Bireysel Mesaj Gösterim Modu

Görüntülenme: 415262
Hz. Ebubekir
2013/03/21 21:55
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 9,5 (1 oy)
 
Ne güzel dost, ne güzel yarendin sen Ya Ebubekir...
Seni Peygamber sevdi...
Her şeyden evvel ALLAH sevdi…
 
Hani bir gün, Efendimiz sana bir yüzük vermişti de üzerine La ilahe illallah yazdırmanı istemişti... Senin o ummanlar kadar geniş gönlün elvermedi o küçücük yüzükte bile ALLAH ve Rasulünün adlarını ayırmaya... Yüzüğe "La ilahe illallah Muhammedürrasullullah" yazdırdın..
 
ALLAH’ın (cc) çok hoşuna gitmişti bu latif davranış... Emretti Cebrail’e, “Çabuk git” buyurdu. “Habibimin yüzüğüne Ebubekir İsmini yaz . Çünkü Ebubekir benim ismimle, Habibimin isminin ayrı olmasını uygun bulmadı. Bende Habibimin isminden Ebubekir ismini ayırmayı uygun görmedim” demişti.
 
Peygamberden sonra insanların en faziletlisi....
Aşere- i mübeşşerenin ilki.... 
Bütün güzel huyların zirvesi....
Cömertlikte kimsenin geçemediği....
 
Ne güzel insandın sen, ne muttaki, ne şerefli bir kuldun sen Ya Ebubekir.
Sen Rabbinin “Ben ondan razıyım O da benden razı mı?” hitabına mahzar oldun.
Dünyadayken cennetle müjdelendin.
Sen ne güzel bir doğrulayıcıydın. 
 
“ALLAH Rasulü ne derse doğrudur” diyerek sadakatini gösterir, müşrikleri çileden çıkarırdın. O yüzden sıddîktın, o yüzden ismin, kainatın efendisiyle beraber anılmaktaydı.
 
Sen öyle bir insandın ki, Rabbim, senin çektiğin içten bir ah’a karşılık neler lütfetmişti sana. Senin sıkıntılarının dahi güzel sonuçları olmuştu.
 
O günlerde Rasulullah ashabıyla cihad hazırlığı içindeydi. Bu cihada gitmek için yanıp tutuşan henüz onbeşinde, çiçeği burnunda bir mert vardı: Nevfel.
 
Efendimizin yanına gelerek ona bu isteğini arz etmişti. Ancak bir sorun vardı.
Nevfel’in hasta anası razı değildi bu gidişe. Ancak Nevfel cihad aşkıyla yandığı için ısrar ediyordu.
Anacığının yüreği dayanırmıydı onun bu yalvarışlarına.
 
Hatemül Enbiya Fahir-i Kainat efendimizin yanlarına gelerek “Ya Rasulullah ben şu oğlumu sana teslim ediyorum. Savaşta senin sevdiklerinin yanında olsun” ve Onu Resul-ü Zişan efendimize emanet etti. Resullullah çok sevinmişti bu duruma .
Nevfel kılıcını kuşanıp bir arslan gibi küffar üzerine kükremeye başladı meydan-ı harpte. Çetin bir savaştı. Ve sonunda annesinin korktuğu başına gelmişti, Nevfelinse ençok arzuladığı şey...ŞEHADET..
Nevfel bir ok yarasıyla şehit düşmüştü. Efendimiz onun şahadet haberini aldığı zaman “ALLAH sana rahmet etsin .Yarın huzur-u ilahide bu başın arşın altında ve misk kokusu içinde olacaksın” diye dua buyurdu ve ardından cenaze namazını kılıp defnettiler.
 
Efendimiz ayak parmaklarının üzerine basarak yürüyordu namazın ardından. Bunun hikmeti sorulduğunda şöyle buyurdu İki cihan güneşi; ”Beni peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki; Nevfel’in cenazesine gelen meleklerin çokluğundan ayaklarımı basacak yol bulamıyorum. Bir melek kanadını benim ayağıma serdi de ona basıyorum” buyurmuşlardı.
 
Harp bitmişti. Medinede bekleyen kalabalıklar içinde Nevfel’in yaşlı annesi de vardı. Rasul-u Ekrem’i görür görmez huzuruna varıp Nevfel’in halini sordu. Efendimizin gözleri doldu. Kelimeler boğazına düğümlendi. Nasıl söyleyecekti, ne diyecekti bu yaşlı kadına.
Mübarek işaret parmağıyla arkasından gelmekte olan Hz. Ali’yi işaret etti. O da Rasullullah’ın söyleyemediği bir şeyi söylemekten kaçındı. Nevfel’in annesi askerlerin en arkasında bulunan senin yanına gelmişti ya Ebubekir. Sen mübarek sakalını ağzına alıp;
 
“Ya Rabbi Habibin gönül yıkmaktan sakındı. Nevfel’in şehit olduğunu söylersem ona muhalefet etmiş olurum. Söylemezsem yalan olur. Sen bana yardım et. Ya bana ilham ile ne diyeceğimi bildir. Ya da bu hatunun kalbine sabır ve tahammül gücü ver” dedin. Ardından mübarek sakalını ağzına alıp
“Ya ALLAH” nidasını eder etmez bir de ne göresin; Okun yaydan fırladığı gibi, Nevfel atına binmiş, elinde bir kılıç, kan revan içinde, tozu dumana katarak gelmektedir.
Doğruca huzuruna varır; “Buyrun beni çağırmışsınınız Ya Ebubekir
elini öper... Ashaba şaşkınlık içerisindedir.
Efendimiz bu arada mescide girip namaz kılar. Nevfel de ardından mescide girer. Hatemül Enbiya:
“Bu ALLAH’ın ayetidir” buyurdu.
“Acaba kimin sebebiyle zuhur etti?”
İşte tam o sırada Cebrail(as) gelerek ALLAH’ın selamını getirdi:
“Ya Rasulullah şükür secdesi eyle. Cenab-ı ALLAH İsa(as) gibi senin ashabından birine de ölüleri diriltmek salâhiyeti verdi. Hz. Ebubekir bir daha ALLAH deseydi. Bütün şehitler diriltilecekti.”
 
Kainatın Efendisinin o mübarek dudakları senin sakalından öptü ve;
“Hak Teala sana büyük bir ikramda bulundu. ALLAH’a hamd olsun ki bana Hz.İsa gibi ölüleri diriltme izni verilen bir ümmet nasibe etti” dedi.
 
Sen ne güzel bir ümmettin.
Ne güzel bir kuldun ki, Rabbim senin üzülmene dayanamadı.
Senin için ye Ebubekir en sevdiği şehitleri bile diriltmeye kalktı.
Sen ne güzel ALLAH dostuydun Ya Ebubekir ne güzel...
 

 
İlgili Konu: Mehmet Can
 
Bu mesaj, m1gin tarafından, 21.03.2013 22:48:45 itibariyle düzenlenmiştir.
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: