Bireysel Mesaj Gösterim Modu

Görüntülenme: 58687
Ayaküstü Polis Sorgusu
2012/02/21 19:21
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! 5,5 (1 oy)

Günlerdir evden çıkmıyor ve web projelerimi geliştirme yolunda araştırmalar ve kodlamalarla boğuşuyordum.

Önceki gün evdeki erzak ve ekmek tükendi. Dolayısıyla dün alışverişe gitmeye niyetlendiysem de, bilgisayayar başına oturunca pek kalkasım gelmedi. Birkaç kutu bisküvinin varlığı beni evden çıkmaktan vazgeçirdi.

Ve bugün, abdest almaya hazırlanırken su bitti. Karttaki yedek krediyi kullanmak için depoya indim. Kartı taktım ama "geçersiz kart" uyarısı aldım. Peki ya şimdi halim nice olacaktı? Öyle ya, karta kredi yükletsem bile onu sayaca aktaramadıktan sonra, nasıl suya kavuşacaktım? 

Acaba yanlış mı takmışım, diyerek kartı evirdim çevirdim ve tekrar takıp takıp çıkardım işe yaramadı. Sonra biraz ovup denedim ve oley! Acaba soğuktan mı etkilenmişti? 
Her neyse, birkaç gün yetebilecek suyum vardı artık, mutluydum...

Alışverişe gitmem gerektiğini hatırladım... Gideceğim yerin yakınlarında su kredi yükletebileceğim bir yer bunlunduğunu anımsayıp kartı beraberimde götürdüm.

Yerler karla kaplı olmasına rağmen, güneş soğuğu kırıyordu... Ben de bu sebepten, usulca yürüyor ve geliştirmekte olduğum projelerimi düşünüyordum... Derken birinin bana seslendiğini hisseder gibi oldum.  Başımı çevirip baktım. Yalnız başına bir polisti. 

- Buyurun, bana mı seslendiniz?
- Evet, ismini söyler misin?
- Mustafa Birgin
- Ne iş yapıyorsun Mustafa?
- Bir iş yapmıyorum. Daha doğrusu serbest olarak bilgisayar işleriyle uğraşıyorum.
- Nerede oturuyorsun?

Polis, biraz da muhabbet edercesine soruyordu... Ve, sanki kendine almak istiyormuşçasına sordu:
- İkinci el bilgisayar ya da bilgisayar parçaları var mı sende Mustafa?
- Hayır yok. Ben yazılım işleriyle uğraşıyorum. Program ve web site işleri...

Asıl derdi başka imiş zaten:
- Yani çalıntı bilgisayar bulamaz mıyız? 
- Dediğim gibi ben donanımla ilgilenmiyorum. 
- Kimliğine bakabilir miyim Mustafa?
- Tabi. Siz neredesiniz ve göreviniz nedir peki? 
- Asayiş birimindeyim... 
- Bir başınızasınız, neden?
- Aracımız hemen şurada.

Üniformalı olması sebebiyle ben de onun kimliğini sormaktan vazgeçtim.

Kimliğimi incelerken sordu: 
- Kaydın var mı Mustafa?

Daha birkaç gün evvel, dayatılan sağlık sigortası işlemleri için muhtardan evrak almaya gittiğimde, kendisinde kayıtlı görünmediğim için beni kaydetmişti. İyi ama polis bu kaydı mı soruyordu? :P

- Ne kaydı?
- Sabıka kaydı. Biz seni daha önce göz altına aldık mı hiç? 
- Hayır.
- Peki çantanda ne var?

Aha! Kötü yakalandım işte. :)
Bir an için arama izni olup olmadığını sorasım geldi, komik olurdu, vazgeçtim. Çaresiz kirli çamaşırlarım ortaya çıkacaktı. Kafa karışıklığımın bir yansıması konumundaki çantam da ıvır zıvırdan geçilmiyordu:  Peçeteler, faturalar, alışveriş fişleri, bozuk paralar, mp3 çalar, kulaklık, telefon... 

Neyse ki sadece göz attı da içini boşaltmamı istemedi.

- Mustafa neden saç ve sakalın bu halde? 
- Evet, son zamanlarda daha bir inzivaya daldım, kendi web projelerimi geliştiriyorum.
- Şimdi nereye gidiyorsun?
- Karta su yükletmeye.
- Peki, güle güle.

Sorgudan kurtulmuş olmaya sevineceğim yerde, bu sefer ben atak yaptım:
- Aslında su yükletmiş olsaydım, aracınızla beni eve bırakmanızı isterdim. :)
- Oh! İyi valla! Tamam hadi yüklet gel, bekliyoruz. 

Ama alışveriş yapmam gerektiğini hatırladım o an:
- Teşekkür ederim, vazgeçtim. Şuradan alışveriş yapmam gerek.
- O zaman olmaz. 
- Eyvallah.

Ve yoluma koyuldum... O arada yaşadığım bu durumu gözden geçirmeye başladım.

Doğrusu, polisin izlediği bu yolu sıradan ve basit buldum. Zira suç işlemeye niyeti olan bir kimse, zaten dikkat çekmek istemeyecek ve herkes gibi görünmek isteyecektir. Ortada hiçbir sebep yokken, salt farklı göründüğü ve dikkat çektiği için insanlardan şüphelenmek ve onları araştırmak vakit kaybıdır. Atalar boşuna dememişler; pirincin içerisindeki beyaz taştan kork, diye. 

İçten içe de, acaba çok mu tuhaf bir hale gelmişim, diye düşünmeden de duramadım. Yani tamam, aylardır ne saç ne de sakal traşı olmuyordum. Sadece bir ara bıyıklarım çok uzayıp ağzıma girmeye başlayınca, kızdım ve onları kestim. 

Aslında iyi bir fotoğraf makinesi olaydı, son halimi fotoğraflayıp siz değerli okuyuculara da gösterir ve "polisin yerinde siz olsaydınız nasıl davranırdınız?", diye sorardım.
En azından, bu halime rağmen, polis olarak beni kendi yoluma bırakmanızın, görevi ihmal etmek sınıfına girip girmediğini yazmanızı isterdim. 

Ama her şeye rağmen, sizlere bir güzellik yapacak ve yakın zamanda (3-4 ay evvel) çekildiğim birkaç fotoğraf karesini ekleyeceğim... Bunun karşılığında da sizden birazcık hayal gücünüzü kullanmanızı isteyeceğim. Göz önünde bulundurmanız gereken şudur ki; o vakitten bu yana, bıyıklarım hariç, ne saçımın, ne de sakalımın kılına dokunulmadı. 

Ne olur ne olmaz, belki ürkenler olabilir diyerek, önizleme koymamaya karar verdim ve kendini hazır hissedenlerin tıklayıp resimleri görebilecekleri bir düzenek hazırladım. :P

Not: İzleyicilerin uğrayabileceği hiçbir zarardan mesuliyet kabul edilmeyecektir. 

Hazırsanız buyurun! 
 


Fotoğrafları çekme cesareti gösteren Mehmet Aslan'a teşekkürler. :)

İngilizce kelime ezberleme oyunu: https://vav.mbirgin.com
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: