Gurbet, hüzünlü bir ses verdi
M.Fethullah Gülen’in hasret ve gurbet konulu şiirlerinin yer aldığı “Gurbet Ufukları” adlı şiir albümü yayımlandı. Cem Karaca, Yusuf Ziya Özkan, Yavuz Bülent Bakiler, İbrahim Sadri, Bedirhan Gökçe, İlkim Erkan gibi usta yorumcuların seslendirdiği şiirler, Gülen’in ruh dünyasını; hüzünlerini, özleyiş ve ümitlerini yansıtıyor.
Fethullah Gülen’in ‘gurbet’ temalı şiirlerinden oluşan şiir albümü, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından yayımlandı. Gülen’in şiirlerini, Türkiye’nin tanınmış şiir yorumcuları seslendirdi. Kasette; Cem Karaca, Yusuf Ziya Özkan, Hayri Küçükdeniz, İbrahim Sadri, Bedirhan Gökçe, Yavuz Bülent Bakiler gibi yorumcuların okuduğu şiirlerin yanı sıra Gülen’in kendisinin seslendirdiği “Medine’nin Gülü” şiiri de yer alıyor. “Gurbet Ufukları” adlı şiir albümü 12 şiirden oluşuyor. Fethullah Gülen’in, çoğunluğunu hastalığı sebebiyle bulunduğu Amerika’da kaleme aldığı şiirler, yoğun olarak vatan hasreti, hüzün, ızdırap ve gurbet duygusunu yansıtıyor. Albümde Gülen’in ‘Ses Ver Yiğidim’ şiirini İbrahim Sadri, ‘Hazan’ şiirini Cem Karaca, ‘Izdırap’ şiirini Uğur Arslan, ‘Hüzün’ şiirini Oya Seymen, ‘Anne’ şiirini İlkim Erkan, ‘Gurbet Ufukları’ şiirini Yusuf Ziya Özkan, ‘Bu Ülke’ şiirini Nihat Nikerel, ‘Ziya ve Zulmet’ şiirini Hayri Küçükdeniz, ‘Hüzünlü Gurbet’ şiirini Nedret Selçuker, ‘Uzayan Şafak Sonrası’ şiirini Bedirhan Gökçe, ‘Uhrevi Esintiler’ şiirini de Yavuz Bülent Bakiler yorumluyor. Albüme asıl rengini veren ise Fethullah Gülen’in kendi hüzünlü sesiyle yorumladığı “Medine’nin Gülü” adlı şiiri. Gülen, bu şiirinde Hz. Peygamber’e: “Kalbim bir güvercin gibi titrerken ardından / Ne olur, sana ulaşmak için kanadından bana bir tüy ver / Pervaz edeyim hep ardından / Kalbim bir güvercin gibi titrerken ardından” diyerek sesleniyor.
Bir din ve düşünce adamı olan Fethullah Gülen’in, dinî ve fikrî eserlerinin yanı sıra zengin bir tasavvuf kültüründen ve klasik Türk şiirinden beslenen şiirleri de bulunuyor. Geçtiğimiz yıllarda “Kırık Mızrap 1–2” adıyla iki kitapta toplanan şiirleri, Gülen’in duyarlıklarını, ümitlerini ve özleyişlerini dile getirir. Bir bakıma, onun hayatı boyunca söylediği ve yazdığı düşüncelerin; hayalini kurduğu aydınlık dünyanın mısralara dökülmüş özeti bu şiirler. Gençlik yıllarından itibaren tekke kültürü içerisinde yetişen Gülen’in şiirlerinde, halk tasavvuf ve divan edebiyatının kültürel mirasını, ses unsurlarını ve söyleyiş biçimlerini görmek mümkün. Fuzuli, Niyazi Mısri, Nabi, Şeyh Galib gibi Divan şairlerinden duyarlıklar taşıyan; Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Hacı Bektaş–ı Veli gibi tasavvuf şairlerinin ‘sehli mümteni’ içeren akıcı ve hikmetli söyleyişlerini andıran şiirler, kimi zaman şekil ve söyleyiş olarak 20. yüzyıl Türk şiirinin ustalarından Yahya Kemal’in, Mehmet Akif’in, Necip Fazıl’ın ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiirlerinden de izler taşıyor. Fakat Fethullah Gülen’in şiiri, bütün bu adını andığımız şairlerin şiirinden farklı, kendine özgü bir ruha sahip. Allah ve Peygamber aşkı, kahramanlık duyguları, öte dünya, sevgi, hasret, dostluk ve ümit, onun şiirlerinin başlıca temalarını oluşturuyor. Konusu ve teması ne olursa olsun, bütün şiirlerin ruhunda alttan alta yürüyen bir ‘ümit’ ışığı ise her zaman seziliyor. Her ne kadar halihazırın ‘karanlığından’, vefasızlıktan, hüzünden, gurbet ve ayrılık acılarından söz etse de Gülen’in şiirleri sürekli, ümidin aydınlık kapısına götürüyor insanı. Çünkü onun dünyasında ümitsizliğe, karamsarlığa yer yok. Bu yüzden şiirlerde bir motif olarak en çok tekrar edilen kavram da ‘ışık’tır.
Gülen’in ‘gurbet’ şiirleri, fiziki anlamda bir ‘ayrılık’tan söz ettiği kadar ve belki daha çok, manevi bir ‘ayrılığı’ seslendiriyor. Bunu, Mevlana’nın Mesnevi’sinin başında yer alan “Dinle bu ney nasıl şikayet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor” beytinin ifade ettiği anlamlar ile açıklamak mümkün. İnsanın ezeli ‘kopuş’u, dünya gurbetine düşüşü, bütün ayrılıkların başlangıcını oluşturuyor. Yeryüzü ayrılıkları ise bu büyük ayrılığın birer gölgesinden ibaret. Bu, kimi zaman vatandan ve dostlardan ayrılık, kimi zaman da bir düşünce gurbeti olarak ortaya çıkıyor. İdeallerden, özlenen güzel günlerden, cennet esintili zamanlardan ayrılık...
Fethullah Gülen’in “gurbet şiirleri” ‘çoklu okuma’ya açık bir biçimde, hem maddi yani fiziki ‘gurbet’i; vatandan ve dostlardan ayrı kalmayı, hem de manevi ‘gurbet’i; Gülen’in deyişiyle ‘gönül hafakanları’nı yansıtan hüzünlü örnekler. Coşkulu, kabına sığmayan bir ruhun; duyarlı ve ince bir kalbin özleyişleri... Ülkesinden çok uzaklarda, dilinin ve yaşama biçimlerinin yabancısı olduğu bir ülkede, çoğu zaman hasta yatağında yazdığı bu şiirler, belki de onun gurbet acılarını hafifleten bir teselli kaynağıdır. Gurbet içinde gurbeti yaşarken, maddi ve manevi ağrılarını mısralarla hafifletmeye çalışmıştır. Şiir, ruhu kanatlandıran, insana hürriyetin sınırsız ufuklarına taşıyan bir dua olur çoğu zaman. Gülen’in şiirleri zaten bir duadan başka nedir ki?
Dostları ve sevenleri, yayınlanan bu şiir albümüyle, onun duygularını paylaşma, dualarına ortak olma imkanı bulmuş oldular. Ve ondan bir haber, bir dost selamı almanın hüzünlü sevincini yaşıyorlar. “Gurbet Ufukları” albümünün daha piyasaya çıkmadan on binlerce sipariş alması ve çıktıktan sonra da kitabevlerinde, kasetçilerde kuyruklar oluşturması, bu hasretin ve ona duyulan sevginin göstergesi olmaktan öte nasıl açıklanabilir?
Berkay Çiftçi / İstanbul
Zaman - 09.03.2002