şimdi öteki dediğimiz (other) olgu kendi dilimizdeki kudretimizin n' denli bir kudret olduğunu gösterir türden bir olgu halini almıştır.
yani biz öteki ile birlikteliğimizi( together) kendi kudret dilimizle inşaa ederiz..
bu durum da bizim kudretimizin sınırlarını orta yere koyar.. eğer siz diskurunuzu kendi disiplinlerinizle orta yere koyar iseniz öetikinin kudretide sizin diskurunuzdan daha az kudrete sahipse galip olan dil sizin diliniz olur. buna şöyle bir örnek verebiliriz, mesela milli duyguları fazlaca genlere işlenmiş bir toplumda diskur vatan, vatan hainliği, ya sev terk et ya sev türünden akla hızana sığmayan sığ slaganik söylemin ötesine gecemez olmasına rağmen tarafgirlik sağalayabilir. bu durumlarda ulusalcı söylemlerde ise ulus devlet ve sınırların katı ve ruhsuz kalemlerle cizildiği bir harita safsatasının ötesine gecemeyen bir söylem olabilir.
bu iki durumda da yaşanılan toplummun akıl haritalarının durumu çok önemlidir.
bu akıl haritaları söylemlerin nasıl kudret kazanacağı ve diğer söylemleri yerle yeksan edeceğini de ortaya koyar..
yani dil zaferini aslında var olduğu toplumun dili nasıl derin ve ustalıkla kullandığı ile alakalı bir sürecle inşaa eder.
felsefe aslında kavramları birbirinden ayırmaktır.
kavram aşkın olanda bulunan bütün olguların ve eşyanın zihindeki tasarımıdır.
bu tasarım beraberinde bir dil inşasınıda getirir.
işte toplumların sanat edebiyat felsefe gibi insani olan bütün söylemlerdeki kudreti bu inşaa sürecini yapabilmekle alakalıdır..
sizin toplum bu değerlerde n' kadar at koşturabilirse kendi söylemiyle o kadar toplum olabilmiştir gerisi saz semaileri ciddiye alınacak tarafı olmayan kervancı başının canını sıkan türden geyiklerdir..
ama kervan yola devam ediyor..
o halde dil kimliği aslında bizim n' denli bir kudret algımız olduğunuda bize hatırlatır..
yani dilin kavramlarla olan ilikisi senin yaşadığın toplumun ulusal yada milliyet teranelerden öte öteki için -bu öteki kendi insanı için gecerli bir öteki değildir tabi transsendental bir aşkınlıktan bahsediyoruz burda- kurduğun güclü dille alakalı bir söylemin elzem oluşuna olan azami ihtiyaçtır..
bizim militarist mermer kafaların güçlü bilmem n' güçlü türkiye imgesi aslında kacıncı sınıf bir kafa yapısına da sahip olduğumuzu orta yere koyuyor..
ismet özel, bu dili yani öteki üzerine zafer kazanan bir dili beynelmilel bir mindere çekerek aslına rucu eden safasata ve aptal vehimlere papuç bıramadan kervancı başının tetikleri ile olması lazım gelen yere doğru giden bir dile dönüştüren bir akıldır..
bu ülke böyle vehimlerle fazlaca patınaj yapmıştır..
enerjisini boş yerlere on yıllarca harcamıştır..
ama artık devran ve kervancı değişmiştir
burda önemli olan çakal ite kervancının itibar etmemesidir..
bu muhalefette olsa..
vesselam