KÂBE
“Beyt”,”Beytullah”,”Mescidu’l-Haram” Kur’an-ı Kerim’de geçen diğer isimleridir.
Kâbe’nin “Irak Köşesi” ile “Şam Köşesi” arasında kalan ve hilal biçiminde bir duvarla çevrili alana “Hatim”,”Hicr-i Kâbe” veya “Hicr-i İsmail” denilir. Burası Kureyş’in Kâbe inşası sırasında malzeme yetmediği için açıkta bırakılmıştır ve Kâbe’nin aslındandır. Burada kılınan namaz ve yapılan dua Kâbe’nin içinde yapılmış sayılır.
Hacer’ül Esved’in Hz. Âdem ile Cennet’ten geldiğine inanılır. Geldiğinde beyaz olan taş günahkâr insanlar ve kurban kanlarının sürülmesi nedeniyle kararmıştır.Hacer’ül Esved, siyah taş anlamına gelir.
Hacer’ül Esved ile Kâbe kapısı arasında ki iki metrelik mesafeye “Mültezem” denilir. Burada yapılan duaların kabul olacağı müjdesi vardır.
Hacer’ül Esved köşesinden önceki “Rük-nü Yemani” (Yemen Köşesi) denilir. Oradaki taşı Hz.İsmail’in yerleştirdiği rivayet edilir. Fırsat bulunursa sağ el ile sıvanır yok ise selamlanır.
Makam-ı İbrahim doğu tarafındadır. Kâbe’nin inşası sırasında Hz.İbrahim’in iskele olarak kullandığı taş Allah’ın emri ile bir an yumuşamış ve ayak izleri taşa çıkmıştır. Ve taşın örneği Dünya’nın hiçbir yerinde bulunamamıştır. Hz.Ömer döneminde sel ile uzaklaşan taş şimdiki yerine yerleştirilmiştir.
Ne mutlu ki Hadis-i Şerif’lerde müjdelendiğine göre Mescid-i Haram’da kılınan namaz diğer mescitlerde kılınanlardan yüz bin kat daha faziletlidir.