Merhaba değerli dinleyenler, yine yeni bir "Enlem ve Boylam"da, 116. "Enlem ve Boylam"da, "Envaiçeşit Müzik ve İçerik"le, Nisan 2018 itibariyle huzurlarınızdayız.
Dinlemek için: Enlem ve Boylam 116 (Nisan 2018)
Hazırlayan ve Sunan: Mustafa Birgin
Süre: 7 dk.
Boyut: 16 MB
Tür: Podcast
Teknik Özellikler: MP3, 320 Kbps, 44 KHz, Stereo
Fon Müzikleri:
BoxCat Games - Melody
Josh Woodward - On Brevity (Instrumental)
Akış Çizelgesi:
Zaman |
Bölüm |
Açıklama |
00 |
Giriş |
Açılış sinyali (Müzik: M. Birgin) |
00 |
Eğlenceli İngilizce |
Müzikle bütünleşik ve süslü bir sunumla, örnek cümlelerle "phrasal verbs" ifadeleri..
Phrasal verbs with sample sentences and Turkish explanations. |
06 |
Çıkış |
Kapanış sinyali (Müzik: M. Birgin) |
"Eğlenceli İngilizce" köşesinde yer verilen cümleler
-
pick on: uğraşmak, sataşmak; kusur bulmak
If kids are picking on you at school, then you need to tell your teacher about it!
Okulda çocuklar sana sataşıyorlarsa, bunu öğretmenine söylemelisin.
-
set apart: ayırmak, bir kenara koymak, tahsis etmek
The red chair was set apart. It was special.
Kırmızı sandalye tahsis edildi/ayrıldı. O özeldi.
-
buy out: tüm hissesini satın almak
I bought my partner out, and now I am the sole owner of the company.
Ortağımın tüm hissesini satın aldım ve şu an şirketin tek sahibiyim.
-
take steps: önlem, tedbir almak; girişimde bulunmak
We have to take steps to prevent air pollution.
Hava kirliliğini önlemek için girişimde bulunmalıyız.
-
hold off: yaklaştırmamak; ertelemek
The dog holds off thieves.
Köpek, hırsızları yaklaştırmaz.
-
hold off: yaklaştırmamak; ertelemek
Our professor promised to hold off on the final exam for another week.
Profesör, final sınavını bir hafta daha erteleyeceğine söz verdi.
-
hold over: ertelemek, uzun sürmek
The bad weather held over the airplane.
Kötü hava uçağı erteletti.
-
add up: toplamak; anlamına gelmek, makul olmak
Can you add up these numbers?
Bu sayıları toplayabilir misiniz?
-
add up: toplamak; anlamına gelmek, makul olmak
Your explanation just doesn't add up!
Açıklaman mantıklı değil/makul değil.
-
read over: baştan sona okumak; tekrar okumak
My uncle carefully read over the contract.
Dayım sözleşmeyi dikkatli bir şekilde baştan başa okudu.
Kaynak: memrise.com, idioms.thefreedictionary.com
Bağlantılar: