Bireysel Mesaj Gösterim Modu
Selam, uyuyamayanların üzerine olsun!
Sonunda Baba Aziz filmini izleyebildim.
Sembollerle yüklü...
Görselliği etkileyici...
Dervişlik dedikleri, yamalı bir hırka,eğri büğrü bir baston, nereye gittiğini bilmeden saatlerce, günlerce yürümek...ama en önemlisi herşeyden ve herkesten vazgeçebilme cesareti...
Bazen bende İstanbul sokaklarında nereye gittiğimi önemsemeden yürür dururdum.Şimdilerde hep bir yerlere yetişme telaşı içinde olduğumdan kaybolmaya cesaret edemiyorum.
Tamamını izlemeden yaptığım tahminimin doğru olduğunu gördüm.En nihayetinde özlenilen şeye kavuşuluyor.En güzel kavuşmanın 'dedenin/prensin ölüme kavuşması' olduğunu düşünüyorum.
Gerçekte de öyle değilmidir? Dünya için en güzel son ölüm, ölüm için en güzel son sonsuzluk,cemalullah olsa gerek...
Cündiğolu nu şimdi daha iyi anlayabiliyorum. Sevdiğinden vazgeçip en sevdiğine ulaşmak çok daha cazibeli...Suda kendi siluetini seyretmekle, ruhunu seyretmek arasındaki fark kadar deriiin...
Biz vazgeçebilir miydik acaba 'en sevdiğimiz' den?
Sevgili mbirgin, yine bir teşekkürü hakettiğinizi düşünüyorum.Bu filmi izlemek isteğim vardı.Sizde böyle paket yapıp gönderince 'emanet gibi' algılamış izlemek için fırsat kovalamaya başlamıştım.
Peki ya şimdi ne yapmalı? Bu filmin üstüne uyunmaz ki! Elime annemin oklovasını alıp İstanbul sokaklarında dolaşasım geldi.Köşe başında polis durdurur da ne yapmaya çalıştığımı sorarsa, onları deli olmadığıma ikna edebilir miyim acaba? Bir yanım beni ikna etme derdinde, şöyle demekte; Dervişlik biraz da delilik değil midir zaten?
|
|
|