Bireysel Mesaj Gösterim Modu

Görüntülenme: 415489
Yanıt: Şiir...
2010/11/23 21:46
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Binbir Gece Acıları

söylerken ağlayan şair
doğururken ölen ana
ikisi de bir
aşk ve acı haberim olmadan
en ücra yanıma sığınabilir

I.
güneş ellerini çekti yakamdan
sızısı kasıklarıma vuran arz
kendini bana çalıyor
yaralı bir atın toynakları gibi
kirpiklerim
beni ele verecek diye korkuyorum

son soluğu
koynundan çıkardığım resmin ilişiğindedir
dudaklarında yarım kalmış bir sevda
acının silik bir kopyesi yüzünde
gözlerini görmedim
kaçırmışlar

Beşparmak’ta bir adam
yarasına bakarak
suzinak makamında susuyor

gelme çocukluğumun hasnâ perisi
düşlerimde yeşillen
yaban gülleri, zambaklar toplayayım adına
rüzgarın eline tutuşturayım
ismini yazıp yapraklarına
uçurtmalar yapıp
dudaklarına doğru

II.
caddelerde bir yığın insan
saçlarının rengini
bilmedikleri sevgililer için
öldürdüler birbirlerini
biliyorum, alımına karşı
hep eğreti bir yanım olacak

tedirginim, kuşkuluyum, çaresizim
şimdi her döndüğüm köşede
aradığımı bulurum diye korkuyorum


askerde, Kars’ta
umudumu bağladığım tek ağaca
ceza verdiler
derdi neydi, kim bilir
kendini astı diye bir er
o gün bu gündür
nerde bir ağaç görsem
yanıma ölüm gelir

bayım, buyurgan bayım
bahar gelmiş derler
kime sorayım

III.
perakende ölümler öleceğiz bu sezon
kıyam etmiş Kerbela’nın sakileri
bulutlar çölde bir çeşme arıyor
düğünlere salt ağlamak için katılan biri
çigan bir hayatın çetelesini tutuyor
bastırıp sağrısına elini

bu şırfıntı
binbirgeceden arta kalan bu acı
korkarım ki bana yar olacak
zamantı’nınserin sularında
bir türkü yakamozlanacak benden geriye
kerhen atılmış bir imza
hayatımın sağ alt ucunda sırıtacak

içini açtı bir zambak
bir şiir öksüz kaldı
perde kapandı, kalem kırıldı
ve işte son gemi de yandı
belgelere geçsin “top secret” kaydıyla
artık nihai sözümü söylüyorum:

-rahman, rahim olan Allah’ın adıyla


1985

 

hâki zamanlar4

 

bu zeytûni, bu mecbur edildiğim

öylesine aşüfte bir hayatı

çıkarttım gözümden

çektirdiğim resimleri, cop izlerini…

koynuma iki yılan gibi sokulan o yıllar

hayatımın hava parasıydı, ödedim

konuş dediler konuştum, sustum sus dediler

bana hainliğin yakıştığını söylediler

gereği gibi oynadım verilen tüm rolleri

yuhalandım ve alkışlandım, ama şimdi

söndü sahne ışıkları

ardımda kötü bir isim

dostlar,

sessizce terkediyorum burayı

bir hâki zamanın sır tutanağı

bu belgeyi bırakıyorum geleceğe

 

kafesler içinde kafesler

iniltiye dönüşen ninniler var şimdi içimde

bir ihtilal gibi yayılıyor acı

geçmişime

geleceğime

kalbimle aramdaki o girilmez vadiye

 

ben bir yasak işledim, sorgum yapıldı

suçsuzum dedim, ama değildim:

imrenerek bakmıştım uçan bir kuşa

katilini emziren bir ananın acısı bendeki

bir seyyahım ki ölümümü sırtımda taşıyorum

sanki yaşıyorum bu minval üzre

bir gün bana darağacı olacak

bu söğüdü sulamak zorunda kalmışım

 

çaresizliğim!

çaresizliğim!

 

kendimi vuracak bir kıyı bulursam

biraz daha kahır yüklenirim

sokaklara çıkmam ne de balkonlara

çekilirim gönlümün sıkıyönetimi olmayana diyarına

 

1985

Mustafa İslamoğlu

 

Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: