık olur düşüncesiyle, inşâ edilen hiçbir bina Kubbetü-l Hadra’dan yüksek tutulmadı. Osmanlılar Allah Resulü’ne saygı ve hürmette o dereceye varmışlardı ki, bir kilometrelik mesafeden Peygamber rahatsız olmasın diye tren raylarının altına keçe döşemişlerdi. Mescid-i Nebi inşâ edilirken kırılan taşlar kırıldıkları yerde şekillendirilir, yeşil ipekler içinde ve salat-ü selamlarla getirilip duvardaki yerlerine konurdu. Peygamber soyuna yük taşımak yaraşmaz diyen Osmanlı askerleri Medine halkının ununu, şekerini, yağını evlerine kadar taşırlardı.

Harem-i Şerif’in hizmetkârı olan harem ağaları küçük yaşta Osmanlı saraylarında terbiye edilip yetiştirilir, tam bir İstanbul beyefendisi haline geldiklerinde Harem-i Şerif hizmeti için gönderilir ve ömürlerinin sonuna kadar bu mübarek vazifeyi îfâ ederlerdi. Harem’in her türlü temizlik, kapılarını açıp, kapatma işlerini yürütürler, Kabr-i Şerif’i her Cuma silip süpürürlerdi. Oradan alınan tozlar çuvallara doldurulup, daha sonra da küçük keselere konularak hacılara dağıtılırdı. Her sene değiştirilen Kâbe örtüleri de hatimlerle indirilip, tekbirler getirilerek küçük parçalar halinde kesilir ve hacılara dağıtılırdı. "

Reklamlar...
2009/06/03 20:26
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Duanız için Allah razı olsun citizen,  bir gün ben de kutsal topraklardaki anılarımı yazarım inşallah. 

Benim bildiğim, sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş; sizin başınızdan öyle bir hadise mi geçmişti ki, yoğurdu üfleyip yiyordunuz?  

Bu arada, "Green Palace, Zemzem" diyerek reklam yapmayın arkadaşlar. 

Takılıyorum sadece... Ama aklınızda bulunsun yine; şayet tekrar Green Palace veya Zemzem 'de kalacak olursanız, yaptığınız bu reklam için, onlardan indirim isteyin, emi! 

Bir de pek sanmıyorum ama, 1. ve 29. kapıdan bir şeyler koparabilirseniz, hiç fena olmaz! 

citizen 'in yapabileceğinden emin değilim; ancak Z.SARI 'nın bunların üstesinden gelebileceğini sanıyorum. 

"Umre Notları - 7" deki fotoğraflaredaki ihtişamlı gökdelenlere baktım... Hissiyatımı aktarmakta zorlandığımı farkettim... Hayırlısı olsun bakalım. 

sehrazad 'ın alıntısındaki şu cümle dikkatimi çekti:
"Osmanlılar Allah Resulü’ne saygı ve hürmette o dereceye varmışlardı ki, bir kilometrelik mesafeden Peygamber rahatsız olmasın diye tren raylarının altına keçe döşemişlerdi."

Bu mesaj, m1gin tarafından, 03.06.2009 20:29:01 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Allah kabul etsin...
2009/06/03 20:44
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

heeyyy,

herkese selam ,

çoktandır takip etmiyordum bu siteyi ama bir baktım ki neler kaçırmışım  :(

Allah kabul etsin umreye ve hacca gidenlerin ibadetlerini ve dualarını , umarım hayırlısıyla gitmeyenlere de nasip olur, zaten çok hoş bir paylaşım alanıydı burası şimdi daha da hoş anlatımlar eklenmiş, bir ara zaman ayırıp okuyayım inşaallah....

bu sitedeki insanlardan öğrenecek çok şey var daha , lütfen böyle güzel şeyleri yazmaya devam edin....

mustafa abiye tekrardan teşekkürler , saygılar...

:)

Raylara keçe sarmak
2009/06/03 21:44
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Merakla umre notlarını okurken, raylara keçe sarma hikayesinin ne olduğunu merak ettim. Sonra araştırdım, güzel bir metin yakaladım, paylaşmak istedim.

Yanıt: Umre Notları - 1
2009/06/03 23:34
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sayın citizen duanıza amin diyorum en iç acıtan halim ile ....

Oranın etkisinden kurtulmak imkansız zira en güzel anılarım oraya aittir...Hele ki sabah namazı kesinlikle benim için bambaşkadır ve Mekke de gece 3 te Kabe yi nazar etmek bir başka...yani zaman kesınlıkle etkı etmıyor halen hissediyorsunuz güzel bir söz vardı kime ait olduğunu bilmiyorum lakin bana ait olmadığı kesin  =)

''Zaman en iyi merhem derler,iz bırakıyorsa yara merhem neye yarar?''

Bilmem ama içimden geldi =)

veee Sayın m1gin =) kapıda birşeyler kopartmak?

Hareme gıremeyen bazı yasaklı nimetler vardır.Kapıdaki görevlilerle okadar iyi ve sağlıklı muhabbet ve diyaloğumuz oldu ki bu sayede yuasaklı nimetleri soframızda dağıtabilmek için rahatlıkla içeri sokabiliyorduk =) sanırım bunun adı da bişeyyyy koparmak olsa gerek =)) Zira çoğu otelde lobide anahtar beklemektense görevlilerin bölümüne gider çividen kendim alırdım =)) aramızda kalsın ama araplar çook tembellll =)))

Yanıt:Umre Notları
2009/06/04 2:39
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 mbirgin;Reklam yapmak gibi bir niyetim yoktu,sadece sorulan soruya cevap verdim.Ben masumum

aysha;Tekrar hoşgeldin,sağol.

sehrazad;Yazdığım bir cümleden merakla araştırma yapman çok hoş bir özellik,sakın kaybetme.Sayende biz de bilgilendik.

Sana ikinci keçe hikayesi:Osmanlıdan gelen kervanlar Medine sınırından girerken develerin ayak tabanların keçe takarlarmış.Ayak sesi rahatsızlık vermesin diye.

Z.SARI; Ne mutlu sana...

Yanıt: Umre Notları - 1
2009/06/04 19:07
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Bilmem ama birden konuyu çok dağıttığımı fark ettim =) Dağıtmak kadar toplamakta da üstümüze yoktur evelallah deyip son bir nukte ile toparlamam gerek sanırım =)

Bir gece saat 2.30 civarı tam Kabe nin karşısında oturmuş o gün ki cüzümü bitirmeye çalışıyordum ve tam bitirdim deyip çantamı kapatıp tavafa girmeye hazırlanırken birden yanıma iki kız çocuğu olan anne ve baba geldi =) Yanlış hatırlamıyorsam ya SUDAN ya da başka bir ülkeden gelmiş tenleri siyahi denilecek esmerlikte idi.Kızları Sua maaşallah çok şirindi diğer ufaklığın adını hatırlamıyorum =)Anne ve babası sen nasılolsa burada oturuyorsun biz umremizin tavafını yapana kadar kızlarımıza bakabilir misin?Hay Allah çok isterim ama saat,ama tavaf?ama bir yandan da böyle güzel şeker mübarekliğinde ki aile nasıl olur hayır derim hiç tereddütsüz EVET dedim ve inanın biraz da gururlandım nedeni ise onlara güven veren bir tarzım,görüntüm olduğu için =)Anne-Baba uzaklaşır uzaklaşmaz ufaklıklar ile başladık muhabbete ilk sorum en sevdiğiniz hayvan?Ben bu şeker kızların hastası oldum zevklerımız dahı ortak tabiiki KEDİİİİİİ ve KUUUUŞŞŞŞŞ....

Bayağı muhabbet ettik kızlar baktım ki çene de kuvvetli bide oyunda görelim dedim ve onlara çatlak-patlak el oyununu öğrettim ve sonrasında çantamdaki gunluğü çıkarıp resımler yaptık ve imza attık şuan onlarda hatıra dıye saklamaktalar =) Tuh yaaa bu anne baba da nereden çıktı şeker kızlarla biz muhabbete doymamıştık ki Hayaallah!  =(

Anne ve baba ile de kısa ayak üstü bir muhabbet sonrasında kızlarla zorda olsa vedalaştık ama onları öyle sıkı sardım ki sanırım halen elimi hissediyorlardır =)

Kabe ye bakıp herzaman ki sevap hesabımı kontrol ettim =)

Ben şimdi bu kızlara bakmasam bir ya da ıkı tavaf yapacaktım ve otelın yolunu tutacaktım ve sadece tavaf ve Kuran sevabı alacaktım çok şükür olmadı...

Ben bu şeker kızlara bakarak ,muhabbet ederek hem Efendimiz s.a.v.sünnetini uyguladığım,hem benden yardım isteyen insanlara yardım ettiğim için sevap kazandım.Ve şeker kızların anne ve babasının yapmış oldukları tavafın sevabını ve yapacak olacakları safa-merve say ının sevabını ve dolayısıyla umre sevabına ortak olmaya hak kazandım.Hemde bu güzel anıyı hatırladıkça onlara dua edecek ve tanımadığım kardeşime dua ettiğimden ötürü melekler de bana dua edecek ve bir nebze dahi olsa Hak katına yaklaşacaktım =)

kıssadan hisse aslında zincir daha da uzar da =))

Mekke-Medine böyle mübarek bir şehir size sevap hesabı yaptıracak kadar uyanık kul yapıyor =))

şöyle bi baktım da çok uzun yazmışım burada kapatsam tezgayı iyi olur hani =)

Rabbim gitmek isteyen her cana her nefse nasib eylesin...-amin-

eyvallah...

Beklenmedik Sonlandırma
2009/06/04 20:21
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Z.SARI 'nın nüktesinde yakaladığım, takıldığım bazı bölümleri aktarmak istiyorum. 

"Yanlış hatırlamıyorsam ya SUDAN ya da başka bir ülkeden gelmiş..." 
Hmm... Başka seçenek kaldı mı ki? 

Çocuklarla "kedi ve kuş" zevkleriniz ortak olsa da, kedi ve kuşun kendileri, birbirlerinden pek hoşlanmazlar sanırım! 

Hmm... Demek çocuklarla epey eğlenceli vakit geçirdiniz. Bana kalırsa siz hayli başarılı bir çocuk programı hazırlayabilirsiniz. 
Ama tabi, çocukların ellerini sıkarken, onları ağlatmamaya dikkat etmelisiniz! 

Bak sen! 
Nelerin hesabını da yapmış Z.SARI! Doğrusu maşallah, nazar değmesin! 

Bir de takıldığım son bir husus, neden "son bir nükte " ifadesinin kullanıldığı? 
Böyle olur mu ey Z.SARI? Alıştırıyorsunuz, sonra beklenmedik anda bitirmeye çalışıyorsunuz! Olmaz! 

Bu arada ey citizen, sizin notlarınızın da bir sonu varsa, şimdiden söyleyin ki, ona göre hazırlayalım kendimizi. Aksi halde, bir anda, "bitti!" deyip bizi yolda bırakmayın emi! 
Ama yok, sonraki umrenize kadar yetecekse, takılın dilediğiniz gibi! 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 04.06.2009 20:26:43 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com

Sayın m1gin eyvallah...

Aslında işin ciddiyetini bozmak istemedim ama bir yandan da Hayat yeterince ciddi biz de onu haddinden fazla ciddiye alırsak hiiç çekilmez hani.Ben Mekke-Medine muhabbetlerine hep başka yönden bakmışımdır birbaşka bakış açısı denilir belki de buna =)Mekke-Medine kitaplarda çokça anlatılır fakat birçok güzelliğini ve özelliğini yaşayınca anlarız.İnsanlar sürekli tavaf-hac ve umreden bahseder ki de haklılar ben bunları anlatacak ehilde olmadığım için sanırım birde insanların Mekke-Medine hakkındaki bazı bilmedikleri yönleri açığa vurmak daha bir yararlı diye düşünüyorum şayet ülke tanıtımı yapmaktan zevk alırım.Ben Türkiye den her gidişte muhakkak Türk kahvesi Türkiye ye ait fotoğraflar vb.Tür kültürüne ait eşyaları götürüp Türkiyeyi anlatmak çok hoşuma gıder aynı şeyi de kendi ülkemden yapmak isterim ve ssanırım tek yurtdışı seyahatım da Suudi Arabistan olduğu için onun üzerine yoğrulurum =) En büyük hayallerimden biri ise Şam a gitmek ve sonrasın da İngiltere =) anlatmak istediklerimi şöyle örneklendirmek ve özetlemek gerekirse;Mekke de Arafat a yakın mekan olan MÜZDERİFE vardır zaten sayın citizen yukarıdaki bölümlerde gayet net açıklamıştır.MÜZDERİFENİN bu yönünü herkes bilir gerek kitaplardan gerek tv.programlarından ama çok az kısım bilir ki MÜZDERİFE arapların geceleri PİKNİK alanı olarak kullandıkları mekandır.Ayrıca araba öğrenmek için de çok idealdir =) Düşünsenize gece 3 gibi orada kabap keyfi yapabilir,develere ve motorlu araçlara binebilirsiniz tabiii hac dönemi dışında =)) ve bu sene mükemmel bişey çıkmış bildiğimiz faytonun motorlu olanı ama devenın yerını elbette tutmaz =)

Şayet anlattıklarım ile sıkmazsam nukte yerine yaşanmış öyküler anlatmaya devam ederim =)

Dolaylı Reklam
2009/06/05 0:19
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 Dünkü reklam muhabbetinden sonra aklıma dolaylı reklam yapmak geldi.Tabi sizleri düşündüğüm için.

Gittiğimiz şirketin genel müdürü  Sayın Dr.Erkan Aydın ki , Allah kendisinden razı olsun.Engin bilgisi,Peygamber sevgisi ile Umremizi İslam tarihi derslerine çevirdi.

Her cuma saat 12 - 14 saatleri arasında Radyo 7 'de.Hadis derslerine başlayacak olan Erkan

Bey, ileriki tarihlerde  telefon açıp bir Hadis-i Şerifi kendi anlattığı gibi anlatan ilk kişiyi yanında

bir kişi ile Ramazan umresine gönderiyor.

İlgilenenlere duyurulur...

www.radyo7.com.tr/

www.radyo7.com/programci.asp

Az Kalmaya Çok Kalmadı
2009/06/05 0:26
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 Sayın mbirgin;Henüz Medine'ye gitmedik.Orayada gidelim iki gün önceden "bitiyor" diye haber veririm inşaAllah.

Umre Notları - 8
2009/06/05 0:30
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

  10 Mayıs Medine’ye gidiş tarihimiz olarak belirlendi. Yani 9’u 10’a bağlayan gece son tavaflarımı yapacak, son kez sabah namazımı kılıp, Kâbe ile vedalaşacağım. Saat 00, içim burkularak Harem’e gidiyorum. Kapıdan girerken kendimi misafir gibi hissediyorum.13 gündür evime giriyordum, birden misafir oldum. Son beş tavaf, yani Kâbe’nin etrafının son kez 35 defa dolaşılması. İlk dört tavaf daha rahatım, daha vaktim var. Son tavafa niyet ederken nefesiniz sıkışmaya, gözlere yaş hücum etmeye başlıyor. Adımlarınız karıncalarla yarışır hızda. Yanınızdan geçenleri kıskanmaya başlıyorsunuz. “Acaba kaç gün daha buradalar?”

  Başım sola dönük, gözümü ayırmadan Kâbe’ye bakıyorum. Boynumda hissettiğim keskin acı bile umurumda değil. Gündüz yolda dinlenirim.4,5,6 ve 7 son şafta girdim. Bitti. Son şaftı tekrar nasip olması için dua ve niyaz ile geçirdim. Nasıl bir ayrılık duygusu bu Allah’ım!

   Yok, daha niyetim yok. Kenara çıkıp, tenha olan bir merdivene oturup seyre dalıyorum. Ne güzel bir ibadettir, Kâbe’yi seyretmek. Gözünüz, kalbiniz ve Kâbe arasında bir hat çekiliyor. Araya hiçbir dünyalık duygu, şeytan, kibir hiçbir şey giremiyor. Dakikalar geçiyor, soğuk mermerde kıpırdamadan oturuyorum, ne bir uyuşma hissi, ne bir rahatsızlık. İçimdeki huzuru şuan ben bile kendime tarif edemiyorum. Gözyaşlarınız siz bir çaba harcamadan akmaya devam ediyor.

   Namaz vakti geldi. Ezanın okunmasını bile bencilce istemiyorum. Ne kadar geç o kadar iyi benim için. Neyse ki orada sabah namazları en uzun surelerle kılınan namaz.

   İmamın sesini beynime kazımak istercesine kendimi vererek kılıyorum.

Sonuçta ne kadar uzun da olsa namaz bitiyor. Ayrılık vakti geliyor. İleri attığım her adımda durup dönüyor Kâbe’ye bakıyorum. Sonra tekrar bir adım atıyorum. Bu Kâbe gözden kayboluncaya kadar iççekişlerle devam ediyor.

   Sonra mecburi sisteme dönüp valiz toplamaya başlıyorum. Tek tesellim Resulüme kavuşacak olmam.  

Kabe'de Ezan Başkadır
2009/06/05 0:53
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Başkadır da yükleyebilirsen!

Böylece ilk ses yükleme denemem de başarısızlıkla sonuçlanmış bulunuyor 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 05.07.2010 15:18:39 itibariyle düzenlenmiştir.
Gölge
2009/06/05 11:00
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ey citizen, ses dosyasını yükleme işlemleri doğru yapılmış; sadece ses dosyasının konumu yanlış girilmiş.

Oysa bu işin en kolay kısmıydı. Yani dosyayı başarıyla yüklemiş olduğunuzu kabul edebiliriz. 

 

 

İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Yanıt: Umre Notları - 1
2009/06/05 15:23
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sevgili citizen dualarına tüm isteyenleri de katarak amin diyorum.İnşallah bu ruh halinden kurtulmadan ziyaretinin  tekrarı nasip olur  ve hatta hac notları 1-2-3-4-5.... yazarsın.

Resimler bir harika yazdıklarını özlemle okuyorum.İnşallah nasip olurda gideriz bizlerde.Ancak son fotoğraflar  içimi burktu.Kabenin etrafındaki bu üzücü yapılanmalar umarım kısa zamanda son bulur.

Maddi imkanları üst seviyede olan insanlar için Kabe manzaralı otel odalarında tepeden Kabeyi izlemek ne derece doğru bilemiyorum ama şahsi fikrim bana hoş gelmiyor açıkçası. Allah herkezin ziyaretini kabul etsin inşallah.

Yanıt:Umre Notları
2009/06/05 18:39
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sayın mbirgin;desteğiniz ve yükleme için çok teşekkür ederim.  

 

Sevgili ISIK;

Duaların ve aminlarin ardı ardına yazıldığı bir form sayfası oldu,ne mutlu bana

Duana amin deyip,Allah en kısa zamanda nasip etsin diyorum.

 

Bu mesaj, citizen tarafından, 05.06.2009 19:13:50 itibariyle düzenlenmiştir.
Umre Notları - 9
2009/06/05 18:53
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

     10 Mayıs öğleden sonra Medine’ye doğru yola çıkıyoruz. Normalde şirketler toplu kafileler getirdiği için yolculuklar otobüs ile yapılır. Ancak bizim özel bir durumumuz var. Kafile ile gelmedik. Aynı aileden beş kişiyiz. Bu yüzden şirket bizim için özel bir araç tahsis etti.

   Yola çıkar çıkmaz sürücümüz bize Hicret’i anlatmaya başlıyor. Büyük bir sükûnet içinde dinleyip O günü hayal etmeye çalışıyoruz. Camdan dışarıya bakıyorum. Sert çöl iklimine. Güneşin yakıcı ışınlarına. O günü tahmin etmeye çalışmak bile bana çok uzak görünüyor. Ardımızdan bizi öldürmek için takip eden azılı katiller yok, çöl ikliminin sert şartları ile temas halinde değiliz, başımıza bir şey gelirse İslam dini yok olma tehdidi altında değil. Yine de bu durum duygulanmamıza engel olmuyor.

  Mekke’de sabah namazı hissettiğimiz serin rüzgâr, çölde kum fırtınası olarak karşılıyor bizi. Öyle şiddetli rüzgâr var ki büyük arazi türü aracı sarsıp, sürücümüzü zorluyor. Allah cc. develeri o kum fırtınasına dayanıklı yaratmış. Asfalt hızla uçuşan kum taneleriyle bir an örtülüp sonra tekrar açılıyor. Zaman zaman fırtına etkisini yitirip sonra tekrar şiddetleniyor.

   Bir ara sürücümüz durarak bize yol kenarındaki Habeş maymunlarını gösteriyor. Aslında Mekke’nin doğal yaşamında on yıl öncesine kadar maymun yokmuş. İlk nereden geldiğini kimse bilmiyor. Nur dağında da oldukça çok olduğunu, hatta bazı hacılara saldırdıklarını duymuş ama hiç görmemiştik. Yol kenarında kendilerine yiyecek verilmesini bekliyorlar. Bizim durduğumuzu görünce hemen otoyolun karşı tarafından geçip, aracın üzerine çıktılar. Kendimizi birden belgesellerde izlediğimiz bir safarinin içinde gibi hissettik. Yazık ki yanımızda yiyecek olmadığı için bir şey veremedik ama bol bol fotoğraf çektik.

   Ara ara şiddetlenen fırtına,  kararan hava ile görüş mesafesi neredeyse yok denecek kadar az. Kum tanelerinin etkisi ile farımızın ışığı kırılıp farklı yönlere dağılıyor. Bu şekilde bir saat kadar daha yol alıyoruz.

  Ve Medine’nin ışıkları uzaktan görülüyor. Hiçbirimiz belli etmese de herkesin rahatladığı yüzlerinden belli oluyor.

  Salât ve selamlarla Medine’ye giriyoruz. Huzur şehri.

  Herkes O’nu dışlarken Medine Kucak açıp, yuva oldu. İslam sağlam temellerini bu topraklarda attı.

  Yatsı namazına yetişebileceğimizi fark edip acele ile odalarımıza yerleşiyoruz.

Salât ve selamlarla Mescid-i Nebi’ye doğru yürüyoruz. Beyaz ağırlıklı aydınlatma nedeniyle dışarıdan mescid pırlantayı andırıyor bizlere. Ezan okunurken hâlâ otelde olduğumuz için biz avluda iken namaz başlıyor. Hemen seccadelerimizi serip başlıyoruz namaza. Çöldeki fırtına, binaların engellemesi ile şehre esinti olarak giriyor.

   Mekke’de esen serin rüzgâr, yoldaki kum fırtınası Medine’de rahmete dönüşüyor. Üç gün boyunca yağmur yağıyor. Çölün etkisiyle biraz çamurlu ama olsun, oranın yağmuru bile çok güzel. Orada yaşayanlar uyarıyor, “Islanın, buranın yağmuru bile şifadır.”

   Ulaştığımızın ertesi günü öğlen namazında şirket tarafından gönderilen bir hanımefendi ile buluşup, önce öğle namazımızı kılıyoruz. Kendisi 20 yıl önce Medineli bir Bey ile evlenip buraya yerleşmiş. Türkiye’den gelen hanım misafirlere, Peygamber Efendimiz SAV ziyaret sırasında rehberlik yapıyor. Medine’yi, Mescid-i Nebi’yi, oradaki görevlileri iyi tanıması ve en önemlisi Arapça bilmesi nedeniyle şimdiye kadar yaşamadığımız güzellik ve maneviyatta bir ziyaret gerçekleştiriyoruz.

   Şefaat dilekleri ile huzurdan ayrılıp, otelimize dönüyoruz.

   Medine’de günlerimiz beş vakit namaz, tilavet ve tesbihat ile geçmeye başlıyor. 

Çıkarım
2009/06/06 13:20
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

"Umre Notları - 9" da anlatıldığı kadarıyla, Mekke-Medine arası yolculuğunuz biraz zahmetli geçmiş görünüyor. 

Hicret yolunu katederken, bir taraftan da  hicrete dair notlar dinlemek farklı olsa gerek. 

Resimde bir tanesi görülen maymunlar saldırgan değildir sanırım, öyle değil mi? Aksi halde sürücü neden dursundu ki? 
 

Önceki günlerde Z.SARI 'nın gönderdiği bir mesajındaki bir bölüm dikkatimi çekti. Diyor ki;

"Ben Türkiye den her gidişte muhakkak Türk kahvesi Türkiye ye ait fotoğraflar vb.Tür kültürüne ait eşyaları götürüp Türkiyeyi anlatmak çok hoşuma gıder aynı şeyi de kendi ülkemden yapmak isterim ve ssanırım tek yurtdışı seyahatım da Suudi Arabistan olduğu için onun üzerine yoğrulurum =) "

Merak ettim; sizin ülkeniz hangisi? Cümlenizden Türkiyeli olmadığınızı çıkarsadım. Doğru bir sonuç mudur bu? 

Bu arada, ISIK'tan bir ses duymak da güzelmiş; çoktandır görünmüyordu. 

 

İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Yanıt: Umre Notları - 1
2009/06/06 22:42
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sayın m1gin sanırım tümce-cümle hatası yapmışım =) Yanlış kullanınca da mana ve anlam bozuklğu olmuş =) Hayır Türkiye de yaşıyorum çok şükür.Türkiye de yaşadığım için inanın hergün şükrediyorum ve Türk olduğum için =) Dört mevsimi yaşayan manevi hazzı bol keseden bir ülke...Aynı şeyi kendi ülkemden de yampak isterimden kasıt ;çoğumuz arapları yanlış tanıyor aslın da birçok maharetli yönleri de var ve Suudi arabistana has kokuları,kahveleri kendi ülkemde Türkiye de tanıtmayı seviyorum kasıt buydu =)

Hicret Yolu
2009/06/07 1:17
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 mbirgin; yolculuk zahmetlide geçse bir anından bile şikayetçi değiliz.

Sürücümüz, durduğu an kapı ve camları açmamamız konusunda sıkı sıkı uyardı. Biz herhangi birşey görmesekte kendisi maymunların saldırganlığına şahitmiş.

Bu mesaj, citizen tarafından, 07.06.2009 03:40:45 itibariyle düzenlenmiştir.
Umre Notları - 10
2009/06/07 2:55
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ravza-i Mutahhara

Ravza-i Mutahhara

Ravza, bahçe ve cennet anlamlarına gelir. Geniş anlamıyla, âlemlerin Efendisi Hz. Muhammed SAV’in medfün bulunduğu yer ve Mescid-i Nebi demek ise de, özel manasıyla Mescid-i Nebi’nin içinde Hz. Peygamber SAV’in kabri ile minber-i şerif arasında kalan kısım demektir. Bu yer 10 m. genişliğinde ve 20 m. uzunluğunda bir alandır. Bu alanın fazileti ile ilgili olarak Allah Resulu şöyle buyurur: “Evimle minberim arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir”

Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: “Fazla sevap umarak, içinde namaz ve ibadet için şu üç mescid dışında hiçbir mescid için yolculuk yapmak uygun olmaz: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa” , “ Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram dışında, diğer mescidlerde kılınan bin namazdan (sevap yönüyle) daha hayırlıdır.”

 

ZİYARET YERLERİ

Uhud Şehitliği ve Uhud Muharabesinin Yapıldığı Alan:

Okçular Tepesi
Okçular Tepesi

Uhud Şehitliği
Uhud Şehidliği

 Hz. Hamza'nın Kabri
Hz.Hamza'nın Kabri Şerif-i

Hicretin 3.yılının Şevval ayında yapılmıştır. Amaç müşriklerin Bedir’deki yenilgilerinin intikamını almaktır.

Müşrikler 3000 kişilik bir ordu ile gelmiş ve Uhud Dağı eteklerine karargâh kurmuştur. İslam ordusu 700 kişi ile savaş alanına geldi. Peygamber Efendimiz ordunun arkasını Uhud Dağı’na verecek şekilde savaş düzeni almıştı. Ancak yan taraftaki Ayneyn Tepesi (Okçular Tepesi) arkasından gelebilecek tehlikeyi önlemek için Abdullah b. Cübeyr komutasında 50 kişilik birliği bu tepeye yerleştirerek asla yerlerini terk etmemelerini emretti.

Savaşın ilk bölümünde İslam ordusu müşrikleri geri püskürttüler, müşrikler geri kaçışmaya başladılar. Ne yazık ki bu sırada Hz. Hamza Vahşi isimli (daha sonra Müslüman olacak olan) kiralık katil, zenci kölenin attığı bir mızrak darbesiyle şehit olmuştu. Kalbi sökülmüş, kulakları ve burnu kesilmişti.

İşte bu sırada okçular tepesinde birlik arasında açtihad yanlışına düşenler oldu ve Abdullah b. Cübeyr’le birlikte 8 kişi hariç, diğerleri yerlerini terk edip savaş alnına indiler.

Bunu fırsat bilen Halid b. Velid tepenin ardından dolanarak tepedeki 8 kişiyi de şehit ederek İslam ordusunu arkadan hazırlıksız yakaladı.Sevgili Peygamberimiz bu alanda hayatının en zor anlarından birini yaşamış, mübarek şakağı yaralanmış ve ön dişi şehit olmuştur.Müslümanlar Peygamberini tarihin eşine rastlamadığı türde savunmuştur.

Sonuçta Müslümanlar 70 şehit vermişlerdir.

 

Kıbleteyn Mescidi:

mescid-i kıbleteyn

 

Peygamber Efendimiz Mekke’de iken kıble Mescid-i Aksa idi. Ancak Kâbe’yi araya alarak namaz kılardı. Ayet-i Kerimeden anlaşıldığına göre, gönlünde yatan, namazda Kâbe’ye yönelmekti. Medine’ye hicret edince, kıbleyi böylece birleştirmek mümkün olmadı.

Belki de hicretten hemen sonra kıblenin değişmemesinin, Mescid-i Aksa olmasının bir hikmeti, Müslümanlar puta tapanlarla uğraşırken onlara bir de ikinci-üçüncü cephe açmamak, Yahudi ve Hıristiyanların kıblesine yönelerek onları Müslümanlara karşı bir nevi nötrleştirmekti.

Hicretin 17.ayının başlarında Resülullah SAV Ben-i Seleme semtindeki mescide öğle veya ikindi namazının farzının ikinci rekâtını kıldıktan sonra vahiy gelmiş ve şöyle buyrulmuştur:

“Biz, senin yüzünü çok kere göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Artık seni, her halde hoşnut olacağın bir Kıbleye döndüreceğiz. Haydi, yüzünü Meccid-i Haram tarafına çevir!

Ey mü’minler! Siz de, nerede bulunursanız, namazda yüzlerinizi o tarafa çeviriniz…”(el-Bakara:141)

Namaz içindeyken Peygamber Efendimiz yönünü Mescid-i Aksa’dan Mescid-i Haram’a doğru çevirdi. Müslümanlarda öyle yaptılar.

Bir dönüm noktasıydı ve Yahudiler “Muhammed bize savaş açtı” dediler. Gerçekten de Kıblenin değişimiyle cihada izin verilmesi aynı yıla rastlar. Hicretin ikinci yılı.

İşte Tevhit inancının tüm inananları tek kıblede birleştiren bu önemli hükmünün geldiği yerdeki mescide Mescid-i Kıbleteyn (İki Kıbleli Mescid) denilmiştir.

 

Kuba Mescidi:

kuba mescidi

İsmini bu alanda bulunan bir kuyudan almıştır ve Medine’ye  5km. kadar mesafededir.

Peygamber Efendimiz SAV 14 günlük hicret yolculuğunun ardından Rebiülevvel ayının 8. günü (Perşembe) Kuba’ya varmıştır. Kuba’da ilk olarak inşaatında Peygamberimizinde çalıştığı bir mescid yapılmıştır.

Hz. Peygamber 14 gün Kuba’da kalmıştır. Medine’ye gidip Mescid-i Nebevi inşa edildikten sonra Peygamberimiz cumartesi günleri bazen binekli, bazen de yaya olarak Kuba Mescidi’ne gelerek ibadet yapmış ve buyurmuştur ki: “Kim evinde temizlenir, sonra Kuba Mescid’ine gelir de onda namaz kılarsa, ona bir umre sevabı verilir.”

Bu müjde üzerine bütün şirketler Medine ziyaretlerini cumartesi günü yaparlar.   

 

Hendek Muharebesinin Yapıldığı Alan - Yedi Mescidler:

yedi mescidler

 

Hicretin 5. yılı Müslümanlara karşı bütün gruplar birleşmiş, Yahudilerin kışkırtmasıyla 24.000 kişilik bir ordu ile Medine üzerine yürümüşlerdi. Bunu duyan Efendimiz ashabıyla istişare etmiş ve Selman-ı Farisi’nin teklifini kabul ederek Medine’nin taarruza açık bölümüne bir hendek kazmıştır. Efendimiz de bizzat çalışmıştır. Müşrikler hendek ile karşılaşınca, şaşırmışlar ve bir aya yakın bir süre Medine’yi kuşatma altında tutmuşlardır.

Ancak hendekten geçememeyi sağlamak, sürekli teyakkuz gerektiriyordu ve Peygamber Efendimiz bile 4 vakit namazını bile vaktinde kılamamıştı. Açlık ve uykusuzluk son safhadaydı.

Nihayet Ayet-i Kerime’de belirtildiği gibi Allah cc. onların üzerine bir kasırga ve görünmeyen kuvvetler gönderdi (el-Ahzab:9).

Bu muhabereden sonra müşrikler bir daha Medine üzerine yürümeye cesaret edemediler.

 

Cennet’ül Baki:

cennet'ül baki

Mescid-i Nebevi’nin yakınında ve doğu tarafındadır.

Peygamberimizin sevgili kızı Hz. Fatıma, amcası Abbas, torunu Hasan, Hz. Hüseyin’in oğlu ve torunları, Hz. Aişe validemiz ve onunla beraber 8 validemiz, kızları Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ayrıca halaları Safiyye, Atike, Ümmü Benin, küçük yaşta vefat eden oğlu İbrahim burada medfundur.

Ayrıca Hz. Osman ve Peygamberimizin sütannesi Hz. Halime’nin kabri ile binlerce sahabenin kabri yine buradadır.

Günümüzde de Cennet’ül Baki’ye defin yapılmaktadır.

 

Medine Tren İstasyonu:

medine tren istasyonu

 

Osmanlı'dan kalan son vagon
Osmanlıdan Kalan Son Vagon...

Medine’yi İstanbul’a bağlayan demiryolunun son durağıdır. Yapımına 1900 yılında Osmanlı Padişahı ll.Abdülhamid zamanında başlanmıştır. Sekiz yılda tamamlanmıştır. 1.Dünya Savaşına kadar hizmet veren demiryolu, ondan sonra devre dışı kalmıştır.

 

ZİYARET YERLERİ LİSTESİNDE OLMAYAN MEKÂNLAR

Amberiye Mescidi:

Amberiye Mescidi

ll.Abdülhamid Medine’de bulunan Vezir-i Azam’ından İstanbul’a gelirken bir avuç Kabr-i Saadet toprağı getirmesini ister.Vezir-i Azam tam trene binerken unuttuğunu hatırlar ve istasyonun yakınından bir avuç toprak alır. İstanbul’da Sultan’a sunar. Sultan, özlemle koklar “Oh! Mis gibi Medine kokuyor, ama Peygamber kokmuyor.” der. Vezir durumu anlatır. İnce Osmanlı ruhu. O bir avuç toprak aldıkları yere “Amberiye” yani Koku Mescidi yapılır.

 

Cuma Mescidi:

Cuma Mescidi

Kuba Mescidinde kalınan 14 günden sonra Medine’ye doğru yola çıkılır. 500m. yol gidilir ki. Cuma namazı farz kılınır. İşte buraya yapılan mescid.

Peygamberimizin Bedir Ashabına toplu dua yaptığı yer. Ashab-ı Bedir duası olarak bilinir. İstasyonun hemen arkasındadır.

Bu mesaj, m1gin tarafından, 07.06.2009 22:38:28 itibariyle düzenlenmiştir.
Bilinmedik Bildikler
2009/06/07 21:19
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Değerli ve bilgilendirici notlarınız için teşekkürler citizen

"Umre Notları - 10"da sizin notlarınızdan farklı bir şekilde bildiğim bazı kısımlar var. Onları aşağıya eklemeye çalışacağım. 

Hz. Hamza, okçuların yerlerini terketmesi üzerine müşriklerin tekrar atak yapmasından sonra şehit edilmedi mi? 
Notlarınızdan anlaşılan, müşriklerin geri kaçışmaları sırasında şehit edildiği şeklinde.

Bir de, okçuların yerlerini terketme sebebine değinilseydi, uygun olurdu kanaatimce.
 

Peygamberimizin; Kâbe'nin arada olacak şekilde Mescid-i Aksa'ya yönelerek namaz kıldığını daha önce bilmiyordum. 

Hendek savaşında, sadece bir hendek mi kazılmıştır? 

Bu notlar, sizin birikimlerinizden yazıya dökülenler midir, yoksa alıntı mıdır? 

Bu arada, "Amberiye Mescidi" fotoğraf karesi çok hoş görünüyor... 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 08.06.2009 04:07:47 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Bilgi Paylaşımı
2009/06/08 3:00
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ben teşekkür ederim mbirgin.

Aslında daha açıklayıcı yazabilirmişim. 

Bildiğim ve bu sene de anlatılan şöyledir.

"Düşmanın geri püskürtüldüğünü gören tepedeki savaşçılar ganimetten pay almak için

emre karşı gelerek tepeyi terk etmeye başlarlar.Hz. Hamza korumak için tepeye yönelir,

müşrik komutanı Halid b. Velid tepenin ardına dolanır. O sırada yalnız kalan Hz. Hamza

şehid edilir.Anlatılana göre saldırı tam başlamadan önce."

 Peygamber efendimiz Hz.Vahşi'nin karşısına çıkmasını pek istemezmiş.Hz. Hamza'ya olan derin sevgisi nedeniyle O'nu gördüğü zaman üzüldüğü için karşısına çıkmamasını  istemiş.


Kazılan hendek Muhammed Hamidullah''ın tespitlerine göre  yaklaşık 5.5 km

uzunluğunda,genişliği 9m , derinliği ise 4.5 m kadardı.Kaynaklar tek handekten

bahsediyor.


Yazdıklarım, yılların birikimi ve elbette kimseye yanlış bilgi vermemek amaçlı alıntılardır.Orada kullandığım rehber kitaptan ve çok az internetten faydalandım.

www.sonpeygamber.info

 

 

Meraklandıran Sözler
2009/06/08 4:32
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Açıklamalar için teşekkürler citizen

Mustafa Cihat'ın "Emri Olur" adlı benim de çok tuttuğum ve "Enlem ve Boylam 2 (Kasım 2007)" bölümünde yer verdiğim, hayli beğenilen bir çalışması var. 
Çalışmanın sözleri ve tarzı birçok kimsede merak uyandırmıştır. 
Sözleri şöyle;

Emri Olur

Geceye katran çal,
Acıya hüzzam,
Ah edersem tutmasın elim,
Tutulsun dilim.

Ey kemankeş durma vur!
Nasılsa bu sine vurgun.
Nuru düşsün düşlerin kor olsun!
Seni görmesin kör olsun.

Taş bassın yerime dedi, gönlüne,
Emri olur başım gözüm üstüne.

Bakmasın demiş bir daha yüzüme,
Emri olur inansın bu sözüme.

Almasın demiş adımı diline,
Vay ben ölem, atın toprak üstüme.

Mustafa Cihat

 

Zaman önce internette dolanırken, çalışmanın Hz. Vahşi'nin yukarıda zikredilen durumuyla ilgili olarak yazıldığını okumuştum. 

Madem ki yeri geldi; buyurun o halde! 

Bu mesaj, m1gin tarafından, 08.06.2009 04:39:48 itibariyle düzenlenmiştir.
İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Emri Olur
2009/06/08 23:59
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Çalışma için teşekkürler.

Peygamberimizin beşeri tarafını gördüğümüz bir durumdur.

Hz. Vahşi'nin durumunu düşündüğümüzde de ne kadar acı çekmiştir kim bilir.

 

 

 

Umre Notları - 11
2009/06/09 0:22
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

    Derler ki, yediğin içtiğin senin olsun, gezip gördüğünü anlat. Gezip gördüğümün %30’unu anlattım. Birazda yediğim, içtiğimi anlatayım. Gidecek olanlara bilgi amaçlı.

   Tavuklu pilav konusuna dönmüyorum, yeterince üzerinde durulmuş bir konudur.

   Çok sevdiğim Arap kahvesinden bahsedeceğim. Gidenlerin tatması çok muhtemeldir. Çünkü Mekke ve Medine’de evlerde pişirilen kahve termoslarla Harem’e getirilip, halka dağıtılır. Türkiye’de kakule orada hel denilen kokulu bir tohum, kavrulmuş yeşil kahve çekirdekleri, arzuya göre zencefil. Hepsinin öğütülmüş hali belli ölçülerde karıştırılarak (bunu genelde satıcılar ayarlıyor) kahve pişime hazır hale geliyor. Şekersiz, tercihen taze yoksa kurutulmuş hurma ile içiliyor. Açık kahverengi, bulanık bir kahve oluyor. Hoş bir kokusu var, tabi seviyorsanız. Ben çok sevdim. Araplar, cenaze, düğün, misafir, her olayda bu kahveyi ikram ediyor. Bizde kahvenin bir fincan ikram edildiği gibi bir durum yok, çay gibi istediğiniz kadar içiyorsunuz (evlerde). Medineli tanıdıklarımızdan öğrendiğimize göre 1 saat pişirmeniz ve süzmeniz gerekiyor. İlk gideceklere kokusundan hoşlanmasalar bile bir kez tatmalarını öneririm.

   Arabistan’a gidenler bizlerin “kaçak çay, Seylan çayı, yaprak çay vb.”  ifade ettiğimiz çaylardan bolca getirirler. Buruk tadı, koyu rengi tiryakiler tarafından tercih edilir. Evine misafir olduğumuz Medineli tanıdıklarımızda o çayı çok farklı bir şekilde tattık. Demlik şeklinde yapmışlardı. Buzlu çay rengindeydi. İki çeşitti. Çayın birine taze nane eklenmiş, diğerine ise kokulu gül yaprakları. Nane alışık olduğumuz bir lezzetti ama güllü çay… Çayın açık olmasının nedeni anlaşılmıştı. Kokuların bastırılmaması. Utanmasam o bir demliği bitirebilirdim.

   Yemeğe davetli olduğumuz başka bir evde ise, önce hel ile karşılanıyoruz. Daha sonra Arap sofrası tabir ettiğimiz sofra kurulmaya başlıyor. Yere tek kullanımlık 1 m. eninde, uzunluk tercihe bağlı ince naylon sofra seriliyor. Biz de olduğu gibi servis sıra ile yapılmıyor. Çorba, bütün yemek çeşitleri, börekler, salatalar, meşrubat, tatlı, meyve hepsi biz oturmadan sofraya yerleşmiş durumda. Tabi oldukça düzenli, hepimiz için ayrı servislerle.

   Ev sahiplerimiz 100 yıl ince Medine’ye yerleşmiş Türkistanlılar. Yemeklerde hala Türk izlerini görüyoruz. 

   Yemeğin üzerine Türk usulü fincanlarda Türk kahvemizi ve naneli çayımızı içip

tekrar buluşma temennileri ile ayrılıyoruz.

 

     Tropikal Meyveler

     Türkiye’de tanesini 5-10 liraya alacağınız ya da sadece büyükşehirlerde satıldığını göreceğiniz çeşit çeşit tropikal meyve satılır marketlerde. Oldukça uygun fiyatlara. Mangonun kilosu 5 liradır mesela.

     Bilmediğim yemeklerin tadına bakmaya cesaret edemem ama o meyvelerin hepsini tatmak istedim. İnanırım ki Allah’ın her bir nimetinde bizim için ayrı bir şifa vardır. Sadece tattıklarımın resimlerini ve isimlerini buraya ekliyorum ki gidecek olanlara tavsiye niteliğinde.

Mango ve guava hem meyvesi, hem de suyu satılıyor. Rambutan ve mangostan ise dünyanın en lezzetli 10 meyvesi listesinde. Listedeki yerlerinin hak eden iki nimet. Papaya, bir kez yedim, bir daha yemesem de olur. Damak tadımıza hitap etmedi diyebilirim. Elbette herkesin damak tadı farklı ama garip görünümlü diye önyargılı davranmayın, bir kez şans verin.

 

Rambutan

Mango

Mangostan

Guava

Papaya

Not:Bütün fotoğraflar alıntıdır.

 

Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: