İstanbul olsaydın, Ve ben İstanbul olsam...
Arkadaşlar nasıl şiirler, nasıl kelamlar bunlar böyle...
"Ben, sende konacak bir dal bulamayan"
"Altından güllem, düştüğünde tam kalbinin üstüne, açardın bana kapılarını, değil mi"
"aşkın yüreğime vurduğu nar ı izlerdin..."
"Surlarımın olmadığını"
"ve aşk sancağını ilk senin diktiğini bilecektin..."
Ufff... İfadelere bak...
abheri'in gönderdiği şiire bayılmıştım zaten, üstüne Z.SARI kendi cümleleriyle karşılık vermiş...
Ey Z.SARI, sen hep yaz olur mu? Sakın bırakma, sakın...
Öyle müsveddelere yazıp sonra kaybetmeyesin ha!
Biz nasıl okuruz yoksa sonra!
Bunları okurken, Serdar Özkan'ın "Kayıp Gül" isimli kitabından not aldığım bazı ifadeler geldi aklıma. Ne beğenmiştim o kitabı.
Yazabilmek ne kadar güzel bişey... Okumak da...