2002 yılında, uzun araştırma ve düşüncelerim sonunda, bir üniversite öğrencisi için pek yüksekçe denilebilecek (280 milyon TL kadarlık) bir fiyata, ilk mp3 çalarımı internetten sipariş etmiştim.
Öyle bol paralı bir öğrenci filan da değildim, yanlış anlaşılmasın... Bunu, işitselliğe verdiğim önemi vurgulamak için belirtiyorum.
O zamana dek sıkı bir radyo dinleyicisi olan ben, radyosu bulunmayan mp3 çalarımı aldıktan sonra, onunla yatıp onunla kalkmaya başladığım için, istemeyerek de olsa biraz biraz radyoyu ihmal etmeye başlamıştım. Aslında aldığım ürünün radyolu versiyonu da vardı, lâkin fiyat farkı gözüme fazla göründüğü için ona uzanamamıştım. :)
Bilgisayarımda bulunan tüm müzikleri mp3 çalarıma bölüm bölüm yüklüyor, yüklediklerimi tekrar yüklememek için işaretliyor ve onları mp3 çalarımda dinliyor, son olarak da dinlediklerimi puanlayıp tasnif ediyordum.
İlk zamanlar gayet eğlenceliydi. Lâkin zaman sonra, her bir parça ile ayrıca ilgilenmek, onun bilgilerini, dosya adını düzeltmek ve standart hale getirmek işkence halini almaya başlamıştı. O zamanlar, bu işler için yardımcı araçlar bulmaya ve geliştirmeye başlamıştım.
Neyse, zamanla mp3 çalarımda sadece müzik dinlemek tat vermemeye başladı. Ki radyoda bile sırf müzik yayınını sevmeyen bir kimseyimdir.
Ve, o zamanlar, radyoda özellikle takip ettiğim ve kimisini kaydettiğim programları mp3 çalarıma yüklemeye; yolda, çarşıda, okulda onları da dinlemeye başlamıştım.
Ancak elimdeki kayıtlar kısa sürede tükenmişti... Canım çok daha fazla şeyler istiyordu...
Defalarca ve uzunca sürelerle internette sesli çalışmalar aradığımı hatırlıyorum. Ama malesef pek bir mesafe katedemiyordum. O zamanlar "podcast" de henüz doğmuş değildi.
Zaman sonra, bir arkadaşımda bir düzine kadar kaseti bulunan İngilizce öğrenim setini farkettiğimde, hemen onu dönüştürmüş ve mp3 çalarımda dinleyebileceğim kılığa sokmuştum.
Daha ilk bölümü dinlerken bile hiç bir şey anlamıyordum. Geri alıyor ve tekrar dinliyordum, ama yine anlamıyordum ve sinir oluyordum. 10-15 saniyelik kimi bölümleri otomatik tekrarlı olarak 1-2 saat süreyle dinlemişliğim bile oldu. Sonra baktım ki, keskin sirke küpüne zarar imiş. :)
Ve kendimle anlaşmalar yapmaya başladım. Artık amacım anlamak değil, dinlemekti. Anlamasam bile dinleyecektim. Çok değil; günlük sadece 1-2 saat. :)
Aylar sonra, ufaktan ufaktan duyduklarımı anlamaya başlar gibi olmuştum sanki.
Epey bir şey yazmışım... Asıl konuya bağlayabilseydim artık, ne güzel olurmuş... :)
Neyse... İşte o zamanlarda TGRT FM 'nin zaten radyodan beğeni ve ilgiyle takip ettiğim ama ara ara kaçırdığım "Arkası Yarın" oyunlarının internetten indirilebilmeye başlaması, benim için müthiş bir güzellikti.
Ve o günden sonra, mp3 çalarıma her yükleme yaptığımda, TGRT FM 'nin sıradaki radyo oyunu bölümünü de kopyalıyordum.
Bunu her defasında el ile yapmak zaman sonra bıktırıcı olabildiği için; o zamanlar biraz biraz gelişmeye başlayan programlama bilgimi konuşturmuş ve belirlediğim klasörlerden belirlediğim sayıda dosyayı, belirlediğim sıraya göre mp3 çalarıma atabilen bir program yazmıştım. Bu, büyük kolaylık sağlamıştı... O gün bugündür, birkaç tıklama ile sıradaki bölümler otomatik olarak mp3 çalarıma yüklenir oldu..
"Arkası Yarın"lara döneyim... Doğrusu TGRT FM'i ve Mehmet Köseoğlu'nu ve radyoya anlam katan bu değerli oyunların gün yüzüne çıkmasına katkıda bulunan ekipteki her bir kişiyi tebrik etmek isterim. Hayli bir özen, özveri ve emek gerektiren radyo oyunlarını bizlere sundukları için, kendilerine çok teşekkür ediyorum.
Bu arada, www.mbirgin.com 'da uzunca bir süredir sunulmakta olan "Radyo Tiyatrosu" bölümleri gerçekten büyük bir ilgi toplamıştır.
TGRT FM oyunlarının büyük kısmını dinlemiş bir kimse olarak, "Arkası Yarın" oyunlarını "Radyo Tiyatrosu" oyunlarına nazaran daha başarılı bulduğumu ve daha yüksek puan verdiğimi ifade etmeliyim.
Aslında bu "Arkası Yarın" konusunu oluşturmayı bir-iki sene önce tasarlamıştım. Lâkin öyle gelişigüzel ve dağınık bir şekilde sunmak istemedim. Ayrıca oyunlar çok bölümlü olduğu için, onları daha bir sistematik yapıda sunmak da önemliydi.
Peki şimdi n'olmuştu da yarım kalan bu işi tamamlamaya girişmiştim? Bunu, muhtemelen birkaç gün içerisinde bu konuya gönderebileceğim bir başka mesajda kısmen açıklayabileceğim.
Bir husus daha... Yukarıda puanlamadan söz ettim... Dinlediğim oyunları, 100 puan üzerinden beğendiğim oranda kendime göre puanlıyorum... İşte o puanları da buraya işleyecektim ki, bu durum ek bir zaman gerektirebileceği ve bu konunun sunumunu geciktirebileceği için vazgeçtim. Belki daha sonraki zamanlarda, pratik bir yolunu bulursam onları da ekleyebilirim.
Keyifli dinlemeler...
İlgili Konular