Görüntülenme: 14600
Dilin kemiği / Gıybet
2009/02/27 15:16
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 

Bu konuda söze nasıl başlayacağımı bilemedim ama en iyisi balıklama dalmak.Gıybet ne iğrenç bi hastalık…İnsanı felakete sürükleyen bi başlandımı devamı gelen ,insanın ahiretine zarar veren acilen tedavi edilmesi gereken en büyük hastalık. En büyük hastalık diyorum çünkü zina ve cinayet dahil hiçbir günah gıybete eş tutulmamış.
 
Belki çoğumuz hiç farkına varmadan gıybet yapıyoruz.Topluluk içinde bir arada yiyip içtiğimiz iş arkadaşımızın ,ev arkadaşımızın, okul arkadaşımızın arkasından beklide onun taklidini yaparak çekiştiriyoruz. Hiç başımıza gelecek manevi felaketi düşünmeden. .
 
Ben kendi adıma nefsime resti çektim inşallah.Bi kişinin yüzüne söylemediğim şeyi arkasından konuşmuyorum.Hoş yüzüne karşı söyleyeceğimiz şey onu kıracak üzecekse ondan da kaçınmak lazım vede karşılaştığım bütün tanıdıklarımdan ‘ya ben hakkında şöyle demiştim’ yada ‘şöyle denilen bi ortamda bulunmuştum’ diye helalık almaya başladım.Çünkü şimdiye kadar denilenlerin yapılanların başka tedavisi yok. Diliyorum ki Rabbimden kimin hakkını almış isem ölmeden helalık almak nasip etsin. Zira ben herkese hakkımıda helal ediyorum. Çünkü mahşer günü hesaplar görülüp birde hak isteyenler hakkını almaya başladığında tümden dibe vurucaz.Allah’ ım orda yüzümüzü kara çıkarma inşallah.
 
Affınıza sığınarak konuyu hadislerle, Kur'an-ı Kerim'den ayetlerle v.s. uzatıcam.
Sevgili Peygamberimiz(a.s.m.) şöyle buyurmuş;
Kim ki yanında Müslüman kardeşinin gıybeti yapıldığı halde, gücü yeterken kardeşine yardım etmezse, Allah onu dünya ve ahirette zelil kılar
 
(Arabozucu) söz taşıyan cennete giremeyecektir.
 
 “Bir kimse kardeşini bir kusur ile ayıplarsa, o kimse ölmeden o kusuru işler.
 
Ateşin kuru odunu yakması, insanın sevaplarını yok etmekte gıybetten daha hızlı değildir.
 
Aziz ve Celil olan Rabbim beni Miraca çıkardığında, demirden tırnaklarla yüzlerini ve gözlerini tırmalayan bir topluluğa rastladım. Cebrail’e dedim ki: ‘Bunlar kimlerdir?’ Şöyle dedi: ‘Bunlar gıybet ederek insanların etlerini yiyen ve onların şereflerine dil uzatanlardır.”(22) Gıybet, insanları işte böyle bir geleceğe hazırlıyor.
 
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Birbirinizi gıybet etmeyiniz.) [Hucurat 12]

Gıybet, adam çekiştirmek demektir. Birisini gıybet etmenin, ölmüş insanın etini yemek gibi olduğu bildirildi. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Miraca çıkarıldığımda, bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan kimseler gördüm. "Bunlar kim" dedim. Cebrail aleyhisselam, "Gıybet ederek insanların etini yiyen, şahsiyetlerini zedeleyen kimselerdir" dedi.) [Ebu Davud]

(Kıyamette bir kimse, sevap defterinde, yapmadığı ibadetleri görür. "Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır" denir.) [Harâiti]

(Bir cemaat içinde bulunurken, bir kimse hakkında gıybet edildiğini görürsen, o kimse için yardımcı ol. Ve cemaatı da ondan men etmeye çalış veya oradan kalk git.) [İ.Ebiddünya]

(Din kardeşinin yüzüne söylemekten hoşlanmayacağın şey gıybettir.) [İbni Asakir]

(Bir kimsenin yanında din kardeşi gıybet edilir de, yardıma muktedirken ona yardım etmezse, Allahü teâlâ o kimseyi dünya ve ahirette rezil eder.) [İbni Ebiddünya]

(Bir kimsenin malı az, çoluk çocuğu çok, namazı güzel olursa ve müslümanları gıybet etmezse, kıyamette onunla yan yana oluruz.) [Hatib]

(Falancanın boyu kısadır) diyen birisine, Peygamber efendimiz, (Bu sözün denize atılsa, denizi kokutur) buyurdu. (Tirmizi)
 
Kur’ân şöyle der: ...Kiminiz de kiminizin gıybetini yapıp arkasından çekiştirmesin. Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrenip tiksindiniz...”(13) “Arkadan çekiştirip duran, kaş-göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay hâline!”(14)

 (tam sonlandırıcam yazımı ziyaretime amirim geldi hatalarla dolu biyazı çıktı ortaya)


Bu mesaj, ISIK tarafından, 27.02.2009 15:21:47 itibariyle düzenlenmiştir.

Bu mesaj, ISIK tarafından, 27.02.2009 15:40:58 itibariyle düzenlenmiştir.

Bu mesaj, ISIK tarafından, 27.02.2009 15:42:51 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: dilin kemiği
2009/03/01 19:59
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

teşekkürler IŞIK

 

 

 -pssst ppssstt  IŞIK ın  amiri ışık m1ginin (bizim siteye=)  )sitesine konu açmış sen gelincede

kapatmış:D hemen

yetiştireyim dedim ne olur ne olmazz:D  bu bir gıybet örneği oldu mu ??

Yanıt: dilin kemiği
2009/03/01 21:15
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

çok haklısınız bu devirde almış başını gidiyor, ikaz ettiğimiz zaman da verilen cevaba bakın " doğru ama!" zaten doğru olanı söylemek gıybet, yalan olsa iftira olur o daha beter...

:D biraz oldu ama patronun da duyması gerekmiyomuydu

Yanıt: dilin kemiği
2009/03/02 10:41
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Sağolun arkadaşlar.Ama sadece arka arkaya yaptığım düzeltmelerin nedenini belirtmek istedim .

Ayrıca ;

Belli bir mümin veya zimmi kâfirin aybını, onu kötülemek için arkasından söylemek, gıybet olur. Gıybet, haramdır.  
 

Ve  amirimin yüzüne rahatça söyleyebileceğim bir konu bu .Sadece o an uygun değildi....


Bu mesaj, ISIK tarafından, 02.03.2009 14:40:41 itibariyle düzenlenmiştir.
Yanıt: dilin kemiği
2009/03/02 12:45
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 evt önemli bi konu bu (niye hemen sulandırıyorum anlamam ki :D ) dinleyen anlatılan  kişiyi tanımıyorsa

adı ne olur ve ne değişir bunu bana açıklarmısın ?? sonuçta söz konusu olan kişiyi kötülemiyormu??

Yanıt: dilin kemiği
2009/03/02 14:59
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Evet  haklısın CANBAZ. Düzeltmemi yaptım .Anlatım da hatam olmuş hakkınızı helal edin.

Bir kişiyi kötülemek maksatlı,  dinleyen kişi ister tanısın ister tanımasın  konuşmak gıybettir.

Benim ilk yazımda en sona eklediğim not amirimi kötülemek maksatlı asla değildi.ben arka arkaya yaptığım düzeltmelerimin sebebini anlatmak istedim sadece .Zira amirim asla kırmak  istemediğim değerli bir insandır. Zaten yazıma son şeklinide ziyaretime geldiğinde verdim.

 

gıybete dair üç hadis okuması...
2009/04/02 15:54
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

“Bir Müslüman [olarak], diğer bir Müslümanı şerefine halel getirilmek istenen bir yerde yardımsız bırakırsa[m], Allah da [beni] kendisinden yardım gelmesini istediği bir yerde yardımsız bırakır.”
(Hadis)

Gıybeti edilen kardeşimin eli kolu bağlıdır, dili tutulmuş, itiraza mecali kalmamış, tümüyle savunmasızdır. “Ölü” gibidir; hürmeti en çok hak ettiği yerde, şerefi çiğnenmektedir, onuru zedelenmektedir, kişiliği rencide edilmektedir. O ortamda, hiç de hak etmediği bir şekilde anılmaktadır. Hatası hakkında gerçek olsa bile, onu o hata ile an[acak ol]anlar, onu sadece o hatadan ibaret bilecekler, onu o hatasını hiç terk etmeyecek diye bilecekler. Oysa, Müslümanın hatası geçicidir, tövbe ile hatasından dönebilir. Oysa, Müslümanın sadece hatası yoktur, iyilikleri de vardır; hatta hatasından dönüşü bile iyilik sayılacaktır. Şu halde, gıybeti edilen her mümin kardeşim, o ortamın “ölü”sü olarak beni yardımcı tayin etmiştir. Ona en çok yardım etmem gereken yerdeyim ben. Hem sonra, Allah bir kulunun dokunulmazlığını benden de, o kulun kendisinden de daha çok önemsemektedir, öncelemektedir. Ben de O’nun katında dokunulmaz olmak istiyorsam, O’nun dokunulmaz kıldığına dokunmamam gerektir.



“Dünyada ve ukbâda güzel bir adla anılmak istiyorsa[m], insanları gıybet etmekten dilini muhafaza et[meliyim]. Çünkü insanları gıybet etmeyen kimseyi, Allah hem dünyada hem ukbâda yardımına mazhar edip başarıya ulaştırır. Dünyadaki yardımı şudur: [Ba]na birisi dil uzatacak olsa melekler o kişiyi [benim] adı[m]a yalanlarlar. Ahiretteki yardımına gelince: Allah Teâlâ'nın yaptığı[m] çirkin şeyleri affedip, yaptığı[m] iyilikleri dergâh-ı uluhiyyetinde kabul buyurur.”

Ne güzel ki, sadece dilimi tutarak, hem dünyamı hem ahiretimi ayakta tutabilirmişim. Ne büyük hüsran ki, sırf dilimi tutmadım diye, dünyada da ahirette de şerefim ve itibarım elimden gidiyor.


“İnsanların en hayırlısı [olarak] insanlara faydası dokunan” biri değil miyim yoksa?
[hadis]
Gıybetini ettiğimin yüzüne söyleseydim ona faydam olacaktı. Belki hatasını görecek, bir daha yapmamaya karar verecekti. Gıybetini edeceğime sussaydım, ona o hatadan dönmesi için fırsat tanımış olacaktım. Pişman olmaya vakti ve yüzü olacaktı. Ama sırrı ifşa edildiği için, kötülüğü dillere düştüğü için, kötülük onunla birlikte anıldığı için, onu hatasına kilitledim, kötülükte ısrar etmesi için nefsine koz verdim. Üstelik, onu da, beni dinleyenleri de, belki ömür boyu birbirlerine karşı önyargılı eyledim. Ne gıybetini ettiğim kardeşim onlara karşı savunabilecek kendini, ne de onlar ondan savunma isteyecek. Arada hep kusur kalacak, arada hep o önyargı duvar gibi duracak. Demek ki, bana faydası olmayan gıybetle, kardeşime de, gıybetini dinlettiğim diğer kardeşlerime de faydam olmadı. Aksine zarar içinde zarar açtım kendime, dinleyenlere ve gıybetini ettiğime. Öyleyse nasıl “insanların en hayırlısı” diye anılabilirim?
SENAYİ DEMİRCİ

 

  Kardeşleri Yusuf'u kuyuya atarken, "gayb" olmasını. yani kaybolmasını ümit ettiler. Öldürmediler ama diriliğini gözden düşürmeyi hedeflediler. Kıymetinin ancak kendilerinin bildiği Yusuf'u ucuzcu kervanların insafına bıraktılar. Kıymetini kardeşlerinin bilmediği bir kardeş, Yusuf da olsa ucuza satılmaya değmez mi?

  Diyeceğim o ki, biz de gıyabında bir kötülüğünü andığımız kardeşimizi Yusuf gibi kuyuya atıyoruz. O kuyu ki, bir "gayb" yeridir. İnsaf ehlinin, kıymet bilenlerin uğramayacağı bir yerdir. Gıybetini yaptığımız kardeşimizi işte biz böylece ucuza satıyoruz. Değersizleştiriyor; çok az pahaya satılacak bir köleye dönüştürüyoruz.

  Soralım kendimize... Kim Yusuf'u kuyuya atma suçundan masumdur? Kim kuyuya atılmış Yusuf'ları ucuza satmaktan ve satın almaktan sakınabilmiştir? Kimin dilinde kardeşi Yusuf'a ait sahte kanlı bir gömlek yoktur?

  Anlaşılan o ki, şeytan yaptıklarımızı bize süslü gösteriyor... Nefsimiz bize gıybetimizi lezzetli yapıyor. Her gıybet bir masum Yusuf'u pazarda ucuza satılan bir köle eyliyor. Yabancı ve insafsız gözlerde, aldırışsız ve izansız dillerde yağmalandıkça yağmalanıyor kardeşimiz Yusuf...

 Not: Yusuf'un atıldığı kuyuyu, Kur'ân, "gayâbet'ül cubb" diye tarif eder: gayâbet ile gıyab/gıybet aynı kelimedir. "Görünmeyecek derinlik" ya da "içindekini görünmeyecek kadar saklayan çukur" demektir. Kardeşimizin gıyabımızda olduğu zaman ve mekanlar, tıpkı o "kuyu" gibidir. Hem kardeşimizi kimseye görünmeyecek kadar saklar hem yaptığımız gıybeti bize göstermeyecek kadar bizi bizden saklar.

Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: akbulut.f, paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie,
Son Oturumlar: