Bir fincan çaydır; Sohbete kapı aralayan...Sımsıcacık öyküsü de çayın yudumlarında saklıdır.Her yudum sohbete bir koyuluk bir huzur katar.İçindekileri damıtmak isteyen bir yüreğin sesi, çığlıklarıdır çay...Huzurun gölgesi, belki de bir sevdanın öyküsüdür.Hayatta eşşiz anlar; Bir demlik çay da ve sohbetine doyumsuz bir dostta saklıdır.O, bir dostluğun, sevginin, hasretin kavuşulma anıdır.Anılarına sımsıcacık başlangıçtır.Huzurun belki de ince belli bir bardakta resmedilmesidir.
İlk önce fokur fokur sesiyle sinelere bir nağmesini yollar.Kendini yudum, yudum sevdirir.O ayrıntılarda gizlidir.Her ayrıntıda sımsıcacık yeni tutkular eklenir, hayatımıza.Sonra kokusuyla mest oluruz.Teklif edildimi de hayır diyemeyiz.O çay ki; Üşümüş yüreğimize tarif edilemez duygular katar.Nakış nakış işlenmiştir, söküp atamayacağımız bir yerlere.Çay, Dosta susamış yüreğimizin sesi ve içimizde biriken sözcüklerin gün ışığına vuslatıdır.Muhabbetimize dem vuran tatlı bir serzeniştir.
Herşeyden kaçıp kendini dinlediğin zamanı ifade eder.Ünlü bir çinli filozofun da ifade ettiği gibi çay: '' Dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir.''
Peki ya çayın renksel değişimi ona dikkat ettiniz mi? Çay adeta ruhun yansımalarıdır.Çayın renginde ki değişim ruhumuzdaki çalkantıları açığa çıkaracak kadar aydınlıktır.Rengi, yüreğimizin inleyen ahengi gibidir.Kimileri koyu demli çayı, kimileri orta açıklıkta ki çayı tercih ederler.Çayın rengi koyulaştıkça ve derinleştikçe hayatın farklı bir karesi, belki de yarası ortaya çıkar.O koyuluk, içimizde acıyan yerlere dokunmayı başarır ve ''Efkarlı Zamanlara'' bir yaslanıştır.Rengi açıldıkça ise, ruhumuz tazelenir, gün ışığına çıkar.Hayata bakışımız açık bir çay gibi berraklaşır.Ve açık bir çay, yüzdeki tebessümü ifade eder.Ruhta ki aydınlık karelere bir fotoğraftır;TEBESSÜM...
Zamanı bile unutturacak kadar yerleşmiştir yüreğimize.Ruhumuz demlenmeye durmuştur adeta...Ne güzel demiş Necip Fazıl Kısakürek :
Çaycı getir ilaç kokulu çaydan!..
Dakika sürelim senelik paydan!..
Zindanda dakika farksızdır aydan!..
Karıştır çayını zaman erisin, köpük köpük, duman duman erisin!!!''
Ve ben de hep şöyle derim: Çay'a yürek vermeyen susamamıştır sevdaya.Göremez yıldızların iriliğini, tadamaz gecenin aydınlığını, unutur eflatuna çalan hayallerini.Bir toz yığını gibi örtülmüştür üstleri.Ta ki sımsıcacık bir sevda düşene kadar yüreklerine...Ve hadi bekleme, düş sevdaya!!!
Hayatta benimle çay içecek gönlü güzel bir dost ararım...
Sizin de;
Susamış yüreğinizin devasını tatmanız,
Çay'a susamış anılarınızın tekrar tekrar tazelenmesi dileğiyle
Sevgiler
ESRA HATİPOĞLU