Bireysel Mesaj Gösterim Modu

Görüntülenme: 350147
Umre Notları - Son Söz
2009/06/12 3:28
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

 

 Söylemek istediğim daha çok şey vardı. O mübarek yerler anlatılmakla bitmez.Aslında anlatılamaz yerler.Oranın kokusunu ben nasıl anlatabilirim ki?

   Allah giden herkese tekrar,gitmek isteyene de en yakın zamanda gitmeyi nasip etsin.

   Son sözü Osman Nuri Topbaş Hocaefendiye bırakıyorum.

    ...

    Bütün ibâdetler gibi hac ve umre ibâdetlerinin de, ind-i ilâhîde makbûl olabilecek bir kıvamda edâ edilmesi, bir

 

îmân ve irfân ufkudur. Zîrâ hac ve umreyi -mâruf tâbiriyle- “mebrûr” olarak îfâ edebilmek, günahlardan

 

temizlenmeye ve Hakk’ın rızâsına vesîledir. Yâni bu ibâdetlerden arzu edilen netîce, onları ancak Hak Teâlâ’nın

 

râzı olduğu kıvâmda yerine getirebilmekle hâsıl olur.

«Hacılar ve umre yapanlar Allâh’ın ziyâretçileridir. Ziyâret edilenin, kendisini ziyâret edene ikrâm etmesi bir

 

haktır.» buyrulur. Sen bu ikrâmı fark edemediysen hakîkatte ziyâret etmiş sayılmazsın…”1

Hülâsa, Şiblî Hazretleri’nin dikkat çekmek istediği husus:

“Haccı ve umreyi Allâh için tam îfâ edin!..” (el-Bakara, 196) fermân-ı ilâhîsine riâyettir. Şiblî Hazretleri’nin de

 

işâret ettiği gibi Allâh katında mebrûr olacak bir hac ve umre için riâyet edilmesi gereken ölçülerin başlıcaları

 

şunlardır:

1-Hacca ihlâsla niyet edip buna aykırı niyet ve davranışlardan vazgeçmek

2-İhram için elbiseleri çıkarırken mâsivâ elbiselerini de çıkarmak

 

3-Madden ve mânen temizlenmek

 

 4-Haram ve şüphelileri terk ederek Harem-i Şerîf’e edeble girmek ve dînî alâmetlere tâzîm göstermek

 

 5-İrâdeyi Hakk’ın rızâsına kurban etmek

 

 6-Şeytanı ve nefsi taşlamak

 

  7-Devamlı zikir ve duâ hâlinde olmak

 

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, zikir ve duâ hâlinin muhafazası için mübârek mekânlarda

 

namaz dışı ibadetlerdeki konuşmaların bile ne keyfiyette olması gerektiğini şöyle beyan

 

buyurmuştur:

“Beytullâh etrafındaki tavaf, namaz gibidir. Ancak bunda konuşabilirsiniz. Öyle ise, kim tavaf

 

sırasında konuşursa sadece hayır konuşsun.” (Tirmizî, Hacc, 112)

8-Gönlün ilâhî af, feyiz ve mükâfâtı tatması

Hadîs-i şerifte buyrulur:

“Bir umre, diğer umreye kadar arada işlenenler için keffârettir. Hacc-ı Mebrûr’un karşılığı cennetten başka bir şey

 

olamaz!” (Buhârî, Umre, 1)

İşte Harameyn’e vâsıl olan her mü’min kalbinin arzusu, hac ve umre ibâdetini böyle bir müjdeyle tamamlamak ve

 

bu müjde etrafında takdîm edilen yüce nasip ve hisselere kavuşmak olmalıdır.

Medîne-i Münevvere ziyâreti:

Hac ve umreden evvel veya sonra ziyâret edilen Medîne-i Münevvere’nin, sînesinde kâinâtın en yüce cevherini

 

taşıdığı unutulmamalıdır. O’na ümmet olmanın heyecânı ile apayrı bir edep ve tâzim gösterilmelidir.

Zîrâ Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

“…İbrâhim -aleyhisselâm-’ın Mekke-i Mükerreme’yi harem (bölgesi) kılması ve onun için duâ etmesi gibi ben de

 

Medîne-i Münevvere’yi harem bölgesi kıldım...” (Buhârî, Fezâilü’l-Medîne, 6)

Bu sebeble Medîne-i Münevvere’ye de tıpkı Mekke-i Mükerreme gibi belki daha da fazla tâzim göstermek îcâb

 

eder. Çünkü İmâm Mâlik Hazretleri ve Medîne ulemâsı, Medîne-i Münevvere’nin Mekke-i Mükerreme’den daha

 

fazîletli olduğunda ve Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in kabr-i şerîfinin bulunduğu mekânın,

 

yeryüzünün en mukaddes köşesi olduğunda ittifak hâlindedirler.4 Zîrâ bütün kâinât, O’nun için halkolunmuş ve

 

O’na ithâf edilmiştir.

Bu hassâsiyetin bir tezâhürüdür ki Mescid-i Nebî’nin imâmı olan İmâm Mâlik Hazretleri Rasûlullâh’ın bastığı

 

toprağa hürmeten, Medîne-i Münevvere’de hayvan üstüne binmez, ayakkabı dahî giymezdi. O kadar edeb sâhibi

 

idi ki, abdest tâzelemek için Medîne-i Münevvere dışına çıkardı.

 

İşte hac ve umre yapanların o iklîmin aziz hatıralarından lâyıkıyla istifâde edebilmeleri için o ulvî mekânlarda

 

edeb ve hürmet duyguları içinde bulunmaları zarûrîdir. Zîrâ hakîkî istifâdenin ilk şartı edeptir.

Hülâsa, makbul ve mebrûr bir hac ve umrenin mümin gönüllere kazandıracağı fazîletler sayısızdır. Ne var ki hac

 

ve umrenin âdâbına riâyet edilmeyip o mübârek beldelerde gâfilâne vakit geçirilirse lâyıkı vechile bir istifâde

 

mümkün olmaz.

 

 Yâ Rab, bizleri Harameyni’ş-Şerîfeyn’i ziyaret ile müşerref kıl! Hac ve umre muhtevâsında yapacağımız ibâdet ve

 

kulluk tezâhürlerimizi mebrûr eyle!..

Âmîn!..

 

 Osman Nuri Topbaş 

    www.osmannuritopbas.com/altinoluk-dergisi/hacc-i-mebrur.html

Bu mesaj, citizen tarafından, 12.06.2009 19:02:09 itibariyle düzenlenmiştir.
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: