Gündemle pek ilgilenen bir kimse değiliimdir. Tesadüfen, karşılaştığım bir haber keyfimi kaçırdı.
Müslümanlara ve Hz. Muhammed'e (sav) hakaret eden aşağılık bir film çekilmişmiş. Müslümanları kışkırtma ve oyuna getirme emelinde olan bu komplo filmin arkasından; haddini bilmeyen İsrail (yahudiler) çıkmış. Buna şaşırmamak gerek; zira azgınlıkta insanlığın en önde gidenleridirler.
Her ne kadar filmin yönetmeni Amerikalı ve oyuncuları Kıpti ise de, bunların suçu ikinci derecedendir; zira önlerine konulan kemikler başlarını döndürmüş olabilir. Yapandan çok, yaptıran önemlidir; yılanın başı yani...
Yapımcılar İsrailli... Filmin aylar evvelden zaten hazır olduğu ve yayın tarihini İsrail Başbakanının belirlediği dahi ifade edilmektedir.
ABD başkanı Obama, söz konusu film ile ilgili olarak "Son derece rencide edici bir film" diye açıklamada bulunmuş. (Bugün, 2012/09/20)
Konuyla ilgili birkaç değerlendirmeyi sunayım:
Mesele üstüne bir miktar düşündüğümde, aslında Yahudilerin bunca azmalarını garipsememek gerektiği sonucuna vardım. Neden mi?
Aklıma bir hadis-i şerif geldi.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Müslümanlarla yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç yahudiyi kovalayan kimseye, ‘Ey müslüman! Arkamda bir yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o yahudilerin ağaçlarındandır.”
Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82
Öyle ya; taş ve ağaç bile dile gelip bir yahudinin öldürülmesini isteyecekse; bu, sıradan basit bir sebep için olmamalıdır. O halde azgınlıkları katlanılmaz hâle gelmeli ki, Hz. Peygamber'in bu vaadi gerçekleşsin.
Bir diğer mesele... Yahudilerin Hz. Muhammed (s.a.v) ile alıp veremedikleri ne var?
Her şeyden evvel, kendilerini üstün ırk zanneden Yahudiler, son peygamberin kendilerinden biri olmasını istiyorlardı. Gelgelelim, peygamberlik emareleri Kureyş kabilesinden olan Hz. Muhmammed'te (sav) belirince, onu ortadan kaldırmak için girişimlerde bulunup, türlü entrikalar sergilediler... Ancak bir şeyi unutuyorlardı; o (sav), Allah'ın korumasındaydı ve zor durumlarda melek gelip, kurulan tuzakları ona haber veriyordu.
Düşünmeye devam ederken, Yahudilerin Hz. Muhammed'i (sav) sevmemelerinin bir sebebiyle daha karşılaştım; kuyruk acısı!
İngiliz asıllı müslüman yazar Martin Lings'in kaleme aldığı "Hz. Muhammed'in Hayatı" isimli kitabın sesli halini dinlemiştim, birkaç sene önce. Bir vakit, müslümanların çok sayıda Yahudiyi öldürdüğünü1 duyunca bir miktar durgunlaşmıştım. Peygamberimiz onları affetseydi olmaz mıydı acep, diye düşünmekten kendimi alamamıştım.
Suçlarına gelince... Müslümanlar ile yakınlarında bulunan Beni Kurayza yahudileri arasında bir antlaşma yapılmıştı. Buna göre dış saldırılara karşı birbirlerini destekleyeceklerdi. Ancak Hendek Savaşı sırasında Beni Kurayza yahudileri, müslümanlara ihanet ederek onların üzerine gelen müşriklerle birleşmişti.
Bunun üzerine Beni Kurayza cihetinden gelebilecek saldırıları önlemek için, müslümanlar kuvvetlerinin bir kısmını oraya sevk edecek ve ana noktadaki güçleri zayıflayarak çok zor durumda kalacaklardı. Müslümanlardan hiç kimse yerinden ayrılamıyordu artık. O kadar ki; Hz. Peygamber (sav) dahi ilk kez namazları vaktinde kılamayacaktı.
Günler, derken haftalar geçmişti... Allah'ın inayetiyle düşman bitkin düşüp geri dönünce, Beni Kurayza yahudileri ihanetlerinin bedelini canlarıyla ödemişlerdi.
Bir başka açıdan düşündüğümde ise, Hz. Peygamber onların uslanmayacaklarını ve ileride çok daha büyük tehlike arzedeceklerini öngördüğü/bildiği için affetmek yerine cezalarını infaz etmiş olabilir.
Gerçi zaten bazı sahabiler Hz. Peygamber'den; daha evvelden kendilerine ihanet eden başka yahudi kabilelerine (Beni Kaynuka, Beni Nadr) gösterdiği müsamahanın benzerini talep etmişlerdi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber, talepte bulunan sahabilerin kendi kabile (Evs) reisine bırakmıştı kararı. Evs kabilesi reisi de erkeklerin öldürülmesine karar vermişti.
Kaldı ki, evvelden affedilerek sürgün edilen Yahudiler (Beni Kaynuka, Beni Nadr), müşriklerle birleşerek yeniden müslümanların karşısına dikilmişti. Oysa mümin, aynı delikten ikinci bir kez ısırılmamalıydı.
Güncelleme: 2019-01, 2022-02
Beni Kurayza Yahudilerinin öldürüldüğüne dair rivayetlerin gerçeği yansıtmadığı1 ifade edilmektedir.
Mustafa Demirci'nin seslendirdiği, Martin Lings'in kaleme aldığı "Hz. Muhammed'in Hayatı" adlı kitaptan yahudiler ile ilgili birkaç bölümü aşağıya ekliyorum.
Günümüzde de Yahudiler sinsi planlarına devam etmektedirler... Bazen işler istedikleri gibi gitmeyince, ortalığı karıştırmak için fitne çıkarabiliyorlar. Lakin asıl üzücü olan; Müslümanların yeterince bilinçli, uyanık ve duyarlı olmamalarıdır.
Günümüz Müslümanları, yakın vadedeki bireysel menfaatlerini gözetmekte; derin ve kapsamlı düşünmemektedirler. Hal böyleyken, müslümanlar birlik olup ileriye yönelik yatırımlar yapmaktan kaçınmakta ve büyük projeler geliştirememektedirler.
Öyle olunca da, başkalarının ürettikleri ürünler tüketilmeye alışılmaktadır. Yavaş yavaş uyuşturulan toplum; zaman sonra, verilen direktifler doğrultusunda hareket ettirilmektedir.
Ve an geliyor, temel dinamiklerimize saldırılar başlıyor... Bunun üzerine kendimize gelir gibi oluyoruz... Lakin bu durum karşısında ne yapabileceğimizi bilmiyoruz. Bilsek de çok geç kaldığımız için, elimizden bir şey gelmiyor zaten... Ve, sloganlar atıyoruz, birilerini yuhalıyoruz, birkaç günlüğüne bazı ürünleri boykot ediyoruz; rahatlıyoruz... Ve olayın sıcaklığı kaybolunca, kaldığımız yerden uykuya devam ediyoruz...
Konuyla ilgil olarak kişisel gelişim uzmanı Sıtkı Aslanhan'ın Akra FM'deki "Duyarlı Gençlik" programında dinlediğim önemli bir konuşmayı hatırladım ve programdan kesitler alarak kısa bir bölüm hazırladım.
Derin, kapsamlı ve Müslümanca düşünebilmek duası ile...
1: Beni Kurayza erkeklerinin topluca öldürüldüğü konusunda sağlam deliller bulunmamaktadır. Bir görüşe göre, sadece ihanet eden liderler asılmışlardır. (W. N. Arafat, “Medine Yahudileri ve Beni Kureyza hikayesi Üzerine Yeni Bakışlar”, Çev; Şaban Öz)