Bireysel Mesaj Gösterim Modu

Görüntülenme: 350189
Umre Notları - 10
2009/06/07 2:55
Bildir! Alıntı ile cevap yaz Oyla! (0 oy)

Ravza-i Mutahhara

Ravza-i Mutahhara

Ravza, bahçe ve cennet anlamlarına gelir. Geniş anlamıyla, âlemlerin Efendisi Hz. Muhammed SAV’in medfün bulunduğu yer ve Mescid-i Nebi demek ise de, özel manasıyla Mescid-i Nebi’nin içinde Hz. Peygamber SAV’in kabri ile minber-i şerif arasında kalan kısım demektir. Bu yer 10 m. genişliğinde ve 20 m. uzunluğunda bir alandır. Bu alanın fazileti ile ilgili olarak Allah Resulu şöyle buyurur: “Evimle minberim arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir”

Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: “Fazla sevap umarak, içinde namaz ve ibadet için şu üç mescid dışında hiçbir mescid için yolculuk yapmak uygun olmaz: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa” , “ Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram dışında, diğer mescidlerde kılınan bin namazdan (sevap yönüyle) daha hayırlıdır.”

 

ZİYARET YERLERİ

Uhud Şehitliği ve Uhud Muharabesinin Yapıldığı Alan:

Okçular Tepesi
Okçular Tepesi

Uhud Şehitliği
Uhud Şehidliği

 Hz. Hamza'nın Kabri
Hz.Hamza'nın Kabri Şerif-i

Hicretin 3.yılının Şevval ayında yapılmıştır. Amaç müşriklerin Bedir’deki yenilgilerinin intikamını almaktır.

Müşrikler 3000 kişilik bir ordu ile gelmiş ve Uhud Dağı eteklerine karargâh kurmuştur. İslam ordusu 700 kişi ile savaş alanına geldi. Peygamber Efendimiz ordunun arkasını Uhud Dağı’na verecek şekilde savaş düzeni almıştı. Ancak yan taraftaki Ayneyn Tepesi (Okçular Tepesi) arkasından gelebilecek tehlikeyi önlemek için Abdullah b. Cübeyr komutasında 50 kişilik birliği bu tepeye yerleştirerek asla yerlerini terk etmemelerini emretti.

Savaşın ilk bölümünde İslam ordusu müşrikleri geri püskürttüler, müşrikler geri kaçışmaya başladılar. Ne yazık ki bu sırada Hz. Hamza Vahşi isimli (daha sonra Müslüman olacak olan) kiralık katil, zenci kölenin attığı bir mızrak darbesiyle şehit olmuştu. Kalbi sökülmüş, kulakları ve burnu kesilmişti.

İşte bu sırada okçular tepesinde birlik arasında açtihad yanlışına düşenler oldu ve Abdullah b. Cübeyr’le birlikte 8 kişi hariç, diğerleri yerlerini terk edip savaş alnına indiler.

Bunu fırsat bilen Halid b. Velid tepenin ardından dolanarak tepedeki 8 kişiyi de şehit ederek İslam ordusunu arkadan hazırlıksız yakaladı.Sevgili Peygamberimiz bu alanda hayatının en zor anlarından birini yaşamış, mübarek şakağı yaralanmış ve ön dişi şehit olmuştur.Müslümanlar Peygamberini tarihin eşine rastlamadığı türde savunmuştur.

Sonuçta Müslümanlar 70 şehit vermişlerdir.

 

Kıbleteyn Mescidi:

mescid-i kıbleteyn

 

Peygamber Efendimiz Mekke’de iken kıble Mescid-i Aksa idi. Ancak Kâbe’yi araya alarak namaz kılardı. Ayet-i Kerimeden anlaşıldığına göre, gönlünde yatan, namazda Kâbe’ye yönelmekti. Medine’ye hicret edince, kıbleyi böylece birleştirmek mümkün olmadı.

Belki de hicretten hemen sonra kıblenin değişmemesinin, Mescid-i Aksa olmasının bir hikmeti, Müslümanlar puta tapanlarla uğraşırken onlara bir de ikinci-üçüncü cephe açmamak, Yahudi ve Hıristiyanların kıblesine yönelerek onları Müslümanlara karşı bir nevi nötrleştirmekti.

Hicretin 17.ayının başlarında Resülullah SAV Ben-i Seleme semtindeki mescide öğle veya ikindi namazının farzının ikinci rekâtını kıldıktan sonra vahiy gelmiş ve şöyle buyrulmuştur:

“Biz, senin yüzünü çok kere göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Artık seni, her halde hoşnut olacağın bir Kıbleye döndüreceğiz. Haydi, yüzünü Meccid-i Haram tarafına çevir!

Ey mü’minler! Siz de, nerede bulunursanız, namazda yüzlerinizi o tarafa çeviriniz…”(el-Bakara:141)

Namaz içindeyken Peygamber Efendimiz yönünü Mescid-i Aksa’dan Mescid-i Haram’a doğru çevirdi. Müslümanlarda öyle yaptılar.

Bir dönüm noktasıydı ve Yahudiler “Muhammed bize savaş açtı” dediler. Gerçekten de Kıblenin değişimiyle cihada izin verilmesi aynı yıla rastlar. Hicretin ikinci yılı.

İşte Tevhit inancının tüm inananları tek kıblede birleştiren bu önemli hükmünün geldiği yerdeki mescide Mescid-i Kıbleteyn (İki Kıbleli Mescid) denilmiştir.

 

Kuba Mescidi:

kuba mescidi

İsmini bu alanda bulunan bir kuyudan almıştır ve Medine’ye  5km. kadar mesafededir.

Peygamber Efendimiz SAV 14 günlük hicret yolculuğunun ardından Rebiülevvel ayının 8. günü (Perşembe) Kuba’ya varmıştır. Kuba’da ilk olarak inşaatında Peygamberimizinde çalıştığı bir mescid yapılmıştır.

Hz. Peygamber 14 gün Kuba’da kalmıştır. Medine’ye gidip Mescid-i Nebevi inşa edildikten sonra Peygamberimiz cumartesi günleri bazen binekli, bazen de yaya olarak Kuba Mescidi’ne gelerek ibadet yapmış ve buyurmuştur ki: “Kim evinde temizlenir, sonra Kuba Mescid’ine gelir de onda namaz kılarsa, ona bir umre sevabı verilir.”

Bu müjde üzerine bütün şirketler Medine ziyaretlerini cumartesi günü yaparlar.   

 

Hendek Muharebesinin Yapıldığı Alan - Yedi Mescidler:

yedi mescidler

 

Hicretin 5. yılı Müslümanlara karşı bütün gruplar birleşmiş, Yahudilerin kışkırtmasıyla 24.000 kişilik bir ordu ile Medine üzerine yürümüşlerdi. Bunu duyan Efendimiz ashabıyla istişare etmiş ve Selman-ı Farisi’nin teklifini kabul ederek Medine’nin taarruza açık bölümüne bir hendek kazmıştır. Efendimiz de bizzat çalışmıştır. Müşrikler hendek ile karşılaşınca, şaşırmışlar ve bir aya yakın bir süre Medine’yi kuşatma altında tutmuşlardır.

Ancak hendekten geçememeyi sağlamak, sürekli teyakkuz gerektiriyordu ve Peygamber Efendimiz bile 4 vakit namazını bile vaktinde kılamamıştı. Açlık ve uykusuzluk son safhadaydı.

Nihayet Ayet-i Kerime’de belirtildiği gibi Allah cc. onların üzerine bir kasırga ve görünmeyen kuvvetler gönderdi (el-Ahzab:9).

Bu muhabereden sonra müşrikler bir daha Medine üzerine yürümeye cesaret edemediler.

 

Cennet’ül Baki:

cennet'ül baki

Mescid-i Nebevi’nin yakınında ve doğu tarafındadır.

Peygamberimizin sevgili kızı Hz. Fatıma, amcası Abbas, torunu Hasan, Hz. Hüseyin’in oğlu ve torunları, Hz. Aişe validemiz ve onunla beraber 8 validemiz, kızları Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ayrıca halaları Safiyye, Atike, Ümmü Benin, küçük yaşta vefat eden oğlu İbrahim burada medfundur.

Ayrıca Hz. Osman ve Peygamberimizin sütannesi Hz. Halime’nin kabri ile binlerce sahabenin kabri yine buradadır.

Günümüzde de Cennet’ül Baki’ye defin yapılmaktadır.

 

Medine Tren İstasyonu:

medine tren istasyonu

 

Osmanlı'dan kalan son vagon
Osmanlıdan Kalan Son Vagon...

Medine’yi İstanbul’a bağlayan demiryolunun son durağıdır. Yapımına 1900 yılında Osmanlı Padişahı ll.Abdülhamid zamanında başlanmıştır. Sekiz yılda tamamlanmıştır. 1.Dünya Savaşına kadar hizmet veren demiryolu, ondan sonra devre dışı kalmıştır.

 

ZİYARET YERLERİ LİSTESİNDE OLMAYAN MEKÂNLAR

Amberiye Mescidi:

Amberiye Mescidi

ll.Abdülhamid Medine’de bulunan Vezir-i Azam’ından İstanbul’a gelirken bir avuç Kabr-i Saadet toprağı getirmesini ister.Vezir-i Azam tam trene binerken unuttuğunu hatırlar ve istasyonun yakınından bir avuç toprak alır. İstanbul’da Sultan’a sunar. Sultan, özlemle koklar “Oh! Mis gibi Medine kokuyor, ama Peygamber kokmuyor.” der. Vezir durumu anlatır. İnce Osmanlı ruhu. O bir avuç toprak aldıkları yere “Amberiye” yani Koku Mescidi yapılır.

 

Cuma Mescidi:

Cuma Mescidi

Kuba Mescidinde kalınan 14 günden sonra Medine’ye doğru yola çıkılır. 500m. yol gidilir ki. Cuma namazı farz kılınır. İşte buraya yapılan mescid.

Peygamberimizin Bedir Ashabına toplu dua yaptığı yer. Ashab-ı Bedir duası olarak bilinir. İstasyonun hemen arkasındadır.

Bu mesaj, m1gin tarafından, 07.06.2009 22:38:28 itibariyle düzenlenmiştir.
Abonelik Bilgisi Abonelik
Kullanıcı Adı:
Parola:
Bilgi Hatırlatma Yeni Üyelik
İletişim | Kullanım Şartları | Reklam Bilgileri | Tüm Üyeler | Ne Nasıl Yapılır? | Arama | RSS | Twitter | Facebook | Youtube

Son Üyeler: paraklit, ZUBEYR, MEMUR58, ben_enemie, Ellaeso,
Son Oturumlar: