Rica ederim Itri
Bu mübarek insanların hayatlarını okuyarak yaşamımıza yön vermek harika bir duygu, inşaAllah okuduğumuz ve öğrendiklerimizle amel edebiliriz. Söylediğiniz gibi kitapta 'nasıl bir eş olunur'un ipuçlarını yakalıyorsunuz. Beğendiğim birçok yeri olmasına rağmen ben bir iki paragrafını paylaşmakla yetineceğim.
Ayn, Şın ve Kaf üçgeninde kurulu bir kasrın -ki adı aşktı onun nadide konuğuydular. İki muhteşem yürek şevkatin muhteşem kasrında birbirini ağırladılar. Aşk ile şevkat birbirine geçmiş iki kördüğümken onların arasında kolayca çözülüvermişti. Hep perdelenen ve ötelenen şevkat, ikisi arasındaki sevgide duvağını açmıştı. Aşktan çok daha derin ve kapsamlıydı. Her birinde farklı açılımlar vardı. Bir yaman sırattı ki aşk, sahibini aziz de ederdi rezil de. İki ucu keskin bıçaktı sanki, ne yana dönse kesebilen. Ancak dengeli duruşunu koruyanları dibe vurmazdı. Hatice öylesi yaman bir sırat bir başına yürümüştü. Ondaki aşk, sıradan sevgiler üstüne kurulu ucuz bir alış veriş mezadı değildi. Basit zevkler üstüne kurulu tutkular bu tarife uymazdı. Erkek ile kadın olma gerçeğinden öte bir bütünlük arz ederdi. (sayfa 186)
O erdiği devletin kadrini bilenlerdendi. Yüce dağların tepesinde sis ve duman eksik olmazken etekleri çayır çimen olurdu. O bu yolda çekilecek çileyi göze almıştı. Başı göklere ermiş yüce bir dağ tepesinden karlar eksik olmazken, bağrında şefkatin pınarlarını akıtmayı bilmiş, her renk ve türde sevgiyle Resul’e kucak açmıştı. Böyle bir eş için yüce Resul elbette:
“Ben ondan daha hayırlısını bulmadım” diyecekti elbette… (sayfa 311)